Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/293 E. 2022/812 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/293 Esas
KARAR NO: 2022/812
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2019
NUMARASI: 2018/1022 2019/1104
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit ve İstirdat
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in, davacı …’in yetkilisi olduğu … Ltd.Şti’nin eski çalışanı olduğunu, ekonomik bazı sıkıntılar nedeniyle işçi ücretlerinin gecikmeli olarak ödendiği sırada işyerinde huzursuzluk çıkaran ve işe devamsızlığı bulunan davalının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını, bunun üzerine davalının iş hukukundan kaynaklanan alacaklarının tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, müvekkili şirketin o sıralarda geçici olarak başka bir adreste faaliyet gösterdiğinin bilinmesine rağmen davalının kötü niyetle ve hukuka aykırı davranarak ödeme emrini müvekkili şirketin ticaret sicilindeki adresine tebliğ ettiğini, takipten haberdar olmamaları nedeniyle takibin kesinleştiğini, davalının uzun yıllar bilfiil çalıştığı davacı şirket adresine gelerek fiili haciz uygulaması ile mal kaldırma tehdidinde bulunduğunu, haciz baskısı altında davacı …’in yeğeni … tarafından 3.000,00 TL ödeme yapıldığını ve müvekkili … tarafından üç adet toplam 67.000,00 TL’lik senet düzenlenerek davalıya verildiğini, öncelikle söz konusu senetlerin takibe konulmasının tedbiren önlenmesini, … tarafından ödenen 3.000,00 TL’nin iadesini, müvekkillerinin dava konusu 67.000,00 TL tutarındaki senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davacılar vekili 19/12/2018 tarihli dilekçesinde davalıya ödenen 17.000,00 TL senet bedeli ile … tarafından yapılan 3.000,00 TL’lik ödemenin iadesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirkette ustabaşı olarak çalıştığını, iş akdinin davacı tarafça tebliğ olunan ihtarname ile sonlandırıldığını, müvekkilinin iş hukukuna tabi çalışmasından kaynaklanan ve davacı tarafça ödenmeyen alacaklarının tahsili hususunda Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, ödeme emrinin usulen tebliğ edildiğini, takibin kesinleşmesi ve borcun ödenmemesi üzerine haciz işlemlerine başlandığını, haciz işlemleri sırasında borçlu şirket ile borcun 70.000,00 TL olarak ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığını, 3.000,00 TL’nin nakit ödendiğini, kalan 67.000,00 TL’lik kısmın 17.000,00 TL , 17.000,00 ve 33.000,00 TL’lik üç adet senede bağ- landığını, daha sonra ödemesi yapılan ilk 17.000,00 TL’lik senedin davacı …’e iade olunduğunu, geriye kalan toplam 50.000,00 TL tutarındaki 2 adet senet bedeli ödenmediğinden senetlerin kendi ellerinde bulunduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…yeminli beyanına başvurulan tanık …’in ”eski işvereni davacı …’in borçlarını öteleme ve zaman kazanma amacıyla, çalışanları dahil malzeme aldığı herkese senet verme alışkanlığında olduğunu, kendisine de alacakları karşılığında senet verme teklifinde bulunduğunu, çocuğunun gittiği okula senet veremeyeceğini söyleyerek senedi kabul etmediğini” söylediği, söz konusu senetlerin maddi veya manevi cebir (tehdit,korku vs) altında imzalandığının ispata yarar yetkili makamlara sunulmuş bir şikayet dilekçesi, olayla ilgili açılmış bir soruşturma veya ceza davası dosyası bulunmadığı, kambiyo senetlerinin temel ilişkiden bağımsız borç ikrarı içerdiği gözetilerek sübuta ermeyen davanın reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı …Ltd şti arasında işçi işveren ilişkisi olduğunu, işverenin haklı nedenle çıkış verdiğini, davalının işten ayrılır ayrılmaz ihtarname keşide ederek işçilik alacaklarını talep ettiğini, müvekkilinin haklı olması nedeni ile ödemeye yanaşmadığını, ihtarnamedeki alacak kalemlerinin kabul edilmediğini, arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığını, Bakırköy … İcra Md nün … e sayılı dosyası üzerinden 112.788,01TL icra takibi başlatıldığını, borcun sebebi olarak işçilik alacakları ve tazminat ileri sürüldüğünü, fakat ilama dayalı bir alacak olmadığını, talebin soyut ve haksız olduğunu, İcra dosyasında tebligatın pasif olan adresine TK 35’e göre yapıldığını, müvekkilinin haberi olmadan takibin kesinleştiğini, müvekkilinin kızının şirketinde haciz işlemleri gerçekleştirildiğini, Davalının uyuşmazlığı İş Mahkemesine taşıması gerekirken kötüniyetle ilamsız icra yoluna gittiğini, yargılama olmadan bilirkişi incelemesi olmadan adil yargılanma hakkı ihlal edilerek hukuki boşluktan faydalanılmaya çalışıldığını, takibin usulsüz tebligatla kesinleştirildiğini, esasen kızının şirketi olan müvekkilinin geçici görev ile faaliyette bulunduğu mahalde haciz işlemleri yapıldığını, müvekkilinin baskı altında, mal kaldırma tehdidi altında davaya konu toplam 67.000TL bedelli 3 adet senet imzalamak zorunda bırakıldığını, kısmi ödemeler yapıldığını, senetlerin düzenlenme tarihi ile haciz tarihinin birbiriyle örtüştüğünü, senetlerin üzerinde davalı vekilinin “aslını elden aldım” ibaresi ve imzası olduğunu, Ödeme emrinin gönderilerek takibin kesinleştirildiği adres ile haciz işlemlerinin uygulandığı adresin farklı olmasının alacaklının kötüniyetini gösterdiğini, İşçilik alacağına ilişkin ödeme emrinin vekile çıkartılmamasının kanuna aykırı olduğunu, Bakırköy 3.İcra Hm 2018/17745E, 2019/371 K sayılı ilamında tebligatın kötüniyetli ve Anayasa’ya aykırı olduğu ve hükümsüzlüğü yönünde karar verilerek davanın kabul edildiğini, Tüm bu somut olguların davalının icra işlemini baskı unsuru haline getirerek adil yargılanma hakkına aykırı şekilde iddia ettiği alacağı kısa yoldan elde etmeye çalıştığını, iyiniyet kurallarına aykırı hareke edildiğini, müvekkilinin iradesi fesada uğratılarak senet imzalatılmak zorunda bırakıldığını, müvekkilinin kızının ve çalışanlarının önünde küçük düşmemek adına alelacele önüne konan senetleri imzalamak zorunda kaldığını, Y.19HD 2013/13316, 2013/19621 K sayılı ilamının dikkate alınması gerektiğini, Kararda tebliğ ile ilgili belirtilen hususların tartışılmadığını, Bakırköy 3.İcra Mahkemesinin kararının da gerekçede tartışılmadığını, sakatlanmış temeli olmayan takibin alacak hakkını doğurmayacağını, Mahkemenin tanık …’in beyanına itibar ettiğini oysa ki; dosyada yazılı belgeler mevcut olduğunu, kendisini vekille temsil ettirmeyen kişinin avukat karşısında iradesinin etkileneceğinin sabit olduğunun dikkate alınmadığını, Mahkemenin kararın gerekçesinde baskı ve korku altında senet keşide edildikten sonra herhangi bir soruşturmaya konu şikayetin olmadığı ceza dosyası olmadığı belirtilmişse de; Bakırköy 3.İCra HM 2018/17745 esas sayılı dosyasının dikkate alınmadığını, soruşturma veya kovuşturmanın varlığının aranmasının doğru olmadığını, TBK 74 md gereği de ceza davasının aranmayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir. Davacılar, dava konusu senetlerin haciz baskısı altında imzalatıldığını, senetlerden dolayı borçlu olmadıklarını iddia etmişlerdir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki 18.10.2018 tarihli haciz tutanağı incelendiğinde; tutanakta davacı …’in “… alacaklı … eski çalışanım olur, aramızda bir alacak verecek davası vardır, ancak kendisiyle telefonda sürekli görüşüyoruz anlaşma aşamasındayız…” şeklinde beyanın bulunduğu, İcra Müdürlüğünce muhafaza işlemi yapılmayarak eşyaların yediemin olarak davacıya bırakıldığı, tutanakta dava konusu senetlerin haciz sırasında verildiğine ilişkin herhangi bir açıklamanın yer almadığı görülmektedir. Davaya konu senetlerin keşide tarihleri ile haciz tutanak tarihi aynı ise de; davacı tanığının duruşmadaki yeminli beyanında haciz memurları gittikten sonra davacının avukatının da çağrıldığını ve birlikte konuştuklarını, davacının …’ın alacaklarına dair senet verdiğini söylediğini beyan ettiği, davacı …LTd Şti’nin tacir olduğu, her iki tarafça sunulan protokol örneğinde takip borcuna istinaden 3 adet bononun verildiğinin açıkça davacılar tarafından kabul edildiği, davacıların tutanakta yahut protokolde herhangi bir ihtirazi kaydının bulunmadığı, davacıların imzası bulunan senetler karşısında alacağın gerçek miktarının tespiti gerektiğine ilişkin davacı iddiasının dinlenebilir nitelikte olmadığı, senetlerin haciz baskısı altında imzalatıldığına ilişkin iddianın ispatlanamadığı dikkate alınarak davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 21/12/2015 tarihli 2015/6111 esas 2015/17372 karar sayılı, 2014/5481 esas 2014/9552 karar sayılı; 2013/10245 esas 2014/7805 karar sayılı ilamları) Davacılar vekil istinaf isteminde Bakırköy 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/853 Esas sayılı dosyasının dikkate alınmadığını, takip dosyasında tebligatların usulsüz kesinleştirildiğini ileri sürmüştür. Bakırköy 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/853 esas, 2019/371 karar sayılı dosyasında; … Yapının tebligata ilişkin şikayeti yerinde görülerek tebligatın usulsüzlüğüne, 18.10.2018 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulüne, yetkiye ve borca itirazın reddine karar verildiği görülmüştür. Bu durumda; iş bu kararın menfi tespit ve istirdat istemli genel mahkemede görülen iş bu dava yönünden sonuca etkili olmayacağında bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenle davacılar vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/05/2022