Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/508 E. 2020/941 K. 08.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/508 Esas
KARAR NO: 2020/941
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/719
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin … Bankası A.Ş. Tuzla Sanayi şubesindeki hesabı gereğince kendisine verilmiş olan … no’lu çekin müvekkili tarafından doldurulmadığını, bunun gibi dava konusu haricinde başkaca çeklerin de olduğunu, dava konusu çekin başkası tarafından bilgisi dışında doldurulduğunu, doldurulan bilgilerin 02.07.2015 tarihli ve 200.000 TL bedelli olduğunu, bu durumun fark edilmesi üzerine grafoloji ve imza üzerine uzman iki bilirkişi tarafından imza incelemesi yaptırdıklarını imzanın müvekkiline ait olmadığının ortaya çıktığını bu bilimsel mütalaa ile birlikte ilgili banka şubesine 23.06.2015 de başvurarak davaya konu çekin bankaya ibrazı halinde ödenmemesini, arkasına karşılıksız şerhi vurulmamasını, imzaların kendisine ait olmadığıyla ilgili şerh konulmasını talep ettiklerini, ilgili çekin davalılardan … A.Ş. Tarafından takas merkezine ibraz edildiğini ve müvekkilinin hesabının bulunduğu … Bankası A.Ş tarafından çekteki imzaları karşılaştırdığını ve imzanın çekteki müvekkile ait olmadığının anlaşılması üzerine ödenmediğini fakat bu durumun hukuki bir koruma sağlamadığını, davalılar tarafından ihtiyati haciz talep edilebileceğini ve ilgili çekin takibe konu olabileceğini belirterek çeke yönelik, öncelikle teminatsız olarak çekin icra takibine konu edilmemesine, takip başlatılmışsa durdurulmasına, çek hakkında ihtiyati haciz kararı verilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesine, ilgili çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili, davaya konu çekte cirosu bulunan diğer davalılar ile müvekkili arasında faktoring sözleşmesi olduğunu, kendilerinin yetkili hamil olduğunu, ciro imzalarının görünüşte var olmasının yeterli olduğunu, ayrıca müvekkil davalı şirketin ciro imzalarının sıhhatini araştırması mükellefiyeti bulunmadığını, dolayısıyla davacının cirosunun gerçekte kendisine ait olmaması ciro silsilesinin koptuğu anlamına gelmediğini, yine davacı tarafından keşide edilen ve imza silsilesi ile müvekkili davalı şirkete teslim edilmesinin akabinde tahsil edilen üç ayrı çek olduğunu, bu çeklerdeki imzası ile dava konusu çekteki imzanın benzer olduğunu, bu sebeplerle; teminatsız olarak verilen ihtiyati tedbir kararından dönülmesini, teminat yatırılmasına karar verilmesini, davanın reddini, ayrıca davacının %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir. Davalılar … A.Ş ile … A.Ş vekili, dava konusu çekin davacı tarafça alınacak mallara karşılık avans olarak müvekkili … A.Ş’ye verildiğini, ancak ürünleri teslim edemediklerini, davacının daha önceden aynı imza ile keşide edilmiş çekleri ödediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebine yönelik olarak özetle; Mahkemece 09/07/2015 tarihinde çekin takibe konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, 05/02/2019 tarihli duruşmada ise %15 teminat alınması yönünde karar verildiği, kararın gerekçesiz olması üzerine istinaftan geri çevirilen dosyaya verdiği 17/04/2019 tarihli gerekçeli kararda; davacı tarafın sahtelik iddiasına dayalı çeke yönelik açmış olduğu menfi tespit davasında icra takibine konu edilmesinin önlenilmesi yönündeki ihtiyati tedbir kararına ilişkin kanun yoluna başvurulmadığı, HMK 213/1 düzenlemesi karşısında sahtecilik iddiasının ciddi ve inandırıcı delillere dayanmasının gerektiği aksi halde karşı tarafın muhtemel zararlarının teminat altına alınması hususunun ve ayrıca sahtelik iddiasının ileri sürülmesindeki kanunun aradığı amacın yerine getirilmesinin temini açısından mahkemece tensiben verilen tedbir kararında sadece teminat açısından değişikliğe giderek %15 teminatın yatırılması halinde tedbirin devam edeceği şeklinde karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin ilgili çekleri kendisinin düzenlemediğini, sahte olduğunu, duruşma esnasında verilen teminat yatırma için verilen kesin sürenin hukuka aykırı olduğunu, HMK 209 gereğince imza ve yazının inkarı halinde o senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağının açıkça belirtildiğini, bunun için teminatsız olarak verilmesi gereken tedbir kararına teminat şartına bağlanmasının kanuna aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin gerekçesinin de hukuka aykırı olduğunu; HMK 213 maddesinin haksız yere sahtelik iddiasında bulunma hususunu düzenlediğini, ilgili hükmün sahtelik iddiasında haksız çıkan taraf için yükümlülükler getirdiğini, somut davanın henüz yargılamasının sürdüğünü, ilk derece mahkemesinin bu tutumunun ihsası rey olduğunu, sahtelik iddialarının dava dosyası kapsamında somutlaşmış olduğunu, dava konusu çekin sahte olduğunun anlaşılabilir durumda olduğunu, işbu sebeplerle ilgili kararın usul ve yasa hükümlerine aykırı ve ihsası rey niteliğinde olduğundan ilgili teminat şartı verilen kararın kaldırılmasını, teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tüm yargılama giderleri ve ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini vekaleten talep etmiştir. Dava konusu çekin 02/07/2015 tarihli, … numaralı, 200.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı … A.Ş, sonraki cirantanın davalı … A.Ş, …, hamilin ise davalı … A.Ş olduğu, çekin arkasındaki ibraz şerhinde keşideci imzası uyuşmadığından işlem yapılamamıştır yazıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, çek nedeniyle menfi tespit davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık, ilk derece mahkemesince verilen 17/04/2019 tarihli kararın %15 teminat alınması kısmına ilişkindir. Her ne kadar davacı vekilince sahtecilik iddiasıyla açılan eldeki davada HMK’nun 209.maddesi uyarınca tedbir kararının teminatsız verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, eldeki dava İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. İİK’nun 72.maddesi, HMK’nun 209.maddesine göre daha özel bir düzenleme içerdiğinden, mahkemece ihtiyati tedbir kararı nedeniyle teminat alınmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.08/06/2020