Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2240 E. 2020/2341 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2240 Esas
KARAR NO : 2020/2341 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2020
NUMARASI : 2019/148 E. – 2020/33 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 20/01/2020 tarihli kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından dava dışı … San. Tic. A.Ş’nin borcundan ötürü İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu dosyadan alınan haciz talimatı ile …Tic. Ltd Şti’nin İstanbul adresine hacze gidildiğini, müvekkili şirket tarafından muhafaza baskısı altında istirdata konu edilen 35.000,00 TL dekont açıklama kısmına icra dosya numarası belirtilerek ihtirazi kayıt ile davalı banka vekili … hesabına müvekkil şirket … Tic. Ltd Şti … Çağlayan şubesi hesabından gönderildiğini, muhafaza altında alacaklısının … A.Ş olan borçlusunun … Tic. Ltd Şti ve … olan ödeme şeklinin ise 28/02/2019 tarihinde 15.000,00 TL, 08/03/2019 tarihinde 5.000,00 TL 15/03/2019 tarihinde 10.000,00 TL 22/03/2019 tarihinde 10.000,00 TL 29/03/2019 tarihinde 10.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı 1 adet bononun verilmek zorunda kalındığını, davalı banka tarafından muhafaza baskısı altında müvekkillerden 35.000,00 TL tahsil edildiğini ve menfi tespite konu edilen 50.000,00 TL tutarlı bono alındığını, müvekkilinin davalı tarafa bu şekilde bir borcunun bulunmadığını bildirerek ihtirazi kayıt ile ödenen 35.000,00 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, 50.000,00 TL tutarlı senet yönünden icra işlemlerinin önüne geçebilmek adına ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından arabuluculuk görüşmelerindeki son tutanak dava dilekçesi ekine eklenmesinin gerektiğini, eklenmemiş ise 1 haftalık kesin süre verilerek sunulmasının istenilmesini, sunulmaz ise usulden reddedileceğinin ihtar edilmesi gerektiğini, müvekkilin kambiyo senedine dayanan alacağının tahsili amacıyla borçlu aleyhine ilgili icra dosyası ile takibe geçildiğini, 23/01/2019 tarihinde gerçekleştirilen haciz sırasında davacı tarafından istihkak iddia edildiğini, istihkak iddiasına itiraz edilerek İİK m.97 kararı verilmesi talebinde bulunulduğunu, İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi 2019/73 E. 2019/119 K. Sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiğini, takibin devamı kararı ile ek haciz ve muhafaza işlemi için 27/02/2019 tarihinde tekrar hacze gidildiğini, haciz sırasında dava konusu bononun imzalandığını ve istirdatı istenen paranın ödendiğini, haciz işleminden sonra bononun ve protokolün icra tehdidi ve haciz baskısı altında imzalandığı iddiasının kabul edilemeyeceğini bildirerek öncelikle davanın dava şartı yokluğu ile usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.01.2020 tarihli 2019/148 E. – 2020/33 K.sayılı kararıyla; “davanın menfi tespit davası olduğu, menfi tespit davasının konusunun belirli bir paranın ödenmesine ilişkin olduğu, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı, davacı tarafa 6325 Sayılı Kanun’un 18/A maddesi uyarınca arabuluculuk son tutanağı sunması için 1 haftalık süre verildiği, sunulan tutunağın incelenmesinde, tutanağın 15.04.2019 tarihinde düzenlendiği, tutanağın dava tarihi olan 19.03.2019 tarihinden sonra tanzim edildiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu” gerekçesiyle; dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin emsal kararlarına göre menfi tespit davalarında arabuluculuğun dava şartı olmadığını, arabuluculuk müracaatının 04/03/2019 tarihinde yapıldığını, haciz baskısı altında sonuçlanmadan isterdat ve menfi tespit davası açmak zorunda kaldıklarını, arabuluculuk görüşmelerinin 15.04.2019 tarihinde sonuçlandırılabildiğini, tutanak aslının mahkemeye ibraz edildiğini, müvekkilinin bu süreçte dava konusu senet bedellerini ödemek zorunda kaldığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekilinin istinafa cevabında; TTK 5/A-1 maddesi ve HUAK Madde 18/A gereğince mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının arabuluculuk tutanağını dava dilekçesine eklemek zorunda olduğunu beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Davacı tarafça 07/10/2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan Arabuluculuk Tutanağından, davacı tarafça 04/03/2019 tarihinde arabuluculuk müracaatında bulunulduğu, arabuluculuk tutanağının 15/04/2019 tarihinde düzenlendiği, mahkemenin 30/09/2019 tarihli duruşmada, davacı vekiline arabuluculuk başlangıç ve bitiş tutanaklarının ibrazı için 1 haftalık kesin süre verdiği, tutanağın kesin süre içerisinde ibraz edildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Dava üçüncü şahıs tarafından açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır.TTK’nın 5/A maddesindeki düzenlemeye göre, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A/2. maddesinde “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’ nın 4. maddesinde belirtilen uyuşmazlıklardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir. Somut olayda; üçüncü şahıs tarafından açılan menfi tespit ve istirdat davasında, istirdat talebi bir miktar paranın ödenmesi talebini içerdiğinden, arabuluculuk dava şartına tabi olmakla birlikte, menfi tespit davası konusu bir miktar paranın ödenmesi olan bir alacak ya da tazminat davası olmadığından arabuluculuğa tabi değildir. Bu durumda, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin “..aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların ticari arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiğine” ilişkin 10.02.2020 tarih ve 2019/3048 – 2020/1093, 17.02.2020 T. ve 2020/197-2020/1578, 10/06/2020 tarihli, 2019/4851 Esas- 2020/2732 Karar sayılı emsal kararları gereğince, arabuluculuğa tabi olmayan menfi tespit davası ile birlikte açılan istirdat davası da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacağından, aksi yöndeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Kaldı ki mahkemenin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A/2. Maddesi gereğince, davacı vekiline son tutanağın ibrazı için ihtaratlı kesin süre verildiği, davacı vekilinin kesin süre içerisinde, 07/10/2019 tarihli dilekçesi ekinde 15/04/2019 tarihli anlaşamama tutanağını ibraz ettiği, arabulucuya başvuru tarihinin dava tarihinden ve tutanak tarihinin mahkeme karar tarihinden önce olduğu, 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’ nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A Maddesinin Birinci fıkrası uyarınca ticari davalarda aranan, arabulucuya başvuru şartının da yerine getirildiği, arabulucuya başvuru zorunluluğunun Anayasa’nın 36. Maddesinde düzenlenen kişilerin hak arama hürriyetini aşırı derecede zorlaştıracak şekilde yorumlanmaması gerektiği kanaatiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/01/2020 tarihli 2019/148 E. – 2020/33 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacılar tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacılara verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/12/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.