Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2070 Esas
KARAR NO: 2022/1605
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2020
NUMARASI: 2016/516 E. – 2020/341 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/05/2016
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin .. Ünvanlı ticari işletmeyi dava dışı … isimli şahıstan 17/12/2013 tarihinde devraldığını, davalı ile müvekkili arasında yapılan görüşmeler sonucunda 09/07/2015 tarihinde bu işletmeyi davalıya devrettiğini, davalı tarafından devre ilişkin bir protokol hazırlandığını ve protokolün 09/07/2015 tarihinde mail ile müvekkile gönderdiğini, davalının ilk etapta 120.000,00 TL ödeyerek işletmenin %50’sine ortak olacak ve daha sonrasında 31/08/2016 tarihine kadar 120.000,00 TL daha ödeyerek işletmenin tamamını satın alacak, devir prosedürü de ödemelerden sonra tamamlanacağını, yine protokol uyarınca davalı işletmeyi almaktan vazgeçerse ödeyeceği 120.000,00 TL müvekkili tarafından davalıya iade edileceğini, davalının müvekkiline bu protokol gereğince 09/07/2015 tarihinde 13.000,00 TL ve 07/10/2015 tarihinde 57.000,00 TL olmak üzere toplamda 100.000,00 TL ödeme gönderdiğini, davalı müvekkiline 20.000,00 TL’yi elden ödediğini, davalının ödeme günü olan 09/07/2015 tarihinde taraflar arasındaki protokolde belirtilen ve Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu olan bonoyu 43.000,00 TL ödeme karşılığı 43.000,00 TL olarak müvekkilinden cayma hakkının teminatı olarak aldığını, davalı tarafın 218.000,00 TL ödediğini beyan ettiğini, bu hususun taraflarınca kabul edilmediğini, Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takipte takip alacaklısına borçsuz olduklarının tespitini, davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şifai sözleşme sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkilinin ödediği paraların iadesi için öncelikle davacıdan elden yaptığı bir kısım ödemeye karşılık aldığı 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bonoyu takibe koyduğunu, takibin haklı ve yerinde olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA TALEP Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının Bağcılar’da bulunan işyerinde TJK, MP Sayısal oyun makinesi, Spor Toto İddia Makinesi bayiliklerinin satışı konusunda anlaştıklarını, buna göre davalıya toplamda 218.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacının edimini yerine getirmesine rağmen davalının işyeri devrini gerçekleştiremediğini, davalının Büyükçekmece …Noterliği’nin ihtarnamesiyle sözleşmeyi feshettiğini, bunun üzerine yaptığı ödemelere ilişkin olarak yaptığı bonoyu takibe koyduğunu, davalının Mahkememizin 2016/516 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını, bu dosya ile birleştirme talep ettiklerini belirterek taraflar arasındaki şifai sözleşmenin feshine, müvekkilinin sözleşme gereğince ödediği paranın şimdilik 20.000,00 TL’sinin tahsiline, Mahkememizin 2016/516 Esas sayılı dosyasındaki alacaktan mükerrer olmayacak şekilde mahsubuna, bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP:Davalı … vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı …nin 09/07/2015 tarihinde senet karşılığı ikinci bir 43.000,00 TL ödeme yaptığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın 30/06/2016 tarihli dilekçesinin iki ve yedi numaralı bentlerinde takibe konu olan senedin iş yeri bedeli olarak verilen para karşılığı olduğunu, yani kayıtsız ve şartsız bir alacağı ihtiva etmeyen teminat senedi olduğunu kabul ettiklerini, davacı tarafın müvekkili tarafından iş yeri devrinin yapılmadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, sözleşmeden dönme şartları oluşmadığını, karşı davalarında taraflar arasındaki sözleşmenin beşinci maddesi uyarınca işletme karına tarafların %50’şer oranda hissedar olmasına rağmen Ekim 2015 yılından bugüne kadar taraflarına herhangi bir bedel ödenmediğini, müvekkilin işletme net karının aylık 7.000,00 TL ile 8.000,00 TL arasında değiştiğini ancak Avrupa Şampiyonası sebebiyle karın daha da yüksek olabileceğini düşündüğünü beyanla şimdilik Ekim 2015 ile Ağustos 2016 ayları için 5.000,00 TL bedelin her ay için ayrı ayrı işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, bakiye devir bedeli olmak üzere, 1.000,00 TL’nin davalıdan reeskont avans faizi ile birlikte taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.06.2020 tarih ve 2016/516 Esas – 2020/341 Karar sayılı kararıyla; “Kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan davacının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu olan 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bononun iddia ettiği gibi teminat amacıyla verildiğini yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, ancak davalı 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bononun davacı tarafından elden yapılan bir kısım ödemeye karşılık alındığını beyan ettiğinden bu şekilde ispat külfetinin yer değiştirerek davalıya geçtiği, davalı tarafından senet karşılığında ayrıca elden ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, davalının davacıya elden ödediği 43.000,00 TL’ye karşılık takibe konu olan 09/07/2015 tarih ve 43.000,00 TL bedelli bonoyu aldığına yönelik iddialarının ispata muhtaç olduğu, davalının üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği anlaşılmakla açılan davanın kabulü ile, davacının Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına konu lehtarı …, borçlusu … olan 09/07/2015 tanzim, 09/08/2015 vade tarihli 43.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından elden yapılan bir kısım ödemeye karşılık alındığını kabul ettiği bono sebebiyle davalının takibe giriştiği dikkate alındığında İİK 72/5 maddesi uyarınca takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun anlaşılması sebebiyle takip konusu alacağın %20’sine tekabül eden 8.600,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Taraflar arasında senedin sözleşme konusuna ilişkin olarak düzenlendiğinde ihtilaf olmadığını, yani yerel mahkeme senedin talili ilkesine dayanıyor ise her iki taraf talili kabul ettiği durumlarda ispat yükünde bir değişiklik olmayacağını,Alacaklı parayı elden ödediğini söylediği için ispat külfeti yer değiştirdi iddiasının kabul edilemeyeceğini, olayımızda teslim edilecek bir malın sözkonusu olmadığını, yapılan sözleşme gereği müvekkilin yaptığı ödemelerin sözkonusu olduğunu, kastedilen sözleşmeye dayanılarak para alışverişi ise o hususu her iki tarafın da kabul ettiğini, dolayısıyla her durumda davada ispat yükünün davacıya ait olduğunu, Çek veya senedin bedelsiz olduğu iddia edilmesi sureti ile açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düştüğünü, Olayımızda müvekkil sözleşme gereği ödediği parayı belgelemek açısından senedi aldığını, karşı yan da senedin sözleşmeye ilişkin olduğunu kabul etmekte ancak senet karşılığında para almadığını, zira bu senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiğini, dolayısıyla davada ispat yükünün davacıya ait olduğunu, taraflar arasında senedin para karşılığı olduğu hususunun tartışmasız olduğunu, tartışmanın senedin teminat senedi olup olmadığı noktasında toplandığını, Dosyada alınan 11/12/2017 tarihli kök rapor ve sonrasında alınan ek rapor yerindeolmasına ve rapora itirazımız olmamasına rağmen mahkemece yeni bir rapor alınarak bu rapora dayanılarak hüküm kurulmasının haksız olduğunu, dosyadaki iki rapor arasındaki çelişkinin dahi irdelenmediğini, Dosyalarda daha önce verilen birleştirme kararına rağmen dosyaların tefrik edilmesinin usule aykırı olduğunu, ancak usul ekonomisi açısından tefrik kararını istinaf etmediklerini, Mahkemece verilen kötü niyet tazminatının da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilin alacağını takibe koyduğu için kötü niyetle suçlanamayacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından bankalar aracılığı ile davalının banka hesaplarına 165.000,00 TL EFT yaptığını, davacının iddia ettiği 218.000,00 TL ödemenin 165.000,00 TL’sini dava dosyasında belgelendirdiğini, diğer 53.000,00 TL ödemeyi belgelendirmediğini, davalı birleşen dosya davacısının yapmış olduğu ödemelerin ne kadar olduğu, yapılan ödemelerin dava tarihine kadar alım gücünün, çeşitli ekonomik etkenlerin ortalama oran ve kurlar sonucunda yedi adet alım gücü çerçevesinde getirilerinin ortalamasının 8.718,61 TL olarak tespit edildiğini, *Bilirkişi ek raporunda özetle; davalı tarafından davacıya bankalar aracılığı ile senetle ve elden 228.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı birleşen dosya davacısının yapmış olduğu ödemelerin ne kadar olduğu, yapılan ödemelerin dava tarihine kadar alım gücünün, çeşitli ekonomik etkenlerin ortalama oran ve kurlar sonucunda yedi adet alım gücü çerçevesinde getirilerinin ortalamasının 12.044,52 TL olarak tespit edildiğini beyan etmiştir. *Bilirkişi heyeti raporlarında özetle; asıl davada davalı taraf senedin 09.07.2015 tarihinde banka haricinde elden ödenen 43.000,00 TL’nin karşılığında alındığını iddia ettiğinden kambiyo senetlerindeki mücerretlik ilkesinin ortadan kalktığı ve senedin banka harici elden ödenen 43.000,00 TL karşılığı alındığının ispat edilmesi yükümlülüğünün davalıya geçtiğini, davalı tarafından senet karşılığında ayrıca elden ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığını, davalı …’nin davacı …’a ayrıca elden ödenen 43.000,00 TL’ye karşılık dava konusu menfi tespiti talep edilen senedi aldığı iddialarının ispata muhtaç olduğunu, davalı …’nin işletmeyi devir alması halinde 25.000,00 TL daha ödemesi gerektiğini, dolayısıyla asıl davada davacının dava konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin talebinin yerinde olduğunu, birleşen davada davacı taraf sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediğinden davacı tarafından yapılan fesih bildiriminin haklı olmadığını, her ne kadar birleşen davada davacı tarafından davalının işletmeyi devretme yükümlülüğünü yerine getirmediği iddia edilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşme uyarınca kararlaştırılan bedelin ödenmesinden sonra devir işleminin gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü, devir bedeli eksik ödendiğinden aynı şekilde davalıya ödenmesi gereken kar payları da ödenmediğinden TBK m 97 hükmü dikkate alındığında birleşen davadaki davacının taleplerini yerinde olmadığını, birleşen davaya karşı açılan karşı davada davacının ödenmeyen kar payının 2015 yılında 11.229,09 TL , 2016 yılında 12.195,16 TL olarak hesaplandığını beyan etmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Birleşen davanın ve birleşen davaya yönelik açılan karşı davanın tefrik edilerek mahkemenin 2020/377 Esas numarasına kaydedildiği anlaşılmıştır. Davacı, davalı ile işyeri devri sözleşmesi imzaladıklarını, bu kapsamda davalıdan ödemeler aldığını, davaya ve takibe konu bononun da cayma halinde teminat olması amacıyla davalıya verildiğini, davalıya borcunun bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını, bononun davacıya yapılan ödeme karşılığında alındığını, aksinin yazılı delille ispatının gerektiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “…Davanın kabulü ile, Davacının Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına konu lehtarı …, borçlusu … olan 09/07/2015 tanzim, 09/08/2015 vade tarihli 43.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip konusu alacağın %20’sine tekabül eden 8.600,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece aldırılan finans uzmanı bilirkişi …’ın 11/12/2017 tarihli kök rapor ve sonrasında alınan ek raporun mahkemece yeterli bulunmaması üzerine bu defa aralarında hukukçu bilirkişinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmasında ve denetime elverişli bulunan son rapora mahkemece üstünlük tanınmasında usule aykırılık bulunmamaktadır. Davacı, takibe konu bononun işyeri devir sözleşmesi kapsamında sözleşmeden cayma durumunun olması halinde teminat olarak davalıya verildiğini iddia etmektedir. Davalı ise, bononun davacıya yapılan ödemelere karşılık alındığını savunmaktadır. Bononun bedel kısmında “Nakden” ibaresinin bulunduğu da gözetildiğinde, davalı beyanlarının talil olarak kabulü mümkün değildir. Buna göre, davacının bononun teminat olarak verildiğini ispat etmesi gerekir. Dosyada bu hususu ispata yarar delil bulunmadığından, mahkemece ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2020 tarih, 2016/516 E. – 2020/341 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE, 4-Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 903,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 823,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 247,50 TL posta ve tebligat ücreti ile 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.347,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 10- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 88,95 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 237,55 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 12-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2022