Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2104 E. 2022/1598 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2104 Esas
KARAR NO: 2022/1598
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI: 2019/229 E. – 2020/157 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili yapım şirketi ile davalı yan arasında 04/10/2017 tarihinde …’in “…” isimli ilim ve edebiyat eserinin günlük TV dizisi olarak “…” logolu yayın kuruluşunda yayınlanmasına ilişkin olarak bir “Yapım sözleşmesi” imzalandığını, işleme eser sahibi olan müvekkili şirketinin “…” isimli dizisi 01.01.2018 tarihi itibarı ile “…” ekranında hafta içi her gün olmak üzere yayınlanmaya başlandığını, imzalanan sözleşme ile tarafların hak ve yükümlülükleri açıkça detaylı olarak belirtildiğini, davalı yanın imzalanan sözleşmeye aykırı bir şekilde hiçbir bildirimde bulunmaksızın dizinin 50.bölümünde ekrana “final” ibaresi yerleştirerek aniden dizinin yayınına son vererek sözleşmeye aykırı davranması nedeni ile, müvekkili şirketin uğradığı maddi zararın tahsili ile ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada yetkili mahkemenin Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacı dava konusu dizinin esinlendiği romanın hak sahiplerinin kendisine yönelttiği cezai şarta ilişkin müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşme hükümleri uyarınca davacının diziyi meydana getirmiş olması nedeniyle yaptığı masrafları müvekkilinden talep etmesinin mümkün olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/229 Esas – 2020/157 Karar sayılı kararıyla; ” Sözleşmenin sarih hükümlerine göre fesih hakkının kullanılması 1 haftalık süre öncesinden bildirimde bulunmak şartına bağlanmıştır. Ancak davalının fesih hakkını bu şatlara uygun kullandığına dair bir delil dosyaya sunulmamıştır. Buna göre davalının davacıya ulaştırdığı bir bildirim dosyada bulunmamaktadır. Bu durumda davalının fesih iradesinden habersiz bir 10 bölüm daha çektiği, ancak dizi final yaptığı için bu 10 bölümün yayınlanmadığı ve bedelinin ödenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşme gereği bölüm bedeli üzerinden davacı tarafça çekilen 10 bölümün yayınlanmadığı ve bedelinin ödenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşme gereği bölüm bedeli üzerinden davacı tarafça çekilen 10 bölüm için toplam 600 bin TL’den davacı tarafın sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacının 3. kişi konumunda olan eser sahibine ödemek durumunda kalabileceği cezai şarta ilişkin olarak ise; henüz doğmamış ve doğup doğmayacağı belirsiz bir alacağı bugün davalıdan tahsilinin hakkaniyete uygun olmayacağı gibi sözleşmenin ilgili 16.maddesinin (B) ve (C) bentlerinde de davalının bu yönde bir yükümlülüğü bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının bu talep yönünden kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Davacının yoksun kalınan kârına ilişkin talep ve davası yönünden ise; davaya konu diznin yurt dışı yayınına ilişkin anlaşmaların salt son 10 bölümün davalı tarafça yayınlanmamasına ilişkin olup olmadığı yönünde somut bir delil dosyaya sunulamamıştır. Yani mahkememizce “şayet son 10 bölüm yayınlansaydı davacı yurtdışı yayınlarına ilişkin anlaşmaları yapabilecekti, ancak yayınlanmadığı için bu sözleşmelerin yapılamadı” şeklinde kanaat ve sonuç uyandıracak delil dosyada bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının bu yönden mahrum kaldığı bir kâr ve/veya davalının feshi ile oluşan geleceğe dair böyle bir zarar olgusu dosyada ispatlanamamıştır. Bu nedenle davacının mahrum kalınan kâr yönünden de tüm bu nedenlerle davanın reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Yerel mahkeme, davacı’nın dava dilekçesinde ileri sürülmeyen sebeplerle hüküm kurduğunu; davacı dava dilekçesinde tüm taleplerini Sözleşme’nin 15. maddesinin 1.2.ve3. paragraflarındaki düzenlemeleri dayandırdığını, söz konusu maddelere göre davacı iddiası; 10 bölüm önceden yazılı bildirim yapılmaması olduğunu, ancak Mahkeme gerekçeli kararında Müvekkil Şirket’in Sözleşme’nin 15. Maddesinin 4. paragrafındaki düzenlemeye (1 hafta önceden bildirimde bulunma şartı ıle ilgili düzenleme) aykırı davrandığı şeklinde bir yorumla hüküm kurduğunu, Mahkeme, taraflar arasındaki sözleşme’yi hukuki olarak yanlış yorumladığını; müvekkil ile davacı arasındaki Sözleşme’nin 15.maddesinin 2.bendi uyarınca müvekkil, davacıya 40 bölüm için yayın garantisi verdiğini, maddenin 4.bendinde de; ‘Müvekkilin 40. bölümün yayınından sonra her zaman bir hafta öncesinden bildirimde bulunmak kaydıyla herhangi bir sebep belirtmeksizin tek taraflı ve tazminatsız olarak Sözleşme’yi fesih hak ve yetkisine sahip olduğu’nun açıkça belirtildiğini, Bu maddede, fesih bildiriminin yazılı olarak yapılması gerektiğinin düzenlenmediğini, müvekkil davacıya dizinin 50. bölümde sona ereceğini sözlü olarak bildirmiş olup dizinin prodüksiyonuna ve sete son verildiği set ekipleri ve oyunculara da bildirildiğini, Davacı’nın bedelini talep ettiği son 10 bölümün gerçekten çekilip çekilmediğinin, ne zaman çekildiği gibi hususlar yerel mahkeme tarafından tespit edilmediğini ve 10 bölümün dosyaya celbedilmesi yönündeki delilimizin toplanmadığını; davacı her nedense çekimi yapıldığı iddia edilen 10 bölüme ilişkin kasetleri sunmadığını, onun yerine kendisine başlatılan icra takiplerine ilişkin ödeme emirlerini, başlatılan davalara ilişkin tensip zaptlarını, faturaları ve bir takım sözleşmeleri sunduğunu, dosyaya sunmuş olduğu belgelerdeki tarihler ile dava dilekçelerindeki iddiaların da örtüşmediğini, Tarihsel sıralama göz önüne alındığında, davacının zararlarını ispatlamak amacıyla dosyaya sunduğu belgeler dizinin yayınlanmaya devam ettiği dönemlere ilişkindir ve bu faturalar ile davacıdan hangi bölüme ilişkin zarar talep edildiği anlaşılmadığını, Hatalı ve eksik hazırlanan bilirkişi raporuna karşı yeni bir bilirkişi raporu talep etmiş olmamıza rağmen bu talebimiz kabul edilmeyerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, bununla birlikte raporda Davacının dava dilekçesindeki taleplerinin aşılarak dava dilekçesinde hiç belirtilmemiş olan ‘mahrum kalınan kar’ yönünden değerlendirmeler yapıldığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi heyeti 03/02/2020 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “Davaya konu … isimli dizinin FSEK 5.maddesi çerçevesinde sinema eseri olduğu, davacının FSEK 80/II çerçevesinde film yapımcısı olduğu, takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla davacıdan davalıdan kalan 10 bölüm için bölüm başına 60.000,00 TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL tazminatı talep hakkının bulunduğu” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… Davacının davasının kısmen kabul-kısmen reddi ile; -Davacının maddi tazminat isteminin son çekilen 10 bölüm yönünden kabulü ile, 600.000,00 TL’nin 02.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, -Davacının prodüksiyon masraf ve giderleri,3. kişiye ödemek zorunda kalabileceği cezai şart ve mahrum kaldığı kâr talepleri yönünden davasının reddine” karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 04.10.2017 tarihli dizi yapım sözleşmesi bulunduğu, dizinin 50.bölümünün yayımlanması ile final yaptığı, davacı yapımcının sözleşmenin davalı tarafından usulüne uygun sonlandırılmamış olmasından kaynaklı olarak ilave bölümleri çekmiş olması nedeniyle tazminat isteminde bulunduğu, mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi sonucunda; davalının sözleşmeyi usulüne uygun olarak feshetmemesi nedeniyle davacı yapımcının hali hazırda çektiği on bölüm için sözleşme gereğince bölüm başı 60.000,00 TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL tazminat talebinin kabulüne, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 15/2.maddesinde davacıya 40 bölüm için yayın garantisi verildiği, 15/4.maddesinde ise “Davalı şirketin 40. bölümün yayınından sonra her zaman bir hafta öncesinden bildirimde bulunmak kaydıyla herhangi bir sebep belirtmeksizin tek taraflı ve tazminatsız olarak Sözleşme’yi fesih hak ve yetkisine sahip olduğu” düzenlemesine yer verildiği, dizinin yayımlanan bölüm sayısının 50 olduğu gözetildiğinde davalının bir hafta önce bildirimde bulunmak kaydıyla sözleşmeyi tazminatsız fesih hakkına sahip olduğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda yazılı bir fesih bildiriminin bulunmadığı her iki tarafın kabulündedir. Davalı vekili, “Fesih bildiriminin yazılı olmasının gerekmediğini, bu nedenle davalı tarafından sözlü bildirimin yapıldığını, bu bildirimin geçerli olduğunu.” ileri sürmüş ise de; sözleşmenin tebligat hükümleri başlığını taşıyan 21.maddesindeki “…Birbirlerine yapılacak tüm bildirimlerin (yapımcı tarafından şirket aleyhine gönderilecek ödeme/fesih ihtarlarının noter kanalıyla olması şartı hariç olmak üzere) yazılı olacağını beyan ve kabul ederler.” hükmü gereğince, sözleşmenin feshi bildiriminin mutlaka yazılı yapılması gerektiği ve buna uygun bir bildirimin bulunmadığı yönündeki ilk derece mahkemesi tespiti yerindedir. Ancak mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun tarafların iddia ve savunmalarını karşılamaktan uzak olması nedeniyle, davacının çektiğini iddia ettiği bölümlere ilişkin tüm bant kayıtlarının celbi ile davalı itirazlarını da karşılayacak şekilde aralarında sektör bilirkişinin de olacağı yeni bir bilirkişi kurulundan rapor aldırılması gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 170/07/2020 tarih, 2019/229 E. – 2020/157 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 66,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 215,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2022