Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/560 E. 2020/689 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/560 Esas
KARAR NO : 2020/689 Karar
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2019
NUMARASI : 2018/4 E., 2019/113 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/03/2020
HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Şikayetçi vekili dava dilekçesinde; davalıların ihtiyati tedbire muhalefet ettiği iddiasıyla 6100 sayılı HMK’nun 398. maddesi uyarınca disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalılar vekili beyan dilekçesinde; huzurdaki davanın dinlenebilmesi için 1.FSHHM’nin 2016/27 esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, bu dosya sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, esas yönünden ise HMK 398. maddesine muhalefetin yasal şartlarının oluşmadığını, davanın reddi gerektiğini, sözlü yargılama oturumunda ise Anayasa Mahkemesinin iptal kararının res’en gözetilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “dava konusu uyuşmazlığın davalının ihtiyati tedbire muhalefet ettiği iddiasıyla 6100 sayılı HMK’nun 398. maddesi uyarınca disiplin hapsi ile cezalandırılması talebine ilişkin olduğu, yargılamanın devamı sırasında Anayasa Mahkemesinin 11.7.2018 tarih ve 30692 sayılı RG.yayınlanan 2018/1 ESAS-2018/83 KARAR sayılı ilamları ile 6100 sayılı HMK’nun 398. maddesinin 1 numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu ve iptaline karar verildiği, dolayısıyla davalının cezalandırılmasının talep edildiği hükmün iptal edilmiş olması, yerine henüz başka bir yasal düzenlemenin de yapılmamış olması nedeniyle yasal boşluk oluştuğunun anlaşıldığı, Anayasa’nın l53. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta; ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girdiği, yayınlanmakla yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının; yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağının açık olduğu, diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 33. maddesinde yer alan “Hakim, Türk hukukunu resen uygular” hükmü ile ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortada olduğu, bununla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının 153/5. maddesi gereğince ileriye etkili olmasının anlamı, bir yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih ile iptal edildiği tarih arasındaki şahsi kazanılmış hakların iptal kararından etkilenmemesi olduğu, eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden bu davaya uygulanabilecek olan Kanun metni Anayasa Mahkemesince iptal edildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 28.06.1960 tarih ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği üzere, maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan eldeki davaya da uygulanmasının zorunlu olduğu, bu durumda Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının eldeki davaya uygulanarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bu iptal kararından sonra oluşan yeni durum dikkate alınarak inceleme yapılması ve buna göre sonuca varılması gerektiğinin anlaşıldığı, davalının cezalandırılmasının talep edildiği ihtiyati tedbire muhalefet iddiasına konu 6100 sayılı HMK’nun 398. maddesinin 1 numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu ve iptaline karar verildiği, dolayısıyla davalının cezalandırılmasının talep edildiği hükmün iptal edilmiş olması, yerine henüz başka bir yasal düzenlemenin de yapılmamış olması nedeniyle yasal boşluk oluştuğu hususunda bir tartışma olmadığı, usul hukukumuza geçerli olan hüküm her davanın açıldığı tarihteki duruma göre karara bağlanması yönünde olduğu, ancak yargılama devam ederken iptal edilen bir yasa hükmüne göre yargılamanın sürdürülmesinin mahkemelerden beklenemeyeceği, bu hususun adil yargılanma hakkının da ihlali anlamına geleceği, bu durumda yeni bir yasal düzenlemenin yapılmamış olması da gözetilerek ; Anayasa Mahkemesinin 11.7.2018 tarih ve 30692 sayılı RG.yayınlanan 2018/1 ESAS-2018/83 KARAR sayılı ilamları ile 6100 sayılı HMK’nun 398. maddesinin 1 numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu ve iptaline karar verildiği, dolayısıyla davalının cezalandırılmasının talep edildiği hükmün iptal edilmiş olması, yerine henüz başka bir yasal düzenlemenin de yapılmamış olması nedeniyle yasal boşluk oluştuğu” gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 11.7.2018 tarih ve 30692 sayılı RG.yayınlanan 2018/1 ESAS-2018/83 KARAR sayılı ilamları ile 6100 sayılı HMK’nun 398. maddesinin 1 numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu ve iptaline karar verildiği, dolayısıyla davalının cezalandırılmasının talep edildiği hükmün iptal edilmiş olması, yerine henüz başka bir yasal düzenlemenin de yapılmamış olması nedeniyle yasal boşluk oluştuğundan davalı hakkında esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı hem şikayet eden hem de şikayet olunan vekilleri istinaf etmiş olup ; şikayet eden yan dilekçesinde ; karar tarihi itibari ile iptal kararı yürürlükte olduğundan mahkemenin esastan karar vermesini ve haklı olduklarının tespiti yaparak sonuca varması gerektiğini ; şikayet olunanlar ise dilekçelerinde ceza tertip edilmediği için ve açılan davanın reddi gerektiği için ücreti vekalet ve yargılama giderinin kendi lehlerine verilmesini gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava tedbire muhalefet nedeni ile disiplin hapsi verilmesi istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK.’nun 341/(1) maddesi hükmüne göre, ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 20/03/2017 tarihli, 2017/2151 Esas-2017/2366 Karar sayılı kararında ve emsal diğer kararlarında vurgulandığı üzere; şikayet edilenin üzerine atılı bulunan “ihtiyati tedbir kararına aykırılık” eylemi, 6100 sayılı HMK.nun 398. maddesi uyarınca disiplin hapsi cezası ile yaptırım altına alınmış olup, verilen kararın CMK.nun 223 maddesinde öngörülen kararlardan olmaması nedeniyle istinafı mümkün olmayıp itiraz yasa yoluna tabi olduğu cihetle, şikayetçi vekilinin dilekçeleri itiraz mahiyetinde kabul edilerek, gereği mahallinde itiraz merciince değerlendirilmek üzere, 6100 sayılı HMK.nun 341/(1) ve 352/(1) maddesi uyarınca istinaf istemlerinin usulden reddine; şikayet eden vekilinin itirazlarının itiraz mercii tarafından değerlendirilmek üzere, dosyanın HMK.nu 352. maddesi uyarınca mahkemesine geri çevrilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-6100 sayılı HMK.’nun 341/(1) ve 352/(1)-ç maddeleri uyarınca, karara karşı istinaf yasa yolunun kapalı olması nedeniyle, şikayet eden ve şikayet edilen vekilinin istinaf dilekçelerinin AYRI AYRI USULDEN REDDİNE, dilekçelerinin itiraz dilekçesi mahiyetinde kabul edilerek mahallinde itiraz mercii tarafından değerlendirilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ GÖNDERİLMESİNE 2-Dosyada istinaf incelemesi yapılmadığından istinaf yoluna başvuran şikayet eden vekili ve şikayet olunanlar vekili tarafından yatırılan peşin istinaf karar ve ilam harçlarının talepleri halinde yatıranlara iadesine,3-Şikayet eden ve şikayet olunan tarafından istinaf yoluna ilişkin yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan istinaf gider avansının yatıranlara iadesine,Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 16/03/2020 Tarihinde HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi.