Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/372 E. 2022/892 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/372 Esas
KARAR NO: 2022/892
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2019
NUMARASI: 2018/1031 E. – 2019/825 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip konusu alacağın dayanağının … Bankası Karagümrük Şubesi … müşteri numaralı davacı … Ltd. Şti. hesaplarına banka tarafından haksız bir şekilde bloke konması nedeniyle davacının 52959719 TL hesabında bulunan 29.939,84 TL’nin ödenmemesine ilişkin olduğunu, davacının yapılan son işlem sonrasında hesaplarındaki paranın talep edilmesi üzerine, banka yetkililerince hesaplara bloke konulduğu, bu nedenle işlem yapılmasına müsaade edilmediğini, davacının hesaplardaki para ile ilgili tüm belge ve bilgileri sunmasına karşılık davalı bankaca bir mahkeme kararına dayanmayan blokenin devam ettirildiğini, paranın ödenmesine yönelik Beşiktaş …Noterliği’nin 19/09/2018 tarih ve … numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini ancak adli mercilerce verilmiş hiçbir karar olmaksızın cevabi ihtarnamede taleplerine konu işlemin 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanması ve Önlenmesi Hakkında Kanunun 29/A maddesince ertelendiği ve bu sebepte firma hesaplarında işlem gerçekleştirilmeyeceğinin bildirildiğini, paranın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin hisselerinin ve temsil yetkisi ile birlikte devrolduğunu, şirketin eski yetkililerinin hesaptaki bakiyeyi tahsil edebilecekleri bildirilmiş olmasına karşılık, şirketin yetkililerin hesaptaki parayı çekmekten imtina ettiklerini, dolayısıyla banka aleyhine yapılan icra takibinin ve itirazın iptali davasının müsebbibinin banka değil davacının kendisinin olduğunu, hesap bakiyesi serbest olan davacının banka aleyhine dava ve yargılama giderine neden olanların davacı firma yetkilileri olduğu, davanın konusuz olduğunu, ilk fırsatta dava konusu alacağın şirket yetkililerin başvurması halinde ödenebileceğinin davacı şirkete bildirildiğini, bu bildirime rağmen davacı şirketin kazai yola başvurarak bankanın aleyhine sonuç doğuracak hale neden olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31.10.2019 tarih ve 2018/1031 Esas – 2019/825 Karar sayılı kararıyla; “Banka kayıtları üzerinde yapılan mali incelemeyle de tespit edildiği üzere davacının banka hesabında bulunan 29.939,34 TL’ye 07/05/2018 tarihi itibariyle bloke konulduğu, işlem gerekçesinin 5549 Sayılı Kanun’un 19/a maddesine dayandırıldığı, davacının mevduat hesabına ilişkin taleplerinin bu sebeple reddedildiği ve bankanın yaptığı ihbarın resmi makamlar nezdinde 26/09/2018 tarihinde tamamlanarak söz konusu blokenin 17/10/2018 tarihi itibariyle kaldırıldığı sabit niteliktedir. Bilirkişi raporunda da değinildiği üzere bu içerikteki bir bloke işleminin bankanın şüphe duyduğu işlemler için yapabileceği bir tasarruf niteliğinde olsa da bir güven kurumu olmaları hasebiyle yetkili makamlara suç unsuru malvarlığını aklama gibi ciddi bir başvuru yapılması bu yönde yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılmasını gerektirir. Banka bilirkişi incelemesinde şüphe uyandıran kanaatini destekler nitelikte ilgili birimlere başvuru yapmadan önce gerekli inceleme ve araştırmayı yaptığına dair dosyaya geçerli bir kanıt sunmamıştır. Konuya dair ispat yükünün davalı bankada olduğu açıktır. Ancak iddiayı haklı kılar nitelikte somut ve geçerli bir delil yoktur. Bu minvalde davacının altı ay müddetle parasını kullanamamasından kaynaklanan sorumluluğun bankaya ait olduğunun kabulü gereklidir. Gerekçe dahilinde yapılan ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınmasıyla birlikte dava tarihi itibariyle itirazdan feragat edilmediğinden dava açılmasına hukuki yarar olduğunun kabulüyle itirazın iptaline karar verilmiş, alacak likit ve belirlenebilir olup tespiti yargılamaya muhtaç olmadığından icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacı tarafından hesaptaki blokenin kaldırılması için dava açılması gerekirken, hesaptaki tutarın iadesi talebiyle icra takibi ve akabinde itirazın iptali davası açmasının usule aykırı olduğunu, … tarafından davacının hesaplarına bloke koyulması hususunda karar verilmiş olup, müvekkil banka tarafından bu karar doğrultusunda işlem yapıldığını, banka ile resmi kurumlar arasında yapılan yazışmalar sonucunda davanın açıldığı tarih olan 08.11.2018 tarihinden önce (17.10.2018) davacı hesaplarındaki blokenin kaldırıldığını, ancak davacı tarafın başvurusu olmadığından ödemenin yapılamadığını, …’a yazı yazılmadan ve hesaba bloke koyulmasına dair talimatlar talep edilmeden verilmiş olan kararın hukuka aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi …’nin 13/09/2019 tarihli raporunda; “İcra ile talep edilen anapara tutarı olan 29.939,84 TL ve daha sonra blokeli hesaba gelen havale tutarlarını davacıya ödemesine karşılık takipte talep edilen diğer ferileri ödemediği, takip dosyasının kapanmadığı. davalı bankanın kapanmayan takip tutarından sorumlu olduğu, 3095 Sayılı Kanun çerçevesinde takip tarihine kadar işlemiş faizin talebe bağlı kalarak 223,93 TL olduğu, takip tarihinden anaparanın ödendiği 15/02/2019 tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun çerçevesinde TCMB tarafından ilan edilen oranlarda gecikme faizi uygulanabileceği” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı davalı bankadaki parasının haksız bloke edilmesi nedeniyle bedelin tahsili amacıyla başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı, davanın haksız olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından; “… bu içerikteki bir bloke işleminin bankanın şüphe duyduğu işlemler için yapabileceği, ancak bir güven kurumu olmaları hasebiyle yetkili makamlara suç unsuru malvarlığını aklama gibi ciddi bir başvuru yapılması ve bu yönde yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılmasının gerektiği, davalı bankanın şüphe uyandıran kanaatini destekler nitelikte ilgili birimlere başvuru yapmadan önce gerekli inceleme ve araştırmayı yaptığına dair dosyaya geçerli bir kanıt sunmadığı, ispat yükünün davalı bankada olduğunun kabulünün gerektiği, yapılan ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınmasıyla birlikte dava tarihi itibariyle itirazdan feragat edilmediğinden dava açılmasına hukuki yarar olduğunun kabulüyle itirazın iptaline, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne” karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davalı bankanın haksız ve mesnetsiz olarak uyguladığı blokaj işlemi nedeniyle zararlarının tazminini talep ederken, davalı banka, hesaba haklı nedenle bloke konduğunu ve dava tarihinden önce blokenin kaldırıldığını savunmuştur. Davalı banka tarafından bu içerikteki bir bloke işleminin yapılabilmesi için, şüphe duyduğu işlemler nedeniyle yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmekte iken, davalı tarafından bu hususun ispatına yönelik delil sunulmamıştır. Her ne kadar davalı vekili istinaf dilekçesinde “… talimatı doğrultusunda bloke işlemi yapıldığını” ileri sürmüş ise de; davalı cevaplarında bu konuda bir beyan ve savunmaya yer verilmemiş olup, yargılama sırasında da davalı tarafından bu hususa ilişkin sunulmuş bir delil de bulunmadığından, mahkemece blokenin haksız olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı banka tarafından blokenin davadan önce kaldırıldığı beyan edilmiş ise de, davacının blokenin kaldırılması istemli 19.09.2018 tarihli ihtarnamesine davalı tarafından verilen 02.10.2018 tarihli cevabi ihtarname ile “Talep edilen işlemin 5549 Sayılı Kanunun 19/A maddesine göre ertelendiği”nin bildirildiği, bu nedenle davacı tarafından 09.10.2018 tarihinde icra takibinin başlatıldığı, davalı banka tarafından ise bu tarihten sonra (17.10.2018 tarihinde) blokenin kaldırıldığı anlaşılmıştır. Blokenin kaldırılmasının açıklanan süreçte ve icra takip tarihinden sonra kaldırıldığı dikkate alındığında, davalının icra takibi açılmasına sebebiyet verdiği ve takip alacağının tüm ferileriyle birlikte değerlendirilmesi zorunluluğu bulunduğu gözetildiğinde, davacının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğu ve yapılan ödemelerin icra dosyasının infazı aşamasında gözetilmesi yönündeki mahkeme kararı da yerinde olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 2.045,19 TL harçtan, peşin alınan 511,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.533,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/05/2022