Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/225 E. 2020/641 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/225 Esas
KARAR NO : 2020/641
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/719
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 13/02/2017 tarihinde finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmeye aykırı davranışları üzerine 09/11/2018 tarihli ihtarname ile 60 günlük süre içerisinde kira borcunun ödenmesi, aksi takdirde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, ancak davalının borçlarını ödemediğini, bunun üzerine 28/08/2019 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirilerek 3 gün içerisinde sözleşme konusu gayrimenkullerin tesliminin istenildiğini, ihtarnamelerin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğini belirterek finansal kiralama konusu taşınmazların aynen müvekkiline iadesine ve tapu kaydındaki mevcut şerhin terkinine, gayrimenkullerin teslim alındığı şekilde boş olarak müvekkiline teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, sözleşmede Çağlayan/İstanbul Mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığını, sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması gerektiğini, zira taşınmazların toplam değerinin faturalarda 50.200.000,00 TL gösterildiğini, taşınmazların gerçek değerinin ise 25.000.000,00 EURO , yani 162.500.000,00 TL olduğunu, ekte sundukları 10/09/2018 tarihli gayrimenkul değerleme raporunda da taşınmazların değerinin devir bedellerinin çok daha üzerinde olduğunun anlaşılacağını, EURO’nun yükseldiğini, bu nedenle müvekkilinin aşırı ifa güçlüğü yaşadığını, 6098 Sayılı TBK’nun 138.maddesi uyarınca uyarlama gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştiri. Davacı vekili vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesinde; taşınmazların müvekkili şirkete boş olarak teslimi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, davalı vekili ise bu talebin reddini istemiştir. Mahkemece, 16/12/2019 tarihli ara karar ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesi gerektiği, taraflar arasındaki alacağın varlığı ya da yokluğun yargılama sonucu belirlenebilecek olduğu gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; gayrimenkulün boş olduğunu, duvarlarının yıkıldığını, müvekkilinin mülkiyet hakkının korunması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, 6361 Sayılı Kanunun 31/3 maddesi gereğince kiralananın ihtiyati tedbir yoluyla kiralayana verilmesi halinde üzerinde tasarruf yetkisi dahi tanındığını, gayrimenkulün tedbir yoluyla teslim alınmadığı durumlarda müvekkili şirketin zarar görebileceğine dair uygulamaların mevcut olduğunu, birçok mahkeme tarafından ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edildiğini, ayrıca bu konuda BAM kararları da bulunduğunu bildirmiştir. Taraflar arasında iki adet taşınmazın finansal kiralama yoluyla teslimine ilişkin sözleşme yapıldığı anlaşılmış, sözleşmeyle ilgili olarak düzenlenen e-faturalarda; taşınmazlardan birinin bedelinin 24.500.000,00 TL , diğerinin ise 25.700.000,00 TL olarak gösterildiği görülmüştür. Taşınmazların İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesinde bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalı ve kefillere düzenlenen 09/11/2018 tarihli ihtarnamede; 30/10/2018 tarihli kira bedellerinin ve sigorta ile diğer giderlerle ilgili ödemelerin yapılmadığı belirtilerek toplam 772.083,18 EURO ve 1.316,00 TL’nin 60 gün içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin davalı şirket çalışanına 13/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. 28/08/2019 tarihli ihtarnamede ise; davacının 09/11/2018 tarihli ihtarnameye atıf yaptığı ve kira borçlarının ve ferilerinin ödenmediği, bu nedenle sözleşmenin 6361 Sayılı Kanunun 31/1 ve 31/2 ile 42.maddeleri uyarınca feshedilmiş olduğu belirtilerek aynı kanunun 33.maddesi ve sözleşmenin ilgili hükümleri gereğince kiralama konusu malların 3 gün içinde tesliminin istendiği, ihtarnamenin 29/08/2019 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, finansal kiralama konusu taşınmazların iadesine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına yöneliktir. Davacı ile davalı arasında Beylikdüzü’nde bulunan taşınmazlar için finansal kiralama sözleşmesi akdedildiği, daha sonra davacı tarafından gönderilen ihtarname ile kira borçlarının ödenmesinin istendiği ve 60 gün süre verildiği, davacının 28/08/2009 tarihli ihtarnamesiyle de sözleşmenin feshedildiği belirtilerek taşınmazların iadesinin istendiği, her iki ihtarnamenin de davalı şirkete tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Dava tarihi itibariyle de ihtarnamede verilen sürenin dolduğu görülmüştür. Her ne kadar sözleşmede Çağlayan/İstanbul mahkeme ve icra daireleri yetkili kılınmış ise de, finansal kiralama konusu taşınmazların Beylikdüzü’nde bulunduğu, Beylikdüzü’nün yargı çevresi olarak Bakırköy mahkemelerinin yargı çevresinde kaldığı ve finansal kiralama konusunun taşınmaz olup HMK’nun 12.maddesi uyarınca Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin 41/a maddesi uyarınca sözleşmenin sözleşme ve kanunda belirtilen fesih haklarından bir ya da bir kaçına dayanarak feshedilmesi halinde kiralananın üç gün içinde kiracı tarafından kiralayana boş olarak iade ve teslim edileceğinin hüküm altına alınmıştır. Yine 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 33/1 maddesi uyarınca sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde kiracının malı iade ile yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca davacının iddialarını yaklaşık olarak ispatlandığının kabulü gerekir. Mahkemece bu hususlar doğrultusunda ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/719 esas sayılı dosyasında verilen 16/12/2019 günlü ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulü yönünde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 84,50 TL dosya fotokopi masrafı ve posta gideri olmak üzere toplam 205,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.10/03/2020