Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/49 E. 2022/818 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/49 Esas
KARAR NO: 2022/818 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2019
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketten çıkarttığı “…” ve “…” isimli iki adet albümünün bulunduğunu, davalının kendisini zarara uğratması ve albümleri üzerindeki mali hakların tehlikeye girmesi nedeniyle 11/09/2017 tarihli ihtarname ile FSEK 58. maddesi uyarınca cayma hakkını kullandığını, cayma hakkının ardından 4 haftalık hak düşürücü süre içerisinde davalı tarafından caymaya itiraz davasının açılmadığını ve böylece caymanın 12/09/2017 tarihinde tamamlandığını belirterek, “…” ve “…” isimli albümlerin tüm mali haklarının müvekkiline döndüğünün ve ait olduğunun tespitine karar verilemesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu ihtarnamenin tebligat kanununa aykırı olduğunu, zira tebligatlarda müvekkili şirkette çalışan olarak gösterilmiş … isimli bir çalışanın bulunmadığını, şahsın handa çaycılık yaptığını, bu sebeple ihtarnamelerdeki tebligatların geçersiz olduğunu, cayma hakkının kullanıldığı ihtarnamede hiçbir gerekçe gösterilmediğini, müvekkilinin davacı ile yapılan sözleşmedeki tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkili tarafından gönderilen ihtarnamelerde belirtildiği üzere, müvekkili tarafından yapımı üstlenilen 2007 tarihli sözleşmedeki bir eserin telif hakkına yönelik açılan davada uzun süren yargılamalar neticesinde telif hakkı ödenmesine karar verildiğini ve bu nedenle davacı tarafın zarara uğradığını öne sürerek huzurdaki davayı açtığını, ilk albüm için davacıya 165.000 USD ödendiğini, ancak sonradan pek çok konser ve etkinlik ile bu albümden bu rakamın çok üzerinden para kazanıldığını, davacı tarafça bir ödeme yapıldığının doğru olduğunu, ekonomik kriz sebebiyle müvekkili şirket tarafından bedelin ödenememesinin davacıya tek başına fesih hakkı tanımayacağını, davacı tarafından her iki albüme ilişkin talepte bulunulmayacağını, ilk albümden uğradığı zararın ikinci albüme yansıtılamayacağını, 2007 yılında açılmış davanın ödemesinin 2013 yılında yapıldığını, bu ödemeye ilişkin 2018 yılında açılmış bulunan davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreler de göz önüne alınarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/07/2019 tarihli 2018/104 E. – 2019/331 K. sayılı kararıyla; “..Davacı yanın FSEK m.58’den doğan cayma hakkını kullandığı ve buna ilişkin ihtarname keşide ettiği, her ne kadar davalı yanın “tebligatın yapıldığı …’ın kendi çalışanı olmaması sebebiyle tebligatın geçersiz olduğu” hususunu savunmasına rağmen, dava dilekçesinin tebliğ edildiği tebligat parçasında da …’ın imzasının bulunduğu, bu tebligatın da 15/03/2018 tarihinde yapıldığı ve davalı şirketin süre uzatım talepli dilekçesinde de dava dilekçesinin kendilerine 15/03/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, bu çerçevede …’a yapılan bu tebligata itiraz etmeyip yukarıda yer verilen ihtarnamelerin tebliği aşamasında …’ın “çalışanları olmaması” sebebiyle tebligatın geçersizliğinin ileri sürmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı TMK 2 ‘ye aykırılık oluşturacağı sonucuna ulaşıldığı, davalıya keşide edilen 11/09/2017 tarihli ihtarnamenin geçerli bir şekilde tebliğ edildiği, davalı yanın FSEK m.58’de belirtilen 4 haftalık hak düşürücü süre içerisinde “caymaya itiraz” davası açmaması sebebiyle artık cayma hakkının kullanılmasına itiraz edemeyeceği…. tüm dosya kapsamı sunulan rapor içeriği bir arada değerlendirildiğinde; Davacının davalı şirkete keşide ettiği Bodrum … Noterliğinin 11/07/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinde, … isimli eserin sahibi …’ın İstanbul 2. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2007/95 esas sayılı davasını açtığını, bu dava sonucunda … firmasınca ödenmesi gereken bedelin tarafınca ödendiğini ve İzmir … İcra Dairesinin … sayılı dosyasına 2013 yılında 17.259,08 TL ödendiğini, bu sebeple ihtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde bu bedelin tarafına ödenmesini ihtar ettiği, ihtar gereğinin yerine getirilmemesi üzerine bu defa davacı tarafından Beşiktaş … Noterliğinin 11/09/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile FSEK m. 58’den kaynaklanan cayma hakkını kullandığı, yasada düzenlenen 4 haftalık yasal süre içerisinde davalı tarafından caymaya itiraz davasının açılmadığı, esasen caymanın şartlarının oluştuğu tespit olunmuş ise de bu noktadaki tespitin mevcut yargılama açısından esasa etkili olmadığı, açılan dava yönünden mali hakların geri döndüğünün hükmen tespitinde davacının hukuki yararının bulunduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne, “…” ve “…” isimli albümlerin mali haklarının davacı …’a döndüğünün ve ait olduğunu TESPİTİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ihtarnamelerde tebliğ yapılan …’ın müvekkilinin çalışanı olmadığını, handa çaycılık yaptığını, müvekkilinin adına tebligat alma yetkisinin bulunmadığını, mahkemenin bilirkişi raporundaki hatalı değerlendirmeyi esas alarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını. -Davacı tarafın FSEK 58. Madde de öngörüldüğü şekilde hiç bir geçerli neden bulunmaksızın cayma hakkını kullandığını belirttiğini, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu.- Davacı ile ilk olarak … albümü adı altında 15 adet müzik eseri içeren iki adet müzik albümü yapılmasına yönelik anlaşma imzalanarak, davacıya 165.000 USD bedel ödendiğini, müvekkilinin tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, tarafların 2010 yılında tekrar bir araya gelerek … isimli işbu defada 12 adet müzik eseri içeren 1 adet müzik albümünün seslendirilmesi ve yorumlandırılması konusunda tekrar anlaşma yapıldığını, tüm masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, davacının yapımı üstlenilen 2007 tarihli sözleşmedeki bir eserin telif hakkına yönelik açılan davada uzun süren yargılamalar neticesinde telif hakkı ödenmesine karar verilmesini ve zarara uğradığını ileri sürerek cayma hakkını kullanmış ve dava açmışsa da, müvekkilinin bu albüm nedeniyle davacıya 165.000 USD ödediğini, pek çok etkinlik ile bu rakamın çok çok üstünde paralar kazandığını, ekonomik kriz nedeniyle bedelin ödenememiş olmasının tek başına davacıya cayma hakkı tanımadığını, dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, ilk albümden bir şarkı nedeniyle uğradığı zararı ikinci albüme yansıtmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dikkate alınması gerektiğini, mahkemenin itirazlarını incelemediğini. -FSEK 58. Maddedeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ehil bir kişi tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, yetersiz ve eksik bilirkişi raporu ile karar verildiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince Hukukçu öğretim üyesi Doç.Dr… ve … ‘den alınan bilirkişi heyet raporunda; “Mahkeme davalıya keşide edilen 11/09/2017 tarihli ihtarnamenin geçerli bir şekilde tebliğ edildiği kanaatinde ise, davacı yanın 11/09/2017 tarihli ihtarnamesinde İleri sürülen cayma hakkına karşı davalı yanın 4 haftalık yasal süre içerisinde cayma hakkının kullanılmasına karşı itiraz davası açmaması sebebiyle cayma hakkının şartlarının oluştuğu, kanaatine varıldığı” beyan edilmiştir. Davacı tarafça, davalıya keşide edilen Bodrum … Noterliğinin 11/07/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinde, … isimli eserin sahibi …’ın İstanbul 2. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2007/95 esas sayılı davasını açtığını, bu dava sonucunda … firmasınca ödenmesi gereken bedelin tarafınca ödendiğini ve İzmir … İcra Dairesinin … sayılı dosyasına 2013 yılında 17.259,08 TL ödendiğini, bu sebeple ihtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde bu bedelin tarafına ödenmesini ihtar ettiği görülmüştür. İş bu ihtarnamenin 26/07/2017 tarihinde “sürekli çalışan …’a”‘ tebliğ edildiği görülmüştür. Davacı yanın davalı şirkete keşide ettiği Beşiktaş … Noterliğinin 11/09/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinde, 11/07/2017 tarihli ihtarnamesine rağmen ihtarnamedeki taleplerinin karşılanmadığını, eserler üzerindeki hacizler sebebiyle eserlerden gerekli faydayı sağlayamadığı bu sebeplerle FSEK m. 58’den kaynaklanan cayma hakkını kullandığını ihtar ettiği görülmüştür. İşbu ihtarnamenin 29/09/2017 tarihinde “aynı adreste birlikte çalışan daimi işçi …’a” tebliğ edildiği görülmüştür. Dava dilekçesinin “davalı şirketin daimi çalışan işçisi …’a” tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı şirketten çıkarttığı “…” ve “…” isimli albümler üzerindeki mali haklarının tehlikeye girmesi nedeniyle, 11/09/2017 tarihinde cayma hakkını kullandığını, davalının hak düşürücü süre içerisinde caymaya itiraz davası açmadığını beyanla, her iki albümden doğan mali hakların müvekkiline döndüğünün tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki sözleşme örneğinden, davacının 2007 ve 2008 yıllarında çıkacak 15 eserlik iki albümdeki eserlerin seslendirilmesi ve yorumlanmasını, davalı şirketin ise yapımcılığını üstlendiği anlaşılmaktadır. Cayma hakkı başlıklı FSEK 58. Maddesinde; “Mali bir hak ve ruhsat iktisap eden kimse kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir süre tayin edilmemişse icabı hale göre münasip bir zaman içinde hak ve selahiyetlerden gereği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihmal edilir ise, eser sahibi sözleşmeden cayabilir” hükmü düzenlenmiştir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 58/3 ncü maddesinde; cayma ihbarının tebliğinden itibaren dört hafta geçtikten sonra caymaya karşı itiraz davası açılamayacağı düzenlenmiştir. Davalı tarafça caymaya itiraz davası açılmadığı sabittir. Davacı tarafça, davalıya Beşiktaş … Noterliğinin 11/09/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile cayma hakkının kullanıldığının ihtar edildiği, ihtarnamenin 29/09/2017 tarihinde “aynı adreste birlikte çalışan daimi işçi …’a” tebliğ edildiği, davalı tarafça 4 haftalık hak düşürücü süre içerisinde caymaya itiraz davası açılmadığı anlaşılmaktadır. Davanın 01/03/2018 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinin de aynı adreste …’a birlikte daimi çalışan işçi sıfatıyla tebliğ edildiği, davalı vekilinin dosyada yapılan tebligatın usulsüz olduğuna yönelik savunma ileri sürmediği, davalı şirket adına her iki ihtarname ve dava dilekçesi aynı kişiye tebliğ edilmekle, tebligatın usulsüz olduğuna yönelik savunmanın yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki, davalı tarafça işbu davanın açılması üzerine cayma ihtarından haberdar olunmakla birlikte caymaya itiraz davası da açılmamıştır. Davacı tarafça sözleşmeden cayma ihtarının davalı yana tebliğ edildiği, davalı tarafça ihtarnameye cevap verilmediği gibi, 4 haftalık hak düşürücü süre içerisinde de caymaya itiraz davası açılmadığı anlaşılmaktadır. Cayma hakkının kullanımına ilişkin noter aracılığıyla gönderilen ihbarın, karşı tarafa tebliği ile cayma tamamlanmaktadır. “Cayma hakkı bozucu yenilik doğuran bir hak olmakla, hakkın yasaya uygun biçimde kullanılmasıyla mali hak eser sahibine döner. (Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu – Fethi Merdivan Cilt II. 2. Baskı Sf.1782)”, ” ..inşai tesiri haiz tek taraflı cayma işlemi ile mali hak, başkaca bir tasarrufa gerek olmaksızın, eser sahibine geri döner ve eser sahibi ile mali hakkı iktisap eden kişi arasında hukuki ilişki son bulur. Ayrıca bir iade işlemi yapılmasına da gerek yoktur. Eğer caymanın konusu mali hakkın kullanım yetkisinin devrini içeren bir ruhsat ise, caymanın tamamlanması ile ruhsat son bulur.” (Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu – Fethi Merdivan Cilt II. 2. Baskı Sf.1791) Bu durumda cayma koşullarının bulunup bulunmadığının bu dava da incelenmesine gerek bulunmadığından, davalı vekilinin cayma koşullarına yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece caymanın haklı olup olmadığı ve kanuna uygun olup olmadığının tartışılmaksızın karar verilmesi yerinde olmakla birlikte, devre konu icracı sanatçılıktan kaynaklanan tüm hakların davacıya ait olduğu ve davacının icracı sanatçılıktan doğan mali haklara tekrar sahip olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken (bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/05/2017 tarihli 2015/15759 Esas-2017/3200 Karar sayılı kararı),”…” ve “…” isimli albümlerin mali haklarının davacı …’a döndüğünün ve ait olduğunu TESPİTİNE, karar verilmesi yerinde olmadığından, HMK 355. Madde gereğince resen gözetilen sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davaya konu “…” ve “…” isimli albümler yönünden devre konu icracı sanatçılıktan kaynaklanan tüm hakların davacıya ait olduğu ve davacının icracı sanatçılıktan doğan mali haklara tekrar sahip olduğunun tespitine karar verilmiş, sadece hüküm fıkrası resen düzeltilmekle tarafların kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına ,karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun resen gözetilen sebeplerle KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/07/2019 tarihli 2018/104 E. – 2019/331 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 355. Ve HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Davanın KABULÜ ile; “…” ve “…” isimli albümler yönünden devre konu icracı sanatçılıktan kaynaklanan tüm hakların davacıya ait olduğu ve davacının icracı sanatçılıktan doğan mali haklara tekrar sahip olduğunun TESPİTİNE, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 44,80 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, c)Davacı tarafından yapılan: 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 320,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.820,75 TL ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.892,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç)Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, b-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 23,60 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 144,90 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,ç-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.