Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/343 E. 2022/890 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/343 Esas
KARAR NO: 2022/890
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2019
NUMARASI: 2017/7 E. – 2019/1053 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından dolayı davalılar aleyhine açtıkları menfi tespit davasının kabulünü, icraya konulan konusuz kalan çek karşılığında herhangi bir borçlarının olmadığının tespitini, dava konusu çekin iptalini, dava konusu çekin tahsili halinde davacıların ilerde telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacakları muhtemel olduğunda dava konusu çekin teminatsız veya teminatlı olarak, teminatı da davalı alacaklının haciz koyduğu davacılara ait olan gayrimenkulleri teminat olarak gösterdiklerini bu gayrimenkulleri sayın mahkemece teminat olarak kabul edilmesini, icra takibinin durdurulması ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini, mahkeme masrafı ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların açmış olduğu bu davanın icra takibini kötüniyetle sürüncemede bırakmaya matuf olduğunu, davacıların dilekçesindeki beyanları da tamamen borçtan kurtulmak amacıyla uydurulmuş senaryodan ibaret olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, davacıların %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmelerini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili beyan dilekçesinde özetle; dava konusu olan çekin davacının da belirttiği gibi bir taşınmaz satımına aracılık eden davacılara, taşınmaz maliki olan satıcıya teslim edilmesi için müvekkili tarafından verildiğini, daha sonra davacıların müvekkiline garantör olmak amacıyla çekin arkasını ciroladıklarını, ancak satıcı nakit para isteyince işbu çek ile alışveriş gerçekleşmediğini, davacıların kendi cirolarını iptal etmeksizin çeki müvekkiline iade ettiğini, müvekkilinin davalı …’dan … Model … plakalı aracı satın aldığını ve karşılığında dava konusu çeki verdiğini, müvekkilinin çeki …’a verirken davacıların cirosunu silmeyi unuttuğunu, ciroları silmeyi unutmanın müvekkilinin kesinlikle kasten yaptığı bir durum olmadığını, tamamen dikkatsizlik neticesi olduğunu, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin24.10.2019 tarih ve 2017/7 Esas – 2019/1053 Karar sayılı kararıyla; “Davalı … tarafından davacı … lehine keşide edilerek taraflar arasında ki arsa satışında kullanılmak üzere düzenlenen çekin arsa satışının peşin ödeme ile gerçekleşmesi üzerine kullanılmayarak davalı …’e teslim edildiği, davacıların çeki iade ederken cirolarını silmedikleri, davalının daha sonraki tarihlerde çekin keşide tarihini değiştirerek, … model … plakalı aracın satışı karşılığında diğer davalı …’e verdiği, …’in de aracın tescilini davalı …’ün isteği üzerine dava dışı …’a yaptığı, vadesinde alacağını tahsil edemeyen davalı …’in çekin karşılıksız çıkması, alacağını tahsil edememesi üzerine çekte imzası bulunanlara karşı icra takibi başlattığı, davacılar tarafından menfi tespit davası açılması ve davalı … hakkında suç duyurusunda bulunulmasından sonra davalının icra takibine konu borcu ödediği ve icra takip dosyasının harici tahsil kaydı ile kapatıldığı, davalı … vekilinin 22/06/2017 tarihli beyanı ile icra dosyasındaki borcu haricen davalı alacaklı …’a ödediklerini, davalının da icra dosyasına haricen tahsil beyanında bulunarak dosyanın harcını yatırarak dosyayı kapattığını, ayrıca beyanında müvekkilinin davacılardan icra takibine konu olan dava konusu çekten dolayı herhangi bir alacağının olmadığı, davacıların müvekkiline herhangi bir borcunun bulunmadığı, çekin tarihi geçtiği için 3. Şahsa cirolanma ihtimali de kalmadığı, müvekkilinin davacılara yönelik rücu hakkında feragat ettiğine ilişkin beyanda bulunduğu, davanın icra takibine konu çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu ve icra takibinin tahsil kaydı ile kapatıldığı anlaşıldığından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı dava açmakta haklı olduğundan davalı … vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331. maddesinin birinci fıkrası “davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” şeklinde düzenlenmiştir. Yasada düzenlenen bu madde doğrultusunda, davanın açıldığı tarihte haksız olduğu tespit edilen taraf yargılama giderini ödemekle yükümlü olacaktır. Bu sebeple mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. (Yargıtay 3. H.D 2018/1189 Esas, 2019/6544 Karar, Yargıtay 4. H.D. 2019/2556 Esas, 2019/4581 Karar) İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir. (Yargıtay 3. H. D. 2017/16698 Esas, 2019/4701 Karar) Davalı alacaklının davacılar ve diğer davalıya karşı başlattığı icra takibinin davalı …’in ödeme yapması üzerine tahsil ile harici kapatıldığı, ceza davası, mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller ile tarafların beyanları bir arada değerlendirildiğinde; davalı … ile Davalı …’in birbirlerini tanıdıkları ve aralarında davacıların aleyhine işbirliği yapıldığı hususunun ispat edilemediği, icra takibine konu alacağın çekten kaynaklandığı, çekin kambiyo senedi olduğu ve illetten mücerret olduğu, davacıların davalı … hakkında suç duyurusunda bulunmadığı, ceza yargılamasının yalnız davalı … hakkında yürütüldüğü, dava konusu çek karşılığında satın alınan aracın tescilinin taraflar haricinde başka bir şahsa devredilmiş olmasının kötü niyeti göstermediği dolayısıyla eldeki davada; davacıların, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, ancak yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden yapılan değerlendirmede; davalı …’un alacağını tahsil etmek amacıyla başlattığı icra takibinde haklı olduğu ve davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşıldığından aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemiş, davada kendisini vekil ile temsil etmiş olması dolayısıyla lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş, davalı …’ün ise davacıların çekten dolayı borçlu olmadığını bildiği, borcunu ödememesi dolayısıyla davacılar hakkında icra takibi başlatılmasına ve davanın açılmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmiş, davacıların davada kendisini vekil ile temsil etmiş olması dolayısıyla lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemece davalı … vekili için verilen vekalet ücretinin haksız olduğunu, çünkü bu davalının diğer davalı … ile arkadaş olduğu ve işbirliği içinde çeki tahsile koyduğunu, Mahkeme kararının diğer yönlerden isabetli olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında; takip alacaklısı davalı … tarafından 30/10/2016 keşide tarihli … seri nolu çeke dayalı 73.710,00 TL alacak ve 7.371,00 TL karşılıksız çek tazminatı, 221,13 TL komisyon, 481,60 TL ihtiyati haciz ve vekil ücreti, 233,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 82.016,98 TL’nin tahsili için davacılar, davalı …, … ve … Ltd. Şti aleyhine takip başlattığı anlaşılmıştır. *Takibin dayanağı olan çekin incelenmesinde; … Bankası Taşdelen İstanbul Şubesine ait 30/10/2016 keşide tarihli … seri nolu 75.000,00 TL bedelli çekin keşidecisinin dava dışı … Ltd. Şti, lehdarının davacı … olup, çekin şeklen lehdar cirosu ile dava dışı …’a, ondan diğer davacı …’e, ondan davalı …’e ciro edildiği, çekte en son davalı …’un cirosunun bulunduğu, çekin bankaya ibraz edildiği ve karşılıksızdır işlemi yapıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “…icra dosyasının davalı … tarafından haricen ödeme nedeniyle kapatılmış olması ve davalı …’ün beyanları uyarınca davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekili hükmü sadece “Davalı … lehine verilen vekalet ücreti yönünden” istinaf etmiş olmakla bununla sınırlı olarak yapılan incelemede; davacılar tarafından davalı …’e iade edilen ve cirosu iptal edilmeyen çekin davalı … tarafından keşide tarihi değiştirilerek davalı …’a ciro ettiği, çekin karşılıksız çıkması nedeniyle bu davalı tarafından çekte imzası bulunan tüm borçlulara yönelik davaya konu icra takibini açtığı, mahkemece toplanan deliller ve (beraat kararı ile sonuçlanan ve kesinleşmiş olan) İstanbul Anadolu 6.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/109 Esas – 2017/164 Karar sayılı dosyası kapsamından “Davalıların işbirliği içinde hareket ettiğinin tespit edilememiş olması” karşısında, davacıların çekteki cirosunun iptal edilmemiş olması nedeniyle görünüşte geçerli ciro silsilesine göre çeki iktisap eden ve kötüniyetli olduğu ispat edilemeyen davalı …’un icra takibi yapma hakkına sahip olduğu ve işbu menfi tespit davasının açılmasına sebebiyet vermediğinin kabulü zorunludur. Tüm bu açıklamalar ışığında mahkemenin vekalet ücretine ilişkin kararı isabetli olduğundan, davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davacılardan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/05/2022