Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/566 E. 2022/1231 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/566 Esas
KARAR NO : 2022/1231
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Keşideci ve davacı arasında bağımsız bölümün satışına ilişkin sözleşme imzalandığını, alıcı keşidecinin 25 adet senetle borcunu taksitlendirdiğini, bu senetlerden bir tanesinin 30/10/2016 vade tarihli, 50.000 TL bedelli senet olduğunu, davacı, keşideciden aldığı senetleri tahsil cirosuyla banka şubesine teslim ettiğini, teslim sırasında 45 nolu senet için çıkış makbuzu düzenlenip davacıya verildiğini, takibe konu senet bedelinin hesaba havale yoluyla ödendiğini, senet aslının bankadan istendiğini, kargoya verilen senedin çalındığını, banka tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu, takibe konu senedin çalıntı senet olup, davalı şirketin yetkili hamil sıfatının bulunmadığını, senedin tahsil cirosuyla bankaya ibraz olunduğunu, bu durumun senet çıkış makbuzu ile sabit olduğunu, davacının bu senedi kimseye cirolayıp teslim etmediğini, davacının… Meşrubat ile tanışıklık ya da ilişkisinin olmadığını, senet çalındıktan sonra sahte cirolar yapıldığını, tahsil cirosuyla senedin tedavülünün kesildiğini, bu cirodan sonra tüm ciroların sahte ve yok hükmünde olduğunu, senet bedelinin vadesinden önce bankaya ödendiğini, tüm ciroların vadeden sonra yapıldığını beyanla Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 50.000 TL bedelli senet için borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; Dava konusu senedin kendilerine ciro yoluyla intikal ettiğini, bononun meşru ve iyi niyetli hamili olduklarını, bedelsizlik definin kişisel defi olduğunu ve yalnızca taraflar arasında ileri sürülebileceğini, kambiyo senedinin iletten mücerret olduğunu, senetle ilgili iptal davasına müdahalede bulunduğunu, kargo paketi içinde dava konusu senedin bulunduğuna dair hiçbir delil sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, toplanan delillere göre; “Somut olayda keşideci ile davacı … arasında konut satış sözleşmesi yapıldığı bu kapsamda Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu edilen bononun keşideci tarafından tanzim edilerek davalı … şirketine verildiği, … Gayrimenkul’ün de söz konusu bonoyu tahsil cirosu ile dava dışı bankaya verdiği, bono bedelinin ödenmesi neticesinde bankanın bonoyu … Gayrimenkul’e kargo ile gönderdiği ancak bononun kargodan çalınarak davalılardan … Kargo’nun eline geçtiği ve … Kargo’nun da bu bonoyu Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyası üzerinden takibe koyduğu anlaşılmıştır.Keşideci ile davacı … arasında sözleşmesel ilişki bulunduğu anlaşılmıştır. Keşideci, davacıya gayrimenkul satış sözleşmesi kapsamında davaya konu bonoyu vermiş ve bono bedelini ödemiş olması nedeniyle dava dışı banka, davacıya bonoyu iade borcu altına girmiş ancak iade edememiştir. Gerek dava dışı bankadan gelen yazı cevapları ve gerekse senet incelendiğinde, davacının, davadışı keşideciden aldığı senetleri, tahsil cirosuyla dava dışı bankaya verdiği, senet çıkış makbuzunun da bu hususu doğruladığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, tahsil cirosunda ciranta, ciro edilene poliçe bedelini tahsil ve buna bağlı işlemleri yapma yetkisini verir. Senedi tahsil cirosu ile alan kimse ancak yeni bir tahsil cirosu yapabilir. Tahsil cirosunun temlik fonksiyonu yoktur. Bu açıklamalar ışığında, davaya konu olan ve tahsil cirosu ile devredilen davaya konu senedin, gerçekte tedavül amacıyla verilmediği anlaşılmaktadır.Diğer yandan davacı tarafın talebi davalı… Kargo yönünden kambiyo senedinin kötü niyetli iktisap koşullarına dayandırılmaktadır. Davacı taraf, TTK 659 1-2 maddeleri uyarınca davalı hamilin kötü niyetle bonoyu iktisap ettiğini kanıtlamadıkça şahsi defilerinin hamil olan ve takibi başlatan davalı … Kargo’ya karşı ileri süremez. Davalı hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği başka bir anlatımla kötü niyetli hamil olduğu kanıtlanmalıdır. Dava dışı bankanın takibe konu bonoyu kargoya verdiği ve bu kargonun çalındığı sabittir. Davalı … Kargo söz konusu bonoyu hangi ticari ilişki kapsamında aldığını da dosyaya yansıtamamıştır. Oysa ki kötüniyet hususu her türlü delille ispat edilebilecektir. Davalı şirketin ticari kayıtlarında yapılan incelemede şirket temsilcisinin … olduğu tespit edilmiş ve bu kişi adına ve davalı şirket adına entegrasyon ekranında yapılan inceleme ve araştırma neticesinde benzer mahiyette birçok dosyanın bulunduğu (Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/126 esas,2018/364 karar,Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/548 esas,2017/504 karar, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/192 esas, 2019/46 karar ile aynı mahkemenin 2016/456 esas,2017/1088 karar sayılı kararları) kargodan çalınan çek ve bonoların bir şekilde davalı şirkette toplandığı, bunun hayatın olağan akışına uygun olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kaybolan çek veya bonoların bir şekilde davalı şirketin eline geçmesini tesadüfi kabul edilmemiş ve davalı şirketin kötü niyetli olduğu sonucuna varıldığı” gerekçesiyle davacı tarafın davalı …Kargoya yönelik açmış olduğu davasının kabulüne ve davacının davalıya davaya konu senet yönünden borçlu olmadığının kabulüne karar vermiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme, davalı olan müvekkile veya vekili olarak taraflarına sözlü yargılama geçileceği hususunda herhangi bir davetiye göndermediğini, mahkemenin sözlü yargılama için süre vermeden usule aykırı olarak karar verdiğini, Mahkemenin, davacı tarafın dayanmadığı delilleri kendiliğinden araştırarak kararına gerekçe gösterdiğini, Mahkemede görülen davanın kamu düzenini ilgilendiren bir dava olmayıp menfi tespit davası olduğunu, Mahkemenin HMK. Md. 25 hükmü ile kamu düzenini ilgilendiren davalar haricindeki davalar için getirilen resen araştırma ilkesi yasağına aykırı hareket ettiğini, Mahkemenin UYAP ekranından müvekkile ait dosyaları sorguladığını, dosyaların içeriğini dahi bilmeden yorum yolu ile karar verdiğini, müvekkilinin dava konusu senedi ciro yoluyla devraldığını, TTK 686. Md. Hükmü gereği müvekkilinin yetkili ve meşru hamil olduğunu, TTK 687. md. “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” maddesinde açıkça belirtildiği üzere müvekkilinin kötüniyetli olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacı tarafından takip konusu bononun kargolama sırasında çalındığının iddia edildiğini, kıymetli evrak niteliğinde olan resmi belgenin adi kargo ile muhatap olarak davacıya gönderildiğini, kargo şirketleri bu tür değerli gönderileri özel usullere tabi olarak nakil ve muhatabına teslim etmekte, haber verilmeden adi gönderi olarak teslim edilen bu tür kıymetli evraklardan dolayı bir sorumluluk kabul etmediklerini, herkesçe bilinen bu duruma rağmen davacı ve diğer davalı ile ihbar olunan bankanın basiretsizce hareket ederek ağır kusur teşkil eden eylemleriyle zarar oluşumuna birlikte sebebiyet verdiklerini, TTK ilgili hükümleri uyarınca iyi niyetli meşru hamil olan müvekkile karşı iş bu davaları dinlenemeyeceğini, gönderildiği iddia olunan kargo paketi içinde dava konusu bononun bulunduğunu dair hiç bir kabul edilebilir delil sunulmadığını, buna rağmen mahkeme bankanın takibe konu bonoyu kargoya verdiği ve bu kargonun çalındığını kabul ettiğini, Mahkemenin yeterli araştırma yapmadan bu kararı verdiğini, Mahkemenin müvekkilin hangi ticari ilişki gereği takip konusu senedi aldığını ispat edemediğini kararına gerekçe gösterdiğini, bonoyu elinde bulunduran hamilin alacağını ispat etmesinin gerekmediğini, davalının bonoyu edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğünün olmadığını, aksi halin kabulü kıymetli evrakın”mücerretlik” ilkesini ortadan kaldıracağını, davacı taraf, TTK. md. 686-687 hükmü gereği müvekkilin bonoyu iktisapta kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu ispatlayamamış olmasına rağmen mahkemenin davalı müvekkilin yetkili hamil olduğunu ispat edemediğini gerekçe göstererek, ispat yükünde hataya düştüğünü beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı tarafından davacı ve diğer borçlular aleyhine bonoya dayalı olarak toplam 50.365,75-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı, takip dayanağı senedin ön yüz kısmının incelenmesinde, keşidecisinin dava dışı …, lehtarının …San.ve Tic.Ltd.Şti olduğu, 17/06/2015 tanzim, 30/10/2016 vade tarihli ve 50.000-TL bedelli olduğu görülmüştür.Dosyaya sunulan konut satış vaadinin incelenmesinde, … ile …. Ltd.Şti arasında düzenlendiği ve taksitler için senet verileceğinin kararlaştırıldığı, 30/10/2016 tarihli 15.taksidin 50.000-TL bedelli olduğunu ve ödeme şeklinin senet olarak gösterildiği görülmüştür.Sözleşmede taraf olan . …Ltd.Şti nin dava dilekçesindeki anlatımlardan davacı şirketle birleştiği anlaşılmıştır.
İstinaf aşamasında dava konusu bononun arka yüzünün taranarak Dairemize gönderilmesi icra müdürlüğünden istenilmiş olup, verilen cevabi yazıda lehtardan sonraki cironun karalandığı, daha sonra ise dava dışı … Tarım Gıda … A.Ş ve …Meşrubat Gıda … Ltd.Şti nin cirolarının bulunduğu hamilin ise davalı olduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Dava, İİK 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava dışı bankaya vermiş olduğu senedin bedelinin ödendiğini, dava dışı banka tarafından senedin kendilerine iade edilmek üzere verildiği kargoda çalındığını, senedin bankaya tahsil cirosuyla verilmiş olduğunu, sonraki ciroların sahte olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.
Dava konusu senedin incelenmesinde, keşidecisinin dava dışı …, lehtarının ise davacı şirketle birleşen … İnşaat San.ve Tic.Ltd.Şti olduğu, sonraki cirantanın dava dışı banka olup, cirosunun karalandığı, daha sonra ise dava dışı iki cirantanın daha bulunduğu, hamilin ise davalı olduğu anlaşılmıştır. Dava dışı banka tarafından dosyaya gönderilen 19/07/2019 tarihli cevabi yazıda senedin “bedeli tahsil içindir” şeklindeki tahsil cirosuyla banka tarafından devir ve teslim alındığının belirtildiği ve çekin lehtara gönderilmek üzere kargo şirketine teslim edildiği ve kargo şirketinin dağıtım aracında 09/11/2016 tarihinde çalındığının beyan edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince UYAP ortamında yapılan incelemede Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kaybolan çek veya bonoların bir şekilde davalı şirketin eline geçmesinin tesadüfi olmadığı, benzer mahiyette değişik mahkemelerde birçok dosyanın bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Dairemizce UYAP ortamında yapılan incelemede ise, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/126 Esas sayılı dosyasında benzer iddialarla menfi tespit davası açıldığı, huzurdaki davalının o davada da davalılar arasında bulunduğu, ilk derece mahkemesince davalının çeki iktisabında kötü niyetli olduğunun kabul edildiği, söz konusu kararın davalı vekilince istinaf edildiği, İstanbul BAM 12. HD nin 2018/1547 E – 2020/471 K sayılı ilamıyla davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, işbu kararın da Yargıtay 11. HD nin 2020/5570 E – 2021/4450 K sayılı ilamıyla onandığı anlaşılmıştır.Tüm dosya içeriğinden dava konusu senedin kargoda çalındığı ve ayrıca davalının da söz konusu çeki iktisabında ağır kusurlu bulunduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 3.415,50-TL harçtan, peşin alınan 853,87-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,63-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/07/2022