Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2109 E. 2022/1734 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2109 Esas
KARAR NO: 2022/1734 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2020
NUMARASI: 2018/135 E. – 2020/139 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “… ve …” tescilli markası ile imalat ve satış alanında faaliyet göstermekte olduğunu, TPMK tarafından “…” marka olarak ve “…” olarak tescilli olduğunu, davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti firma olarak ürettiği merdivenlerin internet ortamındaki satış pazarlama ve reklam çalışmalarında marka adlarını izinsiz olarak kullanmakta olduğunu, ihtarname ile davalıdan yasal mevzuata ve markalarına korunması kanuna aykırı olarak suç işlemekte olduğu ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihte derhal firma internet sitesi, ürün katalogları ve internet ortamındaki reklamlarında ürettikleri ürünlerde marka isimleri olan “…” ve “… ” isimlerini kullanmaya son vermeleri istenmiş, davalının cevabi ihtarname ile 26.04.2010 tarihli irsaliye faturaları olduğu ve ilgili üründe kullanılan markanın … olduğunu çok amaçlı … ifadeleri ile merdivenin fonksiyon ifade eden bir kavramın marka olarak korunmasının talep edilemeyeceğini bildirdiklerini, bu ifadeler dolaylı bir kabulü içermekte olduğunu, … ibaresinin merdivenlerin fonksiyonlarını değil doğrudan tasarlanmış özel bir çeşidini ifade etmekte olduğunu, bu ürün Türkiye de ilk defa müvekkili tarafından tasarlanıp üretilmiş ve daha sonra marka olarak da tescil edildiğini, davalının ısrarında kötü niyetli olduğunu, davalının bilerek ve isteyerek “… ve …” marka isimlerini ürünlerinde kullanmaya devam etmesinin müvekkilin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, marka isimleri yasal mevcuata göre korumaya değer olup müvekkilinin izni olmadan kullanılmasının haksız rekabete yol açtığını, bu durumun haksız rekabet nedeni ile müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğunda tecavüzün menine, müvekkilinin tescilli markası kullandığı ürün ve reklam malzemelerinin toplatılmasına, 25.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline ve hükmün tirajı en yüksek gazetelerden biri ile yayınlatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu markaları hiçbir surette kullanmadığını, davalının markasının … ibaresi olduğunu, bu yönü ile markalar arasında hiçbir şekilde benzerlik olmadığını, … ibaresinin fonksiyon anlatan bir kavram olduğunu, marka olarak tescil edilemeyeceği ve ayırt ediciliği olmadığını, davacının öncelikle marka hakkına tecavüz hususlarını ispat etmesi gerektiğini, ispattan sonra tazminat talep edebileceğini, cevabi ihtarnamenin çok açık ve net olup hiçbir şekilde kabul anlamı taşımadığını, ayrıca … ibaresinin sektörde başka firmalar tarafından da ürünün fonksiyonunu anlatmak için kullanıldığını, yani merdivenin her şekli alabileceği, kullanımı basit, pratik manasında kullanıldığını, bu sebeple ürün açıklaması ve fonksiyonu anlatmak için kullanılan kelimelerin marka hakkına tecavüz olarak kabul edilemeyeceğini, dava konusu ibareyi bu amaçla kullanan sektörde … gibi marka ve firmaların da bulunduğunu, davalı markasının tescil edilmemesi gerektiğini, tescil edilmiş ise de marka tescilinde mutlak ret nedenleri dikkate alındığı zaman hükümsüz kılınmasına karar verilmesi gerektiğini, 556 Sayılı KHK m. 7 göre cins, çeşit, vasıf, kaynak bildiren sözcüklerin marka olarak tescil edilemeyeceği, ayrıca … ibaresinin ticaret alanında herkes tarafından kullanılan ve ürün vasfını niteler nitelikte olan bir kavrak olduğunu davının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10.07.2020 tarih ve 2018/135 Esas – 2020/139 Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda; mahkememizce alınan rapor karşısında davalının www…com.tr internet sitesinde “…” ibaresini kullanımının ön plana çıkartarak ve hakim unsur niteliğinde “…” olarak kullanmakta olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı vekili değişik aşamalardaki beyanlarında “…” kelimesinin ürünün fonksiyonunu ifade etmek amacıyla kullanıldığını beyan etmişse de sektör bilirkişisinin de yer aldığı 13.12.2018 tarihli raporda tespit edildiği üzere kelimenin ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, ayrıca “…”ın bir … cinsi olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki söz konusu kelime davacı adına tescilli bir markadır ve iptaline yahut hükümsülüğüne karar verilinceye kadar markalara mahsus korumadan yararlanır. Davalı ise tacirdir ve tacirlere özgü kanunda öngörülen özen yükümlülüğü mevcuttur. Yani başka bir firma adına tescilli bir işaret ya da kelimeyi ürün tanıtımında ürünün özelliğini uygulamak amacı ile de olsa markasal kapsamda kullanmaması, kullandığı taktirde ise bunun tecavüz oluşturacağını bilmesi gerekir. Bu nedenle somut olayda tecavüz fiilinin gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. Tecavüz sonucu davacının uğradığı zararın seçimlik hakkına göre hesaplanabilmesi için hesap uzmanı bilirkişiden alınan raporlarda, davalının tecavüz oluşturan ürün dışında ürünlerinin de bulunduğu ve muhasebe kayıtlarında ürün bazında ayırım yapılmadığı, bu nedenle tecavüze konu ürünlerin üretiminden elde edilen kârın hesaplanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından tecavüz fiilinin ağırlığının derecesi, davacının uğradığı zarar ve somut olayın özellikleri hep birlikte nazara alınarak BK 50-51. Maddelerine göre mahkememizce tazminat miktarı tayin edilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı müvekkil şirketin “…” ifadesini marka alanına girmeyecek şekilde, sadece merdivenin fonksiyonunun türünü belirtmek amaçlı olarak kullandığını, sektördeki herkesin iyi bildiği üzere bu ifade bir merdivenin fonksiyonunu ifade etmekte ve sektörde bir çok üretici tarafından kullanıldığını, müvekkilin … ifadesini markasal olarak kullanılmadığını, ifadenin geçtiği ambalajlar incelendiğinde çok fonksiyonlu merdiveni ifade etmek için kullanılan … ifadesinin İngilizce karşılığında da çok fonksiyonlu … olarak ifade edildiğini, Davalı müvekkil şirketin markası “…” olduğunu, sektörde bilinen ve yaygın bir marka olması nedeniyle müvekkilin başka markanın alanına girmeye ihtiyacı olmadığını,Sınai Mülkiyet Kanunu madde 5 içeriğinde mutlak red nedenlerinin sayıldığını, ticaret alanında bir malın kalitesini, türünü, vasfını veya amacını tanımlamak amacı ile kullanılan sözcüklerin kullanılması mutlak red nedenleri arasında olduğunu, aynı kanunun 7/5-b maddesinde marka sahibinin bu türden kullanımları engelleyemeyeceğinin belirtildiğini, Teknik bilirkişi raporunda davalı müvekkil şirketin çok çeşitte … ürettiğinin belirtildiğini, bu … türlerinin tamamının davalı müvekkil şirketin tescilli ve tanınmış markası olan “…” markası altında pazarlandığını, raporun müvekkil şirketin dava konusu ibareyi Sınai Mülkiyet Kanunu sınırları içerisinde kullandığını ispat ettiğini, Mali müşavir raporunda davalı müvekkil şirketin bir başka şirketin marka alanına girmediğininin açıkça gösterildiğini, raporda “…” diye bir ifadenin şirketin defterlerinde ve kayıtlarında bulunmadığının belirtildiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * Talimat aracılığıyla (Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi) aldırılan 13.12.2020 tarihli raporda; “Davacı markasında yer alan ‘…’ ibaresini davalının www…com.tr web adresinde ve davacı adına 06. sınıfta tescilli emtialar alanında ön plana çıkartarak ve hakim unsur niteliğinde kullanmakta olduğu tespit edildiğinden, bu kullanımın davacıya ait … (…) ve … (… …) ait marka ile 6769 sayılı kanun ve TTK anlamında iltibas oluşturacağını, davacının marka haklarının ihlal edilmiş olacağı, 6769 sayılı Kanunun 7-29 maddelerinde belirtilen marka haklarına tecavüz oluşturacağı ve haksız rekabet teşkil edeceği, davacının işbu davaya dayanak markalar yönü ile 6769 sayılı kanun kapsamında hak sahibi olduğu kanaatine varıldığı” kanaati bildirilmiştir. * Talimat aracılığıyla (Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi) aldırılan 28.06.2020 tarihli raporda; “Davalının incelemesi yapılan ticari defterlerden 2016, 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerin e-defter olduğu GİB onaylı beratların usulüne uygun ve süresi içinde alındığı bu durumun açılış ve kapanış tasdiki yerine geçtiği, 2016 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde davalının toplam cirosunun 25.625.360,53 TL olduğu, … satışının 7.825.586,70 TL olduğu, yalnız defter kayıtlarında ‘…’ ‘… …’ ibarelerinin bulunmadığını, 2017 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde davalının toplam cirosunun 33.669.106,49 TL olduğu, … satışının 11.078.545,20 TL olduğu, yalnız defter kayıtlarında ‘…’ ‘… …’ ibarelerinin bulunmadığını, 2018 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde ilk üç aylık dönemde davalının toplam cirosunun 6.960.391,64 TL olduğu, … satışının 2.934.545,13 TL olduğu, yalnız defter kayıtlarında ‘…’ ‘… …’ ibarelerinin bulunmadığı, yerinde inceleme esnasında 2015 yılı ticari defterlerinin ve 2016-2017-2018 yılı envanter defterlerinin başka bir mahkemede olması nedeni belirtilerek tarafına incelenmek için sunulamadığı, ayrıca 2015-2016-2017-2018 yıllarına ait satış faturalarının incelemeye sunulmadığı.” tespit ve kanaatlerini bildirmiştir. *Talimat aracılığıyla (Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi) aldırıla 19/02/2020 tarihli ek raporda; “2015 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde davalının toplam cirosunun 26.779.206,91 TL olduğu, … satışının 10.033.217,25 TL olduğu, yalnız defter kayıtlarında ‘…’ ‘… …’ ibarelerinin bulunmadığı, 2016 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde davalının toplam cirosunun 25.625.360,53 TL olduğu, … satışının 7.825.586,70 TL olduğu, yalnız defter kayıtlarında ‘…’ ‘… …’ ibarelerinin bulunmadığını, 2017 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde davalının toplam cirosunun 33.669.106,49 TL olduğu, … satışının 11.078.545,20 TL olduğu, yalnız defter kayıtlarında ‘…’ ‘… …’ ibarelerinin bulunmadığını, 2018 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde ilk üç aylık dönemde davalının toplam cirosunun 6.960.391,64 TL olduğu, … satışının 2.934.545,13 TL olduğu, yalnız defter kayıtlarında ‘…’ ‘… …’ ibarelerinin bulunmadığı, yerinde inceleme esnasında sunulan envanter defterlerinin tamamının incelenmesinde envanter kayıtlarında birçok … kaydının bulunduğu, yalnız ‘…’ ‘… …’ ibareli bir kayda rastlanmadığı” tespit ve kanaatleri bildirilmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…-Davacının davasının kısmen kabulü ile; davalının davacıya ait … ve … tescil numaralı “…” esas unsurlu markalardan doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine; tecavüz oluşturan “…” ibaresini içerir ürün ve reklam malzemelerinin toplatılmasına, -TBK 50. ve 51.maddeleri de nazara alınarak 20.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece talimat (Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi) aracılığıyla aldırılan 13.12.2020 tarihli raporda; “Davacı markasında yer alan ‘…’ ibaresini davalının www…com.tr web adresinde ve davacı adına 06. sınıfta tescilli emtialar alanında ön plana çıkartarak ve hâkim unsur niteliğinde kullanmakta olduğu, bu kullanımın davacıya ait … (…) ve … (…) ait marka ile iltibas oluşturacağı, davacının marka haklarına tecavüz oluşturacağı ve haksız rekabet teşkil edeceği.” yönündeki raporun denetime elverişli olması karşısında; ilk derece mahkemesi tarafından “Davacının markadan doğan haklarına davalı tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine, tecavüz oluşturan ‘…’ ibaresini içerir ürün ve reklam malzemelerinin toplatılmasına” karar verilmesi isabetlidir. Yine talimat aracılığıyla yaptırılan mali bilirkişi incelemeleriyle, “Davalının tecavüzü oluşturan ürün dışında da ürünlerinin bulunduğu, muhasebe kayıtlarında ürün bazında ayrım yapılmaması nedeniyle tecavüze konu ürünlerin satışından elde edilen kârın hesaplanmasının mümkün olmadığının” tespit edilmesi karşısında, mahkemece TBK.50. ve 51.maddeler gözetilerek uygun bir tazminata karar verilmesi düşüncesinin yerinde olduğu, mahkemece hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat miktarlarının olaya ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.049,30 TL nispi harçtan, peşin alınan 512,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,90 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 15,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 19/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.