Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/48 E. 2020/943 K. 08.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/48 Esas
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2019
NUMARASI : 2017/311 E. – 2019/112 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dönemin popüler birçok filmin yapımcılığını üstlendiğini, dava konusu filmlerden “…”, “…”, “…” adlı sinema eserlerinin bir kısmının imal ettiren sıfatıyla eser sahibi olduğunu, bir kısmının ise devirler nedeniyle hak sahibi olduğunu, davalı kanalın müvekkiline ait sinema eserlerini izinsiz ve sözleşmesiz olarak kullandığını, davalının dava konusu filmlerden, “…” filmini 31/07/2013 tarihinde 15:17:08 – 16:54:15 saatleri arasında, “…” filmini 02/08/2013 tarihinde 15:07:21-16:58:42 saatleri arasında ve “…” filmini 09/09/2013 tarihinde 15:32:38 -16:54:54 saatleri arasında yayınlandığını; davalının bu kullanımlarının, müvekkilinin FSEK’nun 22. maddesinde belirtilen çoğaltma ve FSEK’nun 25. maddesinde belirtilen işaret, ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkını ihlal ettiğini; davalının eylemleriyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla, şimdilik FSEK’nun 68. maddesi uyarınca üç kat olarak 500,00 TL telif tazminatının haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, muhtemel tecavüzün önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkiline ait kanalda, davacının iddia ettiği şekilde bir yayın yapılmadığını, izinsiz yayınlandığı iddiasıyla maddi tazminata konu edilen yayınların 2013 yılında yapıldığının belirtildiğini, ancak davanın iki yıl sonra açıldığını, bu durumun davacının iyiniyetli olmadığını gösterdiğini, ayrıca davacının hak sahibi olmadığı filmlerle ilgili talepte bulunmasının çelişkili olduğunu, davacının dava konusu filmlerden bazılarının hak sahibi olmadığını, hak sahipliğinin 4110 ve 4630 sayılı kanunlarla 5846 sayılı FSEK’da yapılan değişiklikler ile 20 yıl koruma sürelerinin 70 yıla uzatıldığını, uzayan koruma sürelerine dair hakların eser sahibine döndüğünü, dava konusu “…” adlı filmin 1988 yılında yapıldığını, davacının sunduğu eser işletme belgesinin sol alt kısmındaki devir bölümünde 04/07/1996 tarihli sözleşme ile davacı firmaya devredildiğinin yazılı olduğunu, davacının izinsiz yayın tarihi ile ilgili iddiaları yönünden 20 yıllık koruma sürenin dolduğunu ve bu filmin haklarının yapımcısı olan … döndüğünü, bu nedenle davacının “…” filmi üzerinde aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacıya ait “….” adlı bir yapımın mevcut olmadığını, bu yönüyle de davacının bu film üzerinde aktif dava ehliyeti olmadığını ve davacının bu filmle ilgili tüm taleplerinin de reddi gerektiği, davacının hak sahipliği iddiasına ilişkin olarak devir belgesi sunmadığını belirtmiş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/09/2015 tarihli 2017/311 Esas-2019/112 Karar sayılı kararıyla; ” davacı, davalı şirkete ait TV kanalında hak sahibi olduklarını iddia ettikleri “…” filminin 31/07/2013 tarihinde, “…” filminin 02/08/2013 tarihinde ve “…” filminin de 09/09/2013 tarihinde izinsiz yayınlandığı iddiasıyla telif ödenmesini ve FSEK’dan kaynaklanan haklarına yapılan tecavüzün önlenmesini talep etmişse de, dosya içine getirtilen eser sahipliği belgeleri ve bilirkişi raporu ile davacı şirketin “…” ve “…” isimli filmler üzerinde hak sahibi olmadığı, “…” filmi üzerinde hak sahibi olduğunu da kanıtlayamadığı, aktif dava ehliyetine sahip olmadığı” gerekçesiyle; davanın husumet nedeniyle reddine karar vermiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Davalının ihtara cevabından, davaya konu filmleri … aldığını ve bu filmleri gösterdiğini ikrar ettiğini, “…” filmi ile ilgili eser işletme belgesi ibraz ettiklerini, aksinin ispat edilemediğini, bakanlığa yazılan yazıya verilen cevapta tescil için başvuruda bulunduklarının, lakin kayıt belgesi düzenlenmediğinin yazdığını, oysa kayıt tescil belgesini mahkemeye sunduklarını, karine olarak eser sahipliğinin kendilerine ait olduğunu, Kültür Bakanlığı’nın eski filmlerin arşiv belgelerini koruyamadığını, … filminin tüm belgelerinin geldiğini, yapımcısının müvekkili olduğunu, o tarihte filmin sadece video haklarının … Film’e devredildiğini, 20 yıllık koruma süresi dolduğu için kendilerine hakların geri döndüğünü, davalının bu filmleri gösterdiğine ilişkin yayın akışının sunulduğunu beyanla, kararın bozularak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; davacının daha önce delillerinde bahsetmediği ihtarın varlığından bahsettiğini, bu aşamada yeni delil sunulmasına muvaffakatlarının bulunmadığını, mahkemenin red kararının yerinde olduğunu beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Kültür Bakanlığı’nın 08/10/2015 tarihli yazı cevabında; “…” isimli yapımın 04/07/1996 tarihinde davacı tarafından devralındığı, davacı firmanın 22/12/2009 tarihinde dava dışı … A.Ş. Şirketine devrettiği, “….” isimli yapıma ilişkin başka yapımcı firmalar adına düzenlenmiş belgelerin bulunduğu ancak davacı adına düzenlenmiş belge bulunmadığı, “…” adlı yapımın ise 35 mm sinema filmi formatı için davacının kayıt tescil başvurusunda bulunduğu ancak başvuru evraklarını tamamlamaması nedeniyle kayıt tescil belgesinin düzenlenmediği bildirilmiştir. RTÜK ve …. Tic. Ltd. Şti. ‘den davaya konu filmlerin yayın görüntülerinin gönderilmesinin istenildiği, RTÜK tarafından medya hizmet sağlayıcıların bir yıl süreyle muhafaza yükümlülüğünün bulunduğu, … tarafından ise kendileri tarafından arşiv görüntülerinin 420 gün süreyle muhafaza edildiği bu nedenle kayıtların gönderilemediğinin bildirildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince alınan 17/11/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; yayınların gerçekleştirildiği 2013 yılında “….” isimli filmden kaynaklı hakların sahibinin dava dışı … A.Ş. Şirketi olduğu, davacının bu film ile ilgili talepte bulunmasının mümkün olmadığı, “…” isimli film ile ilgili işletme belgesi bulunmadığından çelişkili durum karşısında hak sahipliği konusunda bir tespit yapılamadığı, …. isimli filmin eser işletme belgesinin celbi halinde rapor düzenleneceği, filmlerin davalıya ait kanalda yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda bir tespitte bulunulamadığı beyan edilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığının 15/02/2017 tarihli yazısı ekinde gönderilen belgelerden, “…” isimli filmin yapımcı sıfatıyla eser sahibinin davacı şirket olduğu, davacı şirketin … şirketi temsil yönünden vekaletname verdiği, … tarafından 08/03/1991 tarihinde filmin gösterim haklarının … A.Ş.’ye devredildiği, filmin yapım yılının 1991 yılı olduğu görülmüştür. Kültür ve Turizm Bakanlığının 15/02/2017 tarihli yazısından; davacı şirketin “…” filmi için tescil başvurusunda bulunduğu ancak başvuru ücretini ödemediğinden işlemlerin tamamlanamadığı, 22/04//1991 tarih ve 80 sayılı eser işletme belgesinin geçerliliğinin bulunmadığı bildirilmiştir…. Ltd. Şti.’nin 18/09/2017 tarihli yazı cevabında; görüntü depolama arşiv sürecinin 1 yıllık olduğu, 2013 yılı yayın görüntülerinin bulunmadığı ancak; …. filminin 31/07/2013 tarihinde saat 15:17;18 başlangıç saati ile, …. filminin 02/08/2013 tarihinde saat 15:07;21 başlangıç saati ile, … filminin 09/09/2013 tarihinde saat 15:32;38 başlangıç saati ile … de yayınlandığının tespit edildiği bildirilmiştir. Davalı vekilinin … şirketinin filmlerin yayın tarihinden bir yıl sonra kurulduğuna dair 04/04/2019 tarihli duruşmada itiraz ettiği anlaşılmıştır. SE-SAM Meslek Birliğinin 18/09/2017 tarihli yazı cevabında; “…” isimli filmin yapımcısının … olduğu bildirilmiştir. Dava dilekçesi ekinde sunulan 22/04//1991 tarih ve 80 sayılı Eser İşletme Belgesi’nde ise “…” isimli filmin yapımcısının davacı şirket olduğu görülmektedir.Davacı vekili 15/11/2018 tarihli dilekçe ekinde; davalı şirketin Beyoğlu …. Noterliğinden gönderdiği 26 Şubat 2015 tarihli cevabi ihtarnameyi ibraz ettiği, cevabi ihtarnamede davacı ve dava dışı … şirketinin çektiği ihtara cevap verildiği ancak davaya konu filmlerin isimlerinin ihtarnamede geçmediği sadece isimleri bildirilen dava dışı bir kısım filmlerin … , isimleri bildirilmeyen filmlerin ise … Ltd. Şti. Den sözleşme ile devralınarak yayınlandığının bildirildiği görülmüştür. Davacı vekilinin aynı dilekçede, yayın akışına ilişkin internet çıktılarını ibraz etmiştir.
G E R E K Ç E : Davacı vekili müvekkilinin ” …”, “…” ve “…” isimli filmlerin eser sahibi olduğu, izinsiz olarak davalı kanalda 2013 yılında yayınlandığından bahisle, FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının davaya konu filmler üzerinde hak sahipliğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde;”…” isimli filmin video haklarının … Şirketine verildiğini, 20 yıllık koruma süresinin dolması nedeniyle haklarının davacıya döndüğünü ileri sürmüşse de; dava dilekçesinde …. isimli film ile ilgili bir talebinin bulunmadığı, … isimli filmin izinsiz yayınlandığını ileri sürdüğü, Kültür Bakanlığından celp edilen eser işletme belgesinin ve diğer devir belgesi ve eklerinin … isimli filme ait olduğu, davacının … isimli filmin hak sahipliğini ispatlayamadığı, ilk derece mahkemesinin davacının bu filmin hak sahibi olmadığına dair kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “…” filmine ait eser işletme belgesi sunduklarını, eser sahipliğinin karine olarak müvekkiline ait olduğunu ileri sürmüşse de, Kültür ve Turizm Bakanlığının 15/02/2017 tarihli yazısında; davacı şirketin “…” filmi için tescil başvurusunda bulunduğu ancak başvuru ücretini ödemediğinden işlemlerin tamamlanamadığı, 22/04//1991 tarih ve 80 sayılı eser işletme belgesinin geçerliliğinin bulunmadığının bildirildiği, SE-SAM Meslek Birliğinin 18/09/2017 tarihli yazı cevabında; “….” isimli filmin yapımcısının … olduğunun bildirildiği, yazı ekinde gönderilen döküman ve film afişinde yapımcı olarak … isminin bulunduğu bu durumda davacının 5846 Sayılı FSEK 11 ve 12. Maddelerde düzenlenen karineler kapsamında hak sahipliğini kanıtlayamadığı, … filminin mali haklarının dava dışı … A.Ş. olduğu gibi, bu filme ilişkin davacı vekilinin istinaf başvurusunun da bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin husumet nedeniyle davanın reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 08/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.