Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/222 E. 2022/1084 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/222 Esas
KARAR NO: 2022/1084 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2019
NUMARASI: 2019/12 E. – 2019/382 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili, müvekkilinin kendisine ait “…” ve at üstünde polo oyuncusu figürlü markasını, uzun yıllardır menşe ülke olan ABD başta olnuk üzme dünya genelinde ve Türkiye’de dahil 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullanmakta olduğunu, ancak davalı yana ait tescilli markaların, müvekkilinin TPMK nezdinde kayıtlı markaları ile benzer olduğunu ve aynı emtiaları kapsadığını, davalının 14. sınıfta tescilli “…” markasının esas unsurunun, müvekkilinin 14. sınıfta tescilli … tescil no1u markasında olduğu gibi “…” kelimesi olduğunu, davalının 25. sınıfta tescilli “…” markasının esas unsurunun ise at üstünde … oyuncusu figürü olduğunu, müvekkilinin aynı sınıfta tescilli … ve … nolu markalarının da esas unsurunun aynı figür olduğunu, davalının markalarındaki “…” ve “…” sayısının ayırt edicilik sağlamadığını, bu itibarla davalı markalarının müvekkiline ait markalarla iltibasa sebebiyet verdiğini, ayrıca müvekkilinin … ve at üstünde polo oyuncusu figürlü markalarının tanınmış marka olduğunu, bu hususun birçok yerel mahkeme ilamı kabul edildiğini ve … sayı ile TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, davalı markalarının kötü niyetli olarak tescil edilmiş olduğunu iddia ederek, davalı adına tescilli … ve … no1u markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin “…” markası yönünden davanın 5 yıllık sürenin dolmasından sonra açıldığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının 5 yıl geçtikten sonra dava açmasının kötü niyetin bir tezahürü olduğunu, kaldı ki müvekkilinin markasının, ortalama zeka seviyesine sahip müşteriler nezdinde herhangi bir iltibasa da yol açmayacağını, müvekkilinin markasında “…” ibaresi yanında davacı markalarından ayırt etıne unsuru sağlayan “…” sayısının bulunduğunu, markaların farklılığı yanında tüketici kitlesi, ürün paketlerinde kullanılan işaretler ve yazılar ile ürün satış yerlerinin de tamamen farklı olduğunu ve tüketici gözünde karıştırılma olasılığının söz konusu olmadığını, müvekkili markalarının birlikte kullanılma olasılığının bulunmadığını, zira markaların farklı sınıflarda tescilli olduklarını, davacının “…” ve müvekkilinin “…” markalarının birbirinden farklı ve ayırt edilebilir olduğunu, davacının kullandığı … üzerindeki … oyuncusu şekli ile müvekkilinin diğer markasında yer alan at üstünde insan figürünün de tamamen farklı olduğunu ve müvekkilinin kullandığı figürün geleneksel Türk askeri figürü olduğunu, … oyuncusunun değil, geleneksel bir sembol olan … ve binicisinin bulunduğu figürü içeren müvekkili markasında ayrıca “…” harf ayrıntısının da olduğunu, bu açıdan da karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceğini, davacının at şeklinin maliki olamayacağını ve müvekkiline ait markaların tescilinde kötü niyetin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “davacının “…” ve … oyuncusu figürü markasının, davalıya ait … tescil no1u “…” ve … tescil no1u “…” markalarının koruma tarihi ve öncesinde 25. emtia sınıfında giyim ürünleri alanında tanınmış marka statüsünde olduğu, davalının “…” ibareli markası ile davacının … tescil nolu eski tarihli “…” markasının aynı sınıflarda tescilli olduğu, söz konusu markalara işaret düzeyinde bakıldığında, davalı markasının, davacının “…” unsurlu markası ile iltibasa sebep olacak derecede benzer olduğu, davacının eski tarihli ve tanınmış “…” markası karşısında, davalı markasında bulunan “…” sayısının, iltibası ortadan kaldıracak düzeyde davalı markasına ayırt edicilik kazandırmadığı ve işbu dava her ne kadar davalının … sayı ile tescilli “…” markasının tescilinden itibaren 5 yıllık süre dolduktan sonra açılmış ise de, davalı yan tescilinin, davacının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmaya yönelik olduğu ve bu nedenle kötü niyetten bahsedilebileceği, bu durumda da istisna olarak hiçbir bir süreye tabi olmadan markanın hükümsüzlüğünün talep edilebileceği anlaşılmakla, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir. Davalı adına … sayı ile tescilli …” ibareli markanın hükümsüzlüğü talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; davalının 2016 tarihli markasında vurgulayıcı bir biçimde kullanılmış olan şekil unsuru (at üstünde insan figürü) ile davacının at üstünde … oyuncusu figürü arasında, davacı markasının tanınmışlığının iltibası kuvvetlendirmesi karşısında, ve taraf markaları 25. sınıfta tescilli olduklarına göre, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma ihtimaline sebep olacak derecede benzerlik bulunduğu, “…” işaretinin davalı markasında iltibası ortadan kaldırmaya yetecek derecede ayırt edicilik kazandırmadığı, davalı markası her ne kadar 35. sınıfta tescilli iken, davacının bu sınıfta tescilli eski tarihli bir markası bulunmasa da, davalı markasının farklı mal ve hizmetlerde kullanılması halinde de, davacının tanınmış markasından haksız yararlanmaya yol açılmasına sebep olabileceği ve bu nedenle kötü niyetten bahsedilebileceği” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile davalı adına … sayı ile tescilli markasının da hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin … markası yönünden davacının markasını eski tarihli ve tanınmış olduğunu, davalı markasında bulunan 55 ibaresinin ayırt edicilik kazandırmadığını ve 5 yıllık süre geçtikten sonra dava açılmış ise de, davalının davacının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmaya yönelik tescili nedeniyle süresiz olarak hükümsüzlük isteyebileceği gerekçelerine yer verdiğini, markanın başvurusunun 25/05/2012 tarihinde yapıldığını, davanın ise 2019 yılında açıldığını, mahkemenin 5 yıllık sürenin dolduğunu tespit etmesine rağmen hükümsüzlüğe karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6769 Sayılı kanunun 25/6 maddesi gereğince davanın usulden reddi gerektiğini, bu konuda Yargıtay Kararları bulunduğunu, davacının bu konuda sessiz kaldığını, ayrıca müvekkilinin marka tescilini kötü niyetli olduğu hususunun ispat edilemediğini, kaldı ki müvekkilinin davacının tanınmışlığından yararlanmasının da söz konusu olmadığını, zira müvekkilinin … markasını tescil ettiği tarihte davacı markasının henüz tanınmış marka statüsünde olmadığını, davacının 2018 yılında markasını tanınmışlık statüsünü kazandığını, yerel mahkemenin kötü niyet konusunda hiçbir araştırma ve inceleme yapmadığını, bu konuda hiçbir yasal gerekçe bulunmadığını, benzer marka başvurusu yapmanın kötü niyet anlamına gelmediğini bu konuda Yargıtay kararları bulunduğunu, yine at figürü gibi işaret ve sembolleri toplumun ortak mirası olup, tüm toplumun bu işareti kullanma hakkına sahip olduğunu, … markası yönünden ise mahkemenin verdiği hükümsüzlük kararının hatalı olduğunu, müvekkiline ait … markasının 35.sınıfta tescilli olduğu hizmetlerde davacının eski tarihli bir markası bulunmadığı yönünde bilirkişi raporunda tespit yapıldığını, buna rağmen mahkemenin kelime ve şekil olarak tamamen davacı firmanın markasından farklı olan müvekkiline ait markayı hükümsüz kılmasının hatalı olduğunu, gerek şekil gerekse harf ayrıntısı itibariyle iltibas durumunun bulunmadığını, ortalama zeka seviyesine sahip tüketicilerin hükümsüzlüğü istenilen markalarla davacıya ait markaların birbirinden ayırt edebileceğini, davacının neredeyse tüm ürünlerinde … ve … markalarını ve at üzerindeki polo oyuncusu şeklini birlikte kullandığını, müvekkiline ait markanın ürünlerin üzerinde ise … ve … şekil ifadesinin geçtiğini dolayısıyla markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, markaların farklı sınıflarda tescil edildiğini, kaldı ki ayırt edici yönlerinin de bulunduğunu, mahkemece rapordaki tespitlere ilişkin değerlendirme yapılmadığını, müvekkilinin markalarının şekil rakam ve harf bütünlüğü çerçevesinde özgün olduğunu, … markasının geleneksel Türk örf ve adetinin bir sembolü olan at ve binicisinin bulunduğunu, ayrıca bu harflerin eklendiğini, davacı markası ile karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ve ek rapor alınmasını istediklerini ancak mahkemenin 14/11/2019 tarihli duruşmada bu talebi reddettiğini, gerekçeli kararda bu hususta bir gerekçeye yer verilmediğini bildirmiştir. Dosya içeriğinden davalıya ait … tescil numaralı … markasının 14.sınıfta “kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). ” tescilli olduğu, yine … tescil numaralı … markasının 25. Ve 35.sınıflarda tescilli olduğu anlaşılmıştır. 04/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davacının … ve … oyuncusu figürü markasını, davalıya ait … tescil no.lu … ve … tescil nolu … markalarının koruma tarihi ve öncesinde 25. emtia sınıfında giyim ürünleri alanında tanınmış marka statüsüne kavuşmuş olduğu, … tescil nolu davalı markası … ile davacının … tescil no.lu eski tarihli … markasının aynı (14. sınıfta) tescilli oldukları; işaret düzeyinde bakıldığında, davalı markasının, davacının … yegane unsurlu aynı sınıfta tescilli ve bu sınıf yönünden ayırt ediciliği haiz markası ile iltibasa sebep olacak derecede benzerlik olduğu, 55 sayısının davalı markasına ayırt edicilik katmadığı, huzurdaki davanın, davalının … tescil nolu … markasının tescillinden itibaren 5 yıllık süre dolduktan sonra açıldığı; kötü niyet söz konusu olduğunda, istisna olarak hiçbir bir süreye tabi olmadan markanın hükümsüzlüğünün talep edilebileceği, somut olayda tespit edilen hususların Raporun III.bölümünün 44, 45, 46. Paragraflarında belirtildiği, davalı markasının tescilinde söz konusu olup olmadığı konusundaki takdirin tamamen Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, Davalının … nolu … markasının 25 ve 35. sınıflarda tescili olduğu, davacının … na.lu markasının da 25. sınıfta tescilli olduğu, davacının bu şekil unsurunu, (at üstünde … oyuncusu figürü) içeren ya da … ibareli 25. Sınıfta tescilli markalarının da bulunduğu, davacının at … ve at üstünde … oyuncusu figürlü markasının tanınmış marka olduğunu, Davalının 2016 tarihli markasında vurgulayıcı bir biçimde kullanılmış olan şekil unsuru ile davacının at üstünde … oyuncusu figürü arasında, davacı markasının tanınmışlığının iltibas kuvvetlendirecek bir husus olacağı da düşünüldüğünde ve taraf markaları 25. sınıfta tescili olduklarına göre, SMK m.6/6.1 anlamında karıştırılma ihtimaline sebep olacak derecede benzerlik bulunduğu, … işaretinin davalı markasına iltibası bertaraf etmeye yeterli ayırt edicilik kalmadığı ve davalının … no.lu markasının 35. Sınıfta tescilli olduğu hizmetlerde davacının eski tarihli bir markasının bulunmadığı; davalı markasının, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması-tescili halinde de davacının tanınmış markasından haksız yararlanmaya yol açılmasına sebep olabileceği; ayrıca, davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunduğu kabul edilirse markanın tescilli olduğu bütün sınıflarda hükümsüzlüğü yönünde karar tesis edilebileceği, markanın tescilinde kötü niyet bulunup bulunmadığı konusundaki takdirin tamamen Sayın Mahkeme’ye ait olduğu” yolunda görüş bildirmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, davalıya ait markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkin talebine ilişkindir. Davacı taraf davalının markalarının, davacıya ait markalar ile iltibasa sebebiyet verdiğini, davalının tescilinin kötüniyetli olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini istemiştir. Dosya içeriğinde davacının “…” esas unsurlu birçok markasının bulunduğu, ayrıca davacının … markasının tanınmış marka statüsünde olduğu anlaşılmaktadır. İstinaf aşamasında davalıya ait markaların sicil kayıtları TPMK’dan celp edilmiş buna göre; davalının … tescil numaralı “…” ibareli markasında … ibaresinin iltibası kaldıracak nitelikte olmadığı, bu ibarenin davalı markasına ayırt edicilik kazandırmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca dava tarihi itibariyle bu markanın tescilinden itibaren 5 yıllık süre dolmuş ise de, davalının tescilinin davacının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmaya yönelik olduğu kanaatine varılmakla davacının söz konusu süreye tabi olmaksızın bu markanın hükümsüzlüğünü isteyebileceği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, davalıya ait … tescil numaralı “…” markasındaki şekilde dikkate alındığında şeklin at üzerinde insan figürü olup, davacıya ait at üzerinde … oyuncusu figürü arasında yapılan karşılaştırmada iltibas tehlikesinin bulunduğu, ayrıca davacı markasının tanınmışlığı ve davalının bu markasının 25.sınıfta tescilli olduğu, yine … ibaresinin markaya ayırt edicilik kazandırmadığı gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Her ne kadar davalının bu markası ayrıca 35.sınıfta da tescilli ise de, davalı tarafın davacının tanınmışlığından yararlanma amacında bulunduğu, dolayısıyla tescilinde kötüniyetli sayılabileceği kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesince açıklanan bu hususlar isabetli bir biçimde değerlendirilmiş olup, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 15/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.