Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2088 E. 2022/1592 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2088 Esas
KARAR NO: 2022/1592
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2018/20 E. – 2020/291 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlügü’nün … Esas sayılı dosyası ile alacaklı … Faktoring A.Ş. tarafından müvekkil aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin dayanağının 31.07.2018 tarih 71.520,00 TL bedelli çekin gösterildiğini, takip konusu çekin müvekkilin rızası hilafında elinden çıktığını, müvekkilin davalı … Faktoring A.Ş., … ve …’e borcunun bulunmadığını ve herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, müvekkilin sadece … A.Ş. ile ticari ilişkisinin bulunduğunu ve dava konusu çeki verdiğini, Çekin … A.Ş.’ye gönderilmek üzere kargo şirketine teslim edildiğini, ancak kargo şirketinin sevk aracında yaşanan hırsızlık olayı nedeniyle çekin çalındığını ve … Şirketine teslim edilemediğini, bunun üzerine çek için iptal davaları açıldığını, davalı faktoring şirketinin aynı günde çeki bankaya ibraz ettiğini ve çeke ödeme yasağı bulunduğundan çek üzerine işlem yapılamadığının kaşesi vurulduğunu, çekin bu firmaya nasıl geçtiğinin bilinmediğini, ciroların geçersiz ve kopuk olduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkilin davalı şirketlere borcunun bulunmadığının tespitine, icra takibinin durdurulmasına, haksız takip nedeniyle % 20’den az olmamak üzere inkar tazminatının, masraf, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı … arasında imzalanan genel faktoring sözleşmesi kapsamında dava konusu çeke ilişkin müvekkil tarafından icra takibi başlatıldığını, Davanın derdestlik nedeniyle reddinin gerektiğini, Davacının iddialarının aksine müvekkilin taraf olmadığı çek iptal davasında verilen tedbir kararının müvekkilin takip haklarını engellemeyeceğini, Açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacının % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın %10’u oranında para cezasına çarptırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, dava konusu çekte cirosunun bulunmadığını, çeke müvekkil şirketçe ciro edilerek diğer ciranta gözüken … ve Tic. sahibi …’a imzalanarak verilmediğini, müvekkili şirkete aitmiş gözüken kaşe ve imzaların müvekkili şirkete ve yetkililerine ait olmadığını, çekin iptali için davalar açıldığını, Açıklanan nedenlerle takibin durdurulmasına, alacaklının % 20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, dava konusu çeke müvekkili adına atılmış olan cironun müvekkiline ait olmadığını ve müvekkilinin kaşesinin taklit edildiğini ve sahtecilik yoluyla müvekkilin borç altına sokulduğunu, Bahsi geçen … isimli kişi ve bu kişi ile ortak hareket eden kötü niyetli olarak ele geçirdikleri çeklerin arkasına müvekkili adına sahte imza atarak ve sahte kaşe kullanarak ciro atmakta ve müvekkili borç altına soktuğunu, müvekkilinin takip konusu çekle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, açıklanan nedenlerle, takibin durdurulmasına, davanın kabulüne, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata ve para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.06.2020 tarih ve 2018/20 Esas – 2020/291 Karar sayılı kararıyla; “Huzurdaki davada hukuki ihtilaf, davalının 01.11.2018 tarihinde borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında; 71.520,00 TL Çek alacağı olmak üzere Toplam 82.440,03 TL alacağın tahsili amacıyla başlatmış olduğu icra takibi Üzerine çıkmış bulunmaktadır. Davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre, takip konusu çekin kayıtlarında bulunduğu ve çıkış iadesi kaydının yapıldığı, Davalı … A.Ş. ile Davalı … arasında 08.06.2018 tarihli sözleşme ve eklerine göre; … çek numaralı 31.07.2018 tarihli 71.520,00 TL bedelli … Tic.A.Ş. keşideli … bank T.A.Ş. Emlak Konut Şubesine ait, 25.05.2018 tarih … numaralı fatura ile … Yapı Malz. …’a düzenlenen fatura karşılığı alındığı iddia edilen çek, Davalı … A.Ş.’ye teslim edildiği ve karşılığında 68.061,83 TL … hesabına ödeme talimatı düzenlendiği, Gürpınar Polis Merkezi Amirliğince düzenlenen 08.06.2018 tarihli ifade tutanağına göre davacı şirketin … San.ve Tic.A.Ş.’ne gönderdiği kargonun çalındığı, davalı … A.Ş. ile davalı … arasında gerçekleştirilen faktoring işlemine yönelik ilgili yönetmelik gereği devralınan faturanın; Faturayı devralan kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmasına yönelik detaylı bilgi ve belge ile birlikte, mali durumunun değerlendirildiğini gösteren belge sunulmadığı, fatura borçlusuna başvurularak borcun teyit edildiğine dair belge bulunmadığı, Merkezi Fatura Kaydının belgelenmediği, fatura bilgilerinin Merkezi Fatura Kaydı Sistemine kaydedilmesi suretiyle faturanın mükerrer olmadığının kontrolünün yapıldığına dair belge sunulmadığı tespit edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 790. maddesinde ‘Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.’ hükmü ile TTK’nın 792. maddesindeki ‘ Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.’ hükmü gözetildiğinde davalı faktoring şirketi davaya konu çeki kabul ederken çek alacağının tevsik edileceği fatura ile ilgili gerekli araştırmaları mevzuat çerçevesinde yeterince yapmadığı dosya kapsamında anlaşılmış olup davalı faktoring şirketinin davaya konu çeki iktisapta ağır bir kusuru olduğu böylelikle değerlendirilmiştir. Davacının icra inkar tazminatları taleplerinin İİK 67/2 maddesi uyarınca şartları oluşmadığı için reddi gerekmiştir. Dava, takip tarihinden sonra açılan ve takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Takip dayanağı çekte davacı şirket keşideci borçlu, davalı … San. Ve Tic. A.Ş. lehtar ciranta, diğer davalılar …, … ciranta ve davalı … Faktoring A.Ş. En son hamil olarak gözükmektedir. Dava konusu icra takibi yetkili hamil olan davalı … Faktoring A.Ş. tarafından davacı aleyhine başlatılmış olup, diğer davalılar … Tic. A.Ş. ile … ve …’in ise dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı takip dosyasında alacaklı sıfatı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca takip dayanağı çekte lehtar ve ciranta sıfatları bulunmasına rağmen dava konusu icra takibinde takip alacaklısı sıfatı bulunmadığından davalılar … San. Ve Tic. A.Ş. ile … ve … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile, müvekkilin icra dosyasının yanı sıra dava ve takip konusu çek nedeni ile de borçlu bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkilin sadece davalı … San.ve Tic. A.Ş. arasında ticari ilişkinin bulunduğu ve davalıya dava konusu çeki verdiği, çek bedelinin de müvekkil tarafından bu davalıya ödendiğinin dosya kapsamı ile sabit olduğunu, Mahkeme kısa kararında, ” Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan DAVANIN KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayıl takip dosyasından davacının borçlu olmadığının tespitine” karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararda “… San.ve Tic. A.Ş., …- … San. ve Ticaret, … açısından” davanın reddine karar verilmesinin HMK 298/ 2’ye de açıkça aykırı olduğunu, gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını, Ayrıca, mahkeme kararında icra- inkar tazminatı talebimizin de reddine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı … Faktoring A.Ş. vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkil faktoring şirketinin, alacağı tevsik eden belgelere binaen faktoring işlemi yaparak, dava konusu çeki usulüne uygun olarak ciro yoluyla tevdi aldığını, Müvekkil ile davalılardan … arasında 04/06/2018 tarihli genel faktoring sözleşmesi mevcut olup iş bu sözleşme çerçevesinde dava konusu çek 08/06/2018 tarihli alacak bildirim formu ve çek senet tevdi bordrosuna istinaden ciro yoluyla müvekkil şirkete intikal ettiğini, Yapılan araştırmalar neticesinde dava konusu çekteki ciro silsilesinde, çeki veren kişinin, devralınan faturada alacaklı gözüken kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın da faturadaki borçlu ile aynı olduğu, fatura ile kambiyo senedi arasındaki tutarların uyumlu olduğunun anlaşıldığını, dolayısıyla müvekkil şirket 6361 sayılı Kanun’a uygun olarak faktoring işlemi yapmış olup, çekin iktisabında kötüniyeti ve ağır kusurunun bulunmadığını, 6361 sayılı Yasa’nın 9/2 maddesi hükmü ve Yönetmeliğin 8. maddesi, faktoring şirketlerine kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma yükümlülüğünü ve T.T.K.’nun 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklediğini, faktoring şirketlerine bunların dışında daha fazla yükümlülük yükleyen bir mevzuat hükmünün bulunmadığını, Davacı ile müvekkil şirket arasında 3 adet ciro bulunmakta olup, davacı bu çeki imzalayarak tedavüle soktuğunu kabul ettiğini, çekin müvekkil şirkete 08/06/2018 tarihinde intikal etmiş olup, ödeme yasağının Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/736 sayılı dosya nezdinde 31/07/2018 tarihinde verilmiş olup çekin faktoring işlemine tabi tutulduğu tarihte çeke ilişkin bir menfi kayıt bulunmadığını, Davacı dava dilekçesinde kendisinin çek bedelini … A.Ş’ ye ödediğini iddia etmekte ise de taraflar arasındaki defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülme imkanının bulunmadığını, kaldı ki kambiyo evrakına bağlanmış olan alacak kambiyo evrakı olmaksızın ileri sürülemeyeceğinden davacının hamil olmayan bir kimseye yaptığı ödemenin de kendisini borçtan kurtarmayacağını, Somut olayda davaya konu çekte lehtardan hamile ciro silsilesinin tam olduğunu, herhangi bir kopukluk olmadığının açıkça görüldüğünü, işbu hüküm uyarınca usulüne uygun faktoring işlemine istinaden çeki tevdi alan iyi niyetli hamil müvekkil yönünden davanın reddinin gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 27/09/2019 tarihli bilirkişi kök raporunda; “Davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre, takip konusu çekin ticari defterlerde kayıtlı olduğu ve çekin iade işleminin yapıldığı, davacı şirket kaybolan çek bedelini banka vasıtası ile … San. ve Tic. A.Ş.’ne ödediği, davacı şirket ile davalı … Faktoring A.Ş. ile ticari ilişkisinin bulunmadığı, davalı … Faktoring A.Ş. ile davalı … arasında 08.06.2018 tarihli sözleşme ve eklerine göre dava konusu çeke faktoring işlemi yapıldığı ve karşılığında 68.061,83 TL … hesabına ödeme talimatı düzenlendiği” kanaati bildirilmiştir. *Bilirkişi ek raporunda; “…davalı … Faktoring A.Ş. ile davalı … arasında 08.06.2018 tarihli sözleşme ve eklerine göre; dava konusu çeke faktoring işlemi yapıldığı ve karşılığında 68.061,83 TL … hesabına ödeme talimatı düzenlendiğini, davalı … Faktoring A.Ş. ile davalı … arasında gerçekleştirilen faktoring işlemine yönelik ilgili yönetmelik gereği tüm hukuki yorum ve takdir sayın mahkemenize ait olmak üzere, işlem nezdinde devralınan faturanın; faturayı devralan kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmasına yönelik detaylı bilgi ve belge ile birlikte, mali durumunun değerlendirildiğini gösteren belge sunulmadığı, fatura borçlusuna başvurularak borcun teyit edildiğine dair belge bulunmadığı, merkezi fatura kaydının belgelenmediği, fatura bilgilerinin merkezi fatura kaydı sistemine kaydedilmesi suretiyle faturanın mükerrer olmadığının kontrolünün yapıldığına dair belge sunulmadığı, işlemlerde davacı şirket ile davacı … Faktoring A.Ş. ile ticari ilişkisinin bulunmadığı” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, keşidecisi olduğu davaya konu çekin lehtarına gönderildiği sırada kargoda çalındığını, çeki haksız ele geçirenlerin lehtar adına sahte imza ile çeki tedavüle koyduklarını, davalı … Faktoring A.Ş.’nin meşru hamil olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davalı lehtar … San. ve Tic.A.Ş. ile çekte kendisinden sonraki ciranta olarak görünün … İnşaat – …; çekteki imza ve kaşelerinin sahte olduğunu, çekin kendilerine gelmediğini ve çeki ciro etmediklerini beyan etmişlerdir. Davalı … Faktoring A.Ş. vekili, çekin faktoring hukukuna uygun olarak devir ve teslim alındığını, davacı beyanlarının gerçek dışı olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, kısa kararda davanın kabulüne karar verilmiş; ancak gerekçeli kararda davanın kısmen kabulüne karar verilerek, davalılar … Tic.ve San. A.Ş., … ve …’e yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür. Hüküm davacı vekili ile davalı … Faktoring A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin 30.06.2020 tarihli son duruşmasında kısa kararda, “Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın kabulü ile, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davacının borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmadığı için icra inkar tazminatı taleplerinin reddine” hükmüne yer verilmesine karşın mahkemenin 06.07.2020 tarihinde yazdığı gerekçeli kararında, “- Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı takip dosyasından davacının borçlu olmadığının tespitine, – Şartları oluşmadığı için icra inkar tazminatı taleplerinin reddine, – Davacının, davalılar … San. Ve Tic. A.Ş. ile … ve …’e yönelttiği davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine.” ibarelerine verilmek suretiyle çelişkiye yol açılmıştır. HMK’nın 298/2 maddesi gereğince, hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği kısa karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu kısa karara aykırı olmaması gerekir. Gerekçeli kararda, kısa hükmün aynen bulunması ancak bu kararın gerekçesinin açıklanması lazımdır. Gerekçeli karar ile kısa kararın değiştirilmesi mümkün olmayıp, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması şarttır. Somut olayda mahkemenin açıklanan şekilde kısa karar ile gerekçeli kararda farklı hükümlere yer vermesi usule aykırı olduğundan, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkeme kararının net olmaması karşısında taraf vekillerinin sair istinaf sebepleri konusunda inceleme yapılamamıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Davacı vekili ile davalı … Faktoring A.Ş vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-İstanbul 19.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2020 tarih, 2018/20 E. – 2020/291 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harçlarının talepleri halinde yatıran tarafa iadesine, 6-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 110,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 259,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2022