Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/419 E. 2022/888 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/419 Esas
KARAR NO: 2022/888
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2019
NUMARASI: 2016/564 E. – 2019/1192 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/06/2016
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; takip müstenidi ve dava konusu olan senetler altındaki imzaların kendisine ait olmadığını, senetlerde alacaklı görünen …’a böyle bir senetlerin vermediğini, imzaların kendisine ait olmadığını, …’a en son kumaş siparişi nedeniyle kendisine takip konusu senetlerle aynı tarih ve meblağları taşıyan 5 adet senet verdiğini, … siparişe konu kumaşları teslim edemeyince sipariş karşılıklı mutabakatla iptal edildiğini ve …’a verdiği ve imzasını taşıyan gerçek senetleri kendisinden geri aldığını ve senetleri yırtarak iptal ettiğini, bundan sonrada bu şahısla herhangi bir alış verişinin olmadığını, takibe mücbir sebepler nedeniyle süresinde imza inkarında bulunamadığını, yapılacak muhakeme ve imza incelemesi neticesinde bu senetlerden dolayı borçlu ve sorumlu olmadığının sübut bulacağını, sonuç olarak Bakırköy … İcra Dairesi’nin … sayılı icra takibine dayanak yapılan senetlerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti ile adı geçen senetlerin ve icra takibinin iptaline, %40 dan aşağı olmamak üzere haksız inkar tazminatına, masraf ve ileride tutulacak vekil için vekalet ücretinin karşı tarafa tahmili suretiyle karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davanın dayanağını teşkil eden icra dosyasında davanın konusunu teşkil eden icra takibi 22/12/2006 tarihinde başlatıldığını ve ödeme emrinin 29/12/2006 tarihinde davacı-borçlunun bizzat kendisine tebliğ edildiğini, davacı 29/12/2006 tarihinde kendisine tebliğ edilen ödeme emrinde belirtilen süre için de icra takibine ve takibe konu senetlere hiçbir itirazının olmadığını bu şekilde icra takibi kesinleştiğini, bunun üzerine 03/05/2007 tarihinde davacının ödeme emrini tebliğ edildiği adresine hacze gidildiğini, borçlunun bu hacze de hiçbir itirazı olmadığını, dolayısıyla davacı tarafın davaya konu ettiği icra takibinden yıllardır haberdar olduğunu, davacının huzurdaki davaya konu senetlerin icra takibine konu edildiğini ödeme emrinin kendisine bizzat tebliğ edildiği tarih olan 29/12/2006 tarihinde öğrendiğini, davacının bu davayı takipten ve senetlerden haberdar olduğu yani imzanın kendisine ait olmadığını öğrendiğini 29/12/2006 tarihinden itibaren bir yıl içinde açmasının gerektiğini, dolayısıyla davacının talepleri gerek öğrenme ve gerekse senedin tazmin tarihleri göz önüne alındığında zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacı taraf dava dilekçesinde senetlerin verilişiyle ilgili açıklamasında senette cirosu bulunan …’a kumaş alışverişi yaptıklarını ve bu alışveriş nedeniyle kendisine takip konusu senetlerle aynı tarih ve aynı meblağlı 5 adet senet verdiğini, kumaşlar teslim edilmeyince siparişin karşılıklı mutabakatla iptal edildiğini, …’a verdiği kendisinin imzasını taşıyan gerçek senetleri yırtarak iptal ettiklerini bildirdiklerini, bu olaydan sonra bir süre sonra müvekkili tarafından dava konusu senetlere dayanılarak takip yapılıp ödeme emri çıkartıldığını ileri sürmüşse de dosyaya bu iddiasıyla ilgili yazılı herhangi bir delil sunmadığını, dolayısıyla davacının bu iddiasına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle öncelikle icra takibinin durdurulmasına yönelik olarak verilen tedbir kararının kaldırılmasını ve müvekkil aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.11.2019 tarih ve 2016/564 Esas – 2019/1192 Karar sayılı kararıyla; “…esasen bilirkişi ve Adli Tıp raporları gerekçeli, ayrıntılı hükme elverişli olup teknik olarak yeterli niteliktedir. Zaten çıplak gözle yapılan incelemede dahi imzalar arasındaki farklılık hayatın olağan akışı içinde normal bir kişi tarafından dahi tespit edilebilecek niteliktedir. T.T.K. ‘nun 818/1-c maddesi yollamasıyla ve TTK’ nun 677. maddesi uyarınca bir senet üzerinde bulunan imzanın sahte olması halinde imza sahibinin bu senet ile bağlı olamayacağı sonucuna varmak gerekir. Elbette bu durum diğer imzaların sıhhatini etkilemediği halde kendisine imza atfedilen şahsen sorumlu olmasını ise engeller. Davacının söz konusu icra takibine konu senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve menfi tespit davalarında İİK 72/V maddesi gereğince alacaklının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için borçluyu meni tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olması gerekir. Somut olayda mahkememizde alacaklının davacının borçlu olmadığı hakkında bilgi sahibi olmasına rağmen takip yapmış ve birden çok kez haciz işlemi gerçekleştirdiğinden kötü niyetli olduğu kanaati oluşmuştur. Tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Kambiyo senetleri için icra takibi yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının ödeme emrini tebliğ almasına rağmen icra takibine ve takibe konu senetlere hiçbir itirazda bulunmadığını, Davacı tarafından senetler müvekkile verilirken düzenlenen ve davacı imzasını içeren 06.10.2006 tarihli belgenin imza incelemesinde esas alınması yönündeki taleplerinin mahkemece haksız olarak reddedildiğini, bu belgenin de imza incelemesinde dikkate alınması gerektiğini, Adli Tıp Kurumu raporunda incelenen belgelerin birçoğunun senetlerin tanzim ve takip tarihinden çok sonraki tarihli olduğunu, bu nedenle belgelerin incelemeye esas alınmasının uygun olmadığını, Mahkemece müvekkil aleyhine kötüniyet tazminatı takdirinin de hatalı olduğunu, senetlerin dava dışı … lehine düzenlendiğini, lehtar tarafından senetlerin iş nedeniyle ciro edilerek müvekkile verildiğini, müvekkilin senetlerin kim tarafından doldurulduğunu bilebilecek durumda olmadığını, davacının takibe itiraz etmediği de gözetildiğinde müvekkilin kötüniyetlli kabul edilmesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Grafolog bilirkişi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 26/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…inceleme konusu senetlerdeki imzalar ile davacı …’in karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan önemli derecedeki uyumsuzluk ve benzemezlikler nedeni ile dava konusu senet asıllarındaki imzaların, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla, …’in eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı”nın bildirildiği görülmüştür. *10/10/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda; “Davacı … adına atılı borçlu imzaları ile …’nin mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı”nın bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… bilirkişi incelemeleri ile davaya konu bonolardaki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından menfi tespit isteminin kabulüne, davalı aleyhine aleyhine % 20 kötüniyet tazminatına,” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya ve takibe konu beş adet bonodaki keşideci imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece imza incelemesi amacıyla grafolog bilirkişi Prof. Dr. …’dan aldırılan 26/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda;, “…inceleme konusu senetlerdeki imzaların davacı …’in eli ürünü olmadığı” kanaatinin bildirildiği, rapora itiraz üzerine mahkemece bu defa dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 10.10.2019 tarihli raporunda “Davacı adına atılı borçlu imzaları ile davacının mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı” bildirilmiştir. Mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan raporlar uyarınca takibe konu bonolardaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı vekili tarafından “Davacı tarafından senetler müvekkile verilirken düzenlenen ve davacı imzasını içeren 06.10.2006 tarihli belgenin imza incelemesinde esas alınması yönündeki taleplerinin mahkemece haksız olarak reddedildiği” ileri sürülmüş ise de; anılan belgedeki imzanın davacı tarafından inkar edilmiş olması nedeniyle imza incelemesinde mukayese belge olarak kabulü mümkün olmadığından, mahkemenin bu konudaki değerlendirilmesi de yerindedir. Ancak, yasal unsurları tam olan ve üzerinde yapılacak inceleme ile sahte olduğu anlaşılamayan bonoları ciro ile devralan davalının bonolardaki keşideci imzasının sıhhatini bilmesi beklenemeyeceğinden, kötüniyet tazminatı şartlarının bulunmadığı gözetilmesi gerekirken, mahkemece aksi yönde değerlendirme yapılması hatalıdır. Bu kapsamda davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2019 tarih, 2016/564 E. – 2019/1192 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-İlk derece yargılaması yönünden; a)Davanın KABULÜNE, davacının davalı tarafından Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu edilen keşidecinin davacı, lehtarının davalı olduğu, 10/11/2006 tarihli 5.000,00-TL bedelli, 10/12/2006 tarihli 5.000,00-TL bedelli, 10/01/2007 tarihli 7.500,00-TL bedelli, 10/02/2007 tarihli 10.000,00-TL bedelli, 10/03/2007 tarihli 12.500,00-TL bedelli toplam 5 adet senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, b)Şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE, c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 2.732,40-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 683,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, ç)Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.750,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, d)Davacı tarafından ödenen 29,20-TL başvurma harcı, 683,10-TL peşin harç, 292,00-TL tebligat, 193,00-TL posta, 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.097,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf yargılaması yönünden; a)İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, b) İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 47,90 TL posta masrafı olmak üzere toplam 196,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/05/2022