Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2142 E. 2022/1858 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2142 Esas
KARAR NO: 2022/1858
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2018/579 2020/46
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin çizer olarak faaliyet gösterdiğini, davalı …’un yazarı olduğu “… ile….” serisine ait 12 adet kitabın içeriğinin ve kapak tasarımının çizerliğini üstlendiğini, bu kitaplar ile ilgili olarak davalı ile müvekkili arasında 08.10.2012, 20.08.2013 ve 14.08.2015 tarihli Çizer Sözleşmeleri akdedildiğini, ancak bu sözleşmeler kapsamında henüz tamamlanmamış eserlerin telif mali hakları peşinen devredildiği için tüm sözleşmelerin FSEK 48/3 hükmü uyarınca Batıl olduğunu, müvekkiline ait telif ve mali hakların, davalı yazara devri gerçekleşmediğinden “… ve …” serisine ait kitaplarla ilgili olarak müvekkilinin mali haklarının davalılar tarafından ihlal edildiğini, müvekkilinin eserlerini tamamladıktan sonra davalı yazar ile müvekkili arasında akdedilmiş herhangi bir mali hak devir sözleşmesi bulunmadığını, davalı yazar tarafından usulüne uygun olarak devralınmayan mali hakların davalı Yayınevi’ne devrinin mümkün olamayacağını, davalı Yayınevi’nin mali hakları devralmadan kullanmasının hukuka aykırı olduğunu, aksi düşünülse dahi ortada FSEK 52 madde kapsamında geçerli bir devir de bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen çizer sözleşmelerinin geçerli olduğu düşünülse dahi, sözleşmenin kaç baskı ile ilgili olarak yapıldığının belirlenmediğini, müvekkiline ödenen ücretlerin olsa olsa ilk baskıyı kapsayacak tutarda olduğunu, TBK’nın düzenlemelerine aykırı olarak yapılan sözleşme kapsamında, davaya konu 12 adet kitabın çok sayıda baskı yapıldığını ve toplamda 100.000 adedin üzerinde basıldığını, bu hususun bizzat davalı Yayınevi’nin sosyal medya hesabından duyurulduğunu, müvekkili tarafından meydana getirilen eser niteliğindeki çizimlerin geçerli bir sözleşme ve mali hak devri olmaksızın ya da taraflar arasında akdedilen Yayım Sözleşmesinin kapsamını aşacak, müvekkilinin telif ücret haklarını çiğneyecek şekilde davalılar tarafından işlenmesi, çoğaltılması, yayılması, umuma iletilmesi vb. yollarla mali haklarının kullanılması suretiyle, müvekkilinin mali haklarının ihlal edildiğinden bahisle öncelikle müvekkili tarafından çizilen eserlerin yer aldığı kitapların bugüne kadar yapılan baskı miktarlarının ve bu kapsamda müvekkili tarafından hak edilen telif bedeline esas olmak üzere rayiç bedellerin tespitini, sözleşmenin geçersizliğine karar verilmesi halinde müvekkilinin FSEK hükümlerine uygun olarak devralınmış bir mali hak olmaksızın müvekkiline ait çizimleri/eserleri kullanılmış, işlemiş, çoğaltılmış, yaymış ve umuma iletmiş olduklarından FSEKm.68 uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin 3 katı cezalı telif bedelinden, şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, sözleşmelerin mali hak devrini tesis etiği yönünde karar verilmesi halinde, TBK hükümleri uyarınca sözleşmede baskı adedi belirlenmediğinden ilk baskıdan sonraki baskıların mali hak ihlali teşkil etmesi nedeniyle müvekkilinin ihlal edilen işleme, çoğaltma, yayma ve umuma iletme haklarına istinaden FSEK m.68 uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin 3 katı cezalı telif bedelinden şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve ettiği 11.12.2019 tarihli dilekçesi ile de; bilirkişi raporu uyarınca ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bilirkişi raporundaki tespitleri esas alarak, HMK madde 107/2 uyarınca taleplerini 31.000-TL miktarında artırdıklarını ve 36.000-TL alacak talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Türkiye’nin en bilinen çocuk kitabı yazarlarından biri olduğunu, 2012 yılında çocuklar için eğitici hikayeler içeren “… ile” adlı dava konusu kitap serisine başladığını, bu serinin ilk defa 2013 yılında yayımlandığını, 12 kitaptan oluşan, fikri ve içeriği kendisine ait olan bu serinin yazarı ve tek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin serinin kapak ve 12 adet kitabın içerik resimleri ve kapak tasarımı için tüm mali hakların devri kaydıyla davacı … ile anlaştıklarını, 2012,2013 ve 2015 yıllarında imzalanmış eser sözleşmeleri uyarınca, tarafların üzerlerine düşen edimleri yerine getirdiklerini, çizimlere ilişkin hakların davacı tarafından müvekkiline devredildiğini ve kitapların sorunsuz bir şekilde 100.000 üzerinde satış rakamına ulaştığını, müvekkilinin dava konusu “… ile ” seri kitapları için çalışmalarına başlayıp, serinin 6.kitabının yazı taslağının tamamlanmasını takiben, bu serinin kapak ve içerik resimleriyle ilgili davacı çizere teklifte bulunduğunu, davacının teklifi kabul etmesini takiben, serinin ilk 6 kitabında çalışmak üzere, müvekkili ile 04.10.2012 tarihli sözleşmeyi akdettiğini ve tereddütsüz şekilde çalışmalarına devam ettiğini, 6 kitabın tamamlanmasını takiben Yayınevi’nin 3 kitap daha istemesi üzerine müvekkilinin davacıya birlikte çalışma isteğini bildirdiğini ve taraflar arasında 04.10.2012 tarihli sözleşmenin içerik olarak ayınsından ibaret 20.08.2013 tarihli ikinci bir sözleşme akdedildiğini, davacının serinin son 3 kitap çizimini de üstlendiğini, daha önceki sözleşmelerinin birebir aynısından ibaret 14.08.2015 tarihli sözleşmeyi akdettiklerini, davacının çizimlerinin tüm sözleşmeler süresi boyunca müvekkilinin ve hatta Yayınevinin taleplerine ve yorumlarına göre düzenlendiğini, öyle ki müvekkilinin karakterlerin saç modellerinden kıyafetlerine kadar e-postalarla davacıya tasvir ettiğini ve çizimlerin müvekkilinin yorumlarıyla sona erdiğini, öte yandan kitaplar içerisinde yer alan görsellerin bir bölümünün başka şahıslardan satın alındığını, davacının dava konusu kitap serisine ilişkin, hak devri iradesini 3 farklı tarihli ama aynı içerikli sözleşme ile açıkça ortaya koyduğunu, müvekkilinin dava konusu kitapların hazırlık süreçlerinde tüm samimiyetiyle davacıya destek olduğunu, davacının taleplerini azami şekilde yerine getirmeye özen gösterdiğini, davacının sektörde çalışması ve tanınması için kendisine yardımcı olduğunu, davacının tanıtım faaliyetlerinde herhangi bir çalışmasının olmadığını, davacının sözleşmeler uyarınca devir iradesini ortaya koymasına rağmen kötü niyetli olarak davayı ikame ettiğini, davacı gibi birçok çizerin piyasada maktu ücret karşılığı tüm mali haklarını devretmesinin sektörde yaygın bir uygulama olduğunu, yani müvekkilinin davacı üzerinde bir istismarının söz konusu olmadığını, davacının iddialarının aksine taraflar arasındaki sözleşmeler ve mali hak devirlerinin geçerli olduğunu, sözleşmelerde mali hakların tek tek sayıldığını, davacının birden çok defa aynı sözleşmeyi akdetmek ve bu süreç içerisinde yeni basılara rağmen işbu sözleşmeleri akdetmeye devam etmekle maktu ücret karşılığı devir iradesini açıkça ortaya koyduğunu, davacının yer ve sayı sınırlaması olmadan haklarını devrettiğini, taraflar arasındaki sözleşmeleren, eser sözleşmeleri olduğunu, ödeme şartına bağlı devir işleminin bası adedine dayanmadığını, dolayısıyla davacının iddialarının aksine sözleşmede bası adedinin de belirtilmesine gerek olmadığını, taraflar arasındaki devir sözleşmesi geçerli olduğundan davacının FSEK m.68’e göre tazminat taleplerinin geçersiz olduğunu ve davacının talebinin MK 2’ye aykırı olması nedeni ile kabul edilemeyeceğin beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı … Tic. Ve San. Ltd. Şti. Vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davaya konu eserlerin 2013 yılından yayınlanmış olduğundan zaman aşımı yönünden reddedilmesi gerektiğini, Müvekkili Şirket ile diğer davalı yazar … arasında 03.12.2013 ve 12.10.2015 tarihli olmak üzere iki adet “Eser Sahibi Telif Sözleşmesi” akdedildiğini, tüm eserlerin her iki sözleşmeye uygun olarak yayınlandığını, müvekkili şirketin yüzlerce yazar ile çalıştığını ve bir yıl içerisinde yüzbinlerce baskı gerçekleştirdiğini, davacı tarafın diğer davalı ile aralarında sözleşme olduğunu açıkça belirttiğini bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…Dava konusu uyuşmazlıktaki davacının dayandığı, üzerinde çizer olarak davacının adının yer aldığı …, …, … , …, … , …, …, …, …, …, … , … isimli tüm kitaplar incelendiğinde bu kitapların çocuklara yazılmış resimli öykü mahiyetinde, her bir öykü belli üslup ve hususiyeti içeren FSEK 2/1 anlamında dil ve yazı İle ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğu, yine bu kitaplar içerisinde yer alan davaya konu çizimlerin onu yaratan kişinin kendi zihinsel fikrini çalışmaya aktarması, yapılan bu çalışmanın estetik niteliği, illüstrasyon niteliği, nedeniyle FSEK 4/6 hükmü gereğince grafik eser yani güzel sanat eseri olduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı ile davalı yazar arasında imzalanan davaya konu kitapların kapağı ve içerisindeki çizimlere ilişkin sözleşmelerin FSEK 43/3 ve FSEK 52 gereğince geçerli olup olmadığı, bu çizimlerle ilgili mali hak devirlerinin gerçekleşmiş olup olmadığı, davacının ihlale uğrayan bir mali hakkının bulunup bulunmadığı ve tazminat talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı öncelikle Dosyada mübrez taraflar arasında imzalan 08.10.2012, 20.08.2013 ve 14.08.2015 tarihli sözleşmenin henüz çizimler yapılmadan imzalanmış olduğundan FSEK 48/3 gereğince hükümsüz olduğunu iddia etmektedir. FSEK m.48/3 fıkra hükmüne göre; yukarıdaki fıkralarda sayılan tasarruf muameleleri henüz vücuda getirilmemiş veya tamamlanacak olan bir esere taalluk etmekte ise batıldır. Bu hükme göre, ileride meydana getirilecek veya henüz tamamlanmamış eserler üzerinde taahhüt işlemi niteliğinde sözleşme yapılabilir. Ancak bu eserler üzerinde tasarruf işlemi yapılamaz. Aksi takdirde batıl olur. Bu halde, meydana getirilecek eser üzerindeki taahhüt işleminin konusu, eser üzerindeki mali hakların veya kullanma ruhsatının, mali haklar doğduğu anda karşı tarafa devredilmesidir. Davaya konu uyuşmazlık dikkate alındığında davacı ile davalı yazar arasındaki sözleşme FSEK 50/1 anlamında tasarruf işlemine dair olmayıp taahhüt işlemine dair olmakla geçerli olduğu, davacının sözleşmeler gereğince taahhütlerini yerine getirip çizimleri teslim etmekle tasarruf işleminin de yerine geldiği sonucuna varılmıştır. Ancak davacının yapmış olduğu çizimlerin bir çocuk kitabına ait olduğu, çocuk kitaplarında çizim ve resimlerin metni destekleyen en önemli unsur olduğu, bu çizim ve resimler olmadan bir çocuğun kitaptan etkilenmesi, kitaba merak duyması ve kitapla ilgilenmesinin pek mümkün olmadığı görüşüne ulaşılmıştır. Bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin hükümlerinden her ne kadar ortada bir eser için sipariş sözleşmesi olduğu, eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülebilirse de bir çocuk kitabını resimleyen bir kişinin bu kitabın yayımlanacağını ön planda tuttuğu ve sözleşmedeki gerçek amaç ve niyetinin yayım olduğu bunun aksinin ise sözleşmedeki diğer edimler ve özellikle ücret ediminin tüm yayınları kapsayacak nitelik ve miktarda olmasını gerektirir. Sözleşmedeki ücret edimi tüm çizimleri kapsayacak miktar olarak düşük kalmaktadır. O halde bu ücretin yayım sözleşmesine ilişkin Türk Borçlar Kanunun m.491/1, m.496/3 hükümlerinin kıyasen uygulanması sonucu ilk baskı için olduğu kabul edilmelidir. Bu sebeplerle davacının ilk baskıdaki gibi aldığı telif ücreti ve oranının sonraki baskılarda da geçerli olduğu ve bilir kişilerce yapılan telif ücreti alacağı hesabının doğru olduğu sonucuna varılmış ve neticeten; “1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Dava terditli olarak açıldığından sözleşmenin geçersizliğine karar verilmesi yönündeki talebin REDDİNE, Davacının ve davalı arasındaki sözleşmelerin mali hak devrinin tesis ettiği ancak baskı adedi belirlenmediğinden sözleşmelerin ilk baskıya yönelik olduğunun KABULÜNE, İlk baskıdan sonraki baskılar için davacının 36.000,00 TL telif bedeli hak kazandığının tespitine, ancak sözlü yargılamaya geçildikten sonra bedel artırılmasının mümkün olmadığından dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya dair taleplerin reddine “şeklinde karar verilmiş, davacı lehine 2 ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin ek bilirkişi incelemesi talebini reddettikten sonra davanın değerinin artıldığını, mahkemenin davacıya süre vermeden sözlü yargılamaya geçip dava değerini artırma hakkını elinden almasının mümkün olmadığını, Yeni bilirkişi incelemesi talebinin reddedildiği 05.12.2019 tarihli celsede talebin reddedilerek sözlü yargılamaya geçildiğini, 11.12.2019 Tarihinde harç yatırılarak değerin artılrıldığını HMK 107/2 md de bunu yasaklayan bir hüküm olmadığı gibi mahkemenin hem değer artışını dikkate almadan harcın da iadesine karar vermemesinin hatalı olduğunu, HMK değişiklik tasarısında dava değerinin artırılması hususunda özel bir hüküm de olduğunu, Bilirkişi raporuna esaslı itirazların karşılanmadığını, adil yargılanma hakkının ihlal eidldiğini, Davada sözleşmelerin taahhüt sözleşmesi değil de tasarruf sözleşmesi olarak düzenlendiğinin sabit olduğunu, bu durumun yorumla değiştirilemeyeceğini, sözleşmede yer alan teslim tarihlerinin de sözleşme tarihinden sonra olduğunu, FSEK 48.md gereğince geçerli bir hak devri olabilmesi için “öncelikle ortada meydana getirilmiş bir eser olması gerektiğini” , mevcut olmayan bir eser söz konusu ise mali hak devir taahhüdü düzenlenebileceğini, Hakimin yorum yolu ile Kanun’un açık hükmünü ortadan kaldıramayacağını, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, Usulüne uygun olarak devralınmayan mali hakların davalı yayınevinde devrinin de mümkün olmadığını, FSEK 54 md dikkate alınması gerektiğini, Taahhüt sözleşmesinin eserlerin teslimi ile tasarruf sözleşmesin dönüştüğü şeklindeki yorumunun telif hukuk dışı bir yorum olduğunu, FSEK 52 md gereğince tüm sözleşmelerin yazılı olması gerektiğini, Çizer sözleşmelerinde ” tüm telif hakkı” “tüm mali haklar” gibi ibareler kullanıldığını bu yönde de sakat olduğun devre muvafakat edilen mali hak olmadığını,
Rapordaki eksikliklerin dikkate alınmadığını, Çizer sözleşmelerinin geçerli olduğu varsayımında dahi sözleşmenin kaç baskı ile sınırlı olduğu belirtilmediğinden müvekkiline ödenen ücretin ilk baskı ile sınırlı olduğu ve sonraki baskılar için telif ücretine hak kazandığı şeklindeki yorumun doğru olduğunu, mahkemenin bu tespitine katıldıklarını, Çizer sözleşmelerinin TBK 487 md gereğince yayın sözleşmesi niteliğinde olduğunu Bilirkişi heyeti üyelerinden …’in kitabındaki görüşlerine ters bir rapora imza attığını, Rapordaki hesaplamanın hatalı olduğunu, Tazminat hesabının “(baskı adedi x net satış fiyatı) x rayiç nisbi teklif oranı” üzerinden yapılması gerekirken ; baskı sayısı x 1 baskıya ait sabit bedel üzerinden hesaplama yapılmasının yerinde olmadığını,Sözleşmelerde sonraki basılar için ücret belirlenmediğini, piyasadaki rayiç çizer telif ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, kitaplar 100.000TL’den fazla satmışken bu gelirden müvekkilinin piyasa rayiç bedeli üzerinden yararlandırılmamasının hatalı olduğunu,Yeni bir bilirkişi raporu alınmadan itirazlar giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde cevap dilekçesini tekrarlayarak; Sözleşmelerin tarafların özgür iradesi ile akdedildiğini, içerik olarak 04.10.2012 tarihli sözleşme ile ücretlendirme usulü dışında aynı olduklarını, davacının tüm yayın sürecine dahil edildiğini, baskı sayılarının 2018 de sosyal medya ada duyurulduğunu, Mali hak devrinin geçerli olduğunu, tüm hakların tek tek yazılı olduğunu, Sözleşmeye konu çizimlerin imza tarihinden önce müvekkil ile paylaşıdlığını, ya da büyük kısmının tamamlandığını, bir an için vücuda getirilmediği düşünüldüğünde ise FSEK 50/1 md uyarınca devir taahhüdü olarak değerlendirileceğini,Davacının çizimleri teslim ettiğini, ödemeleri kabul ettiğini, tasarruf işlemi de gerçekleştirdiğini, davacının hiçbir itiraz ileri sürmediğini, Yayım sözleşmesi değil eser (istisna) sözleşmesi olduğunu, mahkemenin yayım sözleşmesi olduğuna ilişkin gerekçesinin yerinde olmadığını, mahkemenin kararında eser için sipariş olduğunu açıkça tespit ettiğini, müvekkilinin yayımcı olmadığını, mali hakların süre sayı yer sınırı olmaksızın devredildiğini, Davanın kötü niyetli olarak ikame dildiğini, davacının tazminat hakkı olmadığını, davacı ile tam 6 sözelşme imzalandığını, bası adetlerinden haberdar olmasına rağmen talepte bulunmadığını, geçerli bir devir olduğu için tazminat koşulları oluşmadığını, Mahkemenin müvekkil aleyhine hükmettiği telif bedelinin hukuka uygun olmadığını, TMK madde 1’deki yetkinin aşıldığını, davanın FSEK 68 md’ne dayalı oalrak açıldığıı, gerekçe belirtilmeden çizerin amacının çizimlerin yayımlanmasının saiki olduğundan bahisle yayım sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş ise de BK 491/1, 496/3 hükümlerinin kıyasen uygulanması gerektiği kanaatine varılmış ise de kararın bu yönü ile de çeliştiğini, yayım sözleşmesi olduğu düşünülürse uygulanacak hükmün TBK 501 md olduğunu ve madde gereğince bu durumda sözleşme konusu mali hakların yayımcıya ait olduğunu, Sözleşme bedellerinin hukuka uygun olduğunu, davalının kitapların satıp satmayacağı rizikosunu taşımak istemediğini ve maktu bedel karşılığı devri kaul ettiğini,Karara esas alınan raporda 36.000TL’nin hangi tarihler ve usullere göre belirlendiğinin anlaşılamadığını, rayiç bedel de sunulmadığını, Mahkemenin “hakkaniyet” gerekçesinin de hatalı olduğunu, maktu ücret karşılığı devir iradesinin açık olduğunu, mahkemenin sözleşme bedelinin ilk bası için olduğu şeklindeki kabulünün davacının iradesinden farklı olduğunu, davacının iddialarının çeliştiğini,Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davanın reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı …Şti vekili istinaf dilekçesinde özetle; Raporda davacının telif bedelinin yerinde olmadığı, sözleşmelerin geçerli olduğuna ilişkin tespitlere katıldıklarını, mahkemenin aksi yöndeki kararının yerinde olmadığını, Mahkemenin sözleşmelerin mali hak devrinin tesis ettiği ancak baskı adedi belirlenmediğinden sözleşmelerin ilk baskıya yönelik olduğunun kabulü gerektiği şeklindeki gerekçesinin hatalı olduğunu,Sözleşmede 2.maddede çoğaltma ve yayma hakkının sayı, süre yer sınırı olmadan kullanımı ve tasarrufta bulunma hakkı tanındığını, eserlerin basımının da sözleşemeler uygun şekilde gerçekleştirildiğini, Eserlerin 2013 yılında yayımlandığını, zamanaşımının dolduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararda 4 ve 5.maddede daavcı lehine 2 ayrı vekalet ücretine hükmetmesinin hatalı olduğunu, davalılar yararına da bir defa vekalet ücreti tesis etmek gerekirken davacı lehine 2 vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Davalı vekili Av. … yazılmış ise de Av …’nın davacı vekili olduğunu, Müvekkilinin yazar … ile 03.12.2013 ve 12.102.015 Tarihleri arasında iki adet “eser telif sözleşmesi ” akdettiğini, eserlerin bu sözleşmelere göre yayınlandığını, davacının davalı yazar ile arasında sözleşmeler olduğunu ikrar ettiğini mahkemenin de sözleşmelerin geçerli olduğunu kabul ettiğini, baskılar hukuka uygun olduğundan davanın reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Bilirkişiler FSEK uzmanı …, basın yayın uzmanı … , karikatürist çizer … raporunda; “Dava korusu uyuşmazlıktaki davacının dayandığı ve dosyaya ibraz edilen ve üzerinde çizer olarak davacının adının yer aldığı …, …, … , …, …, … , …, …, …, … , …, … ile Dans isimli tüm kitaplar incelendiğinde bu kitapların çocuklara yazılmış resimli öykü mahiyetinde set kitapları dizisi olarak her bir öykü belli uslup ve hususiyeti içeren FSEK 2/1 anlamında dil ve yazı ile fade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğu, yine bu kitaplar içerisinde yer alan davaya konu çizimlerin onu yaratan kişinin kendi zihinsel fikrini çalışmaya aktanması, yapıları bu çalışmanın estetik niteliği, illüstrasyon niteliği, nedeniyle FSEK 4/6 hükmü gereğince grafik eser yani güzel sanat eseri olduğu, davacının davaya konu kitaplar üzerinde çizer olarak isminin yer alması nedeniyle bu kitapların kapağındaki ve içeriğindaki çizimlerin eser sahibinin davacı olduğu, Bu bilgiler çerçevesinde sözleşmeler incelendiğinde her üç sözleşmenin de devredilen mali hakların ayrı ayrı gösterilmesi, telif bedeli gibi unsurları içerdiği ve davaya konu sözleşmenin FSEK 52’ye de uygun olduğu, Davacı ayrıca sözleşmelerin geçerli olması ihtimalinde sözleşmelerde baskı adedi belirtilmemekle sözleşmenin ilk basılar için geçerli olduğu müteakip basılar için mali hak devrinin gerçekleşmediğini ve ayrıca sözleşmenin yayım sözleşmesi olduğunu iddia ettiği, Borçlar Kanunu’nun 487 inci maddesi gereğince yayım sözleşmesi, bir fikir ve sanat eseri sahibinin veya halefinin, o eseri yayımlanmak üzere yayımcıya bırakmayı, yayımcının da onu çoğaltarak yayımlamayı üstlendiği sözleşme olduğu, Sözleşmenin kurulması için taraf iradelerinin birleşmesi yeterli olup, çoğaltılıp yayınlanacak eserin bir nüshasının yayıncıya bırakılması şart olmadığı, Bu çerçevede davaya konu sözleşmenin yayım sözleşmesi olmadığı dolayısıyla davacının iddia ettiği üzere sözleşmede baskı adedi belirtilmemişse yayın hakkının tek bası için verildiği şeklindeki TBK hükmünün davaya konu olaya uygulanmasının söz konusu olamayacağıDavaya konu sözleşme yazar ile çizer arasında FSEK 9 anlamında ortak bir eser için düzenlenmiş telif hakkının devri sözleşmesi olduğu, Sözleşmelerin 2 inci maddesinde açıkça devrin çizimlerin yapılması ve teslimi karşılığında telif bedelinin ödenmesi şeklinde ve sınırsız olarak yapılması dikkate alındığında Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyla davacının iddiasının aksine ihlal edilmiş bir mali hakkın söz konusu olmadığı ve sonraki her bir bası için telif bedeline hak kazanılmayacağı Bununla birlikte Mahkemece davaya konu sözleşmenin davacının iddia ettiği şekliyle batıl olduğu, ödenen telif bedelinin sadece ilk basılar için olduğu kabul edildiği takdirde sözleşme hükümlerine göre ilk basıdan sonraki basılar için yapılan hesaplamada telif bedelinin 36.000TL olabileceği” yönünde görüş belirtilmiştir.Davacının çizer, davalılardan …’nun yazar olarak yer aldığı sözleşmelerde tanım başlıklı 1.maddeler aynı mahiyette olup “Çizim çizer tarafından Yazar’ın hazırlamış olduğu …adet …sayfalık .. Kitaplar için tüm sayfa ve kapak görseli çalışmalarını tanımlar. Çizer tarafından hazırlanarak sözleşme kapsamında Yazar’a sunulan her türlü görsel ürün bu kapsam dahilindedir” şeklindedir. Haklar başlıklı 2.maddesi ise; “Çizer’in Yazar’a devretmeyi kabul ettiği haklar; Çizer’in Yazar’ın kitapları için ürettiği çizimlerin mecra ve formatlarına bakılmaksızın (süre, yer ve sayı bakımından bir sınırlama olmaksızın ) işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletme hakkı, internetten veya diğer tüm sanal ortamlardan veya GSM veya cep telefonları vasıtasıyla yayım ve iletim hakları da dahil olmak üzere tüm telif ve mali hakları ile herhangi bir sınırlama olmaksızın herhangi bir şekilde herhangi bir formatta veya mecrada kullanımı ve tasarrufta bulunma haklarıdır” şeklinde düzenlenmiştir. Her 3 sözleşmede de çizimlerin teslim tarihleri ve Çizere ödenecek bedel açıkça belirlenmiştir.Taraflar arasında sözleşmedeki bedelin ödenmediğine ilişkin bir ihtilaf, iddia bulunmamaktadır.
GEREKÇE: Davacı iddiasında; davalı yazar … ile arasındaki 08.10.2012, 20.08.2013 ve 14,08,2015 tarihli sözleşmelerin FSEK 48.maddesi gereğince geçersiz olduğunu, sözleşmelerin eserler tamamlanmadan akdedildiğini, mali hak devrinin geçersiz olduğunu, eserler tamamlandıktan sonra müvekkili ile herhangi bir mali devir sözleşmesi imzalanmadığını, davalı yazarın usulüne uygun olarak hakları devralmadığından davalı yayınevinin de mali hakları kullanmasının hukuka aykırı olduğunu, mali haklara tecavüz oluştuğunu; bu durumun kabul edilmemesi halinde ise FSEK 52 md anlamında geçerli devir olmadığını, hakların tek tek gösterilmediğinden sözleşmenin batıl olduğunu, Sözleşmenin batıl olduğunun kabul edilmemesi halinde ise; sözleşmelerin kaç baskıya ilişkin olduğu belirlenmediğinden TBK 487 md gereğince neşir sözleşmesi olarak kabul edilerek birinci basıya ilişkin olduğunu kabul etmek gerektiğini, kitaplarının 100.000’in üzerinde sattığını, Sözleşmenin butlan nedeni ile geçersizliği iddiasının kabulü halinde FSEK 68 md gereğince mali hak devir bedelinin tespiti ile 3 katı kadar tazminata hükmedilmesini, Butlan iddiasının kabul edilmemesi halinde ise yayım sözleşmesi kapsamında değerlendirme yapılarak FSEK 68 md gereğince belirlenecek mali hak devir bedelinin 3 katına hükmolunmasını talep etmiştir.Davalı yazar savunmasında; geçersizlik iddiasının ileri sürülmesinin TMK 2 md aykırı olduğunu, dava konusu çizimlerin bulunduğu kitapların sözleşmelerinden sonra davacı ile başka kitaplar için de 2017 yılında 3 adet sözleşme akdedildiğini, sözleşmelerin aynı mahiyette olduğunu, dava konusu kitaplardaki çizimler yönünden de 2012, 2013 ve 2015 yıllarında sözleşmeler akdedildiğini, mali hak devrine ilişkin kısımların tüm sözleşmelerde aynı olduğunu, çizimlerin temel kısımlarının sözleşmeden önce müvekkiline teslim edildiğini yahut büyük kısmının tamamlandığını, mali hakların tek tek sayıldığını, müvekkilinin yayımcı değil yazar olduğunu sözleşmelerin de yayım sözleşmesi değil eser (istisna) sözleşmesi olduğunu ve edimini yerine getirdiğini, FSEK 68 md göre tazminat talep edilemeyeceğini savunmuştur. Davalı yayın şirketi ise; eserlerin 2013 yılında yayınlandığını sözleşmenin zamanaşımına uğradığını, yazar ile akdedilen 03.12.2015, 12.10.2015 Tarihli eser sahibi telif ücreti sözleşmeleri akdedildiğini, tüm eserlerin sözleşmeye uygun yayınlandığını ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalılar vekilleri ayrı ayrı yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; dava konusu 12 adet kitapta yer alan çizimlerin; kişinin kendi zihinsel fikrini çalışmaya aktarması, çalışmanın estetik niteliği nedeni ile FSEK 4/6 md gereğince grafik eser yani güzel sanat eseri olduğu bilirkişi raporunda yerinde olarak tespit edilmiştir. Kitaplar üzerinde davacının çizen olarak yazılı olduğu da dikkate alındığında davacının FSEK 11.maddesi gereğince eser sahibi olduğunun kabulü yerindedir. Çözümlenmesi gereken hukuki sorun; davacı ile davalı yazar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin tespiti ve sözleşmelerin batıl olup olmadığına ilişkindir. Davacının çizer, davalılardan …’nun yazar olarak yer aldığı sözleşmelerde tanım başlıklı 1.maddeler aynı mahiyette olup “Çizim çizer tarafından Yazar’ın hazırlamış olduğu …adet …sayfalık .. Kitaplar için tüm sayfa ve kapak görseli çalışmalarını tanımlar. Çizer tarafından hazırlanarak sözleşme kapsamında Yazar’a sunulan her türlü görsel ürün bu kapsam dahilindedir” şeklindedir. Haklar başlıklı 2.maddesi ise; “Çizer’in Yazar’a devretmeyi kabul ettiği haklar; Çizer’in Yazar’ın kitapları için ürettiği çizimlerin mecra ve formatlarına bakılmaksızın (süre, yer ve sayı bakımından bir sınırlama olmaksızın ) işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletme hakkı, internetten veya diğer tüm sanal ortamlardan veya GSM veya cep telefonları vasıtasıyla yayım ve iletim hakları da dahil olmak üzere tüm telif ve mali hakları ile herhangi bir sınırlama olmaksızın herhangi bir şekilde herhangi bir formatta veya mecrada kullanımı ve tasarrufta bulunma haklarıdır” şeklinde düzenlenmiştir. Taraflar arasında sözleşmelerdeki bedelin ödenmediğine yahut sözleşmeye konu eserlerin teslim edilmediğine ilişkin bir ihtilaf, iddia bulunmamaktadır. Davacı, çizimler teslim edilmeden /tamamlanmadan sözleşme akdedildiğini bu nedenle FSEK 48 md gereğince sözleşmenin batıl olduğunu, FSEK 52.md gereğince de sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Sözleşmenin anılan 2.maddesinde “süre, yer ve sayı bakımından bir sınırlama olmaksızın” şeklinde belirtilmiş ise de sözleşmeye konu eserler teslim edilmiş, sözleşmeye konu bedel ödenmiş olup sözleşmelerin içeriği incelendiğinde; sözleşmelerin “mali hakların devri sözleşmesi” niteliğinde olduğu ve sözleşmelerin 2.maddesinde devredilen hakların tek tek sayıldığı dikkate alınarak geçerli olduğunun kabulü gereklidir. Bununla birlikte sözleşmede baskı sayısı belirtilmemiş ise de kitapların birden fazla baskı yaptığı dikkate alındığında mahkemenin TBK 491/1.md, m.496/3.md hükümlerinin kıyasen uygulanması sonucu sözleşmedeki bedelin; ilk baskı için olduğu kabul edilerek sonraki baskılar için davacının ücret talep edebileceğine ilişkin kabulü yerindedir. Maddi tazminat hesabına ilişkin istinaf istemlerine gelince; davacı ile davalı arasında sözleşme mevcut olup 1.baskıdan sonraki baskılar için maddi tazminatın FSEK 68. md gereğince belirlenmesi gerektiği, bu durumda bilirkişi raporunda rayiç değer araştırması yapılmamasının yerinde olduğu, keza baskı sayısına göre hesaplama yapılmasında da usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından tazminata yönelik istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir. Davacı vekili; ıslaha göre karar verilmesi gerektiğini yahut istinaf aşamasında HMK 107.md deki değişiklik nedeni ile ıslahın Dairemizce değerlendirilebileceğini ileri sürmüş ise de; ilk derece mahkemesinin karar duruşmasından bir önceki duruşmada 6100 sayılı HMK’nun 184. Maddesi uyarınca tahkikatın bitirildiğinin taraf vekillerine bildirildiği, tahkikatın tümüne yönelik diyecekleri sorulduğunda tahkikatın tümüne yönelik aşamalardaki beyanlarımızı tekrarladıklarının yer aldığı, davacı tarafın ıslah için süre talep etmediği, mahkemenin HMK 186 md gereğince sözlü yargılama için yeni duruşma günü tesis ettiği görülmekle HMK 177/1 md gereğince bu aşamadan sonra ıslahın mümkün olmadığı, keza Dairemizce tahkikat işlemi yapılmadığından ıslah talebinin Dairemizce de değerlendirilmesi mümkün olmadığı dikkate alındığında davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davacı vekili ıslah harcının netice-i kararda iadesine karar verilmediğini ileri sürmüş ise de; ilk derece mahkemesinin dosyaya tamamlama harcı olarak yatan harcı toplam harçtan mahsup ettiği, bu yönde kararın yerinde olduğu görülmekle davacı vekilinin harca yönelik istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davalı Yayınevi vekili, davanın zamanaşımına uğradığını istinaf istemi ve cevap dilekçesi ile ileri sürmüş, mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmamış ise de kitapların basım tarihleri, dava tarihi ve davacının iddiasının dayanağı olan Mali hakların ihlali sebebiyle açılacak davaların FSEK’in 68. maddesi uyarınca farazi sözleşme ilişkisi kapsamında yaptırıma bağlanmış olduğundan ihlal tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu dikkate alındığında zamanaşımı dolmadığından bu yöndeki istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Ancak; dava terditli açılmış olup terditli taleplerden birinin kabul edilmeyip terditli istemin kabul edilmesi, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi sonucunu doğurmayacağı gibi, mahkemece terditli talebin kabulü ile davacı lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi, davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken davacı lehine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmemiş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kısmen kabulü gerekmiştir. Davalılardan … vekilinin, vekalet ücretine ilişkin açık bir istinaf sebebi bulunmadığından hükmün bu kısmı davalı … yönünden kaldırma sebebi yapılmamıştır.Açıklanan nedenle davalı …Şti nin istinaf isteminin hükmün vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden kabulüne, bu yönden ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına, sair istinaf istemlerinin ve davacı ile davalı … vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalı … vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, -Davalı …Şti vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/579Esas, 2020/46 karar sayılı kararının HMK 355, 353/1-b-2.md gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 2-Davanın KABULÜNE, Dava terditli olarak açıldığından sözleşmenin geçersizliğine karar verilmesi yönündeki talebin REDDİNE, Davacının ve davalı arasındaki sözleşmelerin mali hak devrinin tesis ettiği ancak baskı adedi belirlenmediğinden sözleşmelerin ilk baskıya yönelik olduğunun KABULÜNE, İlk baskıdan sonraki baskılar için davacının 36.000,00 TL telif bedeli hak kazandığının tespitine, ancak sözlü yargılamaya geçildikten sonra bedel artırılmasının mümkün olmadığından dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, -Alınması gereken 341,55 TL karar harcının, peşin yatırılan (peşin harç+tamamlama harcı) 614,78 TL’den mahsubu ile kalan 273,24 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, -Davacı tarafından yapılan 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 421,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.671,20 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesap edilen 1.780,80 TL ile 113,09 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.893,89 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, -Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, -Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL’nin davalı …’ndan alınarak davacıya ödenmesine,-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, İstinaf aşamasında harç ve yargılama giderleri yönünden; 3-Davacının istinafı yönünden alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, -Davalı …’nun istinafı yönünden alınması gereken 341,55-TL harçtan, peşin alınan 85,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 256,15-TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına, -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı …Şti’ne iadesine, -Davacı ve Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerine bırakılmasına,-İstinaf aşamasında davalı …Şti tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60-TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı …Şti’ne verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, -İstinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/11/2022