Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/494 E. 2022/849 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/494 Esas
KARAR NO: 2022/849
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2016/1209 2019/672
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı aleyhine 27/08/2015 tarihli 53.000TL bedelli çeke dayanılarak İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapıldığını, ödeme emrinin davacının eline ulaşmadığı için süresinde itiraz edilemediğini ve takibin kesinleştiğini, davacının takipte alacaklı görünen şahsa hiçbir borcu olmadığı gibi, kendisinden sonra ciranta olarak görünen … adlı şahıs ile de hiç bir ticari ilişkisi olmadığından çek vermesinin de söz konusu olmadığını, çekte bulunan imza ve kaşenin davacıya ait olmadığını, sahte kaşe ve imza ile ciro işlemi yapıldığını beyanla, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, kötü niyeti nedeni ile İİK gereği %20den aşağı olmamak üzere tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çek metninden anlaşılacağı üzere davalının çeki düzgün ciro yolu ile iyi niyetli üçüncü kişi yasal hamil durumunda olduğunu, davalının çekteki 4.ciranta olup, takibe konu çeki, davalı şirkete borçlusu olan … Ltd Şti’nden ciro yolu ile 05/05/2015 tarihinde geçtiğini, davalının hak sahipliğinin birbirine bağlı muntazam cirolarla sabit olduğunu, davalının yetkili hamil olup, bu nedenle yapılan takibin usul ve yasaya uygun olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte davalının kendisinden önceki imzaların sıhhatı hakkında bilgi sahibi olmasının da mümkün olmadığını, ödeme emrinin davalıya 26/10/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, aradan geçen uzun zamana rağmen dava açılmasının şüphe götürücü bir davranış olduğunu, davacının çekte lehtar konumunda olduğunu, imza incelemesi yapılması gerektiğini beyanla, davanın reddini, asıl alacağın %20sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya imza incelemesi yapılarak rapor tanzimi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiş olup, tanzim olunan 16/04/2019 tarihli raporda; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede, inceleme konusu çekin arka yüzdeki … Ltd Şti kaşesi üzerine atılı birinci ciro imzası ile …, …, …’ün mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği belirtilmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar dosyaya sunulmuştur. Dava, icra takibine konu edilen çekteki imzaların davacının eli ürünü olmadığından bahisle, icra dosyasında borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olup takibe konu … Karşıyaka/İzmir şubesine ait … çek numaralı 27/08/2015 keşide tarihli 53.000,00TL bedelli çekte bulunan lehtar/ciranta imzasının davacı şirket yetkilileri …, … veya …’ün eli ürünü olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, çeki ciro yolu ile almış bulunan davalının takipte kötü niyetli olduğu sübut bulmamış olduğundan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin delillerini toplamadığını, dava konusu çekin davacının ticari kayıtlarında yer alıp almadığının çek keşidecisi ile davacı arasında ticari ilişki olup olmadığının incelenmesi gerekirken bu yöndeki taleplerini ve davacının vekalet ilişkisinin araştırılması talebinin reddedildiğini, oysa …bank tarafından verilen cevapta aynı keşideciye ait başka bir çekin de davacı tarafından alındığının ve kullanıldığının ortaya çıktığını, cevap ekindeki 27.000-TL bedelli başka bir çekin suretinin yer aldığını, bu durumun keşideci ile davacı arasında ticari ilişki bulunduğunu gösterdiğini, müvekkilinin çeki düzgün ciro silsilesi ile iyi niyetli hamil olarak devraldığını, yine ödeme emrinin davacıya 26/10/2015 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen huzurdaki davanın 14/12/2016 tarihinde açıldığını, bu durumun şüpheli olduğunu, davacının çekte lehtar olup, çekin davacı adına yazıldığını, ancak kendisinden sonraki ciranta … arasında ilişki bulunmadığını beyan ettiğini, keşideci ile ilişkisi olup olmadığı konusunda hiçbir beyanda bulunmadığını, talep ettikleri konularda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini ancak mahkemenin bu hususları dikkate almadığını, dosyada bulunan … A.Ş cevabında; davacı şirket yetkilisi …’ın senet ve çekleri cirolama ve tahsil etme yetkilerini de içerecek şekilde … ve …’u 10/10/2013 tarihli vekaletname ile vekil tayin ettiği, ayrıca tüm yetkiler konusunda da tevkil yetkisi verdiğinin görüldüğünü, buna göre dava konusu çekteki imzanın şirket yetkilisi tarafından verilen vekaletname ile yahut tevkil ile yetkili kılınan 3.kişiler tarafından atılıp atılmadığının araştırılması gerektiğini, …’ın gerçek şirket sahibi ve yönetici olmadığı şüphesinin ortaya çıktığını, dolayısıyla yetkili kılınan tüm kişilerin imza örneklerinin alınması ve bundan sonra imza incelemesi yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, davacıya ait olan …, … ve … Bankası A.Ş den davacının tüm kayıt, vekalet ve sair belgelerinin celbi halinde keşideci ile davacı arasında ticari ilişki tespit edilirse çekin vekaleten 3.kişilere imzalatılması veya yetkisiz şirket çalışanlarına imzalatılması gibi yöntemlerle davacının piyasaya sürdüğü sonucunun çıkacağını, mahkemenin bu taleplerinin değerlendirmediğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı kişiler aleyhine çeke dayalı olarak toplam 57.936,14-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığını, takip konusu çekin 27/08/2015 tarih 53.000-TL bedelli keşidecisinin dava dışı … A.Ş, lehtarın davacı, sonraki cirantanın …, … Ltd.Şti, hamilin ise davalı olduğu, çekin 27/08/2015 tarihinde ibraz edildiği ve karşılıksız şerhinin yazıldığı görülmüştür. Adli Tıp Kurumundan alınan raporda; dava konusu çekteki birinci ciranta imzası ile …, … ve …’ ün imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediğinin bildirildiği görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan 10/10/2013 tarihli düzenleme şeklindeki vekaletnamede davacı şirket yetkilisi olan …’ın … ve … isimli kişilere düzenleme şeklinde vekaletname ile vekaletname verdiği, vekaletnamenin geniş yetkileri kapsadığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf takip ve dava konusu çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğinden davacı şirket yetkilisinin dava dışı … ve …’a 10/10/2013 tarihli vekaletname ile bir kısım konularda vekaletname verdiği görülmüştür. Yargılama sırasında Adli Tıp Kurumundan alınan raporda dava konusu çekteki birinci ciranta imzası ile gerek davacı şirket yetkilisi …’ın gerekse adı geçenin vekil tayin ettiği … ve …’ün imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediğinin bildirildiği görülmüştür. Söz konusu rapor ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli niteliktedir. Her ne kadar davalı vekilince davacının vekalet ilişkisinin araştırılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu konuda somut bir bilgi ve delil sunulmadığından bu yöndeki istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davacı ile kendisinden önceki çek keşidecisi arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı hususu somut dava bakımından sonuca etkili olmadığından bu yöndeki istinaf talebi de yerinde değildir. Ayrıca vekaletnamede tevkil yetkisinin de bulunduğu bu nedenle çekteki imzanın 3.kişiler tarafından atılıp atılmadığı hususunun araştırılmadığı ileri sürülmüş ise de ispat külfeti kendi üzerinde olan davalı tarafın tevkil ile ilgili olarak somut bir bilgi ve delil sunmadığından bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 3.957,61-TL harçtan, peşin alınan 989,40-TL (945+44,40-TL) harcın mahsubu ile bakiye 2.968,21-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/05/2022