Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2208 E. 2021/34 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2208 Esas
KARAR NO: 2021/34
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2018/444 E. – 2019/312 K.
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat, Tecavüzün Meni (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde, mimari esere yönelik davacının ihlal edilen 5846 sayılı yasa kapsamındaki haklarına dayalı olarak 10000TL manevi, kişilik hakların ihlali kapsamında 10000TL manevi, belisiz alacak hükümlerine göre şimdilik 10000TL maddi tazminatın davalıdan tahsili, proje müellifi davacının eserinde yapılan değişikliklerin eski hale getirilmesi, tecavüzün durdurulması, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı ile müvekkili arasında sözleşme imzalandığını, sözleşmede uyuşmazlık çözüm yolunun açıkça tahkim olarak belirlendiğini, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…dava konusu uyuşmazlığın mimari esere yönelik 5846 sayılı yasa kapsamında hakların ihlaline dayalı olarak 10000TL manevi, kişilik hakların ihlali kapsamında 10000TL manevi, belisiz alacak hükümlerine göre şimdilik 10000TL maddi tazminatın davalıdan tahsili, proje müellifi davacının eserinde yapılan değişikliklerin eski hale getirilmesi, tecavüzün durdurulması, hükmün ilanı taleplerine ilişkin olduğu, taraflar arasında dosyaya fotokopileri sunulan 17.05.2012 tarihli Hasılat Karşılığı Arsa Satış Sözleşmesi ve sözleşmeye atıf yapan 04.09.2013 tarihli Ek Protokol ve 17.05.2012 tarihli Protokolün 5. maddesinde taraflar arasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarrın İstanbul üniversitesinden atanacak üç kişilik hakem heyeti ile çözümleneceğinin hükme bağlandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde hakem şartı kararlaştırıldığından, huzurdaki bu davaya bakmak mahkemenin görevinde olmadığı, HMK’nın 412/1. Maddesinde; tahkimin, uyuşumazlığın tamamının veya bir kısmının çözümünün hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda tarafların yaptıkları bir anlaşma olup alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından birisi olduğu ve ilk itiraz olarak ileri sürüldüğünde mahkemenin görevi sona erip uyuşmazlığın hakemde görülmesi gerektiğinden verilen karar usul hukuku anlamında görevsizlik kararı niteliğinde olup ve mahkemece taraflarca ileri sürüldüğünde res’en gözetilmesi gerektiğinin açıklandığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 413. Maddesindeki ”Tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı tarafa tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder.” hükmü gereğince , taraflar arasında geçerli ve uygulanabilir bir tahkim şartı olduğu halde davacının doğrudan dava açması usule aykırı olduğundan, davalı tarafından süresinde ileri sürdüğü tahkim ilk itirazı dikkate alınarak taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi bulunduğu anlaşıldığı, mahkememizin yargılama yetkisi bulunmadığı, gerekçesiyle davanın HMK 116/1-b maddesi yollamasıyla aynı yasanın 117/3 maddesi gereği usulden reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; 17.05.2012 Tarihli hasılat karşılığı arsa satış sözleşmesinin ve bu sözleşmeye ek olarak imzalanan 04.09.2013 Tarihli Ek Protokolün konusunun; proje hizmetleri olmadığını, protokoldeki tahkim şartının dava konusu ile ilgili olmadığını, 17.05.2012 tarihli protokolün konusunun inşaatın 10.05.2012 Tarihli ilk ruhsatına esas projeler olduğunu, Huzurdaki davanın konusu mimari projelerin ise 10.05.2012 tarihli ilk inşaat ruhsatının alınmasından sonra ve 01.06.2013 Tarihli Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikten sonra davalının fikir değişikliği ve talebi üzerine sözlü anlaşmaya göre tamamen yeni olarak hazırlanan 07.03.2014 Tarihli ikinci ruhsata esas olan proje ile bu yeni ikinci projenin 09.10.2017 Tarihli tadilat projesine esas projesi olduğunu, Dava konusu mimari projenin yeni bir iş niteliğinde olduğunu ve 17.05.2012 Tarihli protokolün kapsamı dışında olduğunu, Bir an için anılan sözleşmenin dava konusu mimari projelerle ilgili farz edilse dahi uyuşmazlığın haksız fiilden (eser üzerindeki manevi hakların ihlalinden) doğması nedeni ile tahkim şartının uygulanmasının mümkün olmadığını, davalının müvekkilinin mimari projeler üzerindeki manevi hakları ihlal etmesinin sözleşme dışı bir borç ilişkisi doğurduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, mimari eser sahipliğine dayalı maddi ve manevi tazminat ile tecavüzün meni, durdurulması ve eski hale iadesi istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tahkim yoluna gidilebilmesi için tarafların tahkim sözleşmesi yapmaları ya da düzenledikleri sözleşmede tahkim şartına yer vermeleri gerekir. Tahkim anlaşması veya tahkim şartındaki uyuşmazlığın hakem veya hakemler kurulunca çözümlenmesine ilişkin irade beyan ve açıklaması tahkim şartı sözleşmesinin temel unsurudur. ( HMK m. 412 ). Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartı ya da sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları zorunludur. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin esas dayanağı 17.05.2012 Tarihli protokoldür. Protokoldeki tahkim şartı açık ve kesin nitelikte olup davalı yanca süresinde tahkim itirazında bulunulmuş olması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde olduğu gibi, manevi tazminat talepleri ve fikri mülkiyet haklarının tahkime konu olabileceği (Akinci, Ziya, Milletlerarasi Tahkim, Ankara, 2007, s. 207) dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacının istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 14/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.