Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/478 E. 2022/839 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/478 Esas
KARAR NO: 2022/839
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2019
NUMARASI: 2016/43 2019/841
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin zilyetliğinde bulunan … Nilüfer Ticari Şubesi’ne ait … numaralı, 200.000,00 TL bedelli çekin 08/09/2015 tarihinde çalındığını, ardından çalınan çeke ilişkin olarak İstanbul Cumuhriyet Başsavcılığı’nın 2015/11375 soruşturma numaralı dosyası ile şikayette bulunulduğunu ve zayi olan çekin iptali için İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/979 esas sayılı dosyası ile kıymetli evark iptali davası açıldığını, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahemesi’nin 2015/979 esas sayılı dosyasında davalı … tarafından bahsi geçen çekin kendilerinde olduğuna, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile de icra takibi başlattıklarına ve çekin meşru hamili olduklarına dair bir beyan sunulduğunu, Mahkemece de taraflarına dava açmak üzere süre verildiğini, icra takibine konu çekin arka kısmında müvekkili şirketin cirosunun iptal edilmiş olduğunu, ciro üzerine iptal yazılması sebebiyle cironun hiç yazılmamış sayılacağını, ciro silsilesinin bozulduğunu, müvekkilinin çek nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, buna rağmen davalı … Şirketinin müvekkilinin cirosunun iptal edildiğini bildiği halde çeki tekrar cirolayarak diğer davalıya verdiğini, diğer davalının da … Hotel Şirketi ile birlikte kötü niyetli olarak hareket ettiğini beyanla öncelikle çekin konu edildiği icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile müvekkilinin çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve davalılar aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili; Davacının diğer ciranta … Ltd. Şti.’nin cirosu üzerindeki iptal yazısını kendi cirosu için değerlendirerek haksız ve hukuka aykırı olarak alacaklarını semeresiz bırakmak istediğini, çek üzerinde çıplak gözle dahi iptal edilen cironunu davacı cirosu olmadığının anlaşıldığını, davacı tarafından İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/979 esas sayılı dosyası ile açılan kıymetli evrakın iptali davası bulunduğunu, bu davanın huzurdaki davaya konu edilen çekin iptali için açıldığını, davacının hem cirosunun iptal edildiğini ileri sürdüğünü hem de çeki kaybettiğinden bahisle çek iptal davası ikame ettiğini, bu durumun dahi davacının cirosunun çizilmemiş ve geçerli olduğunu ortaya koyduğunu, kötüniyetli davanın bu sebeple dahi reddinin gerektiğini, müvekkilinin, diğer davalı şirketin cirosunun çizili olması ve sonra aynı şirket tarafından çekin ciro edilerek kendisine verilmesi nedeniyle iyiniyetli hamil konumunda olduğunu, çekin lehdarı olan davacı şirket tarafından atılan ilk cironun çizildiği ve yasal olarak kendilerine takip yöneltilemeyeceği iddiasının bu yönüyle dahi hukuka aykırı olduğunu beyanla tedbir talebinin reddine, hukuka aykırı davanın reddine, kötüniyetli davacının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “dava konusu … Nilüfer Ticari Şubesine ait, 200.000,00 TL bedelli, … çek numaralı, 06/10/2015 keşide tarihli çekin keşidecisinin, dava dışı … AŞ, lehtarının davacı … olduğu, lehtar tarafından ilk cironun yapıldığı, ikinci cironun davalı … Hotel şirketine ait olduğu, bu ciro üzerinde iptal yazısının bulunduğu, hemen ardından davalı tarafından tekrar ciro edildiği ve davalı …’ın son ciranta ve yetkili hamil olduğu, çekin davalı … tarafından icra takibine konu edildiği, davacı tarafın bir yandan çekte bulunan cirosunun iptal edildiğini ve çekin kendisine iade edilmesi gerektiğini, buna rağmen ciro edilerek diğer davalıya verildiğini, ticari defterlerinde de çekin iade kaydının yapıldığını iddia ederken bir yandan da çekin çalındığını iddia ettiği, davacının iddialarının birbiriyle çeliştiği, kendi ticari kayıtlarına göre çekin, kendisinden sonraki ciranta olan … Hotel şirketine ticari ilişki kapsamında verildiği ve dolayısıyla çalındığı iddiasının mesnetsiz olduğu, her ne kadar cirosunun iptal edildiğini iddia etmiş ise de cironun üzerinde iptal yazısı olmadığı, iptal yazısının davalı … Hotel Şirketinin cirosu üzerinde olduğu ve davalı tarafından iptal edilen cirodan sonra çekin yeniden cirolandığı, ciro silsilesinde herhangi bir kopukluk olmadığı, davacının cirosunun geçerli olduğu ve açıklanan nedenlerle çek nedeniyle davalı … Hotel Şirketine borçlu olmadığı iddiasının ispat edemediği anlaşılmakla menfi tespit talebinin reddine karar verilmiştir. Çekin istirdadı talebi yönünden yapılan değerlendirmede; Türk Ticaret Kanunu’nun 792/1 maddesi ile ” Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmünün olduğu, buna göre davacının çekin istirdadını talep edebilmesi için öncelikle çekin elinden rızası hilafına çıktığını ve son yetkili hamilin çeki iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerektiği, davalı … tarafından çekin geçerli ciro silsilesi kapsamında alındığı, davacının elinden rızası hilafına çıktığını ispat edemediği, davalının çekte iyi niyetli ve yetkili hamil olduğu, çekin istirdadı şartlarının oluşmadığı” gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; söz konusu çek üzerinde ciro silsilesinin bozuk olduğu ve çekin arkasında müvekkil şirket ile diğer davalı şirketin cirolarının açıkça çizilerek iptal edildiği sabit olup, söz konusu çek müvekkil şirket bakımından yazılmamış hükmünde olduğunu, mahkemeye sunmuş oldukları beyanlarında ısrarla ve defaten beyan ettikleri üzere dava konusu çek üzerindeki ciro silsilesinin bozuk olduğunu, nitekim bahse konu çek arkasındaki ciro silsilesi incelendiğinde; çekin arkasında müvekkil şirketin ve diğer davalı şirketin cirolarının üzerine iptal yazılarak çizildiğinin sabit olup, her iki ciroda incelendiğinde “iptal” kelimesinin “i”ve”p” harflerinin beyoğlu asmalı cirosu üzerinde “t” ve “a” harflerinin kısmen her iki ciro üzerinde “l” harfinin ise müvekkil şirket cirosu üzerinde çiziğin ise beyoğlu asmalı kaşesinin sol alt kısmında başlayıp müvekkil şirket kaşesinin sağ üst kısmında bittiğinin sabit olduğunu, nitekim taraflarınca sayın yüksek mahkemenin dikkatini çekmek üzere yapmış oldukları çalışmada “iptal” yazısının ve yazı altındaki çizgi net bir şekilde görüldüğünü, müvekkil şirketin cirosunun üzerine iptal yazılmasıyla birlikte 6102 sayılı türk ticaret kanunu (“ttk”) madde 686 ve madde 790 gereğince cirolar hiç yazılmamış hükmünde olup, müvekkilin çek kapsamında davalılara karşı sorumlu olmasının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkil şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde haklılıklarının sabit olmasına rağmen bu husus dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verildiğini, diğer yandan davalılar aralarındaki ticari ilişkiyi ispat edecek hiçbir delili dosyaya sunmadıklarını, sunamadıklarını, bunun sebebi ise sayın yüksek mahkemeye arz ve izah ettikleri gibi çekin tümüyle kötü niyetle sözde iyi niyetli üçüncü kişi yaratmak maksadı ile cirolanması olup, taraflar arasında hiçbir ticari ilişki olmaması da bu durumu en net halinin ortaya koyduğunu, nitekim bu noktada önemle değinmek istedikleri ve davalıların kötü niyetini ortaya koyan bir başka husus iyi niyetli hamil olduğunu iddia eden …’ın üzerinde iptal şerhi bulunan bir çeki ciro yolu ile devralması olduğunu, sayın yüksek mahkemenin de takdir edeceği üzere günümüz ekonomik şartlarında basiretli ve tedbirli her alacaklı çek ile ödeme almadan evvel çeki ve çek silsilesini kontrol ettiğini, bu minvalde 200.000,00 tl bedelli, lehtarının kaşesinin üzerinde iptal şerhi ve çizik bulunan bir çekin “gerçek” ve “iyiniyetli” bir alacaklı tarafından devralınması olağan ticari hayat şartlarına aykırı olduğu ve davalıların kötü niyetli olduğunu, ancak bu hususlar da sayın mahkeme tarafından değerlendirilmemiş netice itibari ile de hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, davalı …’ın cevap dilekçesindeki tek dayanağı 3. iyiniyetli kişi olduğu iddiasıdır ancak yerleşik yargıtay kararları gereğince ispat yükü davalılarda olmakla davalılar ne aralarındaki ticari ilişkiyi mahkemeye açıkladığını, ne de dosyaya ticari ilişkiyi kanıtlar nitelikte herhangi delil sunduklarını, mahkemece dava hakkında gerekli incelemeler ve tetkikler yapılmadan, dosya çekteki ciro silsilesinin incelenmesi için bilirkişiye tevdi edilmeden karar verilmiştir. Davacı tarafından İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/979 E sayılı dosyasında zayi nedeniyle çek iptal davası açıldığı bu davanın yargılaması sırasında dava konusu çekin davalı … tarafından kendisinde bulunduğu ve takip başlattıklarını beyan ettiği, bunun üzerine mahkemenin davacıya çek istirdadı için dava açmak üzere süre verdiği anlaşılmıştır. Davalı … tarafından davacı ve diğer davalı ile dava dışı … A.Ş aleyhine dava konusu çeke dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında toplam 222.210,96-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip ve dava konusu çekin 06/10/2015 tarihli 200.000-TL bedelli keşidecisinin dava dışı … A.Ş, lehtarının davacı, sonraki cirantanın diğer davalı olduğu, hamilin ise davalı … olduğu, çekin ibraz edildiği ancak İstanbul 16. ATM’nin kararı gereğince işlem yapılamadığının bildirildiği görülmüştür. İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1659 E – 2018/1089 K sayılı ilamının incelenmesinde, davacının işbu davanın davacısı davalının ise işbu davanın davalılarından … olduğu, çek arkasında davacının cirosunun iptal edildiğinden bahisle takibin iptalinin istenildiği, mahkemenin 08/11/2018 tarihinde davanın reddine karar verdiği görülmüştür. 02/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacıya ait yukarıda yazılı defterlerin 1 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği gereği E-Defter olarak kayıt altına alındığı, 2 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel tebliği 3. Maddesi gereği ise Yevmiye ve Kebir defteri beratlarını süresi içerisinde Gelir İdaresi Başkanlığı sistemine yüklediği, Davacı şirket ile davalılardan … Tur.Ltd.Şti. arasında ticari ilişkinin bulunduğu. Davacının, davalılardan … Ltd.Şti.ni 159 Verilen Sipariş Avansları (159-01-00-001 … Tur.İşl) ve 320 Satıcılar * … … Tur.İşlt) muhasebe hesabında takip ettiği, Davaya konu 06.10.2015 (22.09.2015 Tarihi çizilmiştir) Tarihli … Nolu 200.000,00 TL tutarlı çeki 15.06.2015 Tarihinde düzenlediği kayıtla davalılardan … Hotel hesabına borç kaydederek kayıt altına aldığı. Aynı çeki 31,12.2015 tarihinde düzenlediği çek iade kaydı ile Davalılardan … Hotel hesabına alacak kaydederek kayıt altına aldığı, Diğer davalı …’a ilişkin olarak davacı kayıtlarında herhangi kaydın tespit edilemediği. Ayrıca varsa ticari ilişkinin tespit edilemediği” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf çekin çalındığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf ayrıca çek arkasındaki kendi ciroları üzerinde de iptal yazısı bulunduğunu ileri sürerek artık geçerli bir cirodan söz edilemeyeceğini belirtmiş ise de, söz konusu çekin bir örneğinin istinaf dilekçesi içinde büyütülmüş fotokopisinin yer aldığı, buna göre iptal şerhinin davacıdan sonra gelen davalılardan … Nin cirosunun iptaline yönelik olduğu ancak iptal şerhi yazılırken bu hususun davacı cirosuna taştığı kanaatine varılmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Öte yandan davacı taraf çekin çalındığını iddia etmiş ise de, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu içeriğinde davacı ve davalılardan … Arasında ticari ilişki bulunduğu ve çekin bu ticari ilişki kapsamında davacı kayıtlarına yansıtıldığı anlaşılmakla davacının davasını ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/05/2022