Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/572 E. 2022/986 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/572 Esas
KARAR NO: 2022/986
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2016/82 2018/973
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, Müvekkili … ve … Ltd. Şti., restorasyon ve mimari hizmetler işi yaptığını, işi gereği sıklıkla farklı şehirlere gittiğini, restorasyon yaptığı yapıları dolaştığını, bu nedenle … Ltd. Şti. Olarak 09/02/2015 tarihinde … Turizm den araç kiraladığını, rent a car işinde yaygın olan uygulama gereği müvekkilinden araç bedeli kadar bir senet teminat olarak alındığını, senette müvekkili şirket … Ltd. Şti.’nin ödeyeceğini müvekkili … da kefil olarak yer aldığını, … Tic. Ltd. Şti. Ünvanlı rent a car firması 09/02/2015 tarihinde, müvkkili şirkete kiraladığı … plakalı … marka araç için sözleşme yapıldığını, sözleşmenin bir nüshası müvekkilince defeatle talep edilmesine rağmen kendisine verilmediğini, bu sözleşmede araç kiralama koşulları, süresi, ödemeye ilişkin hususlar, kaza ve arıza durumlarında yapılması gerekenler düzenlendiğini, sözleşme ekinde araç bedeli olarak 30.000 TL teminat senedinin alındığı da belirtildiğini, senet üzerindeki tarih aracın kiralındığı 09/02/2015 tarihli olduğunu, bu husus senedin araç kiralama ilişkisi nedeniyle alınan teminat senedi olduğunun ispatına yeterli olacağını, müvekkilinin 13/09/2015 tarihinde, … Turizm’den kiraladığı, … plakalı araçla seyir halindeyken kaza yaptığını, kaza sonucunda … Turizm’in haberdar edildiğini, bunun üzerine maddi husar oluşan araç için … Turizm’in aracı sizin tamir ettirmeniz gerekiyor dediğini, müvekkilinin ise aracı tamir ettirmeyeceğini, aktedilen araç kiralama sözleşmesinde zaten bu durumun öngörüldüğünü, aracın kaskodan tamir edilebileceğini beyan ettiğini, devam eden süreçte … isimli bir şahıs üzerine adına kayıtlı olduğu, sözleşmede belirtildiği ve olmaması gerektiği halde kaskosunun olmadığının ortaya çıktığını, kaskosuz araçla ticari iş yapan ve kiralama işi yapan … Turzim’in aracın müvekkili tarafınca tamir ettirmesi konusundaki israrının bu husustan kaynaklandığını, müvekkili şirketin ve kefil olarak diğer müvekkili …’ın imzası bulunan 30.000 TL lik senedin 25.000 TL’lik kısmı davalı tarafından İstanbul … İcra Dairesinden … esas sayılı dosya ile icraya konulduğunu ve müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, müvekkili şirketin ve şahısın şuan kötü niyetli ve haksız çıkar elde etme niyetli olarak icra baskısı altında tutulduğunu, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, icra takibine konan senet nedeniyle davalıya 25.000 TL borçlu olmadıklarının tespitini, dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının tazminatla cezalandırılmasını talep ile dava etmiştir. Davalı vekili, davacının, müvekkiline ait araçla yapmış olduğu kaza neticesinde araçın önemli derecede hasar aldığını ve uzun bir süre tamir gördüğünü, davacı iş bu senedi aracın tamir masrafları ve tamir süresince müvvekkilinin aracını kullanamaması sebebiyle doğan zararına karşılık olarak verdiğini, davacı her ne kadar takip konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia etse de söz konusu senedin teminat niteliği taşıdığına ilişkin şekil şartları oluşmadığını, teminat senetlerine senedin teminat senedi olduğu açıkça senet metninde belirtilmeli ya da senede atıf yapılarak ayrıca teminat senedine konu olan sözleşme de hazırlanarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olması sağlanması gerektiğini, söz konusu bu hususları içermeyen senetler bono hükmünde olduğunu, davaya konu senette teminata konu sözleşmeye ya da neden olmadığını, teminat ibaresine dahi yer verilmediğini, bu nedenle söz konusu senedin teminat senedi olarak kabulünün mümkün olmadığını davanın reddi gerektiğini, davacının müvekkiline ait araç ile kaza yaptığı ı ve kaza nedeniyle doğan borcunun ifa etmediğini, dava ve icra takibine konu senedin teminat senedi olduğu kabul edilse dahi, davacının kusurlu hareketinden doğan eylemi nedeniyle zarara uğradığını, bu zararı karşılanmadığını, bu husus göz önüne alındığında teminatın şartları gerçekleştinden iş bu senede dayanılarak takip başlatılmasında bir sakınca bulunmadığını, dava konusu olayda hakkın elde edilmemesinin zorlaşması veya imkansız hale gelme ihtimali söz konusu olmadığını, tedbir kararı verilmesi durumunda müvekkilinin borcunu tahsil edebilmesi engellenmiş olacağını, sari her türlü talep, dava, şikayet ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla ve açıklanan nedenlerle davacının usul ve yasaya aykırı tedbir talebinin reddini, haksız davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; ” İş bu dava davacının iddiası gereği İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takip dosyasında davacı borçluların keşidecisi olduğu, 25.000,00 TL bedelli, 10/08/2015 vade tarihli, lehtarı davalı … olan bono için yapılan takipte davacılar tarafından borçlu bulunmadığının tespiti ile tazminat talebinde bulunulduğu, davalının davanın reddini savunduğu anlaşılmaktadır. Davacı borçlular; dosyada mevcut delillerle davalı alacaklı tarafından talep olunan alacağa dayanak yapılan bono nedeniyle borcunun bulunmadığını, bononun davalıdan kiralanan … plakalı araca teminat olması açısından verildiğini, 13/09/2015 tarihinde araç ile davacının kaza yaptığını, davalının zararını sigortadan karşılayabileceğini iddia etmiştir. Kıymetli evrak olan bononun üzerinde teminata ilişkin ibarenin bulunmadığı görülmektedir. Bono kıymetli evrak vasfı ile illetten mücerret olan senetlerdendir. Bononun teminat amacıya verildiğini iddia eden, iddiasını ancak yazılı delil ile ileri sürebilir. Davacının borçlu olmadığına dair iddiasını HMK 200. Maddesi gereğince yazılı bir delille ispatlayamadığı, bu yönde dosya kapsamında bir delil bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf ayrıca ve açıkça yemin deliline de dayanmamıştır. Açıklanan sebeplerle davacıların davasındaki iddiayı ispatlayamadığı, davalının savunmasının aksini gösterir delil bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın açılmasının üzerinden yaklaşık 3 yıl geçtiğini ve 5’inci celse de karar verildiğini, önceki celselerde bilirkişi raporu da alındığını ve 5’inci celse öncesi mahkeme hakiminin değiştiğini, Mahkemeye yeni görevlendirilen hakimin, dosyaya tam vakıf olmadığını da düşündükleri bir şekilde alınan bilirkişi raporunun da göz ardı edilerek “bono illetten mücerret senetlerdendir” diyerek tüm önceki yargılama işlemlerini adeta yok sayarak davanın reddine karar verdiğini, mahkemenin kararı üzerine Bilirkişi olarak görevlendirilen Prof. Dr. …’nın 14/11/2018 tarihli 17 sayfalık raporu ayrıntılı, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor olduğunu, bu raporda bilirkişi tarafların ticari defterlerini incelediğini, iddia ve cevapları değerlendirdiğini ve somut durumu ortaya koyduğunu, buna göre; dava konusu senedin araç kiralama ilişkisi nedeniyle alınan teminat senedi olduğu konusunda hiçbir tereddüt olmadığını, araç kiralama şirketlerinin “rent a car kaskosu” denilen kaskoyu yaptırmaları bir zorunlulukken müvekkile normal kaskolu bir araç verildiğini, kaza üzerine, ticari ilişkide kullanıldığı için kasko hasarı karşılamayacağı için davalılar hasarı müvekkillerden almaya çalışmışlar ve teminat senedini takibe koyduklarını, söz konusu bilirkişi raporunun görmezden gelinerek karar verildiğini, gerekçeli kararda “davacının borçlu olmadığını, senedin teminat senedi olduğunu yazılı delille ispat edemediği anlaşılmıştır” denildiğini, bu değerlendirmenin tamamen hatalı olduğunu, zira davalarının yazılı belgelerle de ispat olunduğunu, tarafların ticari defterleri bilirkişi marifetiyle incelendiğini ve aradaki araç kiralama ilişkisinin kesinlik kazandığını, ticari defterlerle ve kesilen faturalarla bu ilişkinin ispatlandığını, yapılan ödemelerin de kesinlik kazandığını, davalının şirketin ortağı olduğu konusunda da bir ihtilaf olmadığını, şirket tarafından müvekkillere kiralanan aracın davalı adına kayıtlı olduğu ve ticari kaskosunun olmadığı hususlarının da yazılı olarak ortada olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı tarafından davacılar aleyhine bonoya dayalı olarak toplam 25.638,37-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı senedin 09/02/2015 tanzim, 10/08/2015 vade tarihli, 30.000-TL bedelli, keşidecisinin davacı şirket olduğu, kefil kısmında ise davacı … isminin yer aldığı, ihdas hanesinin boş olduğu görülmüştür. Davalı asılın 12/06/2018 tarihli duruşmada, teklif edilmesi üzerine yemin ettiği, yemin beyanında ise “…sahibi … benim Topkapıda bulunan dairemin restorasyonunu yapacaktı, ben kendisine önce nakit olarak 15.000 TL verdim, restorasyon sırasında bana ait olan … plakalı aracım davacı tarafça kullanılacaktı, daha sonra bu araç ile kaza yaptı, daha sonra 10.000 TL elden nakit verdim, bunun karşılığında sana senet verdi, bunun karşılığında bana önce 15.000 TL lik nakit için 15.000 TL lik senet verdi, akabinde ben 10.000 TL verince 15.000 TL senedi iptal ettik ve aracımıda ona kullanım için verdiğimden dolayı 30.000 TL lik tek senet yaptık, aramızda herhangi bir araç kiralama sözleşmesi yok, yukarıki yeminime sadakatle doğruyu söylüyorum bende herhangi bir sözleşme yoktur,bu senet açıkladığım üzere nakit verdiğim paraların ve aracı kullanmanın karşılığıdır daha sonra kaza yaparak aracımada zarar verdi, Beyanımda ısrar ediyorum,” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. 14/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı … şirketinin; 2015 yılına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetleri Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, dava dışı … Ltd. Şti.’nin 2015 ve 2016 yıllarına ait yukarıda listelenen ticari defterlerin TIK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetlerinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davacı … yönetimindeki aracın 13.09.2015 tarihiinde kaza yaptığı ve araçta hasar meydana geldiği konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, davalı …’in dava dışı … Ltd. Şti.ne 100.000,00 TL pay ile ortağı olduğu, açıklandığı üzere; Ticari amaçla davacı … Ltd. Şti.’ne kiralanan ve davacı … tarafından kullanılırken aracın “rent a car kasko sigortası” denilen kasko poliçesi sigortası ile birlikte sigortalanması ve bu şekilde davacıların kullanımına verilmesi gerektiği, hukuki değerlendirme ve tasnif elbette Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere 09.02.2015 tarihinde keşide edilerek 10.08.2015 vade tarihli olarak ve asgari 6 aylık sürede araç kiralama sözleşmesine istinaden (yazılı bir sözleşme görülememiştir, süregelen ticari ilişki nedeni ile) taraflar arasında araç kiralama şeklinde ticari faaliyet ve dolayısıyla sözlü bir sözleşmenin var olduğu, aracın bedeline yakın ve 30.000,00 TL olarak; Davalı (kaza yapılan aracın sahibi) …’e (dava dışı … Turizm Ltd. Şti.’nin ortağı) verilen senedin davacılar taraftan teminat verildiğinin düşünüldüğü, dolayısıyla davacı senet borçlusu … şirketinin ve kefili olan …’ın senedin tümünden dolayı borçlu olmadıkları, davacı şirketin kiraladığı araçtan dolayı, davalının ortağı olduğu Tercüman şirketinin kestiği faturalar ve davacı şirket tarafından yapılan ödemeler göz önüne alındığında; Takip borçlusu davacı … şirketin ve davacı …’ın (senet kefili) dava dışı … şirketine sadece 3.554,03 TL borçlu oldukları” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takibe konu edilen senedin dava dışı … Turizm Şti’nden kiralanan araç nedeniyle teminat olarak düzenlendiğini, ancak senedin kira ilişkisi sona ermesine rağmen iade edilmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise senedin aracın davacıdayken kaza neticesinde hasarlandığını ve tamir gördüğünü, senedin tamir masrafları ile tamir süresince aracın kullanılamaması nedeniyle doğan zarara karşılık düzenlendiğini bildirmiştir. Mahkemece davacının teminat senedi iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Dosyaya sunulan belgelerden davacı tarafın dava dışı … Şti’nden … plakalı aracı kiraladığı, adı geçen şirket tarafından araç kiralamaya ilişkin faturaların davacı şirket adına düzenlendiği, aracın davacı …’ın sevk ve idaresindeyken 13/09/2015 tarihinde kaza yaptığı ve hasarlandığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça senedin kazadan dolayı düzenlendiği savunulmuş ise de, senedin tanzim tarihinin 09/02/2015 olduğu, yani kazadan önceki bir tarih olduğu, bu durumun da senedin araç kiralaması nedeniyle teminat olarak verildiği iddiasını desteklediği kanaatine varılmıştır. Zaten taraflar aracın kiralandığı ve kaza nedeniyle aracın hasarlandığı konusunda mutabıktırlar. Uyuşmazlık konusu senedin başlangıçta teminat olarak mı verildiği yoksa kazadan sonra mı verildiği noktasında olup, az önce de belirtildiği üzere senet kaza tarihinden önce düzenlendiğinden taraf beyanları ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde senedin aracın kiralanmasına ilişkin teminat olarak düzenlendiği kanaatine varılmıştır. Bu durumda senet nedeniyle alacaklı olduğunun ispat külfeti davalı taraftadır. Davalı taraf aracın kaza sonucu hasarlanması nedeniyle yapılan tamirat masrafları ve tamir süresince aracın kullanılamaması nedeniyle uğranılan zararlara karşılık alındığını savunmuştur. Her ne kadar davalı asıl yemin beyanında senedin kazadan dolayı uğranılan zararlar ile davacı …’a verdiği nakit para karşılığı düzenlendiğini belirtmiş ise de, senedin keşidecisinin davacı şirket olduğu, araç kiralama faturalarının da davacı şirket adına düzenlendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde senedin ayrıca verilen nakit para karşılığı da düzenlendiği savunmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde ispat külfetinin davalı tarafta olduğu dikkate alındığında senet nedeniyle aracın geçirdiği kaza sonucu davalı tarafın uğradığı zararları ispat hususunda davalı tarafa imkan tanınarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2018 tarih, 2016/82 E – 2018/973 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılıp bir karar verilmesi için yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 37-TL posta masrafı olmak üzere toplam 185,60-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/06/2022