Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2163 E. 2022/1843 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2163 Esas
KARAR NO: 2022/1843
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2020
NUMARASI: 2017/470 E. – 2020/193 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…” markasının, … tescil numaralı “… Sanayi Şirketi” markasının ve … tescil numaralı “… ” markasının müvekkili adına tescil edildiğini, müvekkilinin 1983-1994 arası yıllarında Ankara’da, 1994 tarihinden itibaren İstanbul’da “… Otomotiv Ticaret ve Sanayi Şirketi” unvanıyla kesintisiz olarak faaliyette bulunduğunu, davalının müvekkili markalarına benzeyen “… ” ibaresini şirket unvanı olarak, web sitesi adında, tabelada vs. kullanıldığını, davalının müvekkili adına tescilli olan “…” ibaresine farklı şekil ve eklemeler yaparak tescil ettirme çabalarında olduğunu, bunun üzerine müvekkilinin “…” ibaresini lehine tescil ettirmek amacıyla TPE’ye başvuruda bulunduğunu, ancak TPE’nin eldeki davanın davalısı adına tescilli olan “…” ibaresine benzediği gerekçesiyle başvurularını reddettiğini, davalının “…” markasının tescil ettirmesinin marka tecavüzü niteliğinde olması sebebiyle davalı adına tescilli markanın sicilden terkininin gerektiğini, davalı adına … sayı ile tescilli “…” markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, “…” ibaresini içerir şekildeki davalı yana ait fatura, sevk irsaliyesi, kartvizit, afiş, pano ve tanıtıcı broşürlerin toplatılarak imhasını, tabelalarından silinmesini, Web sitelerinden kaldırılmasını, verilecek kararın gazetede ve davalıya ait tüm veb sitelerinin ana sayfasında görülür şekilde 2 yıl süreyle yayınlanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yetkilileri ile davacı şirketin yetkililerinin akraba olduğunu, ailenin bir üst kuşağı tarafından kurulan firmanın dağılmasıyla ayrı ayrı firmalar kurduğunu, “…” markasının kullanım hakkının davacıda olduğu kadar kendilerinde de olduğunu, müvekkilinin en az 20 yıldır “…” markasını kullandığını, davacının 2006 yılında “…” markasını tescil ettirmiş olması ile marka üzerinde müvekkilinden daha fazla hak sahibi olamayacağını, şahsi husumetlerden ötürü kendisiyle yaklaşık 30 yıldır aynı markayı kullanan müvekkilinin markayı kullanmasını engellemeye çalıştığını, davacının hem hükümsüzlük talebinin hem de tecavüz talebi bakımından sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığını, tarafların dava konusu markayı kullanmaya aynı tarihlerde başladıklarını, geçen süre zarfında farklı müşteri kitleleri edindiklerini, her ikisinin de yüksek cirolara ulaşmış, onlarca hatta yüzlerce işçi çalıştıran firmalar haline gelmişken davacının bu tutumlarının iyi niyet ve basiretli bir tacir davranışına uymadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17.09.2020 tarih ve 2017/470 Esas – 2020/193 Karar sayılı kararıyla; “…’…+şekil’ ibareli … tescil numaralı markanın Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 12. sınıfında davalı adına tescilli olan marka ile davacı yana ait davaya mesnet markalar arasında aynı sınıfta tescilli olmaları da gözetilerek iltibas riskinin mevcut olduğu, SMK’nın 6/1 uyarınca markaların ve tescil edildiği emtianın benzer olması nedeni ile davalı tarafın … tescil numaralı markasının tüm emtia bakımından hükümsüz kılınması şartlarının oluştuğu, davalı yanın davacı yanın uzun süre sessiz kalmak sureti ile hak kaybına uğradığı iddialarının davalı markasının 04/10/2012 tarihinde tescil edilmiş olması ve eldeki davanın 29/06/2017 açılması karşısında beş yıllık süre dolmadığı gibi taraflar arasında görülüp kesinleşen mahkememizin 2014/253 Esas sayılı dosya gözetildiğinde davacının sessiz kaldığını kabulünün de mümkün olmadığı anlaşılmakla iltibas tehlikesi söz konusu olduğundan ve dava süresinde açıldığında tescilin kötü niyetli olup olmaması sonucu etkili olmadığından davacının hükümsüzlüğe dair davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacının hükümsüzlük dışındaki talepleri yönünden ise mahkememizin kesinleşen 2014/353 Esas 2016/62 Karar sayılı ilamı bulunduğu gibi marka tescili dışında davalının bu markayı fiilen ticari etki doğuracak şekilde kullandığı ispatlanamadığından reddine” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkilin uyuşmazlık konusu marka bakımından eskiye dayalı kullanım hakkını haiz olduğunu, ilk derece yargılamasında defaatle belirttiğimiz üzere; her iki firmanın aynı ticari geçmişe sahip olduğunu ve her ikisi de soyadları olan “…” esas ibaresini yıllardır işletmelerinde kullandıklarını, aynı ticari maziyi paylaşan iki firmanın eskiye dayalı kullanım hakkı davacı tarafa ait olduğu kadar müvekkile de ait olduğunu, Davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığını, Sınai Mülkiyet Kanunu madde 25/6 “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.” hükmü uyarınca açılan davanın bu gerekçeyle de reddinin gerektiğini, kanun hükmünde açıkça bu zamanın başlangıç tarihinin ‘markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği’ tarih olarak belirtilmesine rağmen mahkemece 5 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak markanın tescil tarihinin esas alınmış olmasının hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, … tescil nolu “… ” markasının 7,12,20,22 ve 37 sınıflarda; … tescil nolu ” …” markasının 7,12 ve 37. Sınıflarda, … tescil nolu “…” ibareli markanın 12 ve 22. Sınıflarda davacı adına tescilli olduğu; … sayılı “…+Şekil” ibareli markanın ise 12. Sınıfta ilk defa 16/05/2011 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. *Mahkemece alınan 28/01/2020 havale tarihli raporda; “…+şekil” ibareli … tescil numaralı markanın Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 12. sınıfında davalı adına tescilli olan marka ile davacı yana ait davaya mesnet markalar arasında iltibas riskinin mevcut olduğu, SMK’nın 6/1 uyarınca markaların ve tescil edildiği emtianın benzer olması nedeni ile davalı tarafın … tescil numaralı markasının tüm emtia bakımından hükümsüz kılınması şartlarının oluştuğu, davalı yanın davacı yanın uzun süre sessiz kalmak sureti ile hak kaybına uğradığı iddialarının dosya içerisinden tespit olunamadığı, davalı yanın “…” ana markası bakımından davacı yan ile birlikte hak sahibi oldukları iddialarının dosya arasından tespit olunamadığı, davacı yanın ıslah tarihinin kullanmamaya dayalı hükümsüzlük taleplerini içerir davanın başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi halinde, davanın 15/11/2017 tarihinde ıslah edildiği, huzurda bulunan ihtilaf konusu markanın ise 04/10/2012 tarihinde tescil edildiği, bu meyanda, davacı yan tarafından yapılmış olan ıslah ile kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davasının başladığı Mahkemece hukuki olarak kabul edilir ise, ıslah tarihinden 5 yıl 4 gün önce davalı markası tescilli olduğundan hükümsüzlük taleplerinin incelenmeye devam edilebileceği, konu hakkında hukuki değerlendirme ve takdirin Mahkemeye ait olduğu, Mahkemce davanın ilgili taleplerinin ıslah ile talep edilebileceği kanaati oluşur ve inceleme sürdürülür ise, davalı yanın …kod numaralı markasının tescilli olduğu diğer hizmetler bakımından, markayı ciddi ve etkin bir şekilde kullandığını gösterir belgeleri dosyaya sunamadığı, bu nedenle kullanmamaya dayalı iptal koşullarının oluştuğu” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün ortadan kaldırılması istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davacının davasının kısmen kabulüne, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, sair talepler yönünden davanın reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece aldırılan 28/01/2020 tarihli bilirkişi raporunun gerekli karşılaştırmaları içerdiği; bir bütün olarak değerlendirildiğinde raporun yeterli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin 15.11.2017 tarihli dilekçesi ile “Davanın kısmi ıslahı” başlığı altında yapılan açıklamalar nedeniyle davacı talebinin hükümsüzlük mü yoksa markanın kullanmama nedeniyle iptali mi olduğu konusunda davacı vekiline mahkemece 24.04.2018 tarihli celsede süre verildiği; davacı vekilinin 04.05.2018 tarihli beyan dilekçesi ile “Islah ile talep sonucunda bir değişiklik yapılmadığının, yalnızca bir gerekçe daha ilavesi yapıldığının, talebin hükümsüzlük olduğunun” bildirilmiş olması karşısında, mahkemece hükümsüzlük yönünden değerlendirme yapılması isabetlidir. Davacı tarafından Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/253 Esas – 2016/62 Karar sayılı dosyası ile davalıya karşı “…” markasına tecavüz edildiği iddiasıyla tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, … ibaresinin davalının ticaret unvanından terkini, şirket belge ve reklamlarının kaldırılması ile manevi tazminat talebinde bulunulduğu; mahkemenin 05.04.2016 tarihli kararı ile “Davanın markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, davalının markasal kullanımının engellenmesi ve manevi tazminat talepleri yönünden kabulüne; davalıya ait ticari unvanın terkini yönünden ise tescil tarihi dikkate alınarak talebin reddine” karar verilmiştir. Davacının … tescil nolu “… ” markasını 7,12,20,22 ve 37 sınıflarda; … tescil nolu ” …” markasını 7,12 ve 37. sınıflarda, … tescil nolu “…” ibareli markasını 12. ve 22. sınıflarda adına tescil ettirdiği; … sayılı “…+Şekil” ibareli markanın ise 12. sınıfta 16/05/2011 tarihinden itibaren davalı adına tescilli olduğu, davacının markasının davalı markasından daha önce eski tarihli olduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere aynı sınıfta davalı adına tescilli olan marka ile davacı yana ait davaya mesnet markalar arasında iltibas riskinin mevcut olduğu, smk’nın 6/1 uyarınca markaların ve tescil edildiği emtianın benzer olması nedeni ile davalı tarafın … tescil numaralı markasının tüm emtia bakımından hükümsüz kılınması şartlarının oluştuğu, anlaşıldığından, hükümsüzlük talebinin kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/11/2022