Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/601 E. 2022/1106 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/601 Esas
KARAR NO : 2022/1106
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2018/288 E. – 2019/452 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Tasarımın İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, eşarp stil ve bağlama tekniklerinde yenilik ve özgünlük yaratarak “…” adını vermiş olduğu ürünleri tasarlamış olup, tasarımları … ve … sayılı tasarım tescil belgeleri ile TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, davalının müvekkilinin izni olmaksızın müvekkilinin kendi tasarımı olan ürünü taklit etmek suretiyle imal edip, ürünlerin üzerine “…” etiketini yapıştırarak satışını yaptığını, davalının kendisine ait … 3 kullanıcı isimli Instagram hesabında taklit ürünlerin resimlerini kendi ürünü gibi paylaştığını ve bu taklit ürünlerin satıldığı bayilerin isimlerini ve adreslerini de yayınladığını, davalının taklit suretiyle üretmiş olduğu ürünler ile müvekkilinin tasarımı olan ürünlerinin birbirinden ayırt edilemez olduğunu, dolayısıyla davalının tasarımı müvekkiline ait olan ürünün aynısını üreterek ayırt edicilik unsurunu ihlal ettiğini ve haksız kazanç sağladığını ve davalı yan fiillerinin müvekkili haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalının üretiminin tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, üretimin engellenmesini, üretimde kullanılan makine, kalıp ve cihazlara el konulmasını, iktibas ve iltibas suretiyle üretilen taklit ürünlerin imhasını, davalının haksız eylemi nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zarara karşılık şimdilik 10.000 TL maddi, müvekkili şirketin ticari itibarının zedelenmesi sebebiyle uğramış olduğu manevi zararın karşılığı olarak 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek olan ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Türkiye’de pek çok kişi tarafından tanınan ve sevilen bir sosyal medya fenomeni ve muhafazakar modanın öncülerinden olduğunu, tasarladığı bonelerle türbanlı hanımların ilgisini fazlasıyla çektiğini ve kadın giyim üzerine çalıştığını, müvekkilinin yapmış olduğu tasarımların tamamen kendisine özgü olup, çok büyük kitlelere hitap ettiğini, işini özenle yapan bir kişi olduğu için tüm tasarımlarını tescil ettirdiğini, söz konusu tescilin Büyükçekmece … Noterliği’nin … yevmiye nolu beyannamesi ile ortada olduğunu, somut olayda müvekkilinin herhangi bir taklide mahal verecek davranışta bulunmadığını tam aksine ürettiği her şeyin kendisine ait tasarımlardan oluştuğunu ve davacının zarara uğraması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, tam aksine zarara uğrayanın ve ürünleri taklit edilenin müvekkili olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17.12.2019 tarih ve 2018/288 Esas – 2019/452 Karar sayılı kararıyla; “… dosya kapsamı, deliller, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve alınan bilirkişi ve ek bilirkişi raporu topluca değerlendirildiğinde, her ne kadar davalıya ait ürünlerin önden birbiri üzerine yapılan verev görüntü tasarımı ile üstten birleştirmede kullanılan büzgü ve arkada kullanılan kurdela/fiyonk detayı açısından davacıya ait tescilli tasarımlara benzer ise de, tescilli tasarımda yer alan şal kısmının ürünlerde kullanılmadığı ve davalı ürünlerinin davacının … ve … tescil nolu tasarımları ile bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimde farklı olduğu ve benzerlik oluşturmadığı anlaşılmakla ve bu tür ürünler yönünden tasarımcının fazla seçenek özgürlüğünün bulunmaması da göz önünde bulundurulduğunda, davalı yan ürünlerinin davacı ürünlerine tecavüz teşkil etmediği ve bu durumda da haksız rekabetten de söz edilemeyeceği anlaşılmakla, davacının davasının reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı taraf süresi içinde cevap vermemiş olup cevap süresinin sonlanmasından dört ay sonra bulunduğu süre uzatım talebi kabul edildiğini ve muvafakatimizin olmadığı belirtilmesine rağmen işbu ara karardan rucü da edilmediğini, davalı tarafın usulüne uygun şekilde sunulmayan cevap dilekçesi ve delillerinin 6100 Sayılı HMK uyarınca dikkate alınmaması gerektiğini, Davalının müvekkilin tasarımlarını taklit ettiğine ve kullandığına dair ikrarının mevcut olduğunu, nitekim davalının tasarımın kendisine ait olduğunu iddia edip ancak bu iddiasını da ispatlayamadığını, ikrar edilen hususlar çekişmeli sayılamayacağından davanın reddinin hatalı olduğunu, Bilirkişi kök raporunda başı kapatan kısmın arkasında müvekkilin ürününde bir, davalının taklit ürününde ise iki adet kelebek görüntüsünde fiyonk olduğundan bahisle ürünlerin farklı olduğu tespiti yapılmış olup, mahkemce gerekçeli kararda fiyonk detayı açısından da benzer olduğu tespit edilmesine rağmen davanın reddinin hatalı olduğunu, Mahkemece tescilli tasarımda yer alan şal kısmının ürünlerde kullanılmadığından bahisle benzerlik oluşturmadığı tespitinin hatalı olduğunu, nitekim Yargıtay içtihatlarıyla da tasarımın özgünlüğü değerlendirilirken farklılıklarından çok ortak özellikleri yönünden inceleme yapılmasının kriter olarak belirlendiğini, Taklit üretimin de tıpkı müvekkile ait tasarımın olduğu gibi tesettürlü kişilerin kullanıma sunulmuş olması ve rahat bir şekilde saçın toplanması ve kapatılmasına yönelik olduğu dikkate alındığında ayırt edicilik unsurunun ihlal edildiğinin açıkça ortada olduğunu, Gerekçeli kararda her ne kadar ürün yönünden tasarımcının fazla seçenek özgürlüğü bulunmaması göz önünde bulundurularak tecavüz teşgil etmediği gibi soyut ve afaki bir belirleme yapılmışsa da, davalı tasarımın kendisine ait olduğunu iddia ederek bu surette tasarımı zaten taklit ettiğini kabul ettiğini, Talep edilebilecek yıllık lisans bedeli ve ihlal başlangıç tarihi bilirkişi raporunda eksik ve hatalı olarak tespit edildiğini, yıllık lisans bedeli çok düşük belirlendiğini, ihlal başlangıç tarihi olarak 20/03/2018 tarihinin belirtilmesi hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 04/04/2019 havale tarihli raporda sonuç olarak; dosyaya davacı tarafından sunulan delil listesinde yer alan ve davalıya ait … kullanıcı isimli instagram hesabı görüntüleri ve … ve … ile … isimli vergi mükelleflerinden satın alınan toplam 3 adet ürün ile TPMK nezdinde … adına tescilli … nolu bone tasarımı üzerinden yapılan incelemelerde, ürünlerin önden birbiri üzerine yapılan verev görüntü tasarımı, üstten birleştirmede kullanılan büzgü ve arkada kullanılan kurdela/fiyonk detayı açısından tescilli tasarımla benzer olduğu, fakat tescilli tasarımda yer alan şal kısmının ürünlerde kullanılmadığı tespit edilmiş olup, tescilli tasarım ile davalı ürünlerinin-tasarımlarının bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı-yarattığı genel izlenimin farklı olduğu belirtilmiştir. *Bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 30/07/2019 havale tarihli ek raporda sonuç olarak; davalı ürünlerinin davacının … ve … tescil nolu tasarımları ile bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimin farklı olduğu, mahkeme tarafından davalı tarafın kullanımlarının haksız rekabat olduğuna karar verilmesi halinde, davacı tarafın lisans bedeli talebi ve İTO’nun genel kabul görmüş görüşü doğrultusunda, talep edebileceği yıllık lisans bedelinin 41.551,54 TL. olarak hesap edildiği, dava konusu tasarıma yönelik hak ihlali süresinin tespit edilemediği, Mahkeme, davacı tarafından dava dosyasına sunulan yazar kasa fişinde görünen 20.03.2018 tarihini hak ihlali başlangıcı olarak kabul etmesi halinde, dava tarihine kadar geçen 106 günlük süre için davacı tarafın talep edebileceği lisans bedelinin 12.067,022 TL. olarak hesap edildiği, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun ise mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, tasarıma tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili adına tescilli tasarımların davalı tarafça haksız olarak kullanıldığını, tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile 10.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili ise, davacı iddialarının doğru olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… yasal düzenleme, dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi raporuna göre, davalı tarafa ait ürünlerin davacı adına tescilli tasarım kapsamında olmayıp, farklı olduğu anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili tarafından “Davalının yasal süre içinde cevap dilekçesi sunmadığı, sürenin sona ermesinden aylar sonra süre uzatma talebinde bulunduğu ve mahkemece haksız olarak talebin kabul edildiği, davalının cevap dilekçesinin süresinde olmadığı” ileri sürülmüş ise de; mahkemece dava dilekçesi ve tensip tutanağının davalıya doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre çıkarıldığı ve muhtara teslim edildiği, oysa davalının bilinen en son adresine tebligat çıkarılmadan doğrudan T.K.21/2.maddesine göre işlem yapılmasının hatalı olduğu, bu durumun kalem personeli tarafından fark edilmesi üzerine davalıya yeniden tebligat çıkarıldığı, çıkarılan bu ikinci tebligatın davalı adına muhtara 16/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının tebliğden haberdar olduğu ve vekili aracılığıyla 03/12/2018 tarihinde süre uzatım dilekçesi verdiği, bu talebin süresinde olduğu ve mahkemece kabulüne karar verilmesinde usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 59. maddesinde, “Tasarımdan doğan haklar münhasıran tasarım sahibine aittir. Üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamaz” düzenlemesine yer verilmiş olup; mahkemece toplanan deliller ve alınan denetime elverişli bulunan bilirkişi raporları uyarınca; davalı ürünlerinin davacının … ve … tescil nolu tasarımları ile bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimde farklı olduğu ve benzerlik oluşturmadığı anlaşılmakla ve bu tür ürünler yönünden tasarımcının fazla seçenek özgürlüğünün bulunmaması da göz önünde bulundurulduğunda, davalı yan ürünlerinin davacı ürünlerine tecavüz teşkil etmediği ve bu durumda da haksız rekabetten de söz edilemeyeceği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davacılardan alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 108,80 TL (54,40×2) haçtan mahsubu ile artan 28,10 TL harcın talebi halinde davacılara iadesine, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022