Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2196 E. 2021/194 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2196 Esas
KARAR NO: 2021/194 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2017
NUMARASI: 2013/89 E. – 2017/25 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat)
KARAR TARİHİ: 03/02/2021
Dairemizin 30.10.2019 tarihli, 2017/2719 E. – 2019/2290 K.sayılı kararı, Yargıtay 11.HD’nin Yargıtay 11.HD’nin 05.10.2020 gün ve 2019/5187 E., 2020/3833 K. sayılı bozma ilamıyla bozulmuş olmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının A.B.D’de ve Türkiye dâhil dünyanın tüm ülkelerinde şube ve şirketleri olan “inşaat, iş ve madencilik araçları vc denizcilik dahil her çeşit motor ve bunların parçalarının” üreticisi ve dağıtıcısı olduğunu, dünyaca tanınmış ve TPE tarafından “tanınmış markalar” listesine dahil edilmiş markalarının yaratıcısı ve tescilli sahibi olduğunu, derdest davanın esasının “…” sayılı “…” markasına dayandırıldığını, davalının yoğun bir biçimde dava konusu …+şekil markalı el aletleri ticaretini yaptığını, davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığını, davacının … markasını “…” ibaresini ön plana çıkartmak suretiyle kullandığını, bu nedenlerle davalının kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, marka tecavüzü sebebiyle yapılacak maddi tazminat hesabında, 556 sayılı KHK m.66/b hükmünü tercih ettiklerini, ayrıca davalının … markası ile davacıya ait “…” markası arasında benzerlik bulunduğunu, … ve … (yani “güç” veya “kuvvet”) ibarelerinin yan yana getirilerek yeni bir marka yaratılmasının olanaksız olduğunu, … markasının ulaşmış olduğu tanınmışlık düzeyi ve … markasının özellikle güç ve gücü çağrıştıran iş makinaları, greyder, dozer gibi araçlar, motorlar, jeneratör setleri üzerinde kullanıldığı da düşünülecek olur ise, tüketicinin … ibaresini … gücü, …’in gücü olarak algılayabileceğini ve … markasının, … markasının bir alt markası olduğu şeklindeki bir düşünceye sevk edeceğini, davalının 05/04/2004 tarihinde tescil ettirmeye çalıştığı “…” markasının tescil başvurusunun resen reddedildiğini, buna rağmen kötüniyetli olarak dava konusu markayı tescil ettirdiğini belirterek, bu sebeple “…+şekil” markasının hükümsüzlüğüne, … markasını taşıyan tüm emtia, tanıtım malzemesi, ticari evrakın zaptı ile mümkün ise … markalarının silinmesine, değil ise emtia, tanıtım malzemesi, ticari evrakın imhasına, www…com.tr alan adının silinmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH; Davacı vekili dosyaya sunduğu 01/12/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek 38.965,70 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirket adına tescilli … numaralı markanın hükümsüz kılınması talebinin, uzun süre sessiz kalmadan dolayı reddedilmesi gerektiğini, davalının müvekkilinin tesciline 8 yıl boyunca ses çıkarmadığını, bu sebeple davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının, müvekkilin huzurdaki markayı kötü niyetle tescil ettirmiş olduğunu iddia ettiğini ve bu iddiasını da, davalının 2004 yılında yaptığı … marka tescil başvurusuna dayandırdığını, ancak müvekkili şirketin sırf marka başvurusunda bulunmuş olması hususunun kötüniyetli davranış olarak nitelendirilemeyeceğini, 2004 yılında … ibareli marka tescil başvurusunda bulunmuş olmasının yasal bir hak olduğunu, davalının marka başvurusunun reddedilmesi üzerine söz konusu markanın ticaret hayatında da kullanmadığını, müvekkiline dava konusu markanın tescilinden itibaren geçen 8 yıllık süre zarfında davacı tarafından herhangi bir uyarı yapılmadığını veya müvekkilinin herhangi bir hukuki işleme maruz kalmadığını, davacının, davalının kötüniyetli olarak marka tescil ettirdiğini ispat edemediğini, ayrıca davacı tarafın … unsurlu markaları ile müvekkilin “…+şekil” markası arasında, görsel, işitsel ya da anlamsal olarak hiçbir benzerlik bulunmadığını, markalar arasında değerlendirme yapılırken, markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınmasının gerektiğini, bu sebeple davacının, birden fazla sözcükten oluşan markadaki sözcükleri bölmesi ve içlerinden sadece bir sözcüğü dikkate alarak bu sözcük dolayısıyla markanın iltibasa yol açacağı değerlendirmesinde bulunmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın huzurdaki davaya mesnet aldığı markalarının hiç birisinin, davalı müvekkilin markasının tescil edildiği 06. ve 08. sınıflarda tescilli olmadığını, taraf markaları arasındaki tek ortak sınıfın 7. sınıf olduğunu, bu sebeple davacının yalnızca 1 sınıfa dâhil emtialar bakımından hükümsüzlük talebinde bulunabileceğini, ancak bu taleplerin de mesnetsiz olduğunu, davalı şirketin faaliyet alanını oluşturan elektrikli el aletleri sektöründe hiçbir zaman kullanılmayan bir markanın, davalı şirkete ait marka ile karıştırılabileceğini ileri süremeyeceği, davalı şirketin bütün faaliyetlerini, dava konusu edilen … numaralı “…+şekil” ibareli tescilli markası vasıtasıyla yürüttüğünü, tescilli bir markanın kullanılmasının, markaya tecavüz teşkil etmeyeceğini belirtmiş ve davanın bütünüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/02/2017 tarihli 2013/89 Esas, 2017/25 Karar sayılı kararıyla ; “Davanın kısmen kabulüne, -Davalının … numaralı “…+şekil” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, -Davalının tescilli “…+şekil” markasını tescil edildiği şekilden farklı olarak “…” ibaresini daha büyük yazarak öne çıkartacak şekilde kullanmak suretiyle davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesine, davalının “…” ibaresini ürünlerde, tüm emtiada, tanıtım malzemesi ve ticari evrakta, internet ortamında bu şekilde kullanmasının yasaklanmasına, -“…” ibaresinin büyük harflerle yazılıp öne çıkartıldığı “…” markasını taşıyan tüm emtia, tanıtım malzemesi, ticari evrağın zaptı ile mümkün ise tescil edildiği halinden farklı şekilde “…” ibaresinin büyük harflerle yazılarak kullanılan “…” markasının silinmesine, mümkün değilse imhasına, -Davalının www…com.tr alan adının silinmesi talebinin reddine, -38.965,70 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalının markasını “kötü niyetle” tescilini sağlamış olduğu tespit edildikten sonra, davacının tanınmış markaları ile iltibas yaratması sebebine dayanılarak hükümsüzlüğüne karar verilmiş olması karşısında … markasına dayanılarak alınan ve kullanılan internet alan adının iltibas yaratmayacağını düşünmenin olanaksız olduğunu, … ibaresi’nin …’in GÜCÜ anlamına geldiğini, … markası ile ilişkilendirilmesi, bu alan adı altında …’ in e-ticaret yaptığının zannedilmesinin kaçınılmaz olduğunu, …’in alt markası gibi görünmesi ve aynı/benzer mallar üzerinde kullanılması ile tüketiciyi yanıltıcı bir durum söz konusu olacağını, iltibas yaratan bir ibarenin ınternet ortamında kullanılmasının tüketicilerin yanılmalarına sebep olacağı gibi davacı açısından da markasının ayırt ediciliğinin zarar göreceğini, davalının … markasının tanınmışlığından yarar sağlayacağını beyanla; kısmi istinaf talebinin kabulü ile, İstanbul Anadolu 2 FSHH Mahkemesinin “davanın kısmen kabulüne” dair E 2013/89- K 2017/25 sayılı hükmünün yalnız “www…com.tr alan adının silinmesi talebinin reddine” kısmının kaldırılarak , “www…com.tr alan adının silinmesi için ODTÜ Alan Adları Yönetimine emir yazılmasına” karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme tarafından dört ayrı heyetten rapor alındığını, raporlarda kötüniyetin tespit edilemediğinin açıklandığını, tazminat yönünden çelişkiler bulunduğunu, mahkemenin kararında hangi rapora itibar ettiğini açıklamadığını, -Dava konusu edilen “… Şekil” markasının 2005 yılından bu yana, yaklaşık 8 yıldır tescilli olduğunu davacı tarafın, 8 yıl boyunca, davalı müvekkilin tesciline ses çıkarmadığını, 2008/95 sayılı AB Direktifinde ve 207/2009 sayılı Topluluk Tüzüğünde, “ardı ardına, kesintisiz 5 yıllık süre” marka tesciline ses çıkarılmamasının, hak kaybına sebep olduğunu, Yargıtayın, bu düzenlemelere uygun olarak bazen 5 yıl bazen de olayın koşullarına göre daha kısa süreleri, hak kaybı için yeterli gördüğünü , -Müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, dava konusu edilen markadan önce, 2004 yılında “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunmuş olmasının, yasal bir hak olup, müvekkili şirketin, bu başvurunun TPE tarafından resen reddedilmesi üzerine, söz konusu markayı ticaret hayatında da kullanmadığını,müvekkili şirketin, dava konusu edilen markayı 8 yıldır ticaret hayatında aktif olarak kullanmasına rağmen, davacı tarafın markası ya da ürünleri ile herhangi bir iltibas meydana gelmediğini, haksız bir avantaj sağlamadığını, ya da davacı tarafı her hangi bir şekilde zarara uğratmadığını, müvekkilinin, dava tarihine kadar davacı tarafından herhangi bir uyarı ya da hukuki işleme de maruz kalmadığını, avantaj sağlamak istese 09. Sınıfta tescil ettirmesi gerektiğini oysa 06/07/08 inci sınıflarda tescil ettirdiğini, -Müvekkilinin markasının asıl unsurunun şekil unsuru olduğunu, bir cins aslan kafası görünümüne sahip olan logonun, aslan rengi olarak sarı renkte olmasının, zaten logonun tasarlanış amacına uygun düştüğünü, logoda hakim diğer rengin siyah olmasının ise sarı rengin vurgulanması amacıyla düşünüldüğünü,davalı müvekkilinin, 2004/09164 sayılı … ibareli marka başvurusunu yaptığı gün, … numaralı “…” logosunun da başvurusunu yaptığını, -Uygulamada bazı yerlerde gözüken …’in büyük yazılmasının, ilk zamanlarda etiketlerdeki sınırlı yerden dolayı logo şeklini desteklemek, kullanıcılar nezdinde logonun akılda kalmasını ve bilinirliğini arttırmak için yapılmış olduğunu, dava zamanında alınan bilirkişi raporlarında belirtildiği gibi, internet sitesi ve diğer alanlarda kullanımlarda …in büyük yazılarak kullanımına rastlanılmadığını, -Davalı müvekkilinin, dava konusu markayı sadece tescil ettirmiş olması fiilinin, hele ki markaların benzer olmaması hususu da dikkate alındığında kötü niyetli sayılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın, dosyaya bu kötü niyeti kanıtlayan herhangi bir delil sunmadığını, -Markaların görsel, işitsel, kavramsal ve sınıfsal yönden benzer olmadığını, markaların tüketici kitlesinin aynı olmadığını, müvekkilinin … ürünleri, genellikle ahşap, marangozluk, küçük sanayi siteleri ve ev kullanımları için yapılan ucuz ürünler iken, davacı tarafın … markalı İş Makineleri, inşaat ve maden sektöründe kullanılan, çok yüksek meblağlı, pahalı büyük iş makinaları olup kullanıcı ve özellikle satın alıcı ve karar vericilerinin çok farklı olduğunu, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin bütünüyle farklı olduğu, ikame imkânlarının bulunmadığı, bir birini tamamlayıcı niteliği bulunmadığını, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin bütünüyle farklı olduğu, ikame imkânlarının bulunmadığı, bir birini tamamlayıcı niteliği bulunmadığını, markalar benzer olmadığı için müvekkilinin kötü niyetli kabul edilemeyeceğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF KARARI; Dairemizin 30/10/2019 tarihli 2017/2719 Esas-2019/2290 Karar sayılı kararıyla; davalı adına 06/07/08’inci sınıflarda tescilli … başvuru numaralı şekil+… markasının, davacı tanınmış … markası ile benzer olduğu, davacı markasının ayırt edici karakterini zedeleyeceği ve davalı markasının aynı sınıflarda tescil başvurusu yapılan … başvuru numaralı … markasının reddi kararından 34 gün sonra benzer sarı siyah renklerle tescil edildiğinden bahisle, davalı tarafın kötüniyetli olduğu ve kötüniyete dayalı hükümsüzlük davasının süreye tabi olmadığı gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılarak, davalı markasının hükümsüzlüğüne, davalı adına tescilli www…com.tr alan adının silinmesi talebinin kabulüne karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA KARARI; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05/10/2020 tarihli 2019/5187 Esas-2020/3833 Karar sayılı kararıyla;”somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince, davalının, adına tescilli … numaralı “…+şekil” markasını tescil edildiği haliyle kullanmayıp, markadaki “…” unsurunu öne çıkaracak şekilde, tescil olunduğundan farklı olarak davacının “…” ibareli markasına yanaşmak suretiyle kullanmasının, davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün meni, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi isabetli ise de, davalının … numaralı “…+şekil” marka tescilinin 2005 tarihli tescil başvurusuna dayanması, davalının markayı fiilen kullanıyor olması ve markanın davacının marka hakkına tecavüz teşkil eder şekildeki kullanımının, davalının markayı kötüniyetle tescil ettirdiğine tek başına delalet teşkil etmeyecek olması hususları göz önüne alındığında, Bölge Adliye Mahkemesi’nce … numaralı “…+şekil” markasının hükümsüzlüğüne ve “www…com.tr” alan adının silinmesine karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce Yargıtay bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş, duruşma açılarak usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
GEREKÇE:Davacı taraf, … ve … tanınmış markaları ile … unsurlu marka tescillerine dayanarak, davalı adına tescilli … başvuru numaralı 06/07/08 sınıflarında tescilli şekil+… markasının hükümsüzlüğünü ve davalı markasının www…com.tr internet sitesinde tescil edildiği şekilde değil … şeklinde ve …, model … şeklinde kötüniyetli kullandığından bahisle markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi, alan adının silinmesi, 556 Sayılı KHK 66/b maddesine göre maddi tazminata ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı adına tescil edilmiş www…com.tr alan adının silinmesi talebinin reddi kararı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının uzun süre sessiz kalması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, sadece marka başvurusunda bulunmanın kötüniyetli tescil kabul edilemeyeceğini, taraf markalarının tescil sınıflarının aynı olmadığını, markaların benzemediğini, internet sitesinde de tescile uygun kullanım gerçekleştirdiğini, bazı ürünlerde … ibaresinin küçük yazılmasının etiket tasarımı ve boyutu ile ilgili olduğunu, tüm kullanımlarda şekil markasına yer verildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir. Hükümsüzlüğü istenen, … başvuru numaralı şekil+… markasının 04/07/2005 başvuru tarihli olup, davalı adına 16/02/2006 tarihinde tescil edildiği, dosya kapsamına sunulan delillerden markanın davalı tarafça fiilen kullanıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça, davalının markayı güvenin kötüye kullanılması yoluyla tescil ettirildiği, kullanmak yerine başkalarının tesciline engel olmak, marka ticareti yapmak gibi sebeplerle tescil ettirildiğinin iddia ve ispat edilmediği, markanın tescil edildiği şekilden farklı olarak davacı markasına yakınlaştırılarak kullanımın tek başına kötüniyeti ispat yönünden yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı markasının tescil tarihi ve dava tarihi arasında beş yıldan fazla bir süre geçtiği, davacı tarafça markanın uzun süre kullanımına karşı çıkılmadığı, uzun süre sonra bu davanın açılmasının MK 2. Maddesi gereğince hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği, davalının tescilli markasını alan adı olarak tescil ettirmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmakla, mahkemece alan adı terkini talebinin reddine karar verilmesi yerinde olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafça sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkı yitirildiğinden, mahkemece davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddeleri gereğince kaldırılmasına, davalı markasının hükümsüzlüğü talebinin reddine, tarafların kazanılmış hakları korunarak hükmün diğer kısımlarının aynen tekrarına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, 3- 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/02/2017 tarihli 2013/89 Esas, 2017/25 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, -Davalının … numaralı “…+şekil” markasının hükümsüzlüğü talebi ile, www…com.tr alan adının silinmesi talebinin REDDİNE, -Davalının tescilli “…+şekil” markasını tescil edildiği şekilden farklı olarak “…” ibaresini daha büyük yazarak öne çıkartacak şekilde kullanmak suretiyle davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, -Tecavüzün önlenmesine, davalının “…” ibaresini ürünlerde, tüm emtiada, tanıtım malzemesi ve ticari evrakta, internet ortamında bu şekilde kullanmasının yasaklanmasına, -“…” ibaresinin büyük harflerle yazılıp öne çıkartıldığı “…” markasını taşıyan tüm emtia, tanıtım malzemesi, ticari evrağın zaptı ile mümkün ise tescil edildiği halinden farklı şekilde “…” ibaresinin büyük harflerle yazılarak kullanılan “…” markasının silinmesine, mümkün değilse imhasına, -38.965,70 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken 3.344,85 TL harcın, peşin alınan 836,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.508,64 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, b-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tecavüzün tespiti davası üzerinden taktir olunan 5.900,00 TL, maddi tazminat davası üzerinden takdir olunan 5.900,00 TL, manevi tazminat davası üzerinden takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücreti taktirine davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, c-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddine karar verilen hükümsüzlük davası üzerinden 5.900,00 TL maktu vekalet ücreti ve reddine karar verilen alan adı terkini davası yönünden 5.900 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan tahsil edilerek, davalıya ödenmesine, d-Davacı tarafından yapılan 836,31 TL harç, 345,30 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 4.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.081,61 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre, 4.055,00 TL giderin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, d-Davalı tarafından yapılan 16,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.016,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 2.005,00 TL giderin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı yanca, alınması gereken, 59,30 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-Davalı yanın istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, c-Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, e-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından yapılan celse sayısı da dikkate alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına istinafın kabulü yönünden AAÜT gereğince 2.040,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, f-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından yapılan celse sayısı da dikkate alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına, davalı istinafının reddedilen kısmı yönünden AAÜT gereğince 2.040,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 03.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.