Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/310 E. 2020/860 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/310 Esas
KARAR NO : 2020/860 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2019
NUMARASI : 2019/96 E., 2019/98 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 03/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Talep eden vekili dilekçesinde: davaya konu tasarım da; müvekkilimizin uzun ve masraflı bir çalışma neticesinde meydana getirdiği bir fikri ürün olarak TPE nezdinde 2017/04430 numarasıyla tescil edildiğini, Davalılardan … AŞ, tüm dünyada faaliyet gösteren uluslararası bir motorlu taşıt şirketi olup, üretilen araçların parça temini farklı şirketlerden yapılabilmekte olduğunu, Davalı şirket tarafından müvekkili şirket ile yapılan görüşmeler neticesinde müvekkilimizden, üretimine geçilecek olan kamyonların içinde kullanılacak şekilde bir buzdolabı tasarlanması talep edilmiş, müvekkilimiz tarafından uzun bir çalışma ve davalı şirket yetkililerinin talep ve ihtiyacı da gözetilerek, tescile konu tasarım elde edildiğini, Davalı şirketin müvekkili ile sözleşme öncesi yaklaşık 2 yıl boyunca tasarıma konu buzdolabının tasarlanması konusunda görüşmüş, tasarım tamamlanıp üretim aşamasına geçildiğinde ise ekte sunacakları mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere söz konusu ürünü müvekkiline ürettirmekten vazgeçtiğini,Müvekkili tarafından yapılan araştırmalarda, davalı şirket tarafından müvekkilinin tasarımının, diğer davalı … LTD.ŞTİ’ne ürettirildiği bu nedenle müvekkili ile çalışmaktan vazgeçildiği bilgisi edinilmiş, devam eden süreçte davalı şirketin seri üretimine geçtiği ve hali hazırda piyasaya sunduğu kamyonlarında müvekkiline ait tasarımın bire bir kullanıldığı tespit edildiğini, Davalı … AŞ tarafından müvekkilimizin tasarım tescil başvurusuna itiraz sebebinin de, müvekkile ait tasarımın diğer davalıya ürettirilmesinden ileri geldiği açıkça ortaya çıkmış, itiraza rağmen tasarımın tescil edilmesi üzerine, müvekkile ait tasarım üzerinde neredeyse ayırt edilemeyecek değişiklikler yapılarak müvekkile sağlanan yasal korumadan kaçınılmak istediğini, Davalı … LTD.ŞTİ. (…) nin ise; söz konusu tasarımın tüm yasal hakları müvekkiline ait olduğu halde, diğer davalı tarafından kendileri ile paylaşılan müvekkiline ait tasarım bilgilerini kullanmaktan çekinmemiş, hatta ve hatta müvekkilinin tasarım hakkına tecavüz edildiği fark edilmiş ki, söz konusu tasarım üzerinde küçük değişiklikler yapılıp üretim o şekilde gerçekleştirildiğini, Davalının bu eylemleri tasarım hakkının ihlali niteliğinde olduğu gibi, haksız rekabet de teşkil etmekte olduğunu belirtmiş ve TTK, 6769 sayılı SMK, 5846 sayılı FSEK ve HMK gereğince; karşı tarafa tebligat yapılmaksızın ve öncelikle teminatsız olarak, aksi kanaatte olunması halinde Sayın Mahkemece uygun görülecek teminat mukabilinde, Davalı … AŞ’nin, hali hazırda ürettiği araçlarında davacı müvekkilin tasarım ve telif haklarına yönelik tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden ürünlerinin tedbiren toplatılarak el konulmasına, bu ürünlerin adli emanette muhafaza altına alınmasına, davalıların tasarım ve telif haklarına tecavüz niteliğindeki üretimlerinin tedbiren dava neticeleninceye kadar önlenmesine, karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “mahkemenin 12/07/2019 tarihli D.İş sayılı ara kararı gereğince, karşı taraf …’nin “…… Cad. No.2 Sancaktepe / İSTANBUL” adresinde re’sen alanında uzman, bir tasarım uzmanı bilirkişi atanarak, tespit isteyen vekilinin dilekçesinde belirttiği hususlarda, davalı şirket tarafından davacının 2017/04430 nolu tasarımına konu ürünleri davalının araçlarında kullanılıp kullanılmadığı, kullanıyor ise haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi … 08/08/2019 tarihli raporunu mahkememize sunduğu, bilirkişi raporunda sonuç olarak, davacının 2017/04430 kod numaralı (ŞEKİL) ürün üzerinde 6769 SMK. Kapsamında hak sahibi olduğu, 06/08/2019 trihinde yapılan keşifte elde edilen (ŞEKİL) ile (ŞEKİL) modellerin 6769 SMK kapsamınca farklı oldukları, 06/08/2019 tarihinde yapılan keşifte elde edilen (ŞEKİL) ile (ŞEKİL) modellerin TTK kapsamınca haksız rekabet oluşturmadığı sonuç ve kanaatini bildirir raporunu mahkememize sunmuştur.Daha sonra Karşı taraf …’nin “… Mahallesi … Sokak No: … Merkez/ MANİSA”adresinde KEŞİF YAPILMASINA, re’sen alanında uzman, bir tasarım uzmanı bilirkişi atanarak, tespit isteyen vekilinin dilekçesinde belirttiği hususlarda, davalı … tarafından davacının kendisine ait olduğunu belirttiği 2017/04430 nolu tasarımına ilişkin olarak üretim yapılıp yapılmadığı, yapılıyorsa haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususlarında rapor hazırlanmasının istenmesi yönünde Manisa Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davalı işyerinde tespit edilen buzdolabı ile talep konusu yapılan buzdolabı arasında ayırt edilemeyecek şekilde belirgin benzerlik ve eşdeğerlik tespit edilmiş, Somut olayda; 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarım Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller MADDE 81- ( l ) Aşağıda belirtilen fiiller tasarım hakkına tecavüz sayılır: a) Tasarım sahibinin izni olmaksızın bu Kanun hükümlerine göre koruma kapsamındaki bir tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün aynısını veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek, piyasaya sunmak, salmak, sözleşme yapmak için öneride bulunmak, ticari amaçla kullanmak veya bu amaçlarla bulundurmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak.b) Tasarım sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. c) Tasarım hakkını gasp etmek. (2) Başvuru, 65 inci maddeye göre tescil edilerek yayımlandığı takdirde, tescil sahihi, tasarım hakkına yönelik olarak bıı maddede sayılan tecavüzlerden dolayı hukuk davası açma hakkına rahiptir.Tecavüz eden, başvurudan ve kapsamından haberdar edilmişse başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötü niyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir. (3) Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, bu maddede sayılan fiilleri tasarım hakkına tecavüz olmaktan çıkarmaz. (4) Tescilsiz tasarımlar için, tasarım 57 nci maddeye göre kamuya sunulduğu takdirde, hak sahibi, tasarım hakkına yönelik ihlallerden dolayı dava açmaya yetkilidir. hüküm uyarınca davalılar tarafından davacı yanın endüstriyel tasarım haklarına tecavüzün sabit olduğu yönünde rapor alındığı, mahkemenin 25/10/2019 tarihli ara karararı gereğince 08/08/2019 tarihli Bilirkişi raporundan sonra davacı tarafça 10/09/2019 tarihli dilekçesi ile tasarım uzmanı ve hukukçu bilirkişi heyetinden rapor aldırılması yönünde talepte bulunduğu ve mahkememiz 16/09/2019 tarihli ara kararı ile de red edilmiş ise de; Manisa 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/47 Talimatı ile alınan bilirkişi raporunda ürün üzerinde FORD markasının bulunduğu ve davalı …’nin diğer davalı … için çalıştıklarını sözlü olarak beyan ettiği belirtildği bu nedenle her iki rapor arasında çelişki olması nedeni ile ihtiyati tedbir değerlendirilmesi yapılamamış olup her iki raporda inceleme yapılan ürünlerin aynı ürünler olup olmadığının tespiti ile ürünlerin aynı olması durumunda her iki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi açısından 3 kişilik tasarım uzmanı bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş ve dosya bilirkişi kuruluna verildiği, bilirkişiler…. 22/11/2019 tarihli raporunda sonuç olarak; Dava konusu benzerlik ve ayırt edici nitelik yönünden değerlendirilen tasarım; “Taşıtlar için Buzdolabı” tasarımıdır. Tasarım dörtgen prizma oranlarında olup, kapak ve gövde olarak iki parçadan oluşmakta ve bu parçaların yüzey özellikleri, oranları ve birbirleri ile ilişkileri sayesinde ayırt edici nitelik kazanmaktadır. Karşılaştırılan tasarımlar benzer oran ve biçimde bir gövde yapısındadır.(A) Gövdenin alt kısa kenarında dörtgen prizma oranlarında bir boşluk ve boşluğa yerleştirilmiş motor aksamı (E) ve ön yüzeyde iç bükey kavisli boşluk ( D) yer almaktadır. Gövdenin üst düzeyinde iki kısa kenarda taşıma öğesi yer almakta olup, bu öge 2017/04430 numaralı tasarım tescilinde yüzeye dik olarak bağlanmış iki adet eliptik boşluklu dikdörtgen yapıda iken, tespit edilen üründe iki kenarı birbirine bağlayan bir kuşak biçimindedir ( B) Yüzey üzerinde yer alan kapakların yerleşim ve oranları benzer kapak yüzeyi üzerinde yer alan kulp tasarımları farklıdır (C) 2017/04430 numaralı tasarım tescilinde kapak üzerinde içerlek silindirik iki adet yüzey boşluğu yerde almakta iken diğer tasarımda yoktur. 2017/04430 numaralı tasarım tescilinde kapak gövde ilişkisini sağlayan menteşe yüzey üzerinde yer almazken diğer tasarımda menteşe görülmektedir. 2017/04430 numaralı tasarım tescilinde kapak alt yüzeyi ile diğer tasarımın kapak iç düzeylerinin birbirlerinden farklı olduğu görülmektedir (F) Buzdolabı içinde yer alan kontrol düğmelerinin yerleşim ve biçimleri benzerdir. Karşılaştırılan tasarımlar arasında bulunan benzerlik, kütlesel oranları ve fonksiyon diziliminden kaynaklı jenerik bir benzerliktir. Bu jenerik benzerliği genel anlamda büzün buzdolapları yada çamaşır makineleri için söylemek mümkündür. Tespit konusu incelene tasarımlar yüzey özellikleri ile farlılaşmakta ve ayırt edici nitelik kazanmaktadır. Bu bağlamda değerlendirilen tasarımları oluşturan ve ayırt edici niteliği oluşturan yüzey özelliklerinin, gerek biçim gerekse oran ve yerleşim bakımından, birbirinden farklı olduğu görülmüştür. Sonuç olarak; yapılan değerlendirme sonucunda tespit isteyen tarafa ait 2017/04430 numaralı tasarım tescili ile aleyhine tespit istenen taraflara ait ürün arasında yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunduğu bu sebeple farklı olarak algılandıkları yönünde raporlarını mahkemeye sundukları, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun belirtildiği, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre;. tespit isteyen tarafa ait 2017/04430 numaralı tasarım tescili ile aleyhine tespit istenen taraflara ait ürün arasında farklılıklar bulunduğunun belirtildiği HMK 390/3 ve SMK 159.maddesi gereğince yaklaşık ispat kuralı gerçekleşmediğinden ve yine HMK 389/1 gereğince ihtiyati tedbir için gerekli koşullar oluşmadığı kanaatine varıldığı” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı ihtiyati tedbir talep eden yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Müvekkilimiz, tasarımın Ar-Ge çalışmaları tamamlandıktan sonra yukarıda belirttiğimiz üzere yasal koruma sağlamak amacıyla davalı şirketin itirazlarına rağmen TPE nezdinde tasarımını tescil ettirmiştir.Davalı şirket müvekkilimiz ile sözleşme öncesi yaklaşık 2 yıl boyunca tasarıma konu buzdolabının tasarlanması konusunda görüşmüş, tasarım tamamlanıp üretim aşamasına geçildiğinde ise dosya ekinde sunduğumuz mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere söz konusu ürünü müvekkilimize ürettirmekten vazgeçmiştir. Müvekkilimiz tarafından yapılan araştırmalarda, davalı şirket tarafından müvekkilimizin tasarımının, diğer davalı … LTD.ŞTİ’ne ürettirildiği bu nedenle müvekkilimiz ile çalışmaktan vazgeçildiği bilgisi edinilmiş, devam eden süreçte davalı şirketin seri üretimine geçtiği ve hali hazırda piyasaya sunduğu kamyonlarında müvekkilimize ait tasarımın ufak tefek değişiklikler yapılmak suretiyle kullanıldığı tespit edilmiştir. Bilirkişiler tarafından da her iki ürünün genel hatları ile aynı olduğu sadece birkaç noktada farklılıklar bulunduğu belirtilmiş, ancak ulaşılan sonuç farklı olmuştur. …” denilerek ispat koşulunun sağlandığını bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Talep; dava öncesi ihtiyati tedbir istemi olup, davacı yan davalı yanın marka hakkında tecavüz ettiğini iddia ile ihtiyati tedbir talep etmektedir.Mahkemece bilirkişi raporu alınarak yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı nedenle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususlarıGeçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Örneğin, bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa hakim bu sözleşmenin varlığı konusunda ( mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olmalıdır. Yani, zayıf veya kuvvetli bir ihtimal, karar vermek için yeterli değildir. Sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa o zaman ispat yükü kendisine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerekir. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi)n olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Somut olayda ; mevcut bilirkişi raporu yaklaşık ispatın varlığını desteklememektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin ” mevcut delil durumuna göre ” ihtiyati tedbir talebini reddetmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL nin mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın istinaf edenden alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/06/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.