Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/613 E. 2020/665 K. 13.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/613 Esas
KARAR NO : 2020/665
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2019
NUMARASI : 2019/527 E. – 2019/1199 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/03/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;… San ve Tic A.Ş tarafından davalıya verilen 20/04/2018 vade tarihli 75.000 TL bedelli bonoda kefil olarak imzası bulunan müvekkili aleyhinde bu bonoya istinaden davalı tarafça İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ödeme emrinin tarafına usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediğini, ancak senet asıl borçlusunun 24/04/2018 tarihinde senet borcunu banka kanalı ile davalıya ödediğini, diğer borçlu firma tarafından 75.000 TL’lik senetten kalan bakiye 60.000 TL’nin ödendiğini, bu nedenle de davalıya bir borçlarının olmadığını beyan ile öncelikle icra müdürlüğüne yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini ve nihayetinden davalı alacaklıdan borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibindeki ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacının beyanındaki ödemenin borçlunun başka borçlarına istinaden yapıldığını, yapılan bir kısım ödemelerin mahsubundan sonra müvekkilinin 60.500 TL alacaklı olduğunu, davacının kefili olduğu bononun ise vadesi gelmesine rağmen ödenmediğini, bu nedenle de icra takibine geçmekte haklı olduklarını beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davanın menfi tespit davası olduğu, menfi tespit davasının konusunun belirli bir paranın ödenmesine ilişkin olduğu, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı” gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; söz konusu davanın Ticaret Mahkemelerinde açılmasının nedeni uyuşmazlığın takip konusu bonodan kaynaklanmış olduğu, tarafların tacir sıfatları bulunmadığı, bu sebeple de arabuluculuğun söz konusu davada şart olarak kabul edilemeyeceği, TTK’nın 5. maddesinde; “dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında olması durumunda arabuluculuk dava şartı olarak kabul edilmektedir.” ilgili kanun hükmü kapsamında menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, menfi tespit davalarının konusu; bir miktar paranın ödenmesi şeklinde bir alacak ve tazminat talebi olmayıp tam aksine bir hak ya da hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tespiti olduğu, dava kapsamında herhangi bir alacağın tahsili talebi bulunmadığı, davalının açmış olduğu takibe konu miktarın var olup olmadığının tespiti için açıldığı, bu nedenle arabuluculuğa başvurunun zorunluluk olmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık; arabulucuk dava şartının iş bu dava yönünden uygulanıp uygulanamayacağının tespitine ilişkindir.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. maddesinde “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespite ilişkin iş bu uyuşmazlık alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyecek olup somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı tarafın istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2019 gün 2019/527 Esas, 2019/1199 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 22,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 143,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/03/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.