Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/447 E. 2022/1130 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/447 Esas
KARAR NO: 2022/1130 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2019
NUMARASI: 2017/653 E. – 2019/303 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … numaralı “…”, … numaralı “…” , … numaralı “…”, … numaralı “…”, … nolu “…”, … numaralı” …” markalarının 1987 yılından bu yana 25. sınıfta tescilli olduğunu, davalı şirketin ise 14/03/2013 tarihinde … tescil numaralı “…” markasını 25. sınıfta tescil ettirdiğini, tescilin müvekkilinin markasının tanınmışlığından faydalanmaya yönelik kötü niyetli olduğunu, markanın davacının markası ile benzer olduğunu, davalı tarafın markayı ürünlerde değil mağaza tabelası olarak kullandığını ve bu durumun karışıklığa yol açtığını belirterek, davalıya ait … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kötüniyetli olarak marka başvurusunda bulunmasının mümkün olmadığını; çünkü markanın müvekkili tarafından 02.12.2016 tarihinde devralındığını, müvekkilinin markayı devir alırken de kötüniyetli olmadığını, davacı taraf her ne kadar … markasını birçok sınıfta tescil ettirmiş ise de, markayı “kadın çamaşırı ve triko üretimi” alanında kullandığını; oysa müvekkilinin markayı erkek gömleklerinde kullandığını, davacı tarafın markasının tanınmış marka olmadığını, markanın tanııımışlık konusunda kabul edilmiş kriterleri de karşılamadığını, davacı tarafa ait markaları ile müvekkilinin markası arasında benzerlik ya da karıştırılma ihtimali olmadığını, aralarında görsel veya işitsel benzerlik olmadığını, markaların fiilen farklı ürünlerde kullanıldığını belirterek, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarihli 2017/653 E. – 2019/303 K. sayılı kararıyla; “… somut olaya bakıldığında, davacıya ait markaların esas unsurunun “…”, davalıya ait hükümsüzlüğü talep edilen markanın esas unsurunun ise “…” olduğu, davacı markalarının davalının markasından daha önce tescil edildiği, davalının markasının tescilli olduğu 25. sınıftaki mal ve hizmetler için davacının markalarının da tescilli oldukları, her iki markanın da giyim eşyaları için tescilli olması nedeniyle ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, markaların esas unsurları olan kelimelerin yalnızca son harflerinde farklılık olduğu, “…” ve “…” kelimelerinin görsel ve işitsel olarak karıştırılmaya neden olacak kadar benzer oldukları, her iki kelimenin de Türkçe veya İngilizce bir anlamının bulunmadığı, “…” ibaresinin İngilizce konuşulan ülkelerde kadın adı olarak kullanıldığı, bu nedenle markalar arasında SMK’nun 6/1. maddesinde tanımlanan benzerliğin mevcut olduğu, her ne kadar davacı tarafça davacının markalarının tanınmış marka olduğu iddia edilmişse de, tanınmış marka olduğuna dair delil sunulmadığı ve bu iddianın kanıtlanamadığı, ancak davacı ve davalının aynı sektörde faaliyet göstermeleri ve davacının “…” esas unsurlu pek çok markasının mevcut olması nedeniyle, davalının davacının markalarından haberdar olmamasının düşünülemeyeceği” gerekçesiyle; davanın kabulüne ve davalıya ait … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin markasında yer alan ibarelerden hiçbirinin markanın esaslı unsuru olmadığını, markanın bütününe bakmak gerektiğini, bu durumda görsel ve işitsel benzerlik bulunmadığını, davacının … markasına farklı ibare ve şekiller ekleyerek kullandığını. -Mahkemenin markaların tescil edildikleri mal ve hizmetlerin benzerliği, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdikleri hususundaki kabulünün de hatalı olduğunu, markaların aynı sınıftaki ürünlerde tescil edilmiş olsalar dahi, davacının sadece kadın çamaşır ve kadın triko üretimi yaptığını, müvekkilinin ise erkek gömleklerinde kullandığını, üretim yaptıkları ve sattıkları ürünlerin farklı olduğunu. -Davacının markasının tanınmış olduğunu ileri sürmüşse de tanınmışlığını ispatlayamadığını. -Mahkemenin ortalama tüketici kitlesine hitap ettiğini açıklamışsa da, davacının kadın ve çocuk çamaşırı ürettiğini, müvekkilinin ise sadece erkek gömleği üreterek bu ürünler üzerinde kullandığını. -Markaların benzerlik karşılaştırması yapılırken bütün olarak bıraktıkları izlenime bakılması gerektiğini, bütün olarak bakıldığında benzerlik bulunmadığını. -Müvekkilinin davaya konu markayı 02/12/2016 tarihinde devraldığını, markanın kötüniyetli tescil edildiği iddiasının yerinde olmadığını, beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince alınan 15.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı tarafa ait “…” markasının tanınmış marka olduğu konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığı, davacı adına tescilli “…” markaları ile davalı adına tescilli … nolu “…” markası arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğu, Mahkemece uygun görülmesi halinde davalı adına tescilli … nolu “…” markasının tescilli olduğu 25. sınıfta yer alan emtialar yönünden hükümsüz kılınabileceği” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir. Dosya arasında bulunan Marka Tescil Kayıtları incelendiğinde; davalının … numaralı “…” markasının 25. sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, ayak giysileri, baş giysileri”için tescilli olduğu, başvuru tarihinin 22/02/2012, tescil tarihinin 14/03/2013 olduğu, davalının markayı 02/12/2016 tarihinde …’tan satın aldığı, davacı markalarının ise; … numaralı “…” markasının 25. sınıfta, … numaralı “…” markası 24,25,26. Sınıflarda, … numaralı “…” markası 35,40. Sınıflarda, … numaralı “…” markası 25, 35.sınıflarda, … numaralı “…” markasının 35. Sınıfta ve … numaralı “…” markası 24,25,35,40. sınıflarda tescilli oldukları tespit edilmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü davasında, ilk derece mahkemesince taraf markaları arasında tescil sınıfları ile, tescil edildikleri unsurlar yönünden, görsel ve işitsel olarak benzerlik bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekilinin, davacı markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı ve davalının markayı 02/12/2016 tarihinde devraldığından, tescil başvuru aşamasında aranması gereken kötüniyetli başvuru iddiasının müvekkiline yöneltilemeyeceğini istinaf dilekçesinde ileri sürmüşse de; mahkemenin davacı markasının tanınmışlığına ve markanın kötüniyetli tescil edildiğine yönelik bir tespiti bulunmadığından, bu istinaf sebebi haklı görülmemiştir. İlk derece mahkemesince, davacının “…” ibareli markalarının davalı markasından daha önce tescil edildiği, davalı markasının tescil edildiği 25. Sınıfta “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, ayak giysileri, baş giysileri” emtialarında tescil sınıflarının ortak olduğu, … ve … ibaresinin son harf dışında aynı harflerden oluştuğu, görsel ve işitsel olarak benzer oldukları, davalı markasının sonuna getirilen “…” harfi ile yanına getirilen “…” ibaresinin davalı markasını farklılaştırmadığı, iltibas bulunduğu ve 6769 Sayılı SMK 6/1 ve 25. Maddeler gereğince hükümsüzlük koşullarının oluştuğuna yönelik gerekçesi ve davanın kabulü kararının yerinde olduğu, davalı vekilinin markaların fiili kullanımda taraflarca farklı emtialarda kullanıldığı ve hitap ettiği tüketici kitlesinin farklı olduğuna yönelik istinaf sebebinin haklı olmadığı, markalar arasında benzerlik karşılaştırması yapılırken tescil sınıflarının karşılaştırmasının yapılması gerektiği, markaların hitap ettikleri tüketici kitlesinin ortalama halk kitlesi olduğu, giysi ürünlerinin kadın, çocuk, erkekler için üretilmesi arasında fark bulunmadığı, ürünleri satın alan tüketicinin dikkat düzeyinin aynı ve ortalama olduğu, markaların farklı işletmelerden geldiğini ve farklı markalar olduğunu ayırt edemeyecekleri kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 17/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.