Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2095 E. 2022/1597 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2095 Esas
KARAR NO: 2022/1597
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2020
NUMARASI: 2019/761 E. – 2020/136 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın … Tic. Ltd. Şti’nin ve bu şirketten önce aynı yerde faaliyet gösteren diğer bir sıkım firmaların sahibi ve yetkilisi olduğunu, davacının 26 yıl süre ile çalışmış bulunduğunu, kardeşinin geçirdiği ağır bir hastalık nedeniyle 20.000 TL kadar paraya ihtiyacı olduğunu, davalı …’dan kendisine yardımcı olması istediğini, bu talep üzerine davalının istenilen paranın ödenebilmesi için bankadan kredi alması gerektiğini, kredi alabilmek için de davacı …’ın bir senet imzalayarak şirkete vermesi gerektiğini, bu senedi teminat olarak göstererek bankadan kredi çekebileceğini söylediğini, davacının ağır derecede hasta olan kardeşine yardımcı olabilmek için ihtiyaç duyduğu krediye alacağı ümidiyle kendisine uzatılan boş senet kağıdı üzerine kendi el yazısıyla adını ve adresini yazarak imzaladığını ve boş senedin kağıdını patronuna teslim ettiğini, ancak davalı …’ın daha sonraki günlerde bankadan kredi çekilemediğini, davacının ticari işletmesi olmadığı için banka tarafından kendisine kredi açılamadığını, bu nedenle kendisine yardımcı olamayacağını, davacının imzaladığı belgeyi imha ettiğini söylediğini, davacının patronunun bu sözüne güvenerek imzaladığı belge üzerinde durma ihtiyacını duymadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatılan ve bu dosyaya sunulan 25.12.2014 tanzim ve 25.06.2015 ödeme tarihli 155.000 TL bedelindeki kambiyo senedi alacaklı görülen davalı … ile davacı arasında hiçbir akrabalık , yakınlık , dostluk , alışveriş söz konusu olmadığını beyanla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takibe konulan 25.12.2014 tanzim 25.06.2015 vade tarihli 155.000 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, tarafından icra baskısı altında ödenmiş bulunan 48.885,55 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile, müvekkiline ödendiğini, davalı tarafın %20’den az olmamak üzere tazminatına mahkum edilmesine, 50.000 TL manevi tazminatın, aleyhine yapılan icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davaya konu senedi de kardeşi …’a olan borçlu nedeniyle …’ın kendi rızasıyla verdiğini, bunu kendisine …’ın bizzat söylediğini, bu senedin şahsıyla hiçbir ilgisinin olmadığını, davacı ve kardeşinin kendisine söylediklerine göre davacının bu senedi kendi rızasıyla imzalayarak kardeşi …’a verdiğini, zaten dava dilekçesinde bu senedi kendi rızasıyla vermiş olduğunu kabul ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; ile müvekkilinin 1997 yılında da Avcılar ilçesi … Mah. … pafta … parselde yapmış oldukları bir inşaatta da giriş kat daireyi o tarihte müvekkilinin yanında çalışmakta olan davacıya sattığını, tapu devri sırasında ve sonrasında davacının müvekkiline para ödemediğini, borçlandığını, davacının müvekkilinin yanında çalıştığı dönem boyunca da müvekkilinden çok defalar borç adı altında paralar aldığını, müvekkilinin davacı adına hastane, tedavi masrafı ve sair ihtiyaçları için toplamda ciddi meblağları bulunan harcamalar yaptığını, dava konusu senedin de davacının müvekkiline olan borçları karşılığında davacı tarafından düzenlenerek müvekkiline verildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.02.2020 tarih ve 2019/761 Esas – 2020/136 Karar sayılı kararıyla; “Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/747 esas ve 2017/674 karar sayılı dosyası mahkememizce celp edilmiş, yapılan inceleme de dosyamız davacısının şikayeti üzerine dosyamız davalıları hakkında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açılmış ise de tarafların uzlaşmış sağlamış olmaları nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verildiği, uzlaşma raporu incelendiğinde; edimsiz uzlaşma sağlanmıştır kaydıyla raporun düzenlendiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf uzlaşma sağlanması nedeniyle CMK 253. maddesi gereğince “uzlaşma sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” düzenlemesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlarsa da söz konusu düzenlemede belirtildiği gibi kamu davasına konu suçlar nedeniyle açılmış bir tazminat davası söz konusu olmayıp, işbu dava bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Tarafların ceza dosyasında edimsiz uzlaşmış olmaları menfi tespit davasını reddi sebebi olarak değerlendirilmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu bono nedeniyle alacaklı olduğunu ispat külfeti yer değiştirerek bono alacaklısı davalı …’a geçmiş olup, davalı tarafından savunmaları ispatlanamadığından davacının menfi tespit talebi yerinde görülmekle davalı … aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüne; her ne kadar Davalı … aleyhine de iş bu dava açılmışsa da, bono da taraf olmayan davalı aleyhine açılan davanın reddine; davacı taraf her ne kadar manevi tazminat talebinde bulunmuşsa da, dava davalının ispat yükünü yerine getirememesi nedeniyle reddedilmiş olup, davalı tarafın davacıya haksız bir saldırıda bulunduğu ispatlanamadığından bu talep yönünden de davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili katılma yoluyla istinafında; “Mahkemece, bonoda taraf olmaması sebebiyle davalılardan …’a yöneltilen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu senedi …’a teslim eden ve icra takibi yapılmasını isteyen ve sağlayan …’ın bu hareketi ile müteselsilen sorumlu olduğunu, Davalı tarafın müvekkile haksız saldırıda bulunduğunun ispatlayamadığından bahisle manevi tazminat talebimizin ve şartları oluşmadığı gerekçesi ile kötü niyet tazminatına ilişkin taleplerimizin reddedilmesinin hatalı olduğunu, Davacı tarafından çalıştığı firmaya karşı Bakırköy 15.İş Mahkemesi’nde açılan dava 03.09.2015 tarihinde karara bağlanarak davacının hak ettiği alacağın miktarı bu kararla açıklığa kavuştuğunu, davalılarca senedin boş kısımları bu durum dikkate alınarak doldurularak senede kambiyo senedi vasfı verildiğini, Davalıların öncelikle, kendi takip dosyalarından tarafımızdan açılan icra dosyasına haciz uygulatarak bu dosyaya yatırılacak paranın kendilerine ödenmesinin temini yoluna gittiklerini, müvekkilimizi maddi ve manevi olarak zarara uğratmaya devam ederek yargılamanın her aşamasında mahkemeyi yanıltmaya çalıştıklarını, İİK m.72/5 hükmü uyarınca haksız ve kötü niyetli bir şekilde eldeki davayı ve icra takibinden yapılan haciz işlemlerini sürdürdüklerini, Yargıtay emsal kararlarında, haksız haciz işleminin haksız eylem niteliğinde olduğunu, bu işlemin şahsın kişilik hakkını zedelediğini belirterek, bu sebeple, davacının manevi tazminat hakkı bulunduğunu hükme bağladığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı … vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Davada ispat külfeti davacıya ait olmasına rağmen, Mahkemece cevap dilekçemizdeki beyanlarımıza istinaden dosyada ispat külfetinin yer değiştirdiği gerekçesiyle aleyhimize karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davacı vekili dilekçesinde, davacının davalı müvekkil …’dan ihtiyacı için borç para istediğini ikrar ettiğini, dava dilekçesine karşı vermiş olduğumuz cevabımızdaki beyanlarımızın hiç bir şekilde ispat külfetinin yer değişmesini gerektirir nitelikte olmadığını, Dava konusu senet kambiyo senedi vasfında bir belge olup, kambiyo vasfında senedlerle ilgili olarak menfi tespit davasında ispat külfetinin menfi tespit iddiasında bulunan tarafa ait olduğunu, davacının dava konusu senetle ilgili olarak, imzanın kendisine ait olmadığı, senet borcunun ödenmiş olduğu veya senedin baskı ve tehdit ile imzalatıldığı iddiasının bulunmadığını, Davacının dava dilekçesiyle ileri sürdüğü iddilarının hiç birini ne yazılı ne de başka türlü bir delille ispat edemediğini, dava dilekçesinde davacının bankadan alacağı kredinin teminatı olmak üzere müvekkil tarafa imzalı boş senet verdiğinin iddia edildiğini, ancak bu iddiasını ispat edecek hiçbir delil ve belge sunmadığını, kambiyo senetlerine karşı yapılacak her türlü itirazın kesin delil ile ispat edilmesinin gerektiğini, Davacının takip konusu senedi rızası ile imzalayarak müvekkile verdiğini ve bu suretle senedi kendisinin tedavüle koyduğunu, Davacının ceza şikayetlerine ilişkin dosyası vazgeçme nedeniyle düşmüş olduğu ve bu yönde kesin mahkeme ilamı bulunduğu için artık bu konuyla ilgili olarak davacının hukuk davası açamayacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Dava konusu bononun; 25/12/2014 tanzim ve 25/06/2015 vade tarihli, 155.000,00-TL bedelli, keşidecisi davacı, lehtarı davalı … olduğu, senet bedelinin “nakden” ahzolunduğunun belirtildiği görülmüştür. *Dosya kapsamına sunulan 12/12/1997 tarihli, … sayılı tapuda taşınmaz devrine ilişkin resmi senet incelendiğinde; davalıların savunmalarında bahsettikleri taşınmazın 200.000.000-TL(iki yüz milyon eski para) bedelle davalı … tarafından davacıya satıldığı ve bedelinin peşinen ödendiğinin belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “…- Davalı … aleyhine açılan menfi tespit davasının reddine; – Davalı … aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüne; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında icra takibine konu edilen ve 25.12.2014 tanzim ve 25.06.2015 ödeme tarihli 155.000 TL bedelindeki bonodan dolayı davacının davalı …’a borçlu olmadığının tespitine, -Davacının icra dosyasında davalıya yaptığı 48.885,55 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı…’dan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Davacının kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, -Manevi tazminata ilişkin davanın reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı … vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin “Davacının kötüniyet tazminatı ile manevi tazminat taleplerinin ve davalı …’a yönelik davanın reddine” karar vermesinde ve kararın gerekçesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Bononun ihdas nedeni davalı … vekili tarafından “davacıya satılan taşınmaz bedeli, davacıya çeşitli zamanlarda verilen borç para, davacıya hastane, tedavi masrafı ve sair ihtiyaçları için yapılan harcamalar karşılığında” düzenlendiği ileri sürülerek senetteki “nakden” olan bedel kaydını “malen” olarak talil ettiği ve bu nedenle ispat yükünün davalıya geçtiği, davalının da savunmalarını kesin delille ispatlayamadığı yönündeki ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan, davalı … vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 3-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 161,40 (80,70×2) TL harcın, peşin alınan 54,40 TL maktu harç ile 2.593,00 TL nispi harç toplamı olan 2.647,40 TL harçtan mahsubu ile artan 2.486,00 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden davalı …’dan alınması gereken 10.588,05 TL harçtan, peşin alınan 2.647,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.940,65 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2022