Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2187 E. 2022/1850 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2187 Esas
KARAR NO: 2022/1850
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI: 2018/577 E. – 2020/123 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalı şirketin bir franchise sözleşmesinin tarafları olduğunu, davacının franchise alan davalının ise franchise veren konumunda olduğunu, davalının sözleşme ile bayisi olan davacıya yapılan işi sürdürmek istememesi halinde %80 oranında yatırım ve maliyet iadesi garantisi verdiğini, davacının kendisine sözleşmede taahhüt edilen yatırım ve maliyet iadesinin şartlarını yerine getirerek, davalı şirkete sözleşmenin sürdürülemeyeceği ve taahhütte bulundukları yatırım iadesini ödemeleri için noter ihtarnamesi keşide ettiğini, noter ihtarına rağmen davalının herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine İstanbul … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine huzurdaki itirazın iptali davasını açtıklarını, davacının restoranını faaliyete sokabilmek için faaliyet anına dek 660.330.TL masraf ve yatırım yaptığını, davalı şirket ile davacının imzaladığı sözleşmede bir nevi garanti verdiğini ve işletmenin faaliyete başlamasından itibaren 1 yıl içinde karar vermesi halinde franchise alan davacıya yapacağı yatırımın %80’nini herhangi bir haklı sebep göstermeye ve tartışmaya gerek kalmaksızın iadede bulunacağını taahhüt ettiğini, davalının tutumunun yanlış olduğu gibi sözleşmeye de aykırı olduğunu, franchise sözleşmesi ve yatırım harcamalarına dair belgelerin kendilerine ödeme emri ile birlikte tebliğ edildiğini, haksız itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına, faiz ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında, franchise ve alt kira sözleşmeleri imzalandığını, davacının bu sözleşmeye aykırı davrandığını, müvekkilinin ticari itibarına yönelik haksız ve basiretli tacir sıfatına aykırı eylemler gerçekleştirdiğini, davacının müvekkiline yüklü miktarda kira, ortak gider, elektrik ve ürün bedelinden kaynaklı cari hesap borcu bulunduğundan davacı aleyhine çok sayıda icra takibi yapıldığını ve çok sayıda ihtar gönderildiğini, ancak davacının “ticari ilişkiye devam etmek istemediği” gibi hukukilikten uzak, keyfi bir irade ile sözleşmeyi sonlandırmak ve karşılığında cezai şart ödenmesini talep ettiğini, bu haksız talep nedeniyle icra takibine itiraz edildiğini, davacının hem franchise hem de kira sözleşmelerine aykırı davranışları nedeniyle aleyhine icra takipleri yapıldığını ve çok sayıda ihtarlar keşide edildiğini, kesinleşen icra takiplerine istinaden müvekkilinin yasal yola başvurması sonrası davacının bu durumdan istifade ederek işyerinin faaliyetine son verildiğini iddia etmesinin ve malları yedieminden teslim almasına rağmen faaliyete devam etmemesinin hukuki düzen karşısında haksız olduğunu, faaliyetin sonlanması adına … tarafından verilmiş bir yazılı izin bulunmadığından işbu 9.4. madde hükmünün davacıya talep edilebilecek bir hak vermediğini, davacının sözleşmeden doğan hiçbir mali yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve mağazayı bilerek kapalı tuttuğunu, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşmeye uygun feshedilmediği sürece 5 yıl süre ile geçerli olup sözleşmenin 16. maddesinde düzenlenen “fesih” hükmüne göre sözleşmeyi fesih hak ve yetkisinin müvekkiline verildiğini, talebinin aksine davacının sözleşmenin “‘Cezai Şart” başlıklı 17.2 maddesi gereği 150.000,00 USD cezai şart bedelini müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu, davacının ödeme emri ile talep ettiği rakam ile (527.657,00 TL asıl alacak) dava dilekçesinde yapıldığını belirttiği masraf miktarının (660.330,00 TL) farklı olmasının dahi iddiasının çelişkisini gösterdiğini, bu nedenlerle itirazın iptali davasının reddine, müvekkili aleyhine başlatılan haksız takibin iptaline, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05.03.2020 tarih ve 2018/577 Esas – 2020/123 Karar sayılı kararıyla; “Davacı tarafın, davalı şirket ile arasındaki sözleşmeyi fesih etmeden önce kendi kusuru ile ticari faaliyetine son verdiği ve davalı şirketin ticari itibarını zedeleyecek davranışlarda bulunduğu, sözleşmenin 9/4 maddesine dayanarak talepte bulunmasının hakkın açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağı, evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan ‘hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı’ ilkesinin ticari alanda da uygulanmasının gerektiği bilinmekle; İtirazın İptali ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, icra takibinin kötüniyetle yapıldığına ilişkin delil elde edilemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Yerel mahkemenin daha önce istinafla görevsizlikten bozulan gerekçeli kararı birebir kopyalayarak ve hiçbir yargılama, araştırma veya bilirkişi raporu almadan karar verdiğini, Taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin 9.4.maddesinin ‘Bayilik alan davacıya işletmesini faaliyete soktuktan sonra bir yıl içinde herhangi bir haklı sebep göstermeksizin sözleşmeden dönme ve bu iş için giriştiği tüm masrafları talep etme’ hakkını verdiğini, davacı olan franchise alan da bu hükme uygun olarak 1 yıllık süre içinde (takriben 8 ay sonra) faaliyetini sürdürmek istemediğini ve bu işe devam etmek istemediğini bildirdiğini, Yerel mahkemenin iki tarafı da tacir olan bir ticari ilişkide iyiniyet/kötüniyet tartışmasına girişmesinin TTK’nun basiretli tacir olma yükümlülüğüne dair hükümlerine tamamen aykırı olduğunu, Davacının restoranın bulunduğu AVM’de davalının alt kiracısı olduğunu, restorandaki faaliyetin başlaması ile davalı franchise veren, davacıya kira bedelinin yanısıra ortak gider ve elektrik bedeli gibi kalemler için de fatura kesmeye başladığını, AVM’de yaşanan sıkıntıların davacıyı zora düşürdüğünü ve davacı franchise verenin sorumluluk üstlenmemesi nedeniyle her ay ciddi zarara uğradığını, Yerel mahkemenin değerlendirmelerinin franchise sözleşmesine ve bilirkişi heyeti raporuna da aykırı olduğunu, mahkemenin davalının dahi ileri sürmediği hukuki argüman ve gerekçelere dayandığını, Davalı franchise veren eğer bir talebi var ise aradaki franchise sözleşmesi ve alt kira sözleşmesinde bulunan cezai şartlara başvurabileceğini, davalının başlattığı icra takiplerinin ise ya ihtiyati hacizle tahsil ettikleri ama sonradan yine mükerrer olarak takibe konu ettikleri veya kira sözleşmesini fesihten sonraki aylara dair talepler olduğunu, Mahkemece mali müşavir ve hukukçu bilirkişiden oluşan heyetten aldırılan raporda; davacının restoranını faaliyete sokmak için toplam 660.330.-TL masraf yaptığı, davacıya franchise sözleşmesinin m.9.4 hükmü ile açıkça herhangi bir haklı gerekçe göstermeksizin cayma ve yaptığı yatırımların % 80 ini talep etme hakkının tanınmış olduğu ve tacir olan davalının basiretli davranma yükümlülüğü gereği bu borcunu tartışmasının mümkün olmadığı sonucuna varıldığını, ancak mali müşavir bilirkişinin hatalı olarak hukuki yorum yaparak verilen franchise bedelinin iade edilmeyeceğine dair 9.1. hükmü bulunduğunu ve bu nedenle bu rakamı ve kira bedeli borcu bulunduğu bunların da tenkisi ile davacının 243.657,18.-TL talep edebileceği sonucuna vardığını, Davacıya franchise sözleşmesinin m.9.4 hükmü ile açıkça yaptığı yatırımların yüzde 80’ini talep etme hakkı tanınmış olduğundan (660.330.-TL tutarın yüzde 80’i 528.264.- TL’dir) bu tutarla uygun takibe yönelik itirazın tümüyle iptaline karar verilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından; “Davacı tarafın, davalı şirket ile arasındaki sözleşmeyi fesih etmeden önce kendi kusuru ile ticari faaliyetine son verdiği ve davalı şirketin ticari itibarını zedeleyecek davranışlarda bulunduğu, sözleşmenin 9/4 maddesine dayanarak talepte bulunmasının hakkın açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağı, evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan ‘hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı’ ilkesinin ticari alanda da uygulanmasının gerektiği bilinmekle; itirazın İptali ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, icra takibinin kötüniyetle yapıldığına ilişkin delil elde edilemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı ile davalı arasında franchise sözleşmesi ve kira sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıllık süre dolmadan davacının Beyoğlu …Noterliği’nin 02.09.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiği ve işletmenin açılması için yaptığı masrafların % 80’ini sözleşmenin 9.4.maddesi gereğince tahsil için icra takibi başlattığı, takibe itiraz üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 9.d maddesinin, “Herhangi bir haklı sebep göstermeksizin işletmenin çalışmaya başlamasından itibaren 1 yıl içinde faaliyetine son vermesi halinde işletmenin faaliyete geçmesi anına kadar yapmış olduğu masraf ve yatırımların yüzde 80’ini … Franche alana ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklinde olduğu; sözkonusu hüküm dikkate alındığında, davacıya herhangi bir sebep göstermeksizin bir yıl içinde sözleşmeden cayma ve yapmış olduğu masrafların yüzde 80’ini isteme hakkının açıkça tanınmış olduğu anlaşıldığından, mahkemece davanın tespit edilecek tutarın yüzde 80’i üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usule aykırıdır. Buna göre mahkemece davacının dosyada mevcut bilirkişi raporundaki hesaplama ve mahsup oranlarına yaptığı itirazları da karşılayacak şekilde ek rapor aldırılarak sonuca gidilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/03/2020 tarih, 2018/577 E. – 2020/123 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/11/2022