Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2113 E. 2022/1733 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2113 Esas
KARAR NO: 2022/1733 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2020
NUMARASI: 2019/297 E. – 2020/191 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait “…” markası ile satışa sunulan “…” serisi bıçak ürünleri, ülkemizde ve birçok ülkede bilinmekte ve ambalaj ve ürün görselinde yer alan “birbirine paralel üç çizgi” yine müvekkiline ait ürünleri ve “…” serisi ürünleri ile özdeşleştiğini, müvekkil yalnızca bıçak ürünü değil aynı zamanda çatal kaşık setleri kesici mutfak aletleri ürettiğini, müvekkiline ait …, …, “…” …” marka tescilleri olduğu gibi … sayılı “…” kelime markası başvurusu bulunduğunu, markanın tanınmış marka statüsünde olduğunu, “…” marka ibaresi üzerinde öncelik hakkı bulunduğunu, müvekkil markası ile davalı markası aynı ve ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olup markalar aynı tür ve benzer malları kapsadığını, davalının müvekkil markasının ilk harfini değiştirerek yeni bir marka tescili gerçekleştirdiğini, dolayısıyla, müvekkili markasının “…” ibaresini “…” şeklinde kendi adına tescil ettiren davalının marka hakkı sağlamasının hakkaniyete aykırı olduğunu, bu nedenlerle davalı taraf adına TPMK nezdinde kayıtlı … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile müvekkiline ait …, … “… “…” marka tescillerine vaki marka tecavüzünün tespiti ile men’i, ref’ine ve müvekkili marka hakkına tecavüzü nedeniyle müvekkili lehine fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat, müvekkiline ait ambalaj ve ürünlerinin benzer şekilde kullanılması; satılması dolayısıyla ortaya çıkan haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin marka tescil tarihinin davacıdan önce olduğunu, davacıya ait tescilli bir marka bulunmadığını, müvekkili markasının 2017 yılında tescil edildiğini, davacının markasının ise halen başvuru aşamasında olduğunu, davacının dava açabilmesi için markasının 5 yıllık bir süre boyunca tescilli olması şartı aranmakla olup davacının tescil edilmiş bir markası bulunmadığını, bu nedenle davacının hükümsüzlük davası ve diğer davaları açma hakkı bulunmadığını, “…” markasının tanınmış marka statüsünde olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından tescillenmeyen bir markaya yönelik iltibasın olmasının da mümkün olmadığını, davacının marka hakkına yönelik herhangi bir tecavüz gerçekleştirilmediğini, 6769 sayılı yasa uyarınca sonradan markayı tescil edene karşı def’i hakkı bulunduğunu, bu nedenle bu husustaki itirazlarının kabulü ile davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16.09.2020 tarih ve 2019/297 Esas – 2020/191 Karar sayılı kararıyla; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir. SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir. Somut olayda; yukarıda anılan ilkeler ışığında yapılan değerlendirmede taraf markalarının “…” ve “…” şeklindeki ibarelerinin yanı sıra ambalaj tasarımı biçiminde şekil unsurlarını da içerdiği, kıyaslamanın kelimeler ile birlikte desen, şekil, pozisyon, renk, ölçek, çizgi, figür ve fon gibi unsurlarla birlikte yapılmasının gerekli olduğu, bu şekilde yapılan kıyaslamada davalının seçenek serbestisi içerisinde olmasına karşı markasını davacı markasına yaklaştırmasının hukuk düzenince korunamayacağı ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatiyle davacının davasının kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkilin marka tescil tarihinin, davacıdan önce olduğunu, nitekim davacıya ait tescilli bir markanın bile bulunmadığını, müvekkile ait marka 2017 yılında tescil edilmiş olup, davacının markası halen başvuru aşamasında olduğunu, davacının dava açma hakkının bulunmadığını,Davacı yanın “…” markasının tanınmış marka statüsünde olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, markanın ne bıçak ne de çatal kaşık ürünlerinde herhangi bir tanınırlığının bulunmadığını, davacının ortalama bir tüketicinin haberdar olmadığı tanınır olmayan bir markaya sahip olduğunu,Davacı … sayılı marka başvurusunun müddet durumunda olup tescillenmediğini, davacı tarafından tescillenmeyen bir markaya yönelik iltibasın olmasının da mümkün olmadığını, Müvekkilin kullanmış olduğu marka olan “…” markası bir kaç kelimeden oluşan bir deyimin kısaltılışı olup, davacı markası ile ilgisinin bulunmadığını, davacı markası ve tasarımının kullanılmadığını, kaldı ki müvekkil bu markayı bıçak ile ilgisi olmayan ürünlerde de kullandığını, bu ürünlerin davacının ürün sınıflarıyla ilgisi bulunmayıp müvekkile özgü olduğunu, Ürün farklılığı, sınıf farklılığı, markaların aynı olmaması, davacıya ait tescilli bir markanın bulunmayışı dikkate alındığında teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, tedbirin kaldırılmasını talep ettiklerini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER:*Marka uzmanı bilirkişinin 25/06/2020 tarihli raporunda; “Davacının hükümsüzlük talebine dayanarak … ibareli markalarının dava açılmadan önceki 5 yıllık süre içerisinde itirazına dayanak gösterdiği 08. Sınıftaki mallar bakımından Türkiye’de ciddi kullanımı olduğunu, davalıya ait 22.11.2017 tarihli … tescil sayılı “…” ibareli markanın davacının “…” ibareli markaları ile ayniyet arz etmediğini, davalı markası ile davacının … tescil sayılı markasının 08. Sınıfta aynı ve benzer emtialar bakımından tescilli olduğunu, görsel bakımından incelendiğinde … ve … ibarelerinin ilk harfleri dışında geri kalan 9 harfinin aynı olduğu, bu sebeple görsel benzerlik olduğunu, işitsel bakımdan incelendiğinde telaffuzları itibariyle … ve … markalarının benzer oldukları, kavramsal bakımdan incelendiğinde, her iki ibarenin de Türkçe’de herhangi bir anlam ihtiva etmediğini, bu kapsamda bütünsel olarak değerlendirilme yapıldığında davalı markası ile davacı markaları arasında iltibasa yol açabilecek benzerlik bulunduğun, davalı markası ile davacı markaları arasında halk tarafından ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin olduğunu, bu kapsamda davalıya ait 22.11.2017 başvuru tarihli … tescil sayılı “…” markası bakımından hükümsüzlük koşullarının oluştuğu” hususları bildirilmiştir.
G E R E K Ç E:Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.Davanın Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/315 Esas sayılı dosyası ile açıldığı, davacının marka hakkına tecavüzün tespiti ve tazminat talepleri yönünden anılan dosyada yargılamaya devam edildiği, ancak hükümsüzlük talebi yönünden dosyanın tefrik edilerek yetkisizlik ile ilk derece mahkemesine (Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi) gönderildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatiyle davacının davasının kabulüne, davalı adına kayıtlı 2017/106206 tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının … markalarının … tescil sayısı ile 8, 20 ve 21. sınıflarda 19.03.2004 tarihinde tescil edilmiş olup, on yıl müddetle yenilenmekle koruma süresinin devam ettiği, davacının aynı marka için … tescil sayılı ve … tescil sayılı marka tescillerinin de bulunduğu; davalının ise … markasını … tescil sayısı ile 22.05.2018 tarihinde 8.sınıf yönünden tescil ettirdiği, davacının markasının davalı markasından daha önce eski tarihli olduğu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve yeterli olduğu, davalı markasının görsel ve işitsel açıdan davacı markasına benzediği ve aynı sınıfta kullanıldığı gözetildiğinde markalar arasında iltibasa yol açabilecek benzerlik olduğunun ve karıştırma ihtimali bulunduğunun kabulü zorunlu olduğundan, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 5,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 19/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.