Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/44 E. 2022/830 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/44 Esas
KARAR NO: 2022/830 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/09/2019
NUMARASI: 2018/109 E. – 2019/226 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalılardan … arasında 12.10. 2017 tarihinde, … isimli televizyon kanalında, 15 Ekim 2017 ila 14 Ocak 2018 tarihleri arasında yayınlanacak olan “…” isimli televizyon programının mali haklarının devri sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 2. maddesinde belirtildiği üzere ilk bölümünün 15 ekim 2017 tarihinde yayınlanacağı ve toplamda 13 bölümden ibaret olduğunu; söz konusu televizyon programının yayına hazır hale getirilmesine kadar süren bütün süreci/aşamaları kapsayan işlerin davacı tarafından tamamlandığını, bu durumun sözleşme ile sabit olduğunu, programın sözleşmenin 4.7 maddesinde belirtildiği gibi daha önce yayınlanmamış özgün bir eser olduğunu, davacının 13 bölümlük programı davalı kuruma yayına hazır halde devir ettiğini, aynı sözleşmenin 3. ve 5. maddeleri gereği sözleşmeye konu televizyon programının sponsorluk haklarının davacıya bırakıldığı ve belirtilen tarihler arasında davalı kanalda yayınlandığını, ilk yayın tarihinden itibaren büyük beğeni kazanan programın 14 Ocak 2018 yılı sonrasında da devam edilmesine ilişkin davacı yayıncı kuruluş ile yeniden sözleşme yapılması yönünde görüşmeler yürütülürken, davalı yayıncının, söz konusu programın sunumunu üstlenen diğer davalı ile anlaştığı ve programının devamı niteliğindeki yayınlara devam ettiğinin öğrenildiğini, davaya konu bu programın hala davalı kanal tarafından yayınlandığını, son olarak da 04.03.2018 tarihinde saat 12.15 ve 11.03.2018 tarihinde saat 12.15 te yayınlayarak açıkça haksız ve hukuka aykırı olarak ilgili programda sunum işini üstlenen diğer davalının anlaşma yaparak ve söz konusu eser de aynı isim, aynı format, aynı akış, aynı jenerik içerisinde “esinlenme ve yararlanma” serbestisini de açıkça aşan nitelikte yayın yaptığını; bu nedenle davacının fikri mülkiyete dair haklarının haksız ve hukuka aykırı şekilde ihlal edildiğini, yapımı tamamlanan ve yayını gerçekleştirilen 13 bölümün tüm hazırlanma masraflarının davacı tarafından karşılandığını, programın yeni yayın döneminde devam edeceğine olan inanç ile sponsorlar ile görüşmeler devam ederken, davalılardan sunucu …’in bir takım bahaneler ile 24.12.2017 tarihinde davacıdan mail yoluyla edindiği teklif formunu sadece isim kısmına kendi adını yazdığını, beyanla 5846 sayılı Kanunun 77. maddesi uyarıca programın yayınının tedbiren durdurulmasını; davacıya ait “…” isimli TV programının 5846 sayılı Kanundan kaynaklanan haklarına davalılar tarafından gerçekleştirilen tecavüzün tespiti ve menine, davacının 5846 sayılı Kanundan kaynaklanan haklarını ihlal ile davalılarca elde edilen gelirin bilirkişi marifeti ile tespitine, bu gelirin üç katından az olmamak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAPLAR: Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacının gerçekleştirdiği televizyon programında müvekkiline de iş teklifinde bulunduğunu, programın ülkemizin yöresel yemeklerinin tanıtıldığı bir yemek programı olduğunu, “…” adlı televizyon kanalında yayınlanmak üzere hazırlanacağını, programın adının “…” olup, müvekkili tarafından bulunduğunu ve kullanılması konusunda da ısrarcı olduğunu, müvekkilinin iddia edildiği gibi sadece “sunucu” olmayıp, tüm içeriği belirleyen ve metni hazırlayan kişi olduğunu, davacı ile diğer davalı … arasındaki programın yayınlanmasına dair sözleşmenin sona ermesiyle birlikte, mali hak sahibi olan diğer davalı … tarafından, büyük beğeni toplayan programın devamının müvekkilinden talep edildiğini, ancak davacının işbu davayı ikame etmesiyle birlikte müvekkilinin faaliyetlerini başlayamadan durdurmak zorunda kaldığını, davacının iddia ve beyanlara katılmanın mümkün olmayıp, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, esasa ilişkin olarak ise; müvekkili … A.Ş ‘nin, … logosu ile uydu, kablo ve karasal ortamlar üzerinden yayınlarını sürdüren ve Türkiye’nin en büyük ve en çok izlenen televizyon kanallarından biri olan … TV ‘nin mutlak yayın hakkı sahibi ve tek yetkili kullanıcısı olduğunu, dava konusu programın formatının müvekkiline ait olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde “…” isimli programın formatını oluşturduğunu ve programın ismini kendisinin yarattığını iddia ettiğini, ancak davacının tüm bu beyanlarının gerçek dışı olduğunu, televizyon program formatının müvekkili tarafından oluşturulduğunu, dava konusu programdan doğan mali hakların tümünün süre, yer, mecra, sayı, muhteva sınırı olmaksızın 12.10.2017 tarihli sözleşme ile davacı tarafından müvekkiline devredildiğini, “…” isminin müvekkili tarafından yaratılmış olup, davacı tarafın “…” ismi üzerinde herhangi bir hakkı bulunmadığını, davacı tarafın, program ismini kendisinin belirlemiş olduğunu iddia etmiş ise de bu beyanların gerçek dışı olduğunu, davacıya program ismini belirleme işinin verilmediğini, davacı tarafın imzaladığı sözleşmede program ismi üzerinde hiçbir hak iddiasında bulunmadığını belirterek, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05.09.2019 tarihli 2018/109 E. – 2019/226 K. sayılı kararıyla; “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve taraflar arasında imzalanan sözleşme içeriğine göre, dava konusu “…” isimli televizyon programının FSEK kapsamında eser niteliğinde olduğu, davacının 13 bölüm için yapımcı olarak programı hazırlayıp davalı şirkete teslim ettiği, davacı ile yapılan sözleşmenin 13 bölüm için yapıldığı, 13 bölüm yayınlandıktan sonra, davalı şirketin diğer davalı …’in sunuculuğu ile programın yeni bölümlerini hazırlayıp yayınladığı, her ne kadar davacı şirket eser sahibi olduğunu ve FSEK’ten kaynaklanan haklarının ihlal edildiğini iddia etmişse de, sözleşme ile eser sahipliğinden kaynaklanan işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletme haklarını süresiz olarak davalı …’ne devrettiği, bu nedenle eser üzerinde hak iddia edemeyeceği, davalı …’nin hak sahibi olduğu eserle ilgili … ile birlikte programın yapımına, yayınına ve gösterimine devam edebileceği, programla ilgili işleme hakkını dahi kullanabilecekleri, davacının dava konusu eser üzerinde hak sahibi olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin FSEK kapsamındaki eserin 13 bölümden ibaret kısmına dair mali haklarının davalı yayıncı kuruluş … TV’ye devrettiğini, sözleşmenin 3. Ve 5. Maddeleri gereği programın sponsorluk haklarının müvekkiline ait olduğunu, … isimli TV programının sözleşmenin 4.7 maddesinde belirtildiği üzere “daha önce yayınlanmamış özgün birer yapıl” olarak oluşturulduğunu, 13 bölümlük kayıtların davalıya teslim edildiğini, belirtilen tarihlerde davalıya ait kanalda yayınlandığını, müvekkilinin 14 Ocak 2018 yılı sonrasında da yayınlanmasına olan inancı ile davalı yayıncı kuruluş ile görüşmeler devam ederken, … TV’nin diğer davalı ile anlaştığı ve programın devamı niteliğindeki yayınlara devam ettiğinin öğrenildiğini, programın sadece 13 bölümünün mali haklarının devredilmesine rağmen programda sunum işini üstlenen diğer davalı ile anlaşma yapılarak eserin aynı isim, aynı format, aynı akış, aynı jenerik içerisinde “esinlenme ve yararlanma serbestisini” açıkça aşarak aynı nitelikte program yayını yapıldığını, müvekkilinin fikri mülkiyet haklarının hukuka aykırı olarak ihlal edildiğini, FSEK 70. Madde gereğince manevi tazminat davası açılabileceğini, mahkemece alınan raporda müvekkilinin ortak eser sahibi olduğunu, buna rağmen mahkeme kararında müvekkilinin eser üzerinde hak sahibi olmadığına ilişkin gerekçeye yer verilmesinin hukuka ve dosya kapsamına aykırı olduğunu, ilk program oluşturma fikrinden, program isminin belirlenmesine, yayın akışından formatına, jeneriğinden yayına hazır hale getirilmesine kadar tüm yapımın müvekkili tarafından oluşturulduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesine cevabında; Sözleşme hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, davacı tarafın yapım hizmetleri kapsamında üstlendiği edimin, televizyon programının yayına hazır hale getirilmesi için ihtiyaç duyulan bireylerin ve her türlü materyal, ekipman ve uygulamanın temin edilmesinden ibaret olduğunu, davacının yüklendiği edimlerin salt teknik hizmetlerin yerine getirilmesinden ibaret olduğunu, program formatının müvekkili tarafından oluşturulduğunu, davacının, “…” isimli tv programına ilişkin tüm mali hakları (işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim haklarını 3. şahıslara devir yetkisini de kapsar şekilde) süre, yer, mecra, sayı, muhteva sınırı olmaksızın, sınırsız bir şekilde müvekkiline devrettiğini, hatta Sözleşmenin hangi sebeple sona ererse ersin, müvekkiline devredilen haklar açısından Sözleşme’nin süresiz olarak yürürlükte kalacağının da 5.3. ve 16.2. maddelerinde açıkça kabul edildiğini, sözleşmedeki 13 bölüm ibaresinin davacının sunacağı yapım hizmetlerinin süresini belirlemek için yazıldığını, davacının program formatı ve program ismini belirlediğini iddia ediyorsa da, ispata yarar delil sunamadığını, iddiaları doğru olsaydı yapım sözleşmesi yerine lisans sözleşmesi imzalanması gerektiğini, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince alınan 19.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda; “dava konusu programın FSEK kapsmaında eser niteliğinde olduğu, davalıların … TV’de yayınlanan programının format, içerik ve biçim açısından davacınınki ile aynı olduğu; ancak, davacının 12 Ekim 2017 tarihinde davalılardan … TV ile yaptığı sözleşmede FSEK’nun 21. maddesinde düzenlenen İşleme Hakkını, 22 maddesinde belirtilen Çoğaltma Hakkını 23. maddesinde yer alan Yayma Hakkı’nı, 24 maddesinde düzenlenen Temsil Hakkı’nı ve 25. maddesinde yer alan İşaret, Ses ve/veya Görüntü Nakline Yarayan Araçlarla Umuma İletim Hakkı’nı … şirketine zaman, süre, mecra, mekan sınırları olmadan devrettiğinden, davacıya ait eserin davalılar tarafından haksız işlenmesinin koşullarının ve buna bağlı olarak da tecavüzün ref’i ve maddi ve manevi tazminat talebinin koşullarının oluşmadığı” beyan edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan 12 Ekim 2017 tarihli “Sözleşme” örneğinin dosyaya sunulduğu, sözleşmede davacı şirketin YAPIMCI olarak yer aldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 3. Maddesinde;” sözleşmenin konusu:Kanal’da 15 Ekim 2017 tarihinde yayına başlaması planlanan TV programının banttan yayın olarak üretilerek FSEK ilgili maddeleri uyarınca tüm mali haklarının … tarafından …’e devredilmesi ve …’ya programın sunar-sundu (sponsorluk) yayın haklarının teslim edilmesidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin “Mali Hakların Devri ve Diğer Haklar ” başlıklı “5.1. Maddesinde; ” …, TV PROGRAMI’nın sunucusu, varsa diyalog yazarı, özgün müzik bestecisi, yönetmeni, bağlantılı hak sahipleri, konuklar, icracıları ile akdettiği/akdedeceği sözleşmeler çerçevesinde devir alacağı, TV PROGRAMI’na ilişkin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 21. maddesinde düzenlenen “İşleme Hakkı”nı, 22. maddesinde belirtilen “Çoğaltma Hakkı”nı, 23. maddesinde yer alan “Yayma Hakkı”nı, 24. maddesinde düzenlenen “Temsil Hakkını ve 25. maddesinde yer alan “İşaret Ses ve/veya Görüntü Nakline Yarayan Araçlarla Umuma İletim Hakkı”nı ve GSM operatörleri üzerinden zil sesi olarak kullanımı ve SMS, 3G teknolojisi ile yapılabilecek her türlü hak, İP Tv ve Mobil Tv, internet üzerinde eserin kullanım hakları da dahil olmak üzere işbu Sözleşme’de belirlenen diğer hakları SÜRE, YER, MECRA, SAYI VE MUHTEVA İTİBARİYLE GAYRİMAHDUT OLARAK, 3. şahıslara devir yetkisi de kapsar şekilde münhasıran …’e devrettiğini/devredeceğini beyan, kabul ve taahhüt eder. YAPIMCI, anılan hakları kendi kullanmayacağı gibi … dışında hiçbir kişi ve/veya kuruluşa devretmeyeceğini, tam ve/veya basit ruhsat vermeyeceğini ve/veya satmayacağını… işbu Sözleşme’de düzenlenen tüm hakların …’e devredilmiş olacağını beyan, kabul ve taahhüt eder.” Sözleşmenin 5.3. Maddesinde;”Sözleşme, hangi sebeple sona ererse ersin, …’ in, Sözleşme uyarınca edindiği haklar ve yetkiler açısından, herhangi bir süre ile kısıtlanmamış biçimde, süresiz olarak yürürlükte kalacaktır.” Sözleşmenin 16.1 maddesinde; “Sözleşme 15/10/2017 tarihinde yürürlüğe girer ve Sözleşme’de belirtilen diğer fesih halleri saklı kalmak kaydıyla TV PROGRAMI’nın toplam 13 BÖLÜMÜ’nün yayınının tamamlanması ve Tarafların karşılıklı taahhütlerini yerine getirmeleriyle son bulur.” Sözleşmenin 16.2 maddesinde; “Sözleşme, …’e devredilen haklar açısından ise süresiz olarak yürürlükte kalacaktır.” hükümleri düzenlenmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde, müvekkilinin 12/10/2017 tarihli sözleşme ile, 15 Ekim 2017 ila 14 Ocak 2018 tarihinde yayınlanacak olan “…” isimli TV programının mali haklarını davalılardan … A.Ş.’ye devrettiğini ancak bu tarihten sonra davalı yayın kuruluşunun, diğer davalı … ile sözleşme yaparak, programı aynı isim, aynı format ve aynı akış, aynı jenerik içerisinde yayınlamaya devam ederek müvekkilinin maddi ve manevi haklarını ihlal ettiğini beyanla, 5846 Sayılı Kanun’dan kaynaklanan haklarına tecavüzün tespiti ve meni ile, maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davalı … vekili, davacının programın 13 bölümünün yapımcısı olduğunu, programın formatının kendisine ait olduğunu, davacının, “…” isimli tv programına ilişkin tüm mali hakları (işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim haklarını 3. şahıslara devir yetkisini de kapsar şekilde) süre, yer, mecra, sayı, muhteva sınırı olmaksızın, sınırsız bir şekilde müvekkiline devrettiğini savunduğu, diğer davalı …’inde davacı iddialarının doğru olmadığını, program isim ve içeriğinin kendisi tarafından belirlendiğini savunduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince “davacının sözleşme ile eser sahipliğinden kaynaklanan işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletme haklarını süresiz olarak davalı …’ne devrettiği, bu nedenle eser üzerinde hak iddia edemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında programın 13 bölümünün yapımcısının davacı olduğu, davacının edimini yerine getirerek 13 bölümün kayıtlarını davalıya teslim ettiği ve 13 bölümün mali haklarının davalı …’ya devredildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 14 Ocak 2018 tarihinden sonra aynı isim ve aynı formatla yayınlanan bölümlerin davacının FSEK’den kaynaklanan mali ve manevi haklarını ihlal edip etmediğinin tespitinden kaynaklanmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, dosyaya sunulan kayıtlar ve internet üzerinde yapılan inceleme ile, davalı tarafça yapılan yayınlar incelenerek, davaya konu … isimli TV Program formatının ilim ve edebiyat eseri olarak korunabileceği, davacının program formatı ile davaya konu TV programının aynı karakteristik özellikleri taşıdığı beyan edilmiştir. Taraflar arasındaki “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 3. Maddesinde;” sözleşmenin konusu: Kanal’da 15 Ekim 2017 tarihinde yayına başlaması planlanan TV programının banttan yayın olarak üretilerek FSEK ilgili maddeleri uyarınca tüm mali haklarının YAPIMCI tarafından …’e devredilmesi ve …’ya programın sunar-sundu (sponsorluk) yayın haklarının teslim edilmesidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı yapımcı şirketin, sözleşmeye konu 13 bölüm program üzerinde FSEK 80. Madde uyarınca bağlantılı hak sahibi olduğu, FSEK 80. Madde de “Eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı hak sahibi olanlar da eser sahipleri gibi Tecavüzün Ref’i, Tecavüzün Men’i ve Tazminat Davası haklarından faydalanırlar hükmünün” düzenlendiği, davacı şirketin yapımcısı olduğu, 13 bölüm programın yapımını gerçekleştirdiği, kayıtları davalı …’ya teslim ettiği ve bu yapımlar üzerindeki mali haklarını da süre ve zaman ile sınırlı olmaksızın, 3. Kişilere devir yetkisi de dahil olmak üzere davalı şirkete (tam ruhsat şeklinde) devrettiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça programın ismi ve logosunun kendisi tarafından oluşturulduğunu, program formatının kendisine ait olduğunu, 14 Ocak 2018 tarihinden sonra yayınlanan programların davacının haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüş, dava dilekçesi ekinde, sunum dosyası ve teklif sunulduğuna dair e-mail yazışmalarının, program logosuna ilişkin mail yazışması sunulduğu, yazışma örneklerinin ise okunaklı olmadığı anlaşılmıştır. Davalı … vekilinin 30/01/2019 tarihli dilekçesinin UYAP kaydından dilekçe ekinde delil listesine ait eklerin sunulduğu, eklerin fiziken dosyaya konulmadığı anlaşılmıştır. Davalılar vekilleri ise bu iddialara karşı çıkmış, program formatı ve isminin kendilerine ait olduğunu ileri sürmüşlerdir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı tarafça hazırlanan programın arka jeneriğinde İçerik; …, Hazırlayan; … (davacı şirket yetkilisi) adının yazılı olduğu, ortak eser sahibi olduklarının beyan edildiği, davalılardan … vekili cevap dilekçesinde, bilirkişi raporundaki bu tespitin hatalı olduğunu, program formatının müvekkiline ait olduğunu beyan etmiştir. Dosyaya sunulan sözleşme içeriğinden programın isminin ve formatının kime ait olduğunun anlaşılamadığı, dosya kapsamında tedbir talebinin değerlendirilmesi yönünden alınan bilirkişi raporunun da, tedbir talebinin değerlendirilmesi yönünden, tarafların delilleri toplanmadan alındığı anlaşılmakla eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın taraf delillerinin okunaklı örneklerinin denetime elverişli olacak şekilde dosya kapsamına alınarak, tarafların e-mail yazışmalarının bilişim uzmanı bilirkişi, eser konusunda uzman bilirkişi ve TV program yapımcılığı konusunda uzman bilirkişinin yer aldığı bilirkişi heyetince incelenerek programın isminin ve formatının davacıya ait olup olmadığının ve program formatının eser vasfında olup olmadığı, isim üzerinde hak iddia edilip edilemeyeceği , davacının haklarının ihlal edilip edilmediğinin tespiti yönünden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 05/09/2019 tarihli 2018/109 E. – 2019/226 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 56,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/05/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.