Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/220 E. 2020/218 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/220 Esas
KARAR NO: 2020/218
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2019
NUMARASI: 2019/387 E. – 2019/440 K.
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili müvekkili şirketin plastik ürün üretim ve pazarlama faaliyeti sürdürdüğünü, müvekkili şirket tarafından dava konusu ürünü 08/02/2017 tarihinde … tescil numaralı tasarım tescil belgesi ile tasarımın şerh altına alındığını, davalı şirketin müvekkili şirkete ait tasarım tescilli ürünü ticari amaçla elinde bulundurup, üretimini yaparak satışa sunduğunu, müvekkili şirketin haberi olmadan yapılan bu eylemlerle 6769 sayılı Sınai Mülkiyeti Kanunu’nun 59.maddesine aykırılık teşkil ettiğini ve müvekkili şirketin tasarım haklarına tecavüz edildiğini, Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/242 değişik iş, 2018/245 karar sayılı dosyası üzerinden davalının üretim satışa sunduğu ürün ve müvekkili şirketin üretmiş olduğu tescilli ürünün ayırt edilemeyecek şekilde aynı olduğunun tespit edildiğini, ticari olarak işyerinde satışını gerçekleştirmekte ve kazanç elde ettiğini, işbu nedenle müvekkili şirketin haklarının tecavüze uğraması nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149.maddesinde yer alan taleplerde bulunabileceğinin açıkça görüldüğünü, tüm bu nedenlerle davalının Koruma Kapsamındaki Tasarım Hakkına Tecavüzün Önlenmesi ve 554 sayılı KHK’dan ve 6769 sayılı kanundan kaynaklanan haklarına tecavüz olmak üzere haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ve aynı görünüm özelliğine sahip tasarımları sergilemek, tanıtımını yapmak, icaba davet etmek suretiyle tecavüz ettiğinin tespitine, önlenmesine, davalı şirket tarafından halen devam eden tescilli ürünlere ilişkin üretimin durdurulmasına, piyasada davalı tarafından satışına devam edilen ürünlerin toplatılarak satışın önlenmesine, müvekkilinin olası kar kaybı ve haksız fiil neticesinde uğradığı sair zararlar dikkate alınarak daha sonra artırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi, müvekkilinin bu süreçte uğradığı itibar kaybına ilişkin olarak 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA : Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalının dava dilekçesinde müvekkili şirketten 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesi talebinde bulunduğunu, bu taleplerinin yerinde olmadığını, söz konusu talepler açısından TTK 5/A hükmü uyarınca zorunlu olmasına karşın arabuluculuğa başvuruda bulunmadığından, davacının maddi-manevi tazminat taleplerinin usulden reddi talebinin zorunlu olduğunu, müvekkiline ait ürünler ile davacı-karşı davalı tasarımının arasında bir benzerlik olmadığını, karşı dava yönünden 1980 yılında İstanbul ‘da kurulan müvekkili firmanın üretimine mutfak eşyaları ile başladığını, devamında sanayi ekipmanları, daha sonra bahçe mobilyaları üretimleriyle ürün yelpazesini geliştirdiklerini, davacı-karşı davalı tarafından esas davaya dayanak gösterilen tasarımların yenilik ve ayırt edicilik kriterine haiz olmadığını, tüm bu nedenlerle maddi ve manevi tazminat taleplerinin usulden reddine, açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile davacı-karşı davalı adına tescilli olan … sayılı endüstriyel tasarım tescillerinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP : Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kötüniyetli davalı/karşı davacının Türkiye’de sadece müvekkilinde bulunan makinaları kopyalamış ve izinsiz üretim yaptığını, müvekkiline ait ürünler ile davalıya ait ürünlerin birebir aynı olduğunu, müvekkiline ait ürünlerin yenilik ve ayırt edici niteliğe sahip olduğunu, karşı davacının sunmuş olduğu deliller çerçevesinde karşı davacının müvekkiline ait ürünü izinsiz kopyalarak haksız gelir elde ettiğinin açık olduğunu,karşı dava dilekçesinde emek ilkesine ihlal ettiğini dolaylı olarak ikrar ettiğini, karşı davacının tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne gerekçe gösterdiği kanun maddelirinin müvekkilini koruduğunu, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacı yanın dava şartı olarak kabul edilen arabuluculuğa gitmeden işbu davanın açıldığı, söz konusu dava şartının sonradan tamamlanabilir şekilde düzenlenmemesi ve her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi prensibi nedeniyle davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Karara karşı davacı vekili süresi içerisindeki istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin esas dosyada 10/07/2019 tarihli ara karar gereğince dava şartı eksikliği için süre verdiğini, süre içerisinde dava şartı eksikliğinin yerine getirildiğini, 13/09/2019 tarihli arabuluculuk tutanağının 19/11/2019 tarihinde dosyaya sunulduğunu, dava şartı tamamlanmış olmakla davanın reddine karar verilmesinin hatalı olup usul ekonomisine aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Bakırköy 1. FSHHM’nin 2019/103 Esas sırasına konu asıl dava, tasarım hakkına tecavüzün, haksız rekabetin men’i, tespiti ile maddi, manevi tazminat istemlerine ilişkin olarak açılmıştır. Karşı dava ise, davacı adına kayıtlı endüstriyel tasarım tescillerinin hükümsüzlüğü ve terkini istemlerine yöneliktir. Mahkemenin 21/11/2019 tarihli ara kararı ile maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden dosyanın tefrikine karar vererek 2019/387 Esas sırasına kaydedilmiştir. Bakırköy 1. FSHHM’nin 2019/387 Esas sayılı, 06/12/2019 tarihli nihai kararı ile; maddi ve manevi tazminat talebi yönünden arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığı, arabuluculuk dava şartının sonradan tamamlanabilir nitelikte olmadığı dikkate alınarak davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, dava tarihi olan 19.03.2019’dan sonra arabuluculuğa başvurmuş ve 13.09.2019 Tarihli anlaşmazlık tutanağını sunmuştur 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. maddesinde “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, 2.fıkrası son cümlesine göre ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” Arabuluculuk, tamamlanabilir nitelikte bir dava şartı olmayıp ilk derece mahkemesince tefrik edilen maddi, manevi tazminat istemleri yönünden dava tarihinden sonra arabuluculuğa başvurulmuş olması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/01/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.