Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/265 E. 2020/575 K. 06.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/265 Esas
KARAR NO: 2020/575 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2019
NUMARASI: 2018/393 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (TEDBİR)
K.YAZILDIĞI TARİH: 06/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili, müvekkili şirketin 14/10/2016 tarihinde İstanbul Ticaret Siciline tescil edilerek faaliyetlere başladığını, çekirdek unvan olması sebebiyle “…” kelimesini TPE nezdinde … ve … numaralı başvurular ile tescilinin talep edildiğini ve “…” markası üzerinde müvekkilinin münhasır kullanım hakkı mevcut olduğunu, davalı şirketin ise 3 Ocak 2017 tarihinde kurulduğunu, dolayısıyla müvekkilinin “…” unvanı üzerinde öncelikli kullanımı olduğunu, davalı şirket ve davalı şirketin yetkili müdürü ve ortağı olan diğer davalı …’in “…” markasını unvansal kullanımın ötesinde marka olarak davacının izni olmaksızın davacının faaliyet gösterdiği faaliyet alanlarında kullanarak müvekkilinin marka hakkına tecavüz etmekte olduğunu, bu durumun müşteriler nezdinde iltibas oluşturduğunu, tarafların benzer şekilde danışmanlık alanında faaliyet gösterdiklerini, davalıların internet sitesi olan www…com adresini unvansal kullanım olmaksızın sadece “…” başlığı altında açtıklarını, müvekkilinin markası …’u logo olarak farklı yerde kullandıkları ve ticari kazanç elde ettiklerini, ayrıca davalı …’in de “…” markası adı altında izin almaksızın kitap bastırıp satışa sunduğunu belirterek tecavüzün durdurulması, davalıların ürünlerine ve promosyon materyallerine el konulmasını, maddi ve manevi zararların tazminini istemiş, ayrıca davalılara ait internet sitelerine ve sosyal medya hesaplarına erişimin durdurulması, davalıların “…” markası adı altında faaliyet gösterdikleri şeklinde yanıltıcı ifadelerin arama motorlarından kaldırılmasına, davalıların ticari faaliyetlerinde … markasını kullanmalarının yasaklanmasına, tüm promosyon materyallerine el konulmasına, davalı …’in … markası adı altında bastırdığı kitapların toplatılması ve basılacak sonraki kitapların bu marka adı altında basımının durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkillerinin marka hakkına tecavüz eyleminde bulunmadıklarını, müvekkili şirketin “…” markasını 11/01/2017 tarihinde 36.sınıfta 10 yıl süreyle kendi adına tescil ettirdiğini ve bu markayı kullanıp hizmet verdiğini, müvekkiline ait markanın bültende yayınlanmasından sonra davacı tarafın herhangi bir itirazda bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı kullanımlarının tescile dayalı olduğu gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebi üzerine Dairemizin 06/03/2019 tarihli 2019/362 Esas- 2019/478 Karar sayılı ilamı ile; marka konusunda uzman ve bilişimci bilirkişiden iddiaya konu tecavüzün olup olmadığı ve internet sitesinde bulunan yayınların ve kitaplardaki durumun markaya tecavüz oluşturup oluşturmadığı hususunun değerlendirilmesi yönünden rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için Mahkemenin 17/12/2018 tarihli ihtiyati tedbirin reddine dair kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 12/12/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Davacıya ait olduğu belirtilen bahse geçen “www…com” internet web sitesinin kullanımda ve aktif olduğu alan adının 12/01/2017 tarihinde ve “…” adına kayıtlı olduğu, internet sitesi içeriğinin incelenmesinde “…” ibareli kitapların satışlarının yapıldığı, davalıya ait olduğu belirtilen “www…com” alan adının faaliyette olmadığı güncel olarak internet sitesinin bulunmadığı beyan edilmiştir. İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/12/2019 tarihli 2018/393 Esas sayılı kararıyla; ” davacı ve davalı taraf markalarının tescilli olduğu, davacı tarafın markalarının 35. ve 46.sınıflarda tescilli, davalı tarafın markasının ise 36.sınıfta tescilli olduğu, davalı tarafın kullanımının tescilli olduğu gümrük müşavirliği hizmetinde kullanıldığı ayrıca davalının tescilli olduğu sınıfta davacının tescilinin bulunmadığı, bu aşamada yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığı ” gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde;mahkemenin Dairemizin 06/03/2019 tarihli kararı üzerine bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdiğini, bilirkişilerin raporunda gerekli tespit ve değerlendirmeleri yaparak, açık ve kesin olarak davalıların eylemlerinin SMK 7 ve 29. madde gereğince markaya tecavüz teşkil ettiği kanaatine vardıklarını, mahkemenin bilirkişi raporuna itibar etmeyerek tedbir talebinin reddine karar verdiğini, -tedbir kararı verilmemesinin davacının davadaki menfaatlerini büyük ölçüde zedelediğini, davacıyı mağdur ettiğini, mahkeme tarafından verilecek hükmün etkinliğini azalttığını, dava tarihinden 17 ay geçmesine rağmen hala tedbir kararı verilmediğini, -yaklaşık ispat koşullarının gerçekleşmediğine yönelik gerekçenin hatalı olduğunu, bilirkişi raporu bulunduğunu, -davalı markasının tescilli olduğuna dair gerekçenin SMK 155. madde karşısında hatalı olduğunu, -mahkemenin taraf markalarının farklı sınıflarda tescilli olduğu gerekçesinin de hatalı olduğunu, davalı eylemlerinin ve kullanımının halk nezdinde karıştırılma ihtimali yarattığını, SMK 7. Madde uyarınca “…halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının markaya tecavüz teşkil ettiğini”, davalıların ibraz ettiği Prof.Dr. …’in görüşünde de sınıf farklılıklarının benzerlik değerlendirilmesinde bağlayıcı olmadığının açıkça kabul edildiğini, -davalıların … işaretini markasal kullanımı sebebiyle davacının tescilli markası ile karıştırılma ihtimali yarattığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; her şirketin faaliyet gösterdikleri, hedef kitleye sundukları hizmetler ve hedef kitlenin birbirinden farklı olduğunu, karışamayacağını, müvekkilinin gümrük danışmanlığı faaliyeti yaptığını, davacının ise Avukat olduğunu ve Avukatlık hizmetini kanuna aykırı şekilde Anonim Şirket örüntüsü altında yürüttüğünü, gümrük danışmanlığı yapma yetkisinin bulunmadığını, davacının korunmasını istediği markanın zayıf marka olduğunu,zayıf marka sahibinin diğer kimselerin bu ibarelerin kullanımına katlanmak zorunda olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı adına tescilli 26/10/2016 başvuru tarihli … başvuru numaralı “…” sözcük markasının 35. Sınıf ve 45. Sınıf hizmetlerde, davalı adına 11/01/2017 başvuru tarihli … başvuru numaralı “…” markasının ise 36. Sınıfta “Sigorta hizmetleri.Finansal ve Parasal hizmetler.Gayrımenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.Gümrük Müşavirliği hizmetleri” sınıfında tescilli olduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin tescilli ticaret unvanı ile tescilli “…” ibareli sözcük markalarına dayanarak, davalının www…com ve www…com alan adlı internet siteleri ve sosyal medya hesaplarında … markasını kullandığından bahisle markaya tecavüzün önlenmesi, internet siteleri ve sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesi, marka ismi ile basılan kitapların toplatılmasını, zararın tazmini bakımından teminat yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, Dairemizin 06/03/2019 tarihli 2019/362 Esas- 2019/478 Karar sayılı ilamında işaret edildiği üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 12/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “www…com” internet web sitesinin kullanımda ve aktif olduğu alan adının 12/01/2017 tarihinde ve “…” adına kayıtlı olduğu, internet sitesi içeriğinin incelenmesinde “…” ibareli gümrük ile ilgili kitapların satışlarının yapıldığı, davalıya ait olduğu belirtilen “www…com” alan adının faaliyette olmadığı tespit edilmiştir. Davalı adına 2017/02406 başvuru numaralı “…” markasının 36. Sınıfta “Sigorta hizmetleri.Finansal ve Parasal hizmetler.Gayrımenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.Gümrük Müşavirliği hizmetleri” sınıfında tescilli olduğu, davacı adına … başvuru numaralı “…” sözcük markasının 35. Sınıf ve 45. Sınıf hizmetlerde tescilli olduğu, bu aşamada yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığına yönelik mahkeme gerekçesinin yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL maktu istinaf harcından peşin alınan 44,40 TL maktu istinaf harcının mahsubu ile bakiye 10,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama gideri olarak davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/03/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.