Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2151 E. 2021/86 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2151 Esas
KARAR NO : 2021/86
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2020
NUMARASI : 2019/840 2020/253
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, bono bedelinin 65.000 USD olarak düzenlenmesine rağmen önüne “1” rakamı getirilerek senedin 165.000 USD’ye dönüştürüldüğünü ve 85.000 USD üzerinden müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının müvekkilinden takip öncesinde 80.000 USD aldığını kabul ettiğini, müvekkilince 65.000 USD bedel ile icra masraflarını ödemek zorunda kaldığını belirterek bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip baskısı altında ödenen 176.630,00 TL ile icra dosyasına ödenen 5.863,10 TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin 19/03/2010 tarihli sözleşme nedeniyle 125.000,00 TL USD alacaklı olduğunu, müvekkilinin davacıya elden borç verdiğini, bu nedenle senedin 165.000 USD olarak düzenlendiğini, zaten senedin yazı kısmında bedelin “yüz alt beş bin USD” yazdığını, dolayısıyla yazılı bedele itibar edilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davanın kabulüne, davacının takibe konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile ödenen bedelin istirdadına karar verilmiş, kararı davalı vekilinin istinaf etmesi üzerine dairemizin 2017/2814 Esas, 2019/2408 Karar sayılı ilamıyla HMK’nun 297/2 maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Mahkemece istirdada karar verilen miktarın ne olduğu açıkça karar yerinde belirtilmemiştir. Bu durum infazda duraksamaya yol açacak niteliktedir. Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönler incelenmeksizin kabulü gerekmiş ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, davacının takibe konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 176.630,00 TL’nin ödeme tarihi olan 17/04/2014 tarihinden itibaren ve 5.863,10 TL tahsil harcının ödeme tarihi olan 17/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin gerekçesinin kabul edilemez olduğunu, söz konusu bonodaki “1” rakamının ve USA ibaresindeki “A” harfinin üzerine “D” yazılarak USD ibaresine dönüştürüldüğü, diğer tüm yazı ve rakamların aynı kalemden çıktığının tespit edildiğini, buna rağmen başkaca bir tespit yapılmamışken yazı ile yazılan kısımların sonradan doldurulmasının mümkün olmadığını, kaldı ki yazı ile yazılan kısımlar sonradan yazılmış olsaydı bonoda yer alan rakamların tamamının ve yazıların tamamı arasında farklılık olması ve bu hususun da bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini, dosya kapsamında bu şekilde bir tespitin bulunmadığını, TTK’nın 778/2-c maddesi yollamasıyla bonolarda da uygulanması gereken 676/1 maddesi gereğince poliçedeki bedel hususunda yazı ile rakam arasında farklılık bulunursa yazı ile gösterilen bedelin üstün tutulması gerektiğini, mahkemenin bu hususu gözardı ettiğini, YHG’nin kararının da bu yönde olduğunu, icra dosyasının 17/04/2014 tarihinde infaz edildiğini, 05/12/2013 tarihli haciz zaptındaki davacı ve dava dışı üçüncü şahıs … beyanları ile borcun kabul edildiğini, yine davacı ve dava dışı … ile müvekkili arasında 2010 yılında … alınması için müvekkili tarafından 125.000,00 USD borç para verdiğine dair 19/03/2010 tarihli sözleşme imzalandığını, Bursa 4.İcra hukuk Mahkemesi’nin 2013/704 esas sayılı dosyasının dava dilekçesinin 1.sayfasının 1.paragrafının son satırında yer alan “icra takibinin kısmen iptaline karar verilmesinin” istendiğini, davacının 165.000 USD olarak tanzim edilen bonodan dolayı 85.000 USD değil, 65.000 USD’lik kısmı için borçlu olduğunu kabul ve ikrar ettiğini, buna rağmen mahkemenin bu hususları gözardı ettiğini, davacının müvekkilinin 11/04/2014 tarihli karakol ifadesindeki “bugüne kadar toplam 80.000 Amerikan Doları elden ödediler” beyanının icra takibinden sonra 11/04/2014 tarihine kadar ödeme yapılmış olduğu, yani bono bedelinin iki kere ödenmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığını, bu hususta kelime oyunu yaptığını, ancak ilgili ifadenin devamında geriye kalan 85.000 Dolar ödenmeyince 85.000 Dolar üzerinden avukatın marifetiyle icraya verdim beyanının yer aldığını, bu hususun dikkate alınmadığını, müvekkili ile davacı ve dava dışı İ… arasında 2010 yılında haricen adi ortaklık kurulduğunu, bu ortaklık nedeniyle müvekkilinin davacı ve dava dışı kişiye makine alması için 125.000 USD borç para verdiğini, bu konuda sözleşme olduğunu, bu hususun davacı ve dava dışı şahıs tarafından ikrar edildiğini, ayrıca müvekkili tarafından ikinci brode makinesi için davacıya borç verildiğini, bunun bir kısmının bankadan yatırıldığını, yatırılırken 30.000 USD’lik kısmı için … adına peşinat olarak yatırıldığını, bu durumun taraflar arasında para alışverişi olduğunu gösterdiğini, hem makine alımı için hem de borç olarak verilen paraların hem de ortaklığa katkı amacıyla verilen diğer paraların karşılığında dava konusu senedin alındığını, bononun 80,00 USD’lik kısmının icra takibinden önce 05/12/2013 tarihinde ödendiğini, ödenmeyen kısım için ise takip yapıldığını, davacı tarafın icra hukuk mahkemesinde 65.000 USD’lik borcunu kabul ettiğini, ayrıca Bursa Kriminal Polis Laboratuvarında alınan uzman raporunda; senedin ön yüzünde yazı ile belirtilen bölümde tahrifat olmadığının belirlendiğini, bu tespit doğrultusunda müvekkili hakkında hazırlık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verildiğini, takipsizlik kararının yazı ile gösterilen bedele itibar edilmesi gerektiğini gerekçe yaptığını, savcılık tarafından verilen takipsizlik kararının savunmalarının haklılığını ispatladığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve … aleyhine takip ve dava konusu bonoya dayalı olarak Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 05/12/2013 tarihinde 85.000 USD’si asıl alacak olmak üzere toplam 96.786,67 USD’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı bononun 19/03/2010 tanzim, 19/03/2012 vade, 165.000 USD bedelli, keşidecisinin davacı ve dava dışı …, lehtarının ise davalı olduğu, 05/12/2013 günlü haciz ve muhafaza tutanağı içeriğinde her iki borçlunun da “alacaklı ile ortak makine aldık ve birinci makineye alacaklı ortak olduğu, makinenin fiyatı 125.000 dolardır. Bunun 62.500 dolarını alacaklı verdi. Biz de kendisine 65.000 dolarlık senet verdik ve bu senedin karşılığında 40.000 TL ödemede bulundum. 32.000 TL borcum kaldı. Ancak alacaklıya ortak olduğumuz makineyi satalım dedim. Alacaklı buna kızmış olacak ki elinde bulunan senedi 165.000 dolar olarak tanzim edip bu kararı aldırmış, bu nedenle borca itiraz ediyoruz” şeklinde beyanda bulundukları görülmüştür. Bursa 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/704 esas, 2014/259 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacıların … ve …, davalının ise … olduğu, davacı tarafın senedin 65.000,00 USD iken tahrif edildiğini iddia ederek 85.000 USD asıl alacağa ve faize itiraz ettikleri, takibin kısmen iptalini istedikleri, yargılama sırasında grafoloji uzmanından rapor alındığı, rapor içeriğinde takip konusu senedin orjinalinde “65.000” olan değerin önüne “1” rakamı getirilerek “165.000” değerine dönüştürüldüğü, davacıların 65.000 USD borçlarını kabul ettikleri gerekçeleriyle davanın kabulüne, icra takibinde istenen 85.000 USD asıl alacak miktarından 20.000 USD’lik bölümün de faizin 2.865,31 USD’lik kısımlarının iptaline karar verilmiş, karar Yargıtay 12 . HD tarafından onanmış ve karar düzeltme isteğinin de aynı daire tarafından reddedildiği görülmüştür. Konuyla ilgili olarak bonoda sahtecilik, dolandırıcılık ve yalan beyan suçlarıyla ilgili olarak yapılan hazırlık soruşturması sırasında davalının 11/04/2014 tarihli hazırlık ifadesinde … ve …’a borç olarak 165.000 ABD doları verdiğini, karşılığında bonoyu imzalı şeklinde aldığını, bu kişilerle resmi veya gayrı resmi ortaklığı bulunmadığını, bugüne kadar elden 80.000 USD ödedikleri, geriye kalan 85.000 USD’yi ödemeyince 85.000 USD üzerinden avukatın marifetiyle icraya verdiği, suçlamaları kabul etmediği yolunda beyanda bulunduğu, hazırlık soruşturması sırasında Bursa Polis Kriminal Laboratuvarınca düzenlenen uzmanlık raporunda, senedin rakamla belirtilen bölümünde bulunan “165.000” rakamındaki en başta bulunan 1 rakamının mevcut yerine sonradan ilave yoluyla tahrifen yazılmış olduğu, aldatma kabiliyetinin haiz olduğu, değerin yazı ile belirtilen kısmında tahrifatı gösterir bir bulgu tespit edilemediği, senedin ön yüzünde bulunan yazıların tek bir şahıs elinden çıktığı yolunda görüş bildirildiği ve hazırlık soruşturması sonunda söz konusu uzmanlık raporu gerekçe yapılarak, ayrıca TTK’nın 676/1 maddesi uyarınca yazı ile rakam arasında farklılık bulunması halinde yazıya itibar edilmesi gerektiği gerekçeleriyle şüphelinin eyleminin suç teşkil etmediği, diğer suçlar yönünden ise kovuşturmayı gerektirir delil bulunmadığı gerekçeleriyle takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. 19/03/2010 tarihli sözleşme başlıklı adi yazılı belge fotokopisinin incelenmesinde; … ve … tarafından 1996 model brode makinesinin 125.000 USD’ye alındığının belirtildiği görülmüştür. Dava dilekçesine ekli belge başlıklı belge fotokopisinin incelenmesinde; icra dosyası borcuna mahsuben 176.630,00 TL’nin borçlu tarafından ödendiği, durumun icra dosyasına bildirileceğinin belirtildiği ve belgenin 17/04/2014 tarihinde imzalandığı görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan istirdat davasıdır. Davacı taraf, davalının bonoya dayalı olarak müvekkili aleyhine takip başlattığını, takibe konu bononun başlangıçta 65.000,00 USD için düzenlenmiş iken rakam hanesinin önüne “1” rakamı getirilerek senedin 165.000,00 USD’ye dönüştürüldüğünü ve 85.000,00 USD üzerinden takip başlatıldığını iddia etmiş, davalı taraf ise senette tahrifat olmadığını savunmuştur. Mahkemece gerek icra hukuk mahkemesindeki, gerekse hazırlık soruşturmasında alınan raporlar gerekçe yapılarak hüküm kurulmuş ise de, bu durum usule aykırıdır. Zira icra hukuk mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olup verilen kararlar kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden bu mahkemede alınan raporlara itibar edilerek hüküm kurulması doğru değildir (Bakınız. Yargıtay 19.HD’nin 2017/1359 Esas, 2018/3439 Karar Sayılı İlamı). Öte yandan hazırlık soruşturması sırasında alınan rapora da itibar edilmesi doğru değildir. Zira TBK’nun 74.maddesi uyarınca ancak ceza mahkemesince verilen ve kesinleşen mahkumiyet kararları uyarınca belirlenen maddi vakıalar hukuk hakimini bağlar (Bakınız. Yargıtay 19.HD’nin 2016/19729 Esas, 2018/4713 Karar ve 2016/19514 Esas, 2018/4929 Karar sayılı ilamları). Bu durumda mahkemece ileri sürülen tahrifat iddiası yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, icra hukuk mahkemesindeki ve hazırlık soruşturmasındaki raporlara dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, sair istinaf talepleri yönünden ise bu aşamada inceleme yapılmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,2-Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2020 tarih, 2019/840 esas, 2020/253 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Bu aşamada davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 6-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 45,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 194,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/01/2021