Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/542 E. 2020/583 K. 06.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/542 Esas
KARAR NO: 2020/583
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2019
NUMARASI: 2014/273 2019/289
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili … LTD.ŞTİ ile davalı arasında finansal kiralama sözleşmesi imzalandığı, davalının müvekkillerinden alacağı olmaması rağmen 4 adet bonoya dayalı olarak icra takibi başlattığını, oysa bu bonoların teminat bonosu olduğunu ve bedelsiz kaldığını belirterek müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nce davaya konu icra takibinin iptal edildiği ve bu kararın kesinleştiği, dolayısıyla eldeki davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, icra hukuk mahkemesi kararında takibin dayanağı olan bonoların teminat olarak alındığı ve istenen bedelin finansal kiralama borcundan fazla olduğunun tespit edildiği gerekçeleriyle davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; finansal kiralama sözleşmesi gereğince sözleşme konusu malın davacı tarafa teslim edildiğini, ancak kira borçlarının vadesinde ödenmediğini, bunun üzerine dava konusu icra takibinin başlatıldığını, davacı tarafın hem icra hukuk mahkemesinde takibin iptali davası açtığı, hem de eldeki işbu menfi tespit davasını açtığını, icra hukuk mahkemesi kararının takip hukukunu ilgilendirmekte olup eldeki dava için kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, ayrıca müvekkili aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin de doğru bulunmadığını, davanın konusuz kalması halinde ise davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de haksız olduğunu bildirmiştir. Davalı tarafından davacılar ve bir kısım dava dışı kişiler aleyhine 15/08/2014 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 112.578,60 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 268.772,71 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının her biri 31.638,61 TL bedelli olan 4 adet bono olduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Dosya içeriğinden, davacı tarafın aynı zamanda icra hukuk mahkemesinde de takibin iptali için dava açtığı ve yargılama sonunda bonoların finansal kiralama sözleşmesinin teminatı olduğu ve davalı tarafın fazladan talepte bulunduğu gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nce onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Her ne kadar icra mahkemesince takibin iptaline karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise de, icra mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olup kural olarak verdikleri kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Ayrıca huzurdaki davanın dayanağı ise İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Eldeki davada davacı tarafın bonolar nedeniyle borçlu olup olmadığının tespiti için yargılamaya devam edilmesi gerekir. Takibin iptal edilmesi huzurdaki davayı konusuz bırakmaz. Zira bu davada değerlendirmesi yapılacak husus, davacı tarafın bonolar nedeniyle borçlu bulunup bulunmadığına ilişkindir. Öte yandan icra mahkemesince bonoların teminat bonosu olduğu ve fazladan bedel talep edildiğine ilişkin kararı ise az önce de belirtildiği üzere maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği için huzurdaki davada ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Dolayısıyla huzurdaki davada mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun bir şekilde toplanıp ispat külfetinin hangi yana düştüğünün tespitinden sonra tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/03/2019 tarih, 2014/273 esas, 2019/289 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Bu aşamada davalı vekilinin kötüniyet tazminatı ve vekalet ücretine ilişkin istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 6-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 34,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 182,90 TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.06/03/2020