Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/273 E. 2022/807 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/273 Esas
KARAR NO: 2022/807
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2019
NUMARASI: 2015/540 2019/37
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkil şirketin davalıdan bir kısım alacağının tahsili amacıyla Adana …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının yetki ve takibe itiraz ettiğini, davalının sadece yetki itirazı kabul edilerek dosyanın Kütahya …İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasına kaydolduğunu, davalı yanın bu icra takibine de itiraz ettiğinden takibin durduğunu, yine müvekkil şirket tarafından davalıdan kalan bakiye alacağının tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını ve davalının kötü niyetli olarak itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin 9.3 numaralı maddesinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını ve tüm bu nedenlerle davalının Kütahya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki icra takibine yapmış olduğu itirazlarının ayrı ayrı iptaline, takiplerin ayrı ayrı devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalının cevap dilekçesi özetle; davacının kendisini 2013 yılında ve 2014 yılında 2 kez icraya vermesi sebebiyle davacının dava açma süresi olan 1 yılın zamanaşımına uğradığını, davacının tarafına eksik yada hileli olarak eksik ödediğini, kağıt üzerindeki hileler ile de tarafının borçlu çıkarıldığını, mahkemenin davacı tarafından tarafına gönderilen tüm ürün irsaliyelerindeki kaşe ve eksiksiz teslim alındı ile kendisinin imzalarının incelenmesini istediğini, teslim almadığı ve tarafına gönderilmeyen ürünlerin irsaliyelerinin mevcut olduğunu, davacıya 35.000,00-TL borcunun olduğunu ve bu borcu da teminat mektubu ile ödediğini, borcunun kalmadığını, 29/01/2013 yılında mağazayı boşaltıp davacıya teslim etmesine rağmen bu tarihten sonraki kira faturalarının tarafına ödettirilmeye çalışıldığını, tarafına ait olmayan çeşitli bedeller altında faturalar kesilerek borç yükünün sürekli arttırıldığını, 2012 yılında Bölge Müdürlüğünün Ankara’ya bağlanması sonucu ürün sevkinde ve siparişlerde sıkıntılar çıkararak malların zararına satışının yaptırıldığını, davacının işyerini iflasa sürüklediğini, davacıdan alacaklı olduğunu ve tüm bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. Taraflar arasında Franchise/süpermarket işletme anlaşması yapıldığı buna istinaden ticari ilişki bulunduğu, davacı taraf bir kısım alacaklarının bulunduğundan bahisle icra takipleri yaptığı itiraz üzerine eldeki iş bu itirazın iptali davasının açılmış olduğu, aldırılan bilirkişi rapor ve ek raporuna göre, davacı tarafın cari hesap alacaklarını oluşturan faturalar, faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğuna ilişkin belgeler ve fatura konusu ürün ile hizmetlerin teslimine ilişkin irsaliye, herhangi bir teslim belgesi veya makbuz, davacının ödediği brüt kira bedeli ve elektrik, su, telefon vb. abonelik giderlerine ait belgeleri ibraz edememesi, bu suretle davacı taraf ticari defter kayıtlarının, fatura, irsaliye, makbuz ve diğer uygun vesikalarla desteklenip belgelendirilmeyerek dayanaksız kalması, faturalara konu edilen 3 aylık tüketim, pos kullanım, pos ve komisyon bedelleri konusunda da sözleşmede herhangi bir düzenlemenin yer almaması, bu konuda davacı tarafından da açıklamada ve belge ibrazında bulunulmaması, ”Şubat 2013 kira, elektrik, su, telefon, servis” izahatlı fatura kaydının 25/01/2013 sözleşme hitam tarihinden sonra Şubat 2013 tarihine ait bulunması ve dayanak belgelerinin davacı tarafça ibraz edilmemesi göz önünden bulundurulduğunda ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiştir..”şeklindedir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; – Kök bilirkişi raporunda, birbiriyle zıt iki farklı görüşün yer aldığını, raporun karara esas alınabilecek nitelikte olmadığını, -Mali müşavir bilirkişinin raporda (özellikle Kütahya … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyadan kaynaklanan alacağımız bakımından) müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının kesin delil olduğunu, davalı tarafın müvekkil şirketin düzenlediği takibe konu faturaları kendi kayıtlarına işlendiğini, fatura içeriğine ilişkin itiraz ettiğini ya da ihtirazı kayıtla ödeme yaptığını gösterir yazılı belge sunamadığını ve müvekkil şirketin davalıdan alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine vardığını belirtirken hukukçu bilirkişinin davaya konu alacağının varlığını ispat edemediği şeklinde bir sonuca vardığını, -Davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve lehine kesin delil teşkil ettiğinin raporda belirtildiğini, davalı tarafın kesin delil niteliğinde olan müvekkili şirket ticari defter ve kayıtlarının aksini yazılı hiçbir belge ile ispat edemediğini, – Davalı yanın takibe konu alacağa dayalı faturaları defter ve kayıtlarına işlediğine ilişkin açık ikrar olmasına rağmen, söz konusu faturalara ilişkin malların teslim edildiği ve faturaların tebliğ edildiği ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, – davalının 17.08.2015 tarihli dilekçesinde; “… Davacı vekili tarafından faturalara itirazımın bulunmadığından bahsedilmekte, tarafıma gönderilmeyen sevkiyata itiraz etmek faturaya itiraz etmek değilmidir, mağazayı işlettiğim süre içerisinde de bayi temsilcisine sürekli itiraz etmişimdir, konu sürekli geçiştirilmiştir, iyi niyet içerisinde ticaret yaparken dava mı açsaydım, gırtlağıma kadar borca girmişim dava açıp mağazayı kapatırız tehdidinde kalıp batsamıydım. Davacı göndermiş faturaları muhasebeci işlemiş bu ürün geldi mi gitti mi diyen soran olmamış…” şeklinde beyanda bulunarak müvekkili şirket ticari defter ve kayıtlarında bulunan ve davalı tarafın borçlu olduğunu ortaya koyan kayıtların doğruyu yansıttığını, müvekkil şirketçe gönderilen faturaların kendi kayıtlarına işlendiğini kabul ve ikrar ettiğini, – Bilirkişilerin belirttiği gibi faturalar sunulmamış olsa da davalı tarafın kabulünündikkate alınması egrektiğini, davalının defter kayıtlarının aksini ispatlayacak yazılı bir belge ibraz etmediğini, faturalara karşı itiraz ettiğine ya da ihtirazı kayıtla ödeme yaptığını ispatlar mahiyette yazılı bir belgeyi dosyaya sunmadığını, – İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ilamsız icra takibine konu alacaklarından 4 adet fatura alacağının taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra düzenlendiği yönündeki değerlendirmeleri de usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirket sözleşmenin geçerli olduğu son dönemden kaynaklanan alacaklarını davalı şirkete fatura ettiği, başka bir ifadeyle sözleşme sona erdikten sonraki döneme ilişkin düzenlenmiş herhangi bir faturanın olmadığını, bununla birlikte davalı tarafa daha önceden benzer şekilde faturaların düzenlendiği ve davalının da bunu ihtirazı kayıtsız olarak ödediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki 25.01.2010 tarihli 3 yıl süreli sözleşme ihtilafsızdır. Davacı vekili; davalının 17.08.2015 tarihli dilekçesinin içeriğine göre davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüş ise de; bilirkişi kök raporunda da bahsedildiği üzere davalının bu beyanında hangi faturalardan bahsedildiği açıkça belirtilmemiştir. İlk derece mahkemesinin ticari defter incelemesine karar verdiği 02.02.2016 Tarihli celsesinde davalı yan hazır değildir. Davalının adresi Kütahya olup davalının defterlerinin incelemesi için mahal mahkemesine talimat da yazılmamıştır. Bu durumda davalının 17.08.2015 Tarihli beyanı karşısına HMK 222/1 maddesi gereğince ticari defterlerinin incelenmesi için talimat yazılarak takip dosyalarına konu faturaların kayıtlı olup olmadığı, alacak iddiasının yerinde olup olmadığı hususlarında mali müşavir bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre beyanın değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, kaldırma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2019 tarih, 2015/540 E. – 2019/37K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4- Davacı tarafça yatırılan 2.369 TL istinaf harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 76,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 197,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/05/2022