Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2134 Esas
KARAR NO: 2021/1884 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2014/673 E. – 2020/178 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; … ve …’ın … Limited Şirketi’nin ortakları olduğunu, …’ın daha sonra hissesini devrettiğini, müvekkili şirketin kapalıçarşıda kuyumculuk ve döviz işi ile uğraştığını, …’in İran vatandaşı olduğunu, …’ın ise Türk vatandaşı olduğunu, 30 Ekim 2010 tarihinde 370.000,00 USD ve 78.000 EURO döviz’in şirkette muhafaza edilemediği için önce …’ın kasasına konulmak istendiğini fakat yer olmadığı için davalı …’ın iş yerinde olmadığı ve kapalı olduğu yanında çalışan …’ın telefonla arandığında “ben şimdi geliyorum patron gelince sizin paranızı öderiz” dediğini ancak daha sonra davalı …’ın savcılıkta olduğu paraya el konulduğunun söylendiğini, ertesi gün davalı …’ın “benim alacaklılarım geldi parayı onlara vermek zorunda kaldım, bu nedenle sizin emanetlerinizi bir hafta içerisinde ödeyeceğim” dediğini, ancak bu ödemenin yapılmadığını, … sanık … ile kasım ayının sonuna doğru sanığın iş yerinde görüşme yapmış olduğunu ve bu konuşmayı ses kaydına aldığını, davalı …’ın müvekkillerini 01/12/2010 tarihinde saat 10 sularında telefonla iş yerine gelmelerini söylediğini bunun üzerine Kamal ve Humayun’un ve yanlarında çalışan … ile birlikte …’ın işyerine geldiklerinde taraflar konuşurken bir anda sanık … iş yerinin camını kırmış gürültü üzerine hemen karşıdaki polis karakolundaki polislerin iş yerine geldiğini ve tarafların Beyazıt karakolunda ifadelerini aldığını, müvekkili …’ın serbest bırakıldığını ve diğer müvekkilleri … ve babası …’nın İran vatandaşı oldukları için kumkapı yabancılar şubesi’ne gönderildiğini ve 02/12/2010 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nın 12 sayılı genelgesi ile DEPORT edildiğini ve 1 yıl ülkeye giriş yasağı getirildiğini, sanık …’ın kendisine emanet edilen dövizleri vermemek için yanında çalışanı diğer sanık … ile birlikte hareket ederek olay çıkarttığını ve müvekkillerinin deport edilmesini sağladıklarını bu nedenle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine dava ikame edilmiş olduğunu ve itiraz üzerine işbu davayı açtıklarını belirterek Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile davanın kabulünü, %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe süresinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davacı tarafın icra dosyasına dayanak olarak müvekkiline emanet olarak 370.000,00 USD ve 78.000 EURO’nun … ve … tarafından bırakıldığı iddiası olduğunu, davacıların müvekkilinden zorla para ve haraç almaya çalışır iken müvekkilinin işyerinin camı çerçevesi inince müvekkilinin işyerinin karşısında bulunan polis noktası ekiplerinin müdahalesi ile önlendiğini, işbu davanın itirazın iptali davası olduğu ve alacağın senet ile ispat edilmesi gerektiğini, müvekkilinin kapalıçarşıda 30 yıla yakın süredir sarraf olarak çalıştığını ve davacı tarafın iddialarının hayatın olağan akışına akla ve mantığa aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 25.02.2020 tarihli 2014/673 E. – 2020/178 K. sayılı kararıyla; “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ses kayıtları ve çözümleri incelenmiş ve ses kayıtlarından davacının iddiaları tam olarak anlaşılamadığı gibi, bu delilin elde ediliş tarzı itibari ile hukuka aykırı delil niteliğinde olduğundan itibar edilemediği….somut olayda davalı, karz ilişkisini inkar ettiğinden, karz ilişkisinin varlığını davacının kanıtlaması gerektiği HMK 200 maddesi uyarınca takibe konu miktar itibariyle bu ilişkinin senetle ispatının gerekeceği, davacı tarafından bu hususta yazılı bir belge dosyaya sunulamadığı, somut olayda HMK 203 maddesi uyarınca senetle ispat zorunluluğunun istisnalarının bulunmadığı, dolayısıyla dinlenen tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacı taraf senetle ispat koşulunu yerine getiremediğinden delil listesinde yemin deliline dayandığı için yemin hakkının hatırlatıldığı, ancak davacı taraf yemin delilinden vazgeçtiğine ilişkin beyan dilekçesi sunduğu.. davacı tarafın HMK 200 anlamında senetle ispat külfetini yerine getiremediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davalı taraf kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de dosya kapsamı itibariyle davacı tarafın kötüniyetli olduğu anlaşılamadığından davalının bu talebinin reddine” karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 2010/46767 soruşturma numarası ile ses kaydını içeren flash belleğin bilirkişi … tarafından çözümlenerek, 04.02.2011 tarihinde 20 sayfadan oluşan rapor hazırlandığı, çözümlü bilirkişi raporunun ceza davası dosyasında mevcut olduğu, flaş bellek ses kayıt asıllarını dosyaya sunduklarını, mahkemenin ses kayıtlarını yeniden çözümlendirme yoluna gitmediği, dosyadaki çözüm raporu ile yetinildiği, davalının ses kayıtlarının alınarak ses rengi ile flaş bellekte davalının ses kayıtlarının tespiti talebinin mahkemece kabul edilmediğini. -Dosyada tanık olarak dinlenen …’ın ifadesinde, davalı … yanında çalışan işçisi olduğunu, dövizlerin davalıya kapalı çarşıdaki iş yerinde ortak … ve çalışan … tarafından teslim edildiğine dair yazılı belgenin dosyaya ibraz edildiğini ve sözlü beyanları ile de sabit olduğunu, mahkeme kararında;”Davalı yanında çalıştığı iddia edilen …’ın dosyaya sunduğu yazılı beyanında ve mahkememizce 4 nolu celsede tanık sıfatı ile alınan beyanında davacı iddiaları doğrultusunda emanet para verildiğini doğruladığı anlaşılmıştır.” denilmesine rağmen yapılan yargılama sonunda mahkeme davanın reddine karar vermesinin çelişkili olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden inceleme yapılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya içerisinde bulunan İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19/11/2012 tarihli 2011/104 esas ve 2012/1237 karar sayılı ilamından; davanın taraflarının Katılan …, … ve … ile, müşteki sanıklar …, … olduğu, mahkemenin kararında; sanıklar …, …’ın üzerlerine atılı “ticari ilişkiden kaynaklanan güveni kötüye kullanma” suçundan beraatlerine, suç uyduran sanıkların hareketlerine uyan TCK 271/1, TCK 62 maddeleri gereğince cezalandırılmalarına, sanık …’ın izinsiz silah taşımak suçundan 6136 Sayılı Yasa’nın 13/1 Maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 25/09/2017 tarihli 2017/14858 esas ve 2017/18868 karar sayılı ilamı ile “ticari ilişkiden kaynaklanan güveni kötüye kullanma” suçu nedeniyle verilen beraat kararının onanarak kesinleştiği, suç uydurma suçundan verilen mahkumiyet kararının bozulduğu anlaşılmıştır. İddianameden katılan …, …’in davacı şirketin eşit hisseli ortakları olduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekinde, bilirkişi … tarafından düzenlenen ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ibraz edilen, “Flash Bellek” dökümüne ilişkin rapor dosyaya sunulmuştur. … imzalı yazılı beyanın dosyaya sunulduğu, içeriğinde, davacı şirket tarafından 30 Ekim 2010 tarihinde 370.000 ABD Doları ve 78.000 Euro dövizin … ve … tarafından …’a ait dükkana sırt çantası içerisinde getirilerek Pazartesi iade edilmek üzere emanet olarak bırakıldığının beyan edildiği görülmüştür. Mahkemece tanık olarak dinlenen … yeminli ifadesinde; “Ben davalı … ın yanında olay tarihi itibari ile çalışıyor idim, kendisi sarraflık ve döviz alım satım işi yapıyor idi, ben borsaya altın para, yatırma ve çekme işini yapıyor idim, olay tarihi günlerden cumartesi idi, … yanılmıyor isem soyadı … kendisi beni cep telefonundan aradı, kendisi çok iyi türkçe konuşur ve aynı zamanda eski iş yeri komşumuz idi, kasanız müsaitmi diye sordu , bana 370.000 USD , 78,000 EURO kendisinde olduğunu kasalarında yer var ise pazartesi almak üzere bırakmak istediğini söyledi, bende tamam dedim, hatta ben tamam demeden önce patronum … A da sordum bana tamam getirsin koyalım dedi, aradan 5-10 DAKİKA geçmişti, siyah sırt çantası ile … isimli kişi yanında çalışan … ile birlikte geldi, parayı ben saydım söylediği miktarda idi, kasaya koyup kilitledim, anahtarını da orada bulunan …a teslim ettim, ben pazartesi günü iş yerine gitmeden önce beni … telefon ile aradı emanet bıraktığı parayı almak istediğini söyledi, bende iş yerine yeni gidiyorum diye söyledim, saat 10:30 civarında iş yerine gittiğimde, … orada idi, kendisi yalnızdı, …in parayı almaya geleceğini söyledim, benim borcum alacaklılar gelip kasadaki parayı alıp gittiler diye söyledi, … de daha sonra geldi … da aynı şeyi onada söyledi, hatta … …e benim tapuda tedbirli tapusunun olduğunu, bunuda kurtarması için daha doğrusu ipotekli tapusunun olduğunu, bunu kurtarmak için …den biraz daha para istedi, ancak … başka parasının olmadığını söyledi, … sık sık gelip giderek parasını istemeye başladı bu 15-20 Gün sürdü, en son Ben … ve … dükkanda idik … …dan bana yazılı bir kağıt ver dedi, daha sonra bana ödersin dedi, …da …e ben senle ticari iş yapmadım ki yazılı kağıt vereyim diye red etti, tartışma başladı kavga oldu, bende karışmak durumunda kaldım” Davacı vekilinin talebi doğrultusunda sorulduğunda: “Flash bellekte ses kaydı alınmıştır, …in yanında çalışan ali isimli kişi ses kaydı yapmıştır, ayrıca flash bellekte de bir kayıtlar vardır, her iki kayıt sırasında ben oradaydım, benim sesim zaten orada bellidir, konuşmalarda belirtildiği şekilde …in … ile daha önceden aralarındaki alış verişten kaynaklı olarak 45.000 USD alacağı vardır, kemalinde o gün itibari ile irfandan yazılı kağıt istemesi ile … …e ben senden yazılı kağıt mı istedim ki sen benden yazılı kağıt istiyorsun diye açıkça beyanda bulundu, ayrıca benim bildiğim kadarıyla olay tarihinde bırakılan para …in parası değildir, … kuyumculuğa ait bir para olduğunu, biliyorum, kendi kasalarının küçük olması sebebi ile bizim büyük kasaya bırakmak istedi, ayrıca bizim iş yeri kapalı çarşının içinde idi, onlarınki ise dışarıda bir iş yeridir, ben ceza mahkemesinde el yazımla bir kıta yazı yazdım ve davacı şirket yetkilisine verdim, onlarda ceza mahkemesine ibraz ettiler” şeklinde ifade vermiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde, 370.000,00 USD ve 78.000 EURO dövizin, haftasonu muhafaza edilmek üzere, davalının iş yerinin kasasına konulduğunu, Pazartesi günü alınmak istenildiğinde verilmediğini, paranın tahsili için takip başlattıklarını, haksız yere itiraz edildiğini beyanla, itirazın iptali ve inkar tazminatı talebiyle dava açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemeye flash bellek içerisinde ses kaydı sunulduğunu, mahkemenin savcılıkta yapılan bilirkişi incelemesi ile yetindiğini ancak davalının ses kaydı alınarak tekrar karşılaştırma yapılması gerektiğini, davalı işyerinde çalışan …’ın tanık olarak ifadesinin alındığını ve yazılı beyanının sunulduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında emaneten para verildiğini doğruladığından bahsedilmesine rağmen aksi yönde karar verilmesinin çelişkili olduğunu ileri sürmüştür. Davacı tarafça, 30 Ekim 2010 tarihinde hafta sonu kasada muhafaza edilmesi için davalının işyerine 370.000,00 USD ve 78.000 EURO bırakıldığını ileri sürülmüşse de, bu hususta yazılı belge sunulmamıştır. Davalı tarafça paranın alındığı kabul edilmemiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir. Davacı tarafça paranın bırakıldığının beyan edildiği, 30 Ekim 2010 tarihinde yürürlükte olan HUMK 288/1 maddesi ile dava tarihinde yürürlükte olan HMK 200/1 maddesi gereğince, dava değeri itibarıyla davacının davasının yazılı belge ile ispatı gerekmektedir. Davacı tarafça iddianın ispatı yönünden yazılı belge sunulamadığı gibi, senetle ispat kuralının istisnaları da davada söz konusu değildir. Davacı tarafın tanık dinletme talebine karşı, davalı vekili 02/07/2013 tarihli duruşmada muvaffakatlarının bulunmadığını beyan etmesine rağmen mahkemece tanık dinlenerek, tanık beyanlarıyla sonuca gidilmemesi yerinde olmuştur. Davacı şirket yetkilileri tarafından davalı hakkında, davaya konu olaylar nedeniyle ve kendisine teslim edildiği ileri sürülen paranın iade edilmemesi gerekçesiyle, suç duyurusunda bulunulduğu, davalı sanığın ceza davasında beraat ettiği, Yargıtay ilamında, katılanların sanığa (davalıya) iş ilişkisi gereği para teslim ettiğini ispatlayamadığı açıklanarak beraat kararının onandığı, dosyaya sunulan flash bellekte depolanan ses kaydı dökümünde, üç erkek şahsın konuşmalarına yer verilmişse de, konuşanların kim olduklarının anlaşılamadığı, bu delilin savcılık soruşturmasında sunulduğu ve ceza yargılamasında da değerlendirildiği, yeniden inceleme yapılmamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde görülmediğinden esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 5,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.