Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/361 E. 2022/891 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/361 Esas
KARAR NO: 2022/891
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2019
NUMARASI: 2018/510 E. – 2019/1381 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/03/2018
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıların babası olduğunu, müvekkili tarafından imza edilmiş, üzerinde 150.000 ve adres yazılı bulunan boş senedin davalılar tarafından doldurularak üzerine vade ve tediye tarihi atılarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus ödeme emri ile icra takibine konulduğunu, davalıların, davacının eski oturduğu ve yılbaşında henüz taşındığı adresine, orada bulunmaması sebebiyle ise mernis adresine tebligat çıkararak takibi kesinleştirdiğini, ancak davacının 01/01/2018 tarihinden itibaren farklı adreste oturduğunu ve davalıların da bunu bildiğini, bono incelendiğinde çıplak gözle dahi vade ve tediye tarihini içeren rakamların senet üzerindeki diğer yazı ve rakamlara benzemediğini, müvekkilinin sadece 150.000 Euro ve adresteki yazıları eli ile yazdığını, senet üzerinde vade tarihi olarak görülen 01/02/2018 ile tediye tarihi olarak görülen 01/10/2014 tarihini yazmadığını, senet üzerine bunların sonradan ilave edildiğini, senette oynama olduğunu ve senedin dolayısıyla takibin bu sebeple iptali gerektiğini, ayrıca vade tarihi ile tediye tarinin ayrı ayrı tarihler olduğunu, senedin üzerinde tanzim yeri ve tarihi olmadığından kambiyo senedi niteliğinde bulunmadığını, ayrıca 2004 yılında üniversitede okuyan ve çalışmayan davalıların babalarına borç vermelerinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, müvekkilinin davalılara İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve haksız ve üzerinde oynama yapılmış senet ile icra takibi yapıldığı için tazmianta hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde ödeme emrinin borçlunun mernis adresine gönderildiğini, tebligat kanununa uygun tebliğ edilen ödeme emrinin bir ajitasyon aracı olarak kullanılması ve davacının kendi öne sürdüğü ihmalkarlığının müvekkillerine yükletme çabasını kabul etmediklerini, takibe konu kambiyo senedinin geçerli bir senet olduğunu, davacının bedel ve imzaya herhangi bir itirazının olmadığını, davacıya ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen İcra Hukuk Mahkemesine de herhangi bir dava yolu ile borca itirazda bulunmadığını, senette düzenleme yerinin mevcut olduğunu, davacının tüm iddialarının hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarih ve 2018/510 Esas – 2019/1381 Karar sayılı kararıyla; “…dava konusu senedin kambiyo senedi vasfında olmaması, borç sözleşmesinin ve kambiyo senedinin TBK.’nın 27/1. maddesi gereğince kesin hükümsüz olması nedenlerinden dolayı davalılar tarafından davacı aleyhine bu senede dayalı olarak yapılan icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ve yargılama sırasında icra dosyasına borcun ödenmesi sebebiyle davacının istirdat talebinin kabulü ile, icra dosyasına yapılan 812.459,25 TL ödemenin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Davanın açılan menfi davası olması ve yargılama sırasında istirdat davasına dönüşmesi nedeniyle ve davalıların geçerli olmayan borç sözleşmesine ve kambiyo senedine dayalı olarak ve gerçekte borçlu olmadığını bildikleri babaları hakkında icra takibi yapmaları nedeniyle kötü niyetli oldukları kabul edilerek davacının kötü niyet tazminatı talebinin İİK’nın 72/5-6 maddeleri gereğince kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Takibe konu senedin üzerinde düzenleme ve vade tarihinin bulunduğu tarafımızca sunulan borç ikrarı belgesi ile kanıtlanmış olup, ispat yükünün yer değiştirdiğini, Yerel Mahkemenin ‘Senette düzenleme tarihinin bulunmadığı ve senedin kambiyo vasfında olmadığı’ tespitinin hatalı olduğunu, takibe konu senet üzerinde iki farklı tarih bulunmakta olup, bu tarihlerden 01.02.2018 tarihinin vade tarihi olduğu, diğer tarih olan 01.10.2004 tarihinin ise senedin düzenleme tarihi olduğunu, ayrıca davacıya ait 01.10.2004 tarihli borç ikrarı belgesi ile düzenleme tarihinin 01.10.2004 tarihi olduğunun da ispatlandığını, Davacının borç ikrarını içeren belgenin yerel mahkemece yanlış değerlendirildiğini, Sözleşmenin, iki ya da daha fazla kişi arasında yapılması gerektiğini, tarafımızca sunulan belgenin ise davacının borcunu ikrar ettiği bir belge olduğunu ve belgenin tek imzalı olup, sözleşme niteliğinde olmadığını, bu nedenle belgenin sözleşme niteliğinde olmaması sebebiyle Mahkeme’nin Türk Borçlar Kanunu 27/1 maddesine atıf yapması mümkün olmadığını, Kabul etmek anlamına gelmemekle birlikte biran için bu maddenin davacı borçlu …’nın medeni haklarını kısıtladığı düşünülse dahi borç ikrarı belgesinin tamamının kesin hükümsüz olduğu sonucuna ulaşılamayacağını, hükümsüz olduğu düşünülen maddenin ikrar belgesinde dikkate alınmaması sonucunda, davacının borçlu olduğu ikrarının geçerliliğini koruyacağını, Tarafımızca sunulan borç ikrarı belgesinin davaya etkisinin hem senette bulunan 01.10.2004 tarihinin senet düzenleme tarihi olduğu hem de davacının müvekkillere olan borcunu ikrar etmesi olduğunu, Davacının senetteki imzaya itiraz etmediği ve müvekkillere borçlu olduğunu belge ile ikrar ettiği göz önüne alındığında, mahkemece müvekkiller aleyhine kötüniyet tazminatı hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; davalılar … (…) ve … (…) tarafından davacı aleyhine 150.000 Euro bedelli bonoya istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davacının … Bankası hesabından icra dosyasına 02/04/2018 tarihinde 812.459,25 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. *İcra takibine konu senedin; vade tarihinin 01/02/2018, tediye tarihinin 01/10/2014 olduğu, 150.000 Euro bedelli olduğu, borçlunun davacı, lehtarlarının ise davacılar olduğu, düzenleme tarihi içermediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit (ödeme nedeniyle istirdat) davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “…dava konusu senedin kambiyo senedi vasfında olmaması, borç sözleşmesinin ve kambiyo senedinin TBK.’nın 27/1. maddesi gereğince kesin hükümsüz olması nedenleriyle davacının borçlu olmadığının tespitine ve yargılama sırasında icra dosyasına borcun ödenmesi sebebiyle davacının istirdat talebinin kabulüne, icra dosyasına yapılan 812.459,25 TL ödemenin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davalıların geçerli olmayan borç sözleşmesine ve kambiyo senedine dayalı olarak ve gerçekte borçlu olmadığını bildikleri babaları hakkında icra takibi yapmaları nedeniyle kötü niyetli oldukları kabul edilerek davacının kötü niyet tazminatı talebinin İİK’nın 72/5-6 maddeleri gereğince kabulüne” karar verilmiştir. Hüküm davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece toplanan delillere göre, “…dava konusu senedin kambiyo senedi vasfında olmaması, borç sözleşmesinin ve kambiyo senedinin TBK.’nın 27/1. maddesi gereğince kesin hükümsüz olması nedenleriyle davacının borçlu olmadığının tespitine ve yargılama sırasında icra dosyasına borcun ödenmesi sebebiyle davacının istirdat talebinin kabulüne” dair karar verilmiş olması isabetli olduğundan, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının kızları olan davalıların “İmzası davacı kabulünde olan bonoyu tahsile koymalarında” kötüniyetli olduğunun kabulü hatalıdır. Davalılar vekili tarafından dosyaya sunulan 01.10.2004 tarihli davacı taahhüdünü içeren belge de dikkate alındığında, alacağının varlığının hukuksal açıdan tartışmalı olduğu ve bu nedenle davalıların takip ve dava haklarını kullanmalarının kötüniyetli olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2019 tarih, 2018/510 E. – 2019/1381 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-a) Davanın KABULÜ İLE, davacının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu senetten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespiti ile, bu dosyada yaptığı ödeme olan 812.459,25 TL nin ödeme tarihi olan 02.04.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, b) Şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesine göre alınması gereken 55.499,09 TL harçtan peşin alınan 13.874,78 TL harcın mahsubu ile, eksik olan 41.624,31 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 12.045,12 TL peşin harç ve 1.829,76 TL tamamlama harcı toplamı 13.910,68 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 46.448,37 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yapılan 790,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 8-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalılara iadesine, 9- İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 152,80 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 10-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 11-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/05/2022