Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/3 E. 2022/755 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/3 Esas
KARAR NO: 2022/755
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2017/363 2019/908
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak edilen … Karabük Şubesine ait, 20/10/2015 tarih ve 40.000,00.-TL bedelli çek üzerinde yer alan imzanın müvekkili şirketin yetkili temsilcisinin eli ürünü olmadığını, çekin sahte olarak imzalandığını belirterek dava konusu yapılan 40.000 TL bedelli çekten dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; Çek üzerindeki imzanın şirket yetkilisi tarafından atılıp atılmadığını bilmediğini, ciro yoluyla çekin kendisine geldiğini, daha önce benzer mahiyette çeklerin davacı tarafça 3. kişilere ödendiğini bildiğini, bunların celbini talep ettiğini, davacı şirketin iyi niyetinden bahsedilemeyeceğini, ciroyla kendisine devreden …, … ve …’a davanın ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafından icra takibine konulan ve davacı şirkete ait olduğu belirtilen çekteki imzanın gerçek olup olmadığı ve bu kapsamda davacının davalı tarafa borçlu olup olmadığının belirlenmesi olduğu görülmektedir. Bu kapsamda yeterli imza örnekleri toplanarak dosya bütün halinde imza incelemesine esas olmak üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş olup sunulan raporda, ” İnceleme konusu çekin ön yüzünde “… Ltd. Şti.” şirketine atfen atılı basit tersimli keşideci imzası ile …’ın mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlikler görülmekle birlikte; söz konusu imzanın basit tersimli olması nedeniyle …’ın eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği…” şeklinde kanaat bildirilmiş ve sonuç itibariyle çekteki imzanın gerçek olup olmadığı ve bu kapsamda davacının davalı tarafa borçlu olup olmadığının belirlenmesi yönünde mahkememizce tam bir kanaate varılamamıştır. Bu nedenle davanın 12/04/2019 tarihli celsesinde ”Dosyanın grafoloji uzmanından oluşan 3 lü bilirkişi heyetine tevdii ile davaya konu çek üzerindeki imzanın davacı şirket temsilcisine ait olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmesinin istenmesine, her bir bilirkşi için 500,00’er TL ücret taktirine masrafın davacı tarafça 2 haftalık süre içerisinde tamamlanmasına” şeklinde ara karar kurulmuş olmasına rağmen kesin süre içerisinde ara karar gereği davacı tarafca yerine getirilmemiştir. Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle davacının, davalı tarafından icra takibine konulan ve davacı şirkete ait olduğu belirtilen çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki iddiasını ispat edemediği, davacının yemin deliline de dayanmadığı, mevcut delillere göre mahkememizce de bu hususta tam bir kanaate varılamadığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkil hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyası ile … Karabük Şubesi’nin 20.10.2015 tarihli 40.000,00-TL bedelli çeki dayanak gösterilerek icra takibine girişildiğini, müvekkil şirket temsilcisi tarafından keşide edilmemiş çek nedeniyle eldeki davanın ikame edildiğini, yapılan yargılamada imza örnekleri celp edilerek ATK’ya sevk edildiğini ve rapor aldırıldığını, aldırılan raporda şirket temsilcisi … eli ürünü olup olmadığı yönünde ileri bir tespite gidilemediğinin bildirildiğini, Adli Tıp raporu ile müvekkilin eli ürünü olmayan imza hakkında inceleme yapılmasına rağmen grafoloji uzmanından rapor aldırılmasına karar verildiğini, kesin sürede masrafın yatırılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, Mahkeme tarafından usülüne uygun bir ihtarat yapılmadığını, hukuka uygun ihtar olmaksızın kesin sürede para yatırılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, aldırılan raporla dahi çek üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait bulunmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetli olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı tarafından davacı ve diğer çek borçluları aleyhine çeke dayalı olarak toplam 43.297,40-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çekin 25/10/2015 tarihli 40.000-TL bedelli keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı …, sonraki cirantaların dava dışı …, …, hamilin ise davalı olduğu, çekin 03/11/2015 tarihinde ibraz edildiği, karşılıksız şerhinin yazıldığı görülmüştür. İcra dosyası içerisinde yer alan 25/03/2016 tarihli haciz tutanağı başlıklı belgede borçlu …’ın takip borcunu toplam 53.608,42-TL olarak kabul edip, ödeme taahhüdünde bulunduğu, dosyada 25.000-TL lik tahsilat bulunduğu görülmüştür. 09/11/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda; “İnceleme konusu çekin ön yüzünde “… Tic. ve San. Ltd. Şti.” şirketine atfen atılı basit tersimli keşideci imzası ile …’ın mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlikler görülmekle birlikte; söz konusu imzanın basit tersimli olması nedeniyle …’ın eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalının takibe dayanak yaptığı çekteki imzanın temsilcisine ait olmadığını iddia etmiş davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması yoluna gidilmiş, alınan raporda imzanın basit tersimli olması nedeniyle davacı yetkilisinin eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği şeklinde görüş bildirildiği bunun üzerine mahkemece 12/04/2019 tarihli celsede üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına ve bilirkişi ücretini davacı tarafça iki haftalık kesin sürede yatırılmasına karar verildiği, ancak mahkemece masrafın kesin süre içinde yatırılmadığından davacının davasını ispatlayamadığı yemin deliline de dayanmadığı, mevcut delillere göre tam bir kanaate varılamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Karar içeriğinde mahkemenin ispat külfetinin davacı tarafa yüklediği anlaşılmaktadır. Oysa somut olayda ispat külfeti davalıya aittir. Zira dava konusu yapılan çeke dayalı olarak hak talebinde bulunan davalıdır. Dolayısıyla kendisine dayanılarak hak talebinde bulunan belgedeki imzanın inkarı halinde ispat külfeti bu belgeye dayalı olarak hak talep eden taraftadır. Nitekim Yargıtay HGK’nun 26/04/2006 tarih 2006/12-259E 2006/231K; Yargıtay 12 HD 2010/16303E. 2010/29191 K.; Yargıtay 19 HD 2013/10155E. 2013/17118K. Sayılı ilamları da bu yöndedir. Mahkemece bu husus gözetilmeden ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/2019 tarih, 2017/363 E – 2019/908 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması için yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 167,90-TL posta masrafı olmak üzere toplam 289,20-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.28/04/2022