Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/487 E. 2020/865 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/487 Esas
KARAR NO : 2020/865 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2019
NUMARASI : 2019/415 E.,
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 03/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı yanca malın finansal kiralama sözleşmesine konu malın iadesi istemli dava açıldığı anlaşılmaktadır.Davacı yanın dava açılmazdan önce ihtiyati tedbir kararı aldığı da görülmektedir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili 25/09/2019 havale tarihli dilekçesi ile özetle; müvekkilinin davacının ihtarına konu borçlarını harfiyen ödediğini, karşı tarafa borcunun olmadığını, ödemeye ilişkin Beşiktaş…. Noterliği’nin 08/09/2017 tarih ve … yevmiye numaralı Kesin Finansal Kiralama Ödeme Planına uygun olarak ödeme yapıldığını, müvekkili tarafından 106.044,00-TL ödeme yapıldığı halde davacı tarafın Finansal Kiralama Sözleşmesinin haklı feshedildiği iddiasının gerçeklerle bağdaşmadığını iddia ve beyan ederek ihtiyati haciz kararının kaldırılarak davaya konu iş makinesinin taraflarına iade edilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “talebin, borçlu hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının itirazen kaldırılması istemine ilişkin olduğu, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/415 E.sayılı dosyası içerisinde bulunan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2019 tarih 2019/911 D.İş 2019/945 karar sayılı İhtiyati tedbir kararının dayandığı gerekçeler ve dosya içeriği delillere göre, talep tarihinde ihtiyati tedbirin ve yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiği, davalı vekilinin itiraz nedenlerinin HMK 394/2 maddesi gereğince yerinde olmadığı anlaşıldığı” gerekçesiyle ihtiyati tedbire itiraz eden vekilinin ihtiyati tedbire itirazının reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davalı yan vekili istinaf etmiş ve dileçesinde özetle “…. Davacı 02.10.2019 keşide tarihli bir ihtarname ile tarafımıza bahsi geçen sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini geçersiz bir şekilde bildirmiştir. Belirtmemiz gerekir ki; bu ihtarname finansal kiralama sözleşmesinin toplam borcuna yönelik olmayıp, yalnızca üç taksiti ve gecikme faizlerini kapsamaktadır. Bunlar 06.07.2018, 08.08.2018, 07.09.2018 vadeli taksitler olup, gecikme faizleri ise 08.05.2018, 08.06.2018 vadeli taksitlere (İşbu borçlar ödenmiştir.) yöneliktir. İhtarnameye konu edilen borçların toplamı ise 17.983,27 TL’dir. Müvekkilimiz ihtarnamenin tebliğ tarihinden (04.10.2019) itibaren başlayan, ihtarla verdikleri 60 günlük süre sonu olan 04.12.2019 tarihine kadar toplam 25.956 TL ödeme yapmıştır. Anlatılan hususlardan anlaşılacağı üzere ihtarname konusu borç süre sonundan önce ödenmiştir.Finansal kiralamaya ait borca yönelik yapılan toplam ödeme 202.912,05 TL’dir. Sözleşme konusu miktar ise ilk derece mahkemesinin 2019/415 E. Sayılı dosyasında mevcutlu “Satınalma Aşamasında Gerçekleşen Masraf Toplamı” belgesinden anlaşılacağı üzere 237.594,58 TL’dir. Dolayısıyla ödenen borç miktarı dava konusu borcun zaten %85,4’ünü oluşturmaktadır. Bu nedenle davacının fesih ve muacceliyet iddiaları haksız ve uygunsuzdur….” denilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve ihtiyati tedbirin de kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava finansal kiralama konusu malın sözleşmenin haklı feshi nedeni ile iadesi istemli bir davadır.Mahkemece davadan önce ihtiyati tedbir kararı verildiği, sonrasında yasal sürede davanın açıldığı, tedbir kararının itiraza uğradığı ve itirazın duruşmalı olarak değerlendirilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Örneğin, bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa hakim bu sözleşmenin varlığı konusunda ( mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olmalıdır. Yani, zayıf veya kuvvetli bir ihtimal, karar vermek için yeterli değildir. Sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa o zaman ispat yükü kendisine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerekir. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi)Eldeki davada da ; davacı yan yaklaşık ispat vasıtası olarak, sözleşme, ödeme planı, ihtarname ve defter cari hesabını sunmuş olup mahkemece bu belgeler değerlendirilerek yapılan değerlendirmede ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve yine aynı gerekçeler ile itiraz reddedilmiş olup, halihazır duruma göre dosyaya döndüğü anlaşılan ve UYAP marifeti ile incelenen bilirkişi raporuna göre de yaklaşık ispata yönelik karine devam ettiğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL nin mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f gereğince KESİN olmak üzere 03/06/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.