Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/399 E. 2022/964 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/399 Esas
KARAR NO: 2022/964
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2018/771 E. – 2019/897 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin nakliye, lojistik ve depolama alanında faaliyet göstermekte olduğunu, davalı şirkete depolama ve ardiye hizmeti verdiğini, ilgili depolama hizmetinin davacı şirket tarafından cari hesaplarda kayıt altına alınmış olduğunu, davalı-borçlu ile mutlak bir ticari iş ilişkisi içerisine girmiş olduğunu, davalı şirketin söz konusu borcu yapılan tüm uyarılara rağmen ödemediğini, neticede davalıya ait cari hesap dökümüne göre 25.868,00 TL’ nin davalı şirkete yapılan tüm uyarı ve taleplere rağmen ödenmediğini, davalı-borçlu aleyhine asıl alacağın tahsili maksadıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile icra takip işlemlerine başlanıldığını, aleyhine icra takibine geçilmiş olan davalı-borçlu firmanın borcunu ödemek yerine somut bir gerekçe göstermeksizin borcu olmadığı hatta davacı firmadan alacağı olduğu şeklinde itirazda bulunduğunu, itiraz dilekçesi içeriğinde davacı tarafa borcunun olmadığını, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, yapılan itirazın kötü niyşetli olduğu ve zaman kazanma amaçlı olduğunu beyanla icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan” Depolama Hizmetleri Sözleşmesi” gereğince davacının müvekkili şirkete depoloma hizmeti verdiğini, söz konusu sözleşmeden kaynaklanan ticari ilişki cari hesap şeklinde devam ettiğini, davacı da icra takibine konu borcun sebebine ” 3 adet fatura ve cari hesap alacağı” yazmak suretiyle taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin varlığını kabul ettiğini, Türk Ticaret Kanununun 89. Maddesine göre cari hesap şeklinde çalışan bir hesap düzeninde fatura bazında alacak talebinde bulunulamaz ancak ticari ilişkinin bitip hesabın kesilmesinden sonra bir alacak söz konusu ise o alacağın talep edilebileğinin ifade edildiğini, davalı şirketin cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere gelen icra takip tarihi ve gerekse dava tarihi itibariyle davacıdan 11.223,82 TL alacaklı olduklarını, davalı tarafın davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının da cari hesaba konu alacağını teker teker ve ayrı ayrı isteyemeceğini, davacının alacak iddiasının icra takibine konu olan 3 adet fatura değil davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye ve verilen hizmete aykırı olarak yansıtma geliri açıklaması ile 31/12/2016 tarihinde davalı şirket adına düzenlediği ve davacı şirketin de yasal süresi içerisinde itiraz ettiği 4 adet faturaya dayandırılmış olduğunu, davacının deposunda hasara uğrayan ve bedellerini davacıya fatura ettiği tüketimine ve kullanımına elverişli olmayan ürünlerin tamamının imha için … A.Ş.’ ne gönderildiği ve ürünlerin imha edildiğini, söz konusuimha işlemi için davalı şirkete 973,50 TL tutarında fatura düzenlendiğini, davacı şirketin davalı şirket tarafından düzenlenen hasarlı ürünlere ait toplam 5 adet fatura ile imha gideri olarak düzenlenen faturaya herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin ticari defter ve kayıtlarına işlemiş olduğunu, davacının davalı şirket tarafından düzenlenen faturalara herhangi bir itirazda bulunmayıp söz konusu faturaları ticari defter ve kayıtlarına işledikten sonra taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak yansıtma geliri açıklamasıyla davalı şirkete 31/12/2016 tarihli toplamda 4 adet e-fatura düzenlemiş olduğunu, bu faturalara davalı tarafından itiraz edildiğini, davalı tarafın itiraz ettiği faturaların tutarlarının davalı şirketin davacı adına düzenlediği hasarlı ürünlere ait 26/08/2016, 23/09/2016, 12/10/2016 ve 09/11/2016 tarihli faturalarla aynı olduğunu, davacı tarafın iddiasının aksine kötü niyetli olanın huzurdaki davacyı açan davacı tarafın olduğu, davacı tarafın gerek icra takibinden ve gerekse davadan önce şirket kayıtlarında yapacağı bir araştırma ile davalı tarafın itiraz edilekçesinde belirttiği hususları tespit edebilecekken davalı aleyhine icra takibinin başlatıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.09.2019 tarih ve 2018/771 Esas – 2019/897 Karar sayılı kararıyla; “… davacı alacaklının davalı borçlu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalının takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 25.865,70 TL alacaklı olduğu, davalının ise kendi ticari defterlerine göre davacıdan 11.223,82 TL alacaklı olduğu, davacının takibe konu ettiği 30/09/2016 tarih ve 14.727,34 TL bedelli, 31/10/2016 tarih ve 11.296,85 TL bedelli, 30/11/2016 tarih ve 814,20 TL bedelli, gümrüksüz depolama ardiye hizmeti bedeline ilişkin faturaların davalının ticari defterinde kayıtlı olduğu, ancak davalının daha sonra 4 adet 11.735,93 TL, 1.277,64 TL, 14.028,55 TL ve 10.046,59 TL olmak üzere toplam 37.088,71 TL tutarlı iade faturası kestiği ve bu faturaların davacı tarafın ticari defterine kaydedildiği, bu kayıttan daha sonra davacı tarafça davalının iade faturaları ile aynı tutarda 4 adet faturayı tekrar davalı hakkında düzenlediği ancak davacının düzenlediği bu son 4 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davacının 4 adet faturasının iade faturası olduğu da nazara alındığında mutabakatsızlığa konu bu faturaların davacı tarafından haklı bir sebebe veya davalı ile yapılan bir anlaşmaya istinaden kesildiğinin ispatlanamadığı, her ne kadar davacı vekilince alacağın esasen mutabakatsızlığa konu son 4 adet faturadan değil davalının da ticari defterinde kayıtlı olan takibe konu 4 adet faturaya dayalı sunulan hizmet bedeline ilişkin olduğu iddia edilmiş ise de davalı taraf cevap dilekçesinde iade faturalarına dayanmış olması nedeniyle davacının defterinde kayıtlı olan bu faturaların davacı alacağından mahsubunun gerektiği, yine davacı tarafça davalının iade faturalarına konu ettiği hasara ilişkin iddialarını ispatlayamadığı beyan edilmiş ise de davalının iade faturalarının davacı tarafça ticari defterlere kaydedilmiş olması nedeniyle kendi defterindeki kaydın aksini yazılı delille davacının ispatlaması gerektiğinden bu savunmaya itibar olunmadığı, iddialarının ispatı için davacı tarafa yemin delilinin hatırlatıldığı ancak davacı tarafça yemin deliline dayanılmadığı, Davacının davalıya sunmuş olduğu gümrüksüz depolama ardiye hizmeti alacağından davalının kesmiş olduğu ve davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan iade faturaları tenzil edildiğinde davacının alacağının bulunmadığı, bu nedenle icra takibinin haksız ve yersiz olduğu, takip haksız olmakla birlikte davacının kötü niyetli olarak takip başlattığı ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkil firmanın davalı firmadan olan alacağını, davalı firmaya vermiş olduğu depolama hizmetleri sebebi ile davalı firma adına düzenlenmiş olduğu hizmet faturalarının oluşturduğunu, Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı firma tarafından müvekkil firma aleyhine haksız ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine aykırı olarak düzenlenen, müvekkil firma tarafından depoda hasarlandığı iddia edilen ürünlerin tazmin faturalarından kaynaklandığını, Davalı tarafından düzenlenen bu faturalar e-fatura olup, sisteme otomatik olarak düştüğünü, bu sebeple ancak iade faturası düzenlenerek müvekkil firma kayıtlarından çıkartılabildiğini, 8 günlük yasal süresi içerisinde bu faturalara itiraz edilmemiş olmasının davalı tarafından haksız ve hukuksuz şekilde düzenlenen faturaları hukuka uygun hale getirmeyeceğini, Taraflar arasında Yerel Mahkeme huzurunda yapılan yargılamalar sırasında, davalı firma düzenlemiş olduğu hasar faturaları ile ilgili olarak faturalar ile … AŞ. Tarafından düzenlenen imha tutanağı ile, sevk irsaliyesi dışında bir evrak sunamadığını, ürünlerin müvekkil firmanın gerçekleştirdiği depoculuk faaliyetleri sebebi ile hasar gördüğüne ilişkin tek bir delil ortada olmadığı gibi, faturaların müvekkil firmada depolanan ürünler olup olmadığı, hasarın sebebinin müvekkil firma olup olmadığı, depolanan ürünlerin cinsi, izaydaşda yok edilen ürünlerin bu ürünler olup olmadığı özetle, davalı firmanın bu faturaları haklı, hukuka uygun olarak düzenleyip düzenlemediği hususlurının araştırılmadığını, Davalı firmanın müvekkil firma aleyhine haksız şekilde düzenlediği faturaların hukuki gerekçesini somut deliller ile ortaya koyamamış ve bu faturaların iade faturasına konu edilmiş iken, bahse konu faturaların müvekkil firma alacağından düşülmesi ile müvekkil firmanın davalı firmadan başkaca alacağı bulunmadığı yönünde karar oluşturulması sebebi ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının müvekkil şirket tarafından gönderilen faturaları kendi ticari defter ve kayıtlarına işledikten sonra aradan iyi ay geçtikten sonra müvekkil şirkete aradaki ticari ilişkiye aykırı faturalar düzenlediğini, Müvekkil şirketin bu faturalara süresi içinde yaptığı itirazı dikkate almadan dava açan davacının kötü niyetli olduğunu, buna rağmen mahkemece kötü niyet tazminatı taleplerinin reddedilmesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * Mali Müşavir bilirkişi 25/03/2019 havale tarihli raporunda özetle; yapılan inceleme sonucu davacı ile davalı arasında ticari bir ilişkinin kurulduğu ve aralarında faturalara dayalı cari hesap oluştuğu, davacının ve davalının ticari defterlerini Türk Ticaret Kanunu’ na ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun düzenlemelerine göre usulüne uygun tuttuğu, davacının 2016-2017 yılları ticari defterlerini e-defter sisteminde tuttuğu, Gelir İdaresi Başkanlığı tasdiklerini zamanında yaptığı, davacının davalı adına toplam 118.145,58 TL 15 adet fatura düzenlediği, bu faturaları yasal defterlerine işlediği, davalının davacı tarafından adına düzenlenen toplam 81.56,87 TL adet faturayı yasal defterlerine işlediği, dava konusu 31/12/2016 tarihli toplam 37.088,71 TL 4 adet faturayı yasal defterlerine işlemediği, davalının davacı adına toplam 49.922,04 TL 6 adet fatura düzenlediği, bu faturaları yasal defterlerine işlediği, davacını bu faturaları yasal defterlerine toplam 49.921,24 TL olarak işlediği, davacının davalının adına düzenlediği toplam 37.088,71 TL tutarlı 4 adet faturayı yasal defterlerine 01/12/2016 tarihinde işlediği, davalının davacıya yaptığı toplam 42.358,65 TL 7 adet ödemeyi yasal defterlerine işlediği, davacının bu ödemeleri yasal defterlerine toplam 42.358,64 TL olarak işlediği, davacının defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede, 22/06/2017 icra takibi tarihinde davalıdan 25.865,70 TL alacaklı olduğu, davalının defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede 22/06/2017 icra takibi tarihinde davacıdan 25.864,89 TL davalı kayıtlarına işlemediği 4 adet 37.088,71 TL tutarlı fatura bedelleri düşüldüğünde 11.223,82 TL alacaklı olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı depolama ve ardiye hizmeti kapsamında oluşan alacağa dayalı olarak başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı, davanın haksız olduğundan bahisle reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “…davacının davalıya sunmuş olduğu gümrüksüz depolama ardiye hizmeti alacağından davalının kesmiş olduğu ve davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan iade faturaları tenzil edildiğinde davacının alacağının bulunmadığı, bu nedenle icra takibinin haksız ve yersiz olduğu, takip haksız olmakla birlikte davacının kötü niyetli olarak takip başlattığı ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın reddine” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davaya konu icra takibi “ardiye ücreti alacağı”na dayalı olup, hizmetin davacı tarafından verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece tarafların defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile; icra takibine dayanak olarak gösterilen faturaların ve davalı ödemelerinin her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının defter ve belgelerine göre icra takibi tarihinde davalıdan 25.865,70 TL alacaklı olduğu, davalının defter ve belgelerine göre ise icra takibi tarihinde davacıdan 11.223,82 TL alacaklı olduğu, aradaki farkın davacı tarafından kesilen ancak davalı tarafından iade edilen faturalardan kaynaklandığı; davalının davacı adına düzenlediği 4 adet toplam 37.088,71 TL tutarlı iade faturasının davacı tarafın ticari defterinde kayıtlı olduğu, davacının bu faturalara yasal sürede itiraz etmeyip defterlerine kaydetmesinin davalının “Davacı tarafından depolanan ürünlerde hasar meydana geldiği ve bu nedenle zarara uğradığı” yönündeki iddiasının kabulü anlamına geldiği, aradan iki ay kadar süre geçtikten sonra davacı tarafından aynı miktarda düzenlenen faturaların ise davalı tarafından kabul edilmediği ve yasal sürede iade edildiği de gözetildiğinde alacağın varlığını ispat yükünün davacıya düştüğü, ancak dosyaya sunulan delillerle bakiye alacağın ispat edilemediği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi kararının isabetli olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili “Davacı tarafından sonradan düzenlenen bu faturalara davalının süresi içinde yaptığı itirazı dikkate almadan dava açan davacının kötü niyetli olduğunu, buna rağmen mahkemece kötü niyet tazminatı taleplerinin reddedilmesinin usule aykırı olduğunu.” ileri sürmüş ise de; mahkemenin kötü niyet tazminatı konusundaki değerlendirmesinin de yerinde olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/06/2022