Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/483 E. 2020/1119 K. 24.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/483 Esas
KARAR NO: 2020/1119
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2016
NUMARASI: 2014/1291 E. – 2016/648 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 273.465,82 TL alacağının tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili takibin kötü niyetli olduğunu davacının taraflar arasındaki bayilik ilişkisini haksız yere feshetmesi nedeniyle müvekkili tarafından davacı aleyhine açılan tazminat davasının İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/68 Esas sırasında derdest olduğunu, usul ekonomisi bakımından her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı bildirerek davanın reddini ve % 20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptaline , takibin 142.448,22 TL üzerinden işleyecek faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin taleple alacağın çekişmeli olup hesaplama gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İş bu dava başlangıçta Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, davalı vekilinin mahkemenin yetkisine itirazda bulunduğu, daha sonra Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasının İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesine devredildiği, İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/662 Esas sırasına kayıtlı iş bu davanın 18.06.2014 günlü celsesinde davacı vekilinin davalının mahkemenin yetkisine yönelik itirazı kabul ettiği yönünde beyanda bulunduğu bunun üzerine mahkemece İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine yetkisizlik kararı verildiği, süresi içerisinde davacı vekilince tahrik dilekçesi verildiği ve yargılamaya İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinde devam edildiği, dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı yanın 2011 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmadığını bu nedenle usulüne uygun olarak tutulmuş müvekkilinin ticari defterlerinin dikkate alınması ve müvekkilinin defterlerinde gözüken miktarda alacağa hükmedilmesi gerektiğini, yine taraflar arasında akdi bir ilişki olması nedeniyle ispat külfetinin davalıda olduğunu bildirmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak, müvekkilinin ticari defterlerinin davacı lehine delil olarak kabul edilmesinin ve hükme esas alınmasının doğru olmadığını, ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, davacının iddiasını sunduğu delillerle ticari defterlerle ispat edemediğini, davacının muhasebe tekniğine aykırı olarak müvekkilini borçlandırdığını usulsüz olarak hesaplar arasında 175.000 TL tutarında virman yapıldığını oysa ortada temlikname bulunmadığını, buna göre davacı ticari defterlerde davacı alacağı olarak gözüken 273.465,82 TL’den yine davacı defterlerinde gözüken usulsüz virman tutarı olan 175.000 TL düşüldüğünde ortaya 98.465,82 TL borç çıkacağını, bunun dikkate alınmamasının doğru olmadığını yine müvekkilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddinin de hukuka aykırı olduğunu, 175.000 TL’lik virmanın kötü niyetli ve müvekkilini borçlandırmaya yönelik olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLER: Davaya temel alınan Trabzon …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde davacının davalı aleyhine 22.05.2012 tarihinde açık hesaptan kaynaklanan alacak şeklinde dayanak gösterdiği 273.465,82 TL asıl alacak için ilamsız icra takibi yaptığı, davalı vekilinin yetkiye ve borca itiraz ettiği, İstanbul İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu, asıl alacağa fer’ilerine itiraz ettiği görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan raporda 31.12.2012 itibari ile taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin irdelendiği, buna göre davacının defterlerinde davalıdan 273.465,82 TL alacaklı olduğunu, davalı defterlerinde ise davacıya 142.448,22 TL borçlu bulunduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.
İSTİNAF AŞAMASI: İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmış ve inceleme sırasında alınan bilirkişi raporunda davacının kendi defterlerini davalıdan 273.465,82 TL alacaklı gözüktüğü, davalı defterlerinde ise 142.448,22 TL alacak bakiyesi verdiğinin belirtildiği, davalının hem şahıs firması için hem de yetkilisi olduğu …Ltd.Şti’nin borcu için 233.000 TL lik şahıs çeki verdiğini, şahıs işletmesindeki fazla bakiyenin temlikname adı altında virman işlemi yapıldığı, bunun alacağın devri hükmünde olduğu ve borçlunun rızasının gerekmediği şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: İlk derece mahkemesince verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dairemizce 13/09/2017 tarihli 2016/280 Esas, 2017/2599 Karar sayılı ilamla davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, iş bu kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 04/12/2019 gün, 2017/5407 Esas, 2019/5417 Karar sayılı ilamıyla Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilk derece mahkemesi yargılamasında eksiklik bularak duruşma açıp yeni tahkikat işlemleri yaptığı, bu durumda ise HMK’nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar vermesi gerekirken doğrudan istinaf başvurusunun esastan reddi şeklinde karar verdiğini, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası duruşma açılarak yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Dava cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davaya dayanak yapılan takip dosyası Trabzon İcra Müdürlüğü’nde yapılmış olup, davalı icra dairesinin yetkisine de itiraz ettiğinden İİK’nun 50.maddesi uyarınca bu hususun ele alınması gerekir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince bu hususta bir karar verilmemiş ise de; Dava konusu cari hesap alacağı faturalara dayalı olduğundan ve davacının ikametgahı İstanbul İcra Daireleri de yetkili olduğundan davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı Dairemizce yerinde görülmemiştir.Davacı vekili kendi defterlerinin usulüne uygun davalı defterlerinin ise usulsüz tutulduğunu belirterek kendi defterlerinde kayıtlı bulunan 273.465,82 TL alacağa hükmedilmesini ileri sürmüş ise de; karşı tarafın münhasıran davacı defterlerine dayanması halinde defter kayıtları bağlayıcı olacağından davacının başka delillerle desteklenmeyen soyut defter kayıtlarına dayanarak alacak talep etmesi mümkün değildir. davacı defterlerinde yer alan 175.000 TL’lik virmanın dayanak belgesi sunulmadığı gibi, davalı şahıs firması olup yetkilisi olduğu dava dışı şirketle ilgili virmanın davalının rızası alınmadan davacı tarafça tek taraflı olarak alacak kaydı mümkün değildir. Davacının kendi açıklamasına göre gerçekleşen virman işlemi bilirkişi raporunda belirtilenin aksine rıza gerektirmeyen alacağın temliki hükmünde olmayıp borcun nakli şeklinde olup borcun nakli içinde borç yüklenilenin rızası zorunlu olduğundan ve davalının rızasının alındığı da kanıtlanamadığından davacı vekilinin virmana ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davalı vekili, davacı defterlerindeki 175.000 TL lik virmanın usulsüz olduğunu, bu nedenle bu tutarın davacı defterlerinde alacak olarak gözüken 273.465,82 TL’den düşülerek kalan 98.465,82 TL’ye hükmedilmesini istemiş ise de; davalı defterlerinde davacıya 142.448,22 TL borç gözüktüğü kendi defterlerinden anlaşılmış olup, tacirlerin ticari defterlerindeki kayıtların aynı zamanda kendi aleyhlerine de delil özelliği bulunduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Öte yandan davalı vekili red edilen miktar üzerinden müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini istemiş, davacının takibinde kısmen haksız ise de haksız olan kısım yönünden takibinde kötü niyetli olduğu hususu davalı yanca usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddi gerekmiş, ne var ki ilk derece mahkemesince yapılan tahkikat dairemizce eksik bulunduğundan duruşma açılarak tahkikat yapıldığından, HMK’nun 353-1-b-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, gerek ilk derece yargılamasında, gerekse istinaf aşamasında alınan rapor içerikleri gözetildiğinde davacı defterlerinin 2012 yılı sonu itibariyle davalıdan 273.465,82 TL alacak gösterdiği, davalı defterlerinde ise 2012 yılı sonu itibariyle 142.448,22 TL borç gösterdiği, davacının takibinde “22.05.2013 tarihli açık hesaptan kaynaklanan alacak” dayanak gösterilmek suretiyle 273.465,82 TL’nin tahsilini istediği, raporun denetlenmesinde de davacı tarafın kendi defterlerinde 175.000,00 TL tutarında “…” açıklamasıyla temlikname gereği “…Ltd.Şti” den cari hesaba virman yapıldığının tespit edildiği, ancak temliknameye rastlanılamadığı, dolayısıyla defterlerinde yer alan 175.000 TL’lik virmanın dayanak belgesi sunulmadığı gibi, davalı şahıs firması olup yetkilisi olduğu dava dışı şirketle ilgili virmanın davalının rızası alınmadan davacı tarafça tek taraflı olarak alacak kaydı mümkün olmadığından, davacı defterlerindeki bu kayda itibar edilemez. Öte yandan tacirin ticari defterlerindeki kayıtlar şartları varsa sahibi lehine delil özelliği bulunduğu gibi, ticari defterlerdeki kayıtlar aynı zamanda sahibi aleyhine delil niteliği de taşır. Davalı defterleri bu anlamda kendi aleyhine 142.448,22 TL davacı alacağı içerdiğinden, davacının davalıdan bu miktar alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçeler doğrultusunda kazanılmış haklar da gözetilerek (ilk derece mahkemesince davacının icra inkar tazminatı talebi reddedilmiş olup dairemizce HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf talepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılıp açıkça icra inkar tazminatına yönelik bir istinaf sebebi bulunmadığından ve bu hal kamu düzenine aykırılık da taşımadığından yeniden kurulan hükümde bu talebin reddi gerekmiş) yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının REDDİNE, 2-Duruşmalı inceleme yapılmakla, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2016 tarih ve 2014/1291 E., 2016/648 K. sayılı istinaf konusu kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davanın Kısmen Kabulüne, 4-Davalının Trabzon … İcra (eski … İcra) Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına itirazının kısmen İPTALİNE, 5-Takibin 142.448,22 TL üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa, %17,75 yıllık faiz oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi işletilerek devamına,6-Fazlaya ilişkin talebin reddine,7-Alacağın çekişmeli olup yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine, 8-Davalı yanın reddedilen kısma ilişkin kötüniyet tazminat isteminin reddine, 9-Alınması gereken 9.730,64 TL harçtan, peşin alınan 4.670,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.060,49 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 10-Davacı tarafından peşin yatırılan 4.670,15 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,11-Davacı tarafından yapılan 4.694,45 TL ilk gider, 171,70 TL tebligat ve müzekkere gideri ile 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.466,15 TL yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 5.096,43 TL’sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,12-Davanın kabul edilen değeri üzerinden davacı lehine Avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 17.482,58 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 13-Davanın reddedilen değeri üzerinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 16.396,67 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 29,20 TL harcın, peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 15-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 9.730,64 TL harçtan, peşin alınan 2.433,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.297,60 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 16-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 17-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 18-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 19-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24.06.2020