Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/301 E. 2022/815 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/301 Esas
KARAR NO: 2022/815
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2019
NUMARASI: 2017/361 2019/1094
BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/924 ESAS, 2017/1053 KARAR SAYILI BİRLEŞEN DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Öncesinde …’e ait olan … Ltd. Şti.’nin satın alma departmanında çalıştığı sırada kendisine ait … Tekstil’in de faaliyette olduğunu, davacının şirkete ait kaşesini çantada bulundurduğunu, kendinden habersiz olarak kaşenin kullanıldığını, imzası kendisine ait olmayan bir çekin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu olduğunu, bu borçla kendisinin ilgisinin bulunmadığını, davalı şirket lehine keşide edilen çekteki imzanın kendilerine ait olmaması sebebiyle borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul etmediklerini, reddini talep ettiklerini, dava dışı … Hırdavat Ltd. Şti. İle aralarında faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu kapsamda faturalardan doğan alacağın temlik olarak alındığını ve bu firmaya finansal faktoring finansı sağlandığını, bu kapsamda borcu ödeme amacıyla … Firması 10/07/2016 keşide tarihli 18.500 TL bedelli çeki ciro ederek kendilerine verdiklerini ve bu kapsamda … Firmasıyla faktoring işi yapıldığını, kötü niyetli olarak davanın açıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DOSYADA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığı, icra takibine konu olan çekteki imza müvekkile ait olmadığını, icra takibi aşamasında alacaklının talebi ile müvekkilin banka hesabına haciz konularak 07/11/2016 tarihinde alacaklıya 13.328,73TL ödeme yapıldığı, müvekkili tarafından haciz baskısı altında 26/10/2016 tarihinde 3.000,00TL alacaklı vekiline haricen ödeme yapıldığı, müvekkili tarafından alacaklıya ödenen 16.328,73TL’nin geri alımının sağlanması, istirdatına, kalan dosya borcu yönünden ise menfi tespit talebinin kabulünü talep etmiştir. Davalı vekili birleşen dava yönünden cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline borcu nedeniyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, müvekkil şirket dava dışı …LTD.ŞTİ. arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında dava dışı şirket 10/07/2016 keşide tarihli ve 18.500,00TL bedelli çeki, müvekkil işrkete usulüne uygun olarak devir ve ciro ettiğini, müvekkilinin alacağının tahsili için başlatacağı icra takibi konusu çekte davacıya ait imzayı araştırma yükümlülüğünün söz konusu olmadığını, usulen eksik unsuru bulunmayan, ciro silsilesinde herhangi bir bozukluk olmayan bir çekin alacağını tahsil için icra takibine koymak alacaklı müvekkilinin en olağan hakkı olduğunu belirterek borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun kötü niyetle açmış olduğu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu oluşturan dava konusu 10/07/2016 tarihli, 18.500,00.-TL bedelli çekin arka yüzündeki birinci ve ikinci cirolar üzerine atılan imzaların davacıların eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı, imza sahteliğine yönelik olarak ileri sürülen definin mutlak defi niteliğinde olup huzurdaki davanın davalısına karşı da ileri sürülebileceği, böylelikle icra takibine konu edilen çek nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadıkları hususunda tam bir vicdani kanaate varılmış olup, birleşen davanın davacısı tarafından icra takip dosyası kapsamında yapılan ödemelerin (icra dosyasındaki ödeme belgelerine göre 3.000,00.-TL ve 13.328,73.-TL ayrı ayrı olmak üzere toplamda 16.328,73.-TL’nin) iadesi ile bakiye kısım yönünden borçlu olmadığının tespitine, asıl davanın davacısının takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, asıl ve birleşen dosyalarda davalının kötü niyetli olduğuna dair ispata yarar bilgi, belge ve delil bulunmaması nedeniyle kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin eksek inceleme ile karar verdiğini, Müvekkili meşru hamil olmasından dolayı imzanın kime ait olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığı ve sıhhatini araştırmasının gerekmediğini, Bilirkişi raporuna itiraz ederek ek bilirkişi raporu alınmasını talep ettiklerini ancak talebin reddedildiğini, Bilirkişi raporlarının yeterli olmadığını, çek cirolarındaki imzaların kül halinde ortak bir incelemeye tabi tutulması gerektiğini Bilirkişi raporunda incelemenin yalnızca grafolojik, grafometrik, makroskobik ve stereomikroskobik yöntemlerle yapıldığı belirtildiğini, mukayese imzaların karşılaştırılmasında ise derinlikli araştırma yapılmadan göz ile saptanabilecek ifadelere yer verilerek imzaların aynı olmadığı sonucuna varıldığını, Yargıtay örnek kararlarının dikkate alınmadığını, İmzanın aynı kişi veya kişilerden sadır olması yanında farklı imzaların kullanılması ihtimali göz ardı edilerek hazırlanan bir rapor olduğunu, raporda “…mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel….” denmekle yapılan imza incelemesinin kesinlik içermediğini ve bu nedenle hükme esas teşkil etmeyeceğini, İmzaların tek elden atılmış gibi görünmesi karşısında çek üzerindeki imzaların kül halinde incelenmesi ile imzaların kimin elinden çıktığının tespiti ise yapılmadığını, kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını davaların reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl davada davacı, takibe konu çekteki 1.ciranta imzasının kendisine ait olmadığını iddia ederek menfi tespit isteminde bulunmuştur. Birleşen davada ise davacı, takibe konu çekteki 2. ciranta imzasının kendisine ait olmadığını iddia ederek istirdat ve menfi tespit isteminde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu kararlara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Her iki davada dava konusu edilen çek; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu çektir. Çek örneği incelendiğinde;10/07/2016 keşide tarihli 18.500 TL bedelli … Gazcılar Şubesine ait keşidecisi …, lehtar …, … (birleşen davacı), cirantaları; …, …, …, … (asıl davacı), … Aş, … LTD ŞTİ olduğu, çekte karşılıksız şerhi olduğu görülmektedir. Somut uyuşmazlıkta; mahkemece alınan ATK raporunda çekteki 1.ciranta imzasının kuvvetle muhtemel … (…) …’in eli ürünü olmadığı, 2.ciranta imzasının kuvvetle muhtemel …’nın eli ürünü olmadığının tespit edilmiş, incelemede optik alet ve cihazların kullanılmış ve eski tarihli evraklar mukayeseye alınmıştır. Bu durumda ATK raporu hüküm kurmaya elverişlidir. İmzanın davacıların eli ürünü olduğunu ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu, davalı tarafça ileri sürülen ve toplanmayan imzalı belgelerin bulunmadığı da dikkate alındığında rapora ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin diğer istinaf istemi ise; imzaların tek elden atılmış olabileceği, kül halinde inceleme yapılarak kimin eli ürünü olduğunun tespiti gerektiğine ilişkindir. İmza defi mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebilir. İmzaların bağımsızlığı ilkesi ve taraflar arasında ciro ilişkisi bulunmadığı da dikkate alındığında çeklerdeki imzaların davacıların eli ürünü olduğu sabit olmadığından bu husustaki itiraz iş bu dava yönünden sonuca etkili görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken (asıl dava yönünden; 1397,54TL ve birleşen dava yönünden 1263,74TL olmak üzere) 2661,28TL harçtan peşin yatırılan 315,93 TL ve 349,38 TL’nin mahsubu ile bakiye 1995,97 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/05/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.