Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/466 E. 2020/492 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/466 Esas
KARAR NO : 2020/492 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2019
NUMARASI : 2019/778 E., 2019/124 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olduğunu, davalı bankadaki mevduat hesabına 5.775.000,00-TL havale ettiğini, daha sonra bankadaki paranın bir örgüt tarafından çekildiğini, bunun üzerine suç duyurusunda bulunduğunu ve davalı bankaya ihtar çekerek paranın ödenmesini istediğini ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ile davalı banka hakkında icra takibi başlattığını ancak davalı banka tarafından icra takibine itiraz edildiğini, bu nedenle davalı banka tarafından yapılan haksız itirazın iptaline ve takibin devamına ayırca icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
B-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın bankacılık işlemlerinden kaynaklanan zararın davalı bankadan tahsili istemine ilişkin olduğu, mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınacağı, görev hususundaki ihtilafın çözümü için, mülga 4077 sayılı Kanunla 5464, 6102 ve 6502 sayılı kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinin gerektiği, 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 44. maddesinin birinci fıkrasında, “tüketici olan kart hamili” tarafından açılacak davalarda 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 ve 23. maddelerinin uygulanacağını ve dolayısı ile tüketici mahkemelerinin görevli olacağı, İkinci fıkrasında ise “kart çıkaran kuruluşlar” tarafından kart hamili aleyhine açılacak davalar yönünden 1086 sayılı HUMK’nın (6100 sayılı HMK’nın 447/2. maddesinde, başka kanunların HUMK’ya yaptığı atıfların HMK’ya yapılmış sayılacağı belirtildiğinden 01.10.2011 tarihinden itibaren bu atıf HMK olarak anlaşılmalıdır) görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir. Aynı Kanunun 43. maddesinde ise, “tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında”44. madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilerek ana kurala istisna getirildiği, ancak, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edildiği ve Tüketici Kanununun kapsamının esaslı şekilde genişletildiği, aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verildiği, Kanunun Geçici-1/1. maddesinde ise “bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan” davaların “açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam” edeceği belirtildiğinden, 28.05.2014 tarihinden önce açılmış davalar yönünden 5464 sayılı Kanunun 44. maddesindeki görev hükümlerinin geçerli olmaya devam edeceği, 6502 sayılı Kanun, kart hamili ya da kartı veren kuruluş gibi bir ayrıma gitmeksizin bütün bankacılık işlemlerini (m. 3/1-k kapsamına girmeyen tacirler hariç olmak üzere) kanun kapsamına aldığı ve 83/2. maddesi hükmü karşısında diğer kanunlardaki görev kuralları bu kanun kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı için, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olacağı, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi,10/12/2018 tarih, 2018/5871 E.-2018/8050 K. Ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 21/01/2019 tarih, 2018/5936 E.-2019/306 K. Sayılı içtihatlarının da bu yönde olduğu, dava konusu olayda uyuşmazlığın bankacılık sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; dosya kapsamı itibariyle banka hesabındaki paranın aktarılması olayının tarafların ticari faaliyetlerine ilişkin olmadığı, davacı tarafın beyanında bankadaki mevduatın ticari faaliyetinden kaynaklı olduğuna ilişkin bir beyan ve iddiasının bulunmadığı, davacının tacir olmaması ve bankadaki hesabın vadesiz mevduat hesabı olması nedeniyle söz konusu banka hesabındaki paranın davacının şahsi birikimi olduğundan taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığı anlaşılmış ve eldeki davanın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 29/03/2019 tarihinde açıldığı, davalının tacir olmayıp 6502 sayılı Kanunun 3/1-k maddesi uyarınca tüketici olduğu, bu haliyle uyuşmazlığın, anılan Kanunun 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca, Tüketici Mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulması gerektiği, görev itirazının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebileceği, HMK 2. madde, TTK 5. Maddesi ve 6502 sayılı yasanın ilgili maddeleri gereğince davaya bakma görevinin mahkemeye ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği” gerekçesiyle davacı tarafça açılan davanın, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddi ile, mahkemenin görevsizliğine, HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle ; mahkemenin müvekkiline cevap hakkı tanımadan davacının soyut iddialarına dayalı olarak görev hususunu değerlendirdiğini ; mahkemece delil toplanmadığı gibi mevcut delillerin de hatalı değerlendirildiğini ; davacı tarafından davanın mevduat ilişkisine dayalı olarak açıldığının anlaşıldığını , bankacılık ilişkisi sözkonusu olmakla davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini ,mevduatın niteliği,, ne amaçla yatırıldığı gibi hususların aydınlatılmadığını , paranın yüksek miktarda oluşu nazara alındığında ticari bir işlem olma olasılığının da gündeme geleceğini beyanla hukuki dinlenilme haklarının da ihlal edildiğine değinilerek kararın kaldırılmasına karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı yanın dava dilekçesine eklediği belgelere göre ” vadesiz mevduat hesabından” kaynaklanan ve davalı yanın da sorumluluğunda olan nedenlerle hesabından onayı ve bilgisi dışında para çekilmesi iddiasına dayalı bir kök ilişki sözkonusudur.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Yasaya nın 3. Maddesine göre Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi olarak tanımlanmıştır.Davalı yan davalının ticari veya mesleki amaçla hareket eden bir kişi olduğunu veya tacir olduğunu da iddia etmediğine göre ; sunulan mevduat hesap cüzdanı karşısında davacının sıfatı tüketici olmakla verilen karar yerinde olduğundan ; ayrıca görev hususunun kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile davanın her aşamasında resen nazara alınacak bir husus olduğundan dolayı ; davalı yanın hukuki dinlenilme hakkının kısıtlandığından söz edilemeyecektir. Bu nedenle istinaf başvurusun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan yazılı gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL nin mahsubu ile bakiye 10,00 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3-Davalı yanca yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/ 1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/02/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.