Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/312 E. 2022/1120 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/312 Esas
KARAR NO: 2022/1120 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalının dava dışı … Ltd. Şti. aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nde … E. sayıyla başlattığı takibin talimatı olan Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … T. sayılı dosyasında 15,09.2017 tarihinde müvekkiline ait şahıs şirketinin faaliyet yürüttüğü … Caddesi, … Sokak, No:…, İzmit adresine hacze gelindiğini; haciz zamanında müvekkilinin işyeri dışında olduğunu; çalışanı …’nin adreste “…” adına şahıs şirketi bulunduğunu; … Ltd. Şti. ile müvekkilinin bir ilgisi olmadığını; müvekkilinin ortaklıktan ayrılarak dava dışı … Ltd. Şti. ile bağlarını tamamen kopardığını; haciz işlemine muvafakat edilmediğini beyan ederek tutanağa geçtiğini; davalı vekilin evrak incelemesi talep ettiğini; sadece müvekkilinin eski ortağına ilişkin kimlik fotokopisi ile 2012 yılından kalma üç adet noter makbuzu tespit edildiğini; bu belgelerden hareketle şirketle organik bağı olduğu iddia edilerek müvekkilinin işyerindeki makine ve cihazların haksız olarak haczedildiğini; bunun üzerinde İstihkak iddiasında bulunduğunu; İstanbul Anadolu 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/463 E. sayılı dosyasında haczedilen menkullerle ilgili olarak takibin devamına karar verildiğini; 11.10.2017 tarihinde Kocaeli … İcra Müdürlüğünde aynı dosyasından yeniden hacze gelindiğini; borcun tamamının ödenmemesi halinde, tüm menkullerin muhafaza altına alınacağının bildirildiğini; borcu kabul etmemekle birlikte diğer yasal hakları saklı kalmak kaydıyla esas dosyasına 11.10.2017 tarihinde 20.900,00 TL ödeme yapıldığını; … Ltd. Şti.’nden müvekkilinin 20.03.2017 tarihinde ortaklıktan ayrıldığını, mevcut hisselerini …’e devrettiğini; müdürlük görevinin sona erdiğini; anılan şirketle bağları sona erdikten sonra şahsi kefaletlerin kaldırılması için kredi çekilen bankalara ihtarname gönderildiğini; bahse konu şirketin Kartal’da faaliyet gösterdiğini; müvekkilinin 20.10.2011 tarihli işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı ve 10.10.2011 tarihli faaliyet belgesi ve vergi levhasından anlaşılacağı üzere İzmit’te faaliyet gösterdiğini; ortaklık sona ermemiş olsa bile Limited Şirket ortaklarının şirket borcundan sorumlu olmadıklarını; TBK.m.78/1 hükmü uyarınca haciz tehdidi adlında ödenmek zorunda kalınan 20.900,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Keşidecisi … Ltd. Ştı., … Ltd. Şti. olan ve ciro yoluyla müvekkili tarafından temlik alınan çekin tahsil edilememesi sebebiyle İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğü’nde takip başlatıldığını; Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün dosyasından haciz işlemi gerçekleştirildiğini; davacı adına İstihkak iddiasında bulunulması sebebiyle İstanbul Anadolu 16. icra Hukuk Mahkemesinin 2017/463 E. sayılı dosyasından takibin devamına karar verildiğini; davacı tarafından yapılan Ödeme neticesinde 11.10.2017 tarihinde dosyanın infaz edilerek kapatıldığını; öncelikle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini; şubeye husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını; davacı tarafından müvekkili aleyhine ikame edilen bir istihkak davası bulunmadığını; İİK,m.96/3 hükmü uyarınca malının haczine muttali olan üçüncü şahsın ıttıla tarihinden itibaren 7 gün İçinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde bu iddiayi ileri sürme hakkını kaybettiğini; faktoring sözleşmesinden de görüleceği üzere borçlu şirketle faktoring sözleşmesinin 28.12.2016 tarihinde akdedildiğini; ilgili sözleşmenin davacının şirket ortaklığından ayrılmasından önce düzenlendiğini; davacının borçlu şirkette bulunan ortaklığını devrederek ayrıldığı yönünde herhangi bir bildiri olmadığını; işyerinde ortağın kimlik fotokopisinin bulunduğunu; bu durumun davacının şirket adına işlem yaptığını gösterdiğini; öte yandan, hisse devir bedellerinin ödendiğine ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını; 15.09.2017 tarihli haciz sırasında borçluya ait muhasebesei ve mahrem nitelikli evrak bulunduğunu; İİK.m.96-97 uyarınca mülkiyet karinesinin borçlu ve dolayısıyla alacaklı müvekkili lehine olduğunun borçlu şirket yetkilisi ve ortağı … ve borçlu şirkete ait 3 adet noter makbuzu aslı bulunduğunu; anılan belgelerin bahse konu yerde bulunmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; borçluyla beraber muvazaalı işlemleri birlikte gerçekleştirdiğini; öte yandan 15.09.2017 tarihli haciz sırasında haczedilen her hangi bir fatura sunulmadığını; davacı ve borçluların iştigal alanının estetik ve güzellik salonu işletme işi olup, davacı ve borçlunun aynı alanda faaliyet gösterdiğini; davacının borçlu şirketteki hisseleri devretme sebebinin alacaklılardan mal kaçırma iradesine yönelik olduğunu; müvekkili şirketin dava konusu çeke ilişkin alacağının yasa ve yönetmeliklere uygun tevsik ettiğini; borçluyla şirket arasında düzenlenen fatura tevsik edildikten sonra müvekkili şirket tarafından çekin temlik alındığından bahisle yerinde olmayan davanın reddiyle, davacının % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… her ne kadar somut olayda dava dışı borçlu sebepsiz zenginleşmiş ise de davalı Factoring şirketinin Finansal Kiralama Factoring ve Finansman Şirketlmeri Kanunu gereğince takip borçlusu ile yapmış olduğu sözleşme ve sözleşme ekindeki faturalardan davacı adresinin borçlu ile bir ilgisinin bulunmadığını bilebilecek ve özen sorumluluğu ile bilmek zorunda olan taraf olduğu, davacının borçlu olmadığı bir parayı davalıya ödediği , herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu,bir hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzeninde korunamayacağı (MK 2) ilkesinden hareketle davacı tarafından ödenen 20.900,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline..” şeklindeki karar ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin alacağını tahsil etmiş olması nedeni ile sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyeceğini, Y.4HD 2015/16289, 2016/3744 K sayılı ilamında “davacının sebepsiz zenginleşme kuralına göre dosya borçlusundan geri isteme hakkı bulunduğu ve dosya alacaklısının sebepsiz zenginleşen olmadığını” açıklandığını, istirdat isteminin takip borçlusu tarafından yöneltilebileceğini, sebepsiz zenginleşmeye göre talepte bulunulabilmesi için davalının takip alacaklısı değil takip borçlusu olması gerektiğini, -Dava dilekçesine göre konunun sebepsiz zenginleşemeye dayalı olduğunu ve davanın husumetten reddi gerektiğini, -Yerel mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu, İİK gereğince 3.kişinin adresinde haciz uygulaması yapılabileceğini, istihkak iddiası yönünden İİK 79, 97 md gereğince icra dairesi ve mahkemesince değerlendirme yapılabildiğini, İstanbul Anadolu 16.İcra HM 2017/463, 2017/657 K sayılı dosyasında istihkak iddiası yönünden takibin devamına karar verilerek davacıya istihkak davası açma külfeti yüklenildiğini, – müvekkili şirketin yaptığı istihbarat çalışması neticesinde borçlu şirketin haczi kabil malı bulunmadığı, şirketin içinin boşaltıldığı, davacının 28.12.2016 tarihinde faktoring sözleşmesi tarihinde ortağı olduğu şirketin borçlarını ödememek için 20.03.2017’de hisse devri yaparak şirketli bağını koparmış gibi gösterdiğini, davacının Kocaeli’nde estetik sektöründe faaliyet göstermeye devam ettiğini, bu adreste mal kaçırılmış olabileceği tespit olunduğunu, davacının borçlu ile hiçbir bağı olmayan üçüncü kişi konumunda olmadığını, – Alacağı tahsil amacıyla dosya borçlusunun tespit edilen ve faaliyetine devam ettiği düşünülen adreslerinde haciz uygulanmasının TMK 2 md aykırılık teşkil etmeyeceğini, gerekçenin bu yönü ile de hatalı olduğunu, -Yargıtay’ın kararlarına göre alacaklılardan mal kaçırmak için yapılan muvaazalı işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceğinin vurgulandığını, -İcra HM takibin devamına karar veridğini, mahkemenin “adresin borçlu ile ilgisi bulunmadığını bilebilecek ve özen sorumluluğu ile bilmek zorunda olan taraf olduğu” şeklindeki gerekçesinin de kabul edilemeyeceğini, -Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi gereğince şirketleri alacaklılardan borç ve kredi alma aracı gören şirketlerin içini boşaltarak ödememe yoluna giden şirket ortağı gerçek kişilerin bu borçlardan şahsen sorumlu olduğunun kabul edildiğini, -Müvekkilinin alacağını tahsil için kanunen kendisine tanınan müracaat hakkını kullandığını, sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceğini, -Davacının istihkak davası açmadığını, İcra HM takibin devamına karar verildiğini, davacının ispata muhtaç iddialarına dayalı davasının reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava,- icra baskısı altında ödendiği iddia olunan bedelin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; davalı … AŞ tarafından dava dışı … AŞ, ..LTD ŞTİ aleyhine; 18.750TL bedelli 18.08.2017 tarihli çek bedeli ve ferilerin tahsil için takip başlatıldığı, davalının takipte taraf olarak yer almadığı, 15.0.2017’de davacı işyeri adresinde Kocaeli İcra md tarafından haciz işlemi yapıldığı, mahalde borçlu şirket adı geçen 26.07.2012 tarihli 5 adet noter makbuzu ve dava dışı borçlu şirket yetkilisinin kimlik fotokopisi olduğunun tutanağa bağlandığı, istihkak iddiası yönünden İStanbul Anadolu 16.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/463, 2017657 Karar sayılı, 05.10.2017 Tarihli ilamı ile istihkak iddiasının şüpheli görünmesi nedeni ile üçüncü kişinin tefhim/tebliğden itibaren 7 gün içinde dava açmakta muhtariyeti ile takibin devamına karar verildiği, Mahal icra dairesinin talimat yazısına istinaden 11.10.2017’deki haciz işleminde ise davacının borcu kabul etmemekle birlikte ihtirazi kayıtla 20.900TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; davacının istirdat isteminin takibe dayalı olmayıp sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı olduğu dikkate alındığında iddia kapsamına göre tarafların husumeti bulunmakla usule ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Esasa ilişkin istinaf istemine gelince; davacı haciz mahallinde istihkak iddiasında bulunmuş ise de, İcra Hukuk Mahkemesi’nin takibin devamına karar verdiği, dosyaya yansıyan belgelere göre davacının yargılama sırasında takibin devamı kararına muttali olduğu ancak davacı tarafından istihkak davası açıldığına ilişkin herhangi bir iddia ve belgenin bulunmadığı, salt ihtirazi kayıtla ödeme yapılmasının iddianın ispatı için yeterli olmadığı dikkate alındığında mevcut delil surumuna göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davalının istinaf isteminin kabulüne, HMK 353/1-b-2 md gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1167 Esas, 2019/1079 karar sayılı, 24.09.2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, 3- Davanın REDDİNE, -Davalının tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine, -Alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 356,92 TL harçtan mahsubu ile artan 276,22 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, -Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, -Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 53,40 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 174,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- Artan gider avansının istek halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.