Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2065 E. 2022/1745 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2065 Esas
KARAR NO: 2022/1745
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2020
NUMARASI: 2018/480 2020/357
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin İstanbul Çekmeköy ilçesinde fırıncılık yaptığını, iş yeri kurmak ve işletmek için … Bankası Çarşı Üsküdar Şubesi’nden 02/08/2012 tarihli kredi sözleşmesi ile kredi aldığını, alacaklı …’nın müvekkilinin muhasebe işlerini yapan muhasebe bürosunun o dönemde sahibi olduğunu, alacaklı tarafın kredi sözleşmesine kefil olduğunu, toplamda 79.700,00-TL kredi için kendi el yazısı ile kefalet belgesi imzaladığını, bu kredilerden ilkinin 15.000,00-TL’nin ödendiğini, daha sonra 25.000,00-TL kredi kullanıldığını ve ödendiğini, yine 22.000,00-TL kredi kullanıldığını ve ödendiğini, yine 40.000,00-TL kredi kullanıldığını ve ödendiğini, son olarak 70.000,00-TL kredi kullanılıp ödendiğini, ödeme planlarının hepsinde alacaklı …’nın imzasının ve kefaletinin mevcut olduğunu, bu kredilerden 40.000,00-TL tutarlı kredinin verilirken 2013 Mayıs ayında bankada şube müdürü olan …’un odasında ve onun yanında kendisinin talebi üzerine kredi kefaletine karşılık olmak üzere, müvekkili … tarafından alacaklı …’ya içeriği boş olan bir senet imzalanıp verildiğini, Alacaklı tarafın müvekkilinin kendisine borcu olmadığı halde kredi kefaletine teminat olarak verilen boş senedi kendi el yazısı ile doldurarak ve miktar kısmına 90.000,00-TL yazarak müvekkili hakkında icra takibi başlattığını ve müvekkiline ödeme emri gönderdiğini, müvekkilinin …’ya herhangi bir borcunun olmadığını, aralarında ticari ilişki ve para alışverişinin bulunmadığını, senedin banka kredi kefaletine karşılık boş olarak imzalandığını, icra takibinin iptaline, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline 90.000,00-TL borcunun bulunduğunu, faiz miktarı ile birlikte bu tutarın toplam 104.748,29-TL üzerinden icraya koyulmuş bulunduğunu, müvekkilinin davacıya bankadan aldığı kredilere istinaden kefil olduğunu, davacının teminat senedi olarak verildiği iddiasının ispatlanması gerektiğini, davacının talebinin yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, icra takibinin tedbiren durdurulması talebinin yasal olmadığını, senedin üzerinde teminat senedi olduğunu ispatlar herhangi bir ibarenin bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. icra hukuk mahkemelerinin daha yetkili mahkemeler olması nedeniyle davamızın çözümü için bekletici mesele yapılması düşünülmemiştir. Davacı, menfi tespit talebini “Senedin teminat senedi olarak verilmiş olması ve senedin boşluklarının anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu” nedenlerine dayandırmaktadır. Davacının bu iddialarının yazılı delille ispatlanması zorunludur. Davacı senedin teminat senedi olarak verildiği ve senedin boşluklarının anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki iddialarını ispata yarar yazılı hiçbir delil sunamamıştır. Her ne kadar davalı hakkında icra takibine konu edilen senet ile ilgili olarak Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/338 E.-2017/642 K.sayılı kararı ile “Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması” suçundan mahkumiyet kararı verilmiş ise de; ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdiği, bu nitelikteki kararların Yargıtayın yerleşik uygulamaları gereğince kesin hüküm olarak dikkate alınamayacağı anlaşıldığından, ceza mahkemesinin vermiş olduğu mahkumiyet kararı hükme esas alınmamıştır. Davacının “Senedin teminat senedi olarak verilmiş olması ve senedin boşluklarının anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu” iddialarını yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere kanunda yazılı delillerle ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine..” şeklinde karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf isteminde özetle; – Senedin bedelsiz olması yanında boş olarak imzalanıp verildiğinden, alacaklı taraf hakkında bedelsiz senedi kullanmak ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarından Bakırköy C. Başsavcılığına şikayet üzerine davalı hakkında Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/338 Esas sayılı dosyası ile yapılan kovuşturma sonucunda davalı hakkında açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası ile mahkumiyetine, ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini ve kararın 23.11.2017 tarihinde kesinleştiğini, Senedin ceza mahkemesi kararı ile suç konusu evrak olarak elkonulmasına ve mahkeme emanetine alınmasına karar verildiğini ve senedin şu anda icra dosyasında değil, ceza mahkemesinde olduğunu, Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesi 2016/338 Esas sayılı kararında; “Katılan ile sanığın suç tarihinden önce tanıştıkları, katılanın 02.08.2012 tarihinde … Bankası Çarşı Üsküdar şubesinden kredi sözleşmesi ile kredi aldığı, 2013 yılının Mayıs ayı içerisinde banka şube müdürü olan ve tanık olarak ifadesi alınan …’un odasında sanığın talebi üzerine katılanın aldığı kredi kefaletine teminat olmak üzere boş bir senet imzalamak suretiyle sanığa verdiği, sanığın kredi kefaletine teminat olarak katılan tarafından kendisine verilen boş senedi doldurarak ve miktar kısmına 90.000.TL yazarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi yaparak katılana ödeme emri gönderdiği, … Bankası’nın 16/03/2017 tarihli yazı cevabına göre 2013 yılı mayıs ayı itibariyle katılanın 40.000 TL ticari kredi kullandığının anlaşıldığı, sanığın katılandan, katılanın çektiği bu kredi karşılığında aldığı katılanın imzasını içeren boş senedi elden katılana daha çok miktar para verdiği gerekçesiyle, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine koyduğu ve katılana ödeme emri gönderilmesini sağladığı, bu şekilde sanığın üzerine atılı suçu işlediği” gerekçesiyle mahkumiyet hükmü kurulduğunu, senedin davacı tarafından kredi sözleşmesi imzalanırken 40.000 TL tutarındaki kredi borcuna verilen kefalet için teminat olarak verildiği, ancak davalı tarafından miktar kısmına yüksek bir rakam yazılarak (90.000 TL) icra takibine konulduğu tespit edildiğini, Mahkemenin gerekçesinin Yargıtay kararlarına ve mahkemenin mahkumiyet ve tespit edilen maddi olgularla bağlı olması ilkesine aykırı olduğunu, Suça konu edilmiş, açığa atılan imza suistimal edilerek kullanılmış senedin hukuken geçersiz olduğunu, takibe konu senedin geçersiz olduğunu, kararın kaldırılmasını, davanın kabulü ile takibin iptaline %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf süresinden sonra ek beyan dilekçesi sunmuştur.
İNCELEME *Dava konusu 90.000TL bedelli 20.04.2014 tanzim 20.07.2014 vade tarihli nakden kaydı olan bonoda davacı … keşideci, … lehtar olarak yer almaktadır. Davalı tarafça 90.000TL bedelli senede dayalı olarak davalı aleyhine 90.000TL asıl alacak 14.728,29TL işlemiş faiz ki toplam 104.748,29TL alacağın ticari faizi ile tahsili istemi ile takip başlatılmıştır. *Davacının şikayeti üzerine davalı hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 11/05/2016 tarihli iddianamesiyle “Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması” suçundan kamu davası açıldığı, Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/338 E.-2017/642 K.sayılı ilamı ile davalı hakkında atılı suçtan neticeten hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, karara yapılan itirazın Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddi üzerine hükmün 23/11/2017 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. *Davacının “Senedin bedelsizliği, teminat senedi oluşu” iddiası ile açtığı davada İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/387 E 2017/533 K.sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, bu hükmün istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan borçsuzluğun tespiti istemine ilişkindir. Davacı kredi sözleşmesi imzalanırken davalının kredi borcuna kefaleti için teminat olarak verildiğini, senette imzasının olduğunu ancak diğer kısımların sonradan doldurulduğunu iddia etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sonuçları itibariyle bir mahkumiyet kararı değildir. Kural olarak, sanığın aleyhine sonuç doğuracak şekilde bir etki yaratmaz. Anılan ceza kararı türü, hukuk hakiminin mutlaka bağlı olmasını gerektiren ceza kararı niteliğinde değildir. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın belirtilen nitelikleri, zikredilen kararla sonuçlanan ceza davalarına hukuk davalarında delil olarak dayanılmasını engellemez. Keza, bir ceza davasının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararla sonuçlanması, hukuk mahkemesinin, ceza davası kapsamında toplanan delilleri ve tespit edilen olguları tamamıyla gözardı etmesini de gerektirmez. Bu durumda yapılması gereken, davada dayanılan diğer delillerin ve ceza dosyasının hep birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. ( Y.11.HD, 2020/5104 E, 2021/5750 K, 27.09.2021 tarihli karar; erişim: UYAP) Somut uyuşmazlıkta; davacı, davaya konu senetteki imzasını inkar etmemiştir. Senette nakden kaydı mevcut olup davacı senedin teminat senedi olduğunu, boş senedin sonradan rızası hilafına doldurulduğunu ileri sürdüğünden bu husustaki iddiasını kesin delille ispatla yükümlüdür. Ceza dosyası ve somut davadaki deliller birlikte incelendiğinde; davacının ceza dosyasına yazılı delil sunmadığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 tarih ve 1998/1 Esas, 1989/2 Karar sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, iddianın yazılı delille ispatlanma zorunlu olduğu dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin davanın reddine karar vermesi yerindedir. Davacı vekil istinaf süresinden sonra ek beyan dilekçesi sunmuş ise de süreden sonraki hususlar istinafta incelenemeyeceği gibi beyan dilekçesine eklenen YHGK kararına konu olayda taraflar arasındaki sözleşmede teminat senedi alınmasının kararlaştırıldığının açıkça belirtildiği, somut davada ise; taraflar arasında böyle bir sözleşme olmadığı gibi davalının da kabulünün olmadığı dikkate alındığında ilgili karar esasa etkili görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin yatırılan 54.40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/10/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.