Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/411 E. 2022/1138 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/411 Esas
KARAR NO: 2022/1138 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2019/64 E. – 2019/444 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 17/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … tescil numaralı “…” markasının sahibi olduğunu, ilgili markanın müvekkili tarafından temizlik malzemeleri alanında kullanıldığını, davalının kullanımlarından ilk olarak 2016 yılında haberdar olduklarını ve ihtarname ile davalı yanı ihtar ettiklerinin, akabinde davalı tarafın … numaralı “…” markasını tescil ettirdiğini, davalı tarafın öncelikle “…” şeklindeki kullanımları ile müvekkili markasına tecavüz ettiğini, akabinde ise marka tescili alarak tecavüzü sürdürdüğünü, markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, davalı tarafın müvekkili ile benzer ambalaj kullanımlarında da bulunduğunu ve bu kullanımların haksız rekabet yarattığını, davalının kötü niyetli olduğunu, müvekkili markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalının internet sitesinde yaptığı kullanımlarda da sadece … ibaresini kullandığını iddia ederek, 6769 Sayılı Kanun’un 5 ve 6. Maddelerinde düzenlenen ret sebepleri ile ve kötüniyetli tescil nedeniyle marka hükümsüzlüğünü, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men’ini, giderilmesini, davalının “…” ibaresini taşıdığı tüm ürün ambalajlarının, reklam vasıtalarının, basılı tüm evrak ve kağıtlarının toplatılarak imhasını, verilecek hüküm özetinin ilanını, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
TEFRİK: Mahkemenin 10/10/2019 tarihli 1 numaralı ara kararıyla, maddi ve manevi tazminata yönelik talep yönünden davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu ve tescilli markanın seri marka niteliğinde olduğunu, kendilerine ait dava konusu markanın davacı markası ile karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, “…” ibaresinin jenerik marka hükmünde olduğunu ve ayırt edicilik vasfının bulunmadığını, müvekkilinin kötü niyetli bir hareketinin olmadığını, tescile dayalı olarak kullanımlarda bulunduğunu ve bu nedenle taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12.12.2019 tarihli 2019/64 E. – 2019/444 K. sayılı kararıyla; “…Dava dilekçesi, deliller, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve alınan bilirkişi raporu topluca değerlendirildiğinde, davacı markası “…”, davalı markası ise “…” olup, taraf markalarının asli unsurlarının her ne kadar farklı ise de, davacı taraf markasının zayıf marka olarak değerlendirilemeyeceği, davacı yanın kullanım konusu yapılan emtialar bakımından ayırt ediciliği yüksek olan markanın, davalı yana ait dava konusu markada birebir olarak yer alması nedeni ile markalar arasında iltibas riskinin mevcut olduğu ve bu durumda da SMK’nın 6/1 uyarınca markaların ve tescil edildiği emtianın benzer olması karşısında davalı tarafın … tescil numaralı markasının tüm emtia bakımından hükümsüz kılınması gerektiği ve davalı tarafın tescilli markasının ve kullanımlarının davacı tarafın markasına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği” gerekçesiyle; Davacının tazminat talepleri yönünden dosya tefrik edildiğinden bu dosyada karar verilmesine yer olmadığına, -Davacının tefrik edilen tazminat talebi dışındaki davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davalının davacı adına tescilli “…” esas unsurlu marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, giderilmesine, davalının “…” ibaresinin taşındığı tüm ürün ambalajlarının, reklam vasıtalarının, basılı tüm evrak ve kağıtlarının toplatılarak imhasına, -Masrafı davalıdan karşılanarak karar kesinleştiğinde hüküm özetinin trajı en yüksek bir gazete ile ilanına, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; her iki taraf markası birlikte değerlendirildiğinde, markaların birbirlerinden farklı markalar olduğu ve benzer unsurlarının çok az olduğunun açık olduğu, bu durumun dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda da açıkça tespit edildiği, buna rağmen mahkemenin bu hususları göz önünde bulundurulmadan, müvekkilinin markasının hükümsüzlüğüne karar verdiğini, davacı tarafın “…” ibareli markası, müvekkilinin “…” ibareli markası bulunduğunu, davacı markasının müvekkilinin markası içerisinde geçmesi nedeniyle hükümsüzlük kararı verildiğini, davacı markasının ana unsurunun “…”, müvekkilinin markasının ana unsurunun “…” ibaresi olduğunu, ana unsurların birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, iltibasın mümkün olmadığını, taraf markaları arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek benzerlik bulunması ve halk nezdinde iltibas ihtimali bulunması gerektiğine ilişkin koşulların sağlanamadığını, müvekkilinin markasının yoğun kullanımlar sonucu ayırt edicilik kazandığını, tüketici nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal algı bakımından, ilişkilendirme ihtimali dahil iltibasa neden olacak benzerlik bulunmadığını, davacının markanın tescil sürecinden de haberdar olmasına rağmen markayı kullanmasına ses çıkarmadığını, sessiz kaldığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde de belirttikleri gibi, … ibaresinin davalı markasının asli unsuru olmadığını, davalının ana, çatı markası olduğunu, davalının internet sitesinde ürünün … olarak satıldığını, internet üzerindeki satışlarda … ve … ibarelerinin kullanılmadığını, müvekkilinin markasının zayıf marka olmadığının bilirkişi raporu ve mahkeme kararı ile tespit edildiğini, sessiz kalma iddiasının yerinde olmadığını, müvekkilinin Beyoğlu … Noterliği 19 Ekim 2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile … markasının kendisi adına tescilli olduğu davalıya bildirerek, tecavüzün durdurulmasını talep ettiğini, ancak davalının davaya konu markayı kullanmaya devam ettiğini, davalının … ana unsurlu, ‘’…’’, ’’…’’ ve ‘’…’’ marka başvurularında bulunduğunu, müvekkili firma ve başkalarına ait tescilli markalara tecavüz etmeyi sürdürdüğünü beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan; … sayılı “…®” ibareli markanın, 03. Sınıfta 03/06/2014 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu, … sayılı “… …+Şekil” ibareli markanın, aynı sınıfta 10/01/2017 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 20/11/2019 havale tarihli raporda; “… “…” ibareli “…®” görselini içerir … tescil numaralı markanın mal ve hizmet sınıflandırmasına ilişkin tebliğin 03. sınıfında davacı adına tescilli olduğu, “… …” ibareli görselini içerir … tescil numaralı markanın mal ve hizmet sınıflandırmasına ilişkin tebliğin 03. sınıfında davalı adına tescilli olduğu, taraf markalarının asli unsurlarının farklı olmasına karşın, davacı tarafın markasının zayıf marka olarak değerlendirilemeyeceği, davacı yana kullanım konusu yapılan emtialar bakımından ayırt ediciliği yüksek olan markanın davalı yana ait dava konusu markada birebir olarak yer alması nedeni ile markalar arasında iltibas riskinin mevcut olduğu, bu nedenle markaların ve tescil edildiği emtianın benzer olması nedeni ile davalı tarafın … tescil numaralı markasının tüm emtia bakımından hükümsüz kılınması gerekeceği ve davalı tarafın tescilli markasının ve dosya içerisinde sunulan kullanımlarının davacı tarafın markasına tecavüz teşkil ettiği” belirtilmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü ile, davacı markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi ile hükmün ilanına ilişkin davada, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, marka hükümsüzlüğü kararına yönelik olarak sebepler ileri sürdüğü, markaların benzer olmadığını, iltibas ihtimali bulunmadığını, davacının davalı markasının tescil süreci ve kullanımını bildiği halde sessiz kaldığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince dilekçede ileri sürülen istinaf sebepleri ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı markasının 10/01/2017 başvuru ve 03/10/2017 tescil tarihli olduğu, 19/02/2019 dava tarihine kadar, 6769 Sayılı SMK 25/6 maddesinde düzenlenen 5 yıllık sessiz kalma süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin sessiz kalındığına yönelik istinaf gerekçesi yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince, taraf markalarının asli unsurlarının farklı olmasına rağmen, davacı markasının zayıf olarak değerlendirilemeyeceği, ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, davacı markasının davalı markasında birebir yer alması nedeniyle ve tescile konu emtiaların benzer olması nedeniyle iltibas riskinin mevcut olduğu gerekçesiyle hükümsüzlük talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davacı ve davalı markalarının 03. Sınıfta aynı/benzer emtialarda tescilli olduğu ve ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Tescil edilen emtia grubu dikkate alındığında, davacı markasının zayıf ibarelerden bulunmadığı, ayırt edici olduğu ve davalı markasında “…” ibaresinin birebir yer aldığı anlaşılmaktadır. Davalı markasında bulunan “…” ibaresinin anlamının bulunmadığı, “…” ibaresinin İngilizce de “…” anlamına geldiği, anlamsal olarak “…” anlamına geldiği, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır. Markalara konu ürünlerin, aynı/benzer emtialarda tescilli olduğu, ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, alıcının davalının markasını taşıyan ürünü market raflarında gördüğünde her ikisini yan yana getirip karşılaştırma imkanı bulunmadığından ve fiyatı, kullanım alanları nedeniyle hızlı karar verilen ürünlerden olduğundan, davalı ürününün aynı işletmeden gelmiş olabileceği yönünde kanaat oluşabileceği ve iltibas ihtimalinin bulunduğu, davalı markasının 6769 Sayılı SMK 6/1 maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı tarafça hükmün diğer kısımlarına yönelik istinaf sebebi ileri sürülmediği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 17/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.