Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/287 E. 2020/359 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/287 Esas
KARAR NO : 2020/359
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI : 2019/272 E. – 2019/978 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında düzenleyeni dava dışı …. Ltd. Şti. Olan 12/10/2018 düzenleme tarihli 30/03/2019 vade tarihli 30.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davalı tarafından icra takibi başlatıldığı, bono arkasında müvekkili adı üstüne atılı imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkilinin davalıya böyle bir senedi ciro etmediğini, davalının bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını bilerek kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını belirterek; müvekkilinin İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takip hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının zorunlu arabuluculuk şartına riayet etmediğini, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süre içerisinde itirazda bulunmadığını, takibin kesinleştiğini, davacının senette lehtar olduğunu, bonoyu keşide edenden aldığını inkar etmediğini, bu hali ile hayatın olağan akışına göre senedin davacının rızası dışında elinden çıkması gerektiğini, ancak davacının bu yönde kıymetli evrakın iptaline yönelik dava açıldığı veya suç duyurusunda bulunulduğuna ilişkin herhangi bir itirazının bulunmadığı, haricen yapılan görüşmede borcun ödeneceğinin bildirildiğini, davacının müvekkilinin alacağına ulaşmasına engellemek amacı ile bu davayı açtığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davanın kıymetli evraktan kaynaklanın menfi tespit davası olduğu, davanın zorunlu ticari dava olduğu, davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesini içeren alacak davası olduğu, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması gerektiği (İstanbul BAM 19. Hukuk Dairesi’nin 2019/1734 E. 2019/1521 K. Sayılı İlamı), davacı vekilince 08/10/2019 tarihli celsede ile anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dosyaya sunulduğu, tutanağın incelenmesinde arabuluculuğa başvuru tarihinin 10/05/2019 tarihi olduğu, dava tarihinin ise 09/05/2019 tarihi olduğu, anılan düzenlemelere göre dava açılmadan arabuluculuğa başvurulması gerektiği, iş bu dava şartının sonradan tamamlanabilir nitelikte olmadığı, aksinin kabulü düzenlemenin amacına aykırı olacağı, bu hali ile arabulucuya başvuru şartının dava açılmadan önce yerine getirilmediği” gerekçesiyle davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf isteminde özetle; TTK’nın 5-a maddesine göre konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğu, davanın konusunun, dava dilekçesindeki talep sonucu, yani netice-i talep esas alınarak belirleneceği, netice-i talebin bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda arabulucuya başvuru yapılmış olmasının dava şartı olduğu, ancak menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığını, bir an için arabuluculuk başvurusunun menfi tespit davaları açısından da bir dava şartı olduğu kabul edilse bile, arabuluculuk başvurusu yapılmış ve arabuluculuk son tutanağı anlaşamama neticesinde imzalanmış olduğu, davanın usulden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit davası olduğu ve davanın zorunlu ticari dava olduğu, davanın söz konusunun bir miktar paranın ödenmemesini içeren alacak davası olduğundan arabuluculuğa başvurulması zorunlu olduğunu belirterek davacının istinaf isteminin reddedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Uyuşmazlık; arabulucuk dava şartının iş bu dava yönünden uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. maddesinde “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespite ilişkin iş bu uyuşmazlık alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyecek olup somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı tarafın istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2019 gün 2019/272 Esas, 2019/978 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 53,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 174,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/02/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.