Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/615 E. 2022/1115 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/615 Esas
KARAR NO : 2022/1115
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2017/593 2019/417
DAVANIN KONUSU: Markaya tecavüz, Haksız rekabet, Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının … isimli satış mağazasında, müvekkili şirketin tanınmış “…” markasını izinsiz olarak 35.sınıfta yer alan mağazacılık alanında kullandığının tespit edildiğini, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının mağazacılık sınıfı olan 35.sınıfta … markasını kullanımını haklı kılabilecek herhangi bir tescili bulunmadığını, davalının … AVM’de … markasının izinsiz olarak mağaza ismi olarak davalı tarafından kullanıldığını, bu hususun Beyoğlu … Noterliği tarafından 03/11/2017 tarihli … yevmiye nolu tespit tutanağı ile sabit olduğunu, davalının kullandığı markanın TPE tarafından mağazacılık alanında tescili reddedilen bir marka olduğunu, davalının bu markayı kullanmasının hukukun çizdiği sınırlar dışında kaldığını, davalının mağazasının tabelasında kullandığı markanın TPE tarafından mağazacılık alanında kullanımına izin verilmeyen bir marka olduğunu, buna rağmen bu yöndeki kullanımın yine de yapılmasının müvekkili şirketin markasının tecavüzüne yol açtığını, … markasınnı farklı sınıflar/ürünler için kullanılması halinde dahi bu markaların tüketici tarafından karıştırılırken aynı sınıfta kullanılmasının karıştırılma ile sonuçlanacağının kesin olduğunu, davalının müvekkili şirketin markasını taklit etmek suretiyle mağaza açmasının haksız rekabet teşkil ettiğini, tüm bu nedenlerle Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 151.maddesinin 2.fıkrasının (b) uyarınca davalının markaya tecavüzleri sebebiyle elde ettiği net kazancın tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’nin tahsilini, davalının markaya tecavüzlerinin önlenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı ile arasında 2010 yılından beri bir uyuşmazlık olduğunu, bunun nedeninin davacının markasını züccaciye alanında kullanmak istemesi olduğunu, açılan tüm davaların sonuçlarının kendi müvekkili lehine sonuçlandığını, TPE nezdinde de aynı şekilde karar oluştuğunu, … adına 35.sınıfta tescilli … Sofralarınızı …, … Mutfaklarınızı …, … Evinizi …, … Annelerinizi … markalarının tescilli olduğunu, 4,8,11 ve 21.sınıflarda müvekkilinin yasal hakka dayanarak kullanımda bulunduğunu, bunları satış işlemi yaptığını, bir malı üreten kişinin ayrıca 35.sınıfta tescil alma zorunluluğu olmadığını, kendi mağazasında tüketicilere hitaben satış yapabileceğini, 35.sınıfın marketler gibi toptan ve perakende satış yapanların hizmet alanı olduğunu, mağazada sadece … ürünlerinin satışının yapıldığını, davacının züccaciye ürünleri için yaptığı başvurunun … nedeniyle reddedildiğini, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/184 esas, 2014/347 sayılı kararında davacının davasının reddedildiğini, müvekkilinin 21.sınıftaki ürünlerini 35.sınıfta tescilli olmasa da ticaret alanına çıkarabileceğinin karara bağlandığını, davacının 24.sınıf emtiaları 35.sınıfta tescil etmesinin kabul edilmediğini, züccaciye ürünleri açısından …’ın 1997 yılından beri öncelikli hak sahibi olduğunu, … ile davacı arasındaki kesinleşen davaya karşın müvekkiline bu davanın açılmasının kötüniyetli olduğunu, üstelik davacının uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradığını, müvekkilinin 2005 yılından beri bayi ve mağazaları olduğunu, ayrıca internet satışlarına da senelerden beri sessiz kalındığını, …com.tr, …com, …com.tr internet sitelerinin mevcut olduğunu, 2009 yılından beri bu sitelerin faal olduğunu, davacının 2005 yılında ihtarname gönderip, 2010 yılında dava açtığını, wayback machine arama motorunda kayıtların görülebildiğini, müvekkilinin kırmızı logolu marka kullanmadığını, aralarındaki dava nedeniyle marka kullanımını sarı renge dönüştürdüğünü beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davacı ve davalının markalarını uzun yıllardır piyasada kullanmaktadır. Bu sebeple ortalama tüketici kitlesi davalının markasını züccaciye sektöründe kullandığını, davacının markasının ev tekstil sektöründe kullandığını anlayabilecek durumdadır. Ayrıca TPMK’nın internet sitesinde yapılan araştırmada … ibaresinin farklı sınıflarda başka firmalar adına da tescilleri bulunmaktadır. Markalar taraflarca farklı sınıflarda Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde korunmakta ve farklı alanlarda kullanılmaktadır. Bu sebeple mahkememizce karıştırılma ihtimali olmadığı hukuki kanaatine varılmıştır. Dosyadaki delillerden tarafların markalarının esaslı ve ayırtedici unsurunun … ibaresi olduğu, markaların benzer olduğu ancak farklı sınıflarda piyasada uzun yıllardır birlikte kullanıldığı, bu sebeple tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmayacağı sebebiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacı taraf adına tescilli “…” ibaresi ile davalının kullanımında olan markanın TPMK’nun 21. Sınıfında tescilli olarak kullanıldığı, davalının … markasının 21. Sınıfta korumakta olduğu korunduğu bu sınıflarda üretim, satış ve pazarlama yapma hakkına sahip olduğu, davalının ürünlerinin mağazasında satışı için ayrıca 35. Sınıfta tescil almasına ihtiyaç bulunmadığı, davalının çok düşük yüzde ile başka ürünler satmasının temel olarak kendi ürünlerini pazarladığı olgusu ile çelişmeyeceği, her iki tarafın markalarında yer alan … ibaresinin benzer olduğu ancak farklı sınıflarda farklı sektörlerde korunmaları ve kullanılmaları sebebi ile iltibas oluşturmayacağı, aksi halin kabulünün, yani davalının tescilli markasını satış alanında kullanmasının yargı kararıyla engellenmesinin davalı açısından markasını tüketiciyle buluşturamama ve ticari hayatını temelden etkileyen orantısız zarar görme ihtimallerini doğurabileceği, bu durumun kanun koyucunun arzusu olamaycağı, yani davalının tescilli markalarını, 35.sınıfa tescilli olmasa dahi üretim, satış, pazarlama safhalarında kullanmasının hakkı olduğunun kabulü gerektiği hukuki ve vicdani kanaatiyle davacının davasının reddine ….”şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Tescil ilkesine göre markaların tescil edildiği mal ve hizmet sınıflarında korunacağını, davalı markalarının ürün markası olduğunu, mağazacılık markasının ise (perakendecilik markası) mağaza açan kişinin mağaza isminde kullandığı marka olduğunu, bu mağazanın fiziki olabileceği gibi, sanal mağaza da olabileceğini, Yargıtay kararlarına bakıldığında, ürün satışının perakendecilik hizmeti olarak kabul edilemeyeceğinin açıklandığını, … kararı, … kararı ve … kararında da belirtildiği üzere, ürün markası sahibinin 35. Sınıfta mağazacılık hizmeti markasını kendi adına tescil ettirmeden evvel, başkasının markayı aynı ürünlerin satışı hizmeti için aldıysa önceki ürün sahibinin bu ürün markasını tescil ettiremeyeceğine karar verildiğini. -Mahkemenin markalar arasındaki iltibası hiçbir şekilde incelemediğini, Yargıtay kararları ile, … adına tescil edilen “kırmızı bayraklı-gri-beyaz renkli logolu” markaların müvekkilinin markasına tecavüz teşkil ettiğinin tespit edildiğini, Yargıtay’ın zamanla değişen bu markalar arasında, farklı sınıftaki ürünler açısından dahi iltibas bulunduğuna hükmederek, markaların hükümsüzlüğüne karar verdiğini, davalının … numaralı …, … numaralı … şekil ve … numaralı … markalarının olmasına rağmen müvekkilinin markasının ayırt edilemeyecek derecede benzeri … numaralı ve … numaralı markalarını tescil ettirdiğini, itirazlarının YİDK kararı ile reddedilmesi üzerine, reddin iptali için açılan davalarda müvekkilinin haklı bulunduğunu, … şirketine ait 2014/102411 sayılı … ve … markalarının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, kararlarda markaların tescil sınıfları farklı olsa da, ürünlerin benzer kabul edildiğini, davalının tescilli olmayan şekil markasına dayanmasının mümkün olmadığını. -Dosyadaki delillerin, markalar arasındaki karıştırılma ihtimalini ortaya koyarken mahkemenin haksız rekabet ve marka tecavüzü oluşmadığına karar vermesinin mümkün olmadığını, müşterilerin … markalı zücaciye ürünlerinin kalitesizliğinden müvekkiline şikayet yönelttiğini.
-Müvekkilinin markasının tanınmış olduğunun ve davalının müvekkilinin markasının tanınmışlığından faydalandığının değerlendirilmediğini. -Dava dışı … şirketinin 90’lı yıllardan beri … markalı zücaciye ürünleri sattığını ve kendi internet sitesi ve … tabelası olmayan başka zücaciye mağazalarında sattığını, mahkeme kararının gerekçesinin hukuken desteklenmediğini, davalının tecavüz teşkil etmeyecek şekilde markasını mağaza ismi olarak kullanabileceğini, ancak tecavüz ettiği kesin olan müvekkilinin markası ile mağaza açamayacağını. -Dava dışı … şirketinin … şeklindeki markalarının çoğunlukla, 8. Ve 21. Sınıflarda olduğunu, bu firmanın da mağazacılık alanında 35. Sınıfta hiçbir tescilinin bulunmadığını, dava dışı şirketin … ibareli 35. Sınıftaki birçok marka başvurularının Kurum tarafından reddine karar verildiğini, başvuru kapsamından çıkarıldığını, bir markanın birden fazla kişi adına tescil edilebilmesinin tek istisnasının 6769 Sayılı SMK 5/3 maddesi gereğince marka sahibinin başvuruya açıkça muvafakat etmesi halinde mümkün olduğunu, davalı tarafından kullanılan marka ve logonun müvekkiline ait olduğunu. -Müvekkilinin … markasının 35. Mağazacılık sınıfında tescilli olup, markanın hükümsüz kılınmadığı sürece tekel hakkına sahip olduğunu, Yargıtay’ın mal sınıfındaki tescilinin mağazacılık hizmetinde kullanım bakımından müktesep hak vermediğini belirttiğini, hakkın sahibinin mağazacılık sınıfında öncelik hakkına sahip olduğunu, …’ın 8 ve 21. Sınıftaki tescillerinden dolayı 35.5 sınıfta da hak sahibi olduğu iddialarının doğru olmadığını, 35,5 sınıfının mağazacılık hizmet sınıfı olduğunu ve o sınıftaki tekel hakkınını müvekkiline ait olduğunu,-Davanın konusunun da müvekkiline ait … markasının ve logosunun mağaza adı olarak kullanılmasının önlenmesine ilişkin olduğunu, davalının … markalı zücaciye ürünlerini satabileceğini ancak bu satışı müvekkilinin 35.05 sınıfında tescilli markası ile yapamayacağını, -Mahkemenin dosyadaki kök ve ek raporu dikkate almadan karar verdiğini, kök ve ek raporun birbiri ile uyumlu olduğunu, uzmanlık gerektiren bir konuda alınan bilirkişi raporuna aykırı karar verilmesinin gerekçelerinin yeterli şekilde açıklanmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece reddine karar verilen her bir talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, davalının 35 nolu mağazacılık sınıfında kullandığı markanın kendi tanınmış … markasına dayalı haklarına tecavüz ettiğini iddia ederek, tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi tazminat talebi ile dava açmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalının delil listesinin yer aldığı klasörde bir kısım marka bilgilerinin yer aldığı, dava dışı şirket adına 08/21. sınıfta tescil edilmiş/başvuru aşamasında … ibareli ancak farklı şekil unsuru içeren markalar bulunmakla birlikte mahkemece marka kayıtlarının tamamının getirtilmediği, bir kısım markaların ise hükümsüzlüğüne karar verildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkemece öncelikle davalı yanın tüm marka kayıtlarının getirtilerek, marka kayıtlarının davalının kullanımı yönünden davalıya hak sağlayıp sağlamadığı ve davalının markasal kullanımının davacının tanınmış markası ile benzer olup olmadığı, kullanım şekli ile iltibas yaratıp yaratmadığının tespiti ve kök bilirkişi raporunda; mahallinde yapılan tespit ve fotoğraflamada … markası taşımayan, … etiketi olmayan ürünler ile kırmızı renkli … markası olan ürünlerin de mağazada bulunduğuna yer verilmiş olması nedeni ile taraf vekillerinin bu husustaki beyan ve itirazlarının değerlendirildiği yeni bir heyetten rapor alınmak sureti ile karar verilmesi gerekirken tüm deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yargılamaya devam edilmesine, kaldırma sebebine göre bu aşamada davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi ‘nin 04.12.2019 tarihli 2017/593 E., 2019/417 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafça yatırılan 54,40TL istinaf peşin harcının istek halinde iadesine, -Davalı vekilinin istinaf istemi bu aşamada incelenmediğinden istinaf peşin harçlarının istek halinde davalıya iadesine, 6-İstinaf yargılama giderleri olarak davacı tarafından yapılan 148,60TL istinaf harcı ile 68,90 TL posta ve tebligat masrafı ki toplam 217,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/06/2022