Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2061 Esas
KARAR NO: 2022/1603
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2020
NUMARASI: 2015/1427 E. – 2020/147 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın asıl borçlu, dava dışı …’ın kefil olduğu 10/02/2011 tanzim tarihli ve 10.000 USD bedelli 1 adet senedin şahitler … ve … huzurunda senet tanzim tarihi olan 10/02/2011 tarihinde “Bu senet … Sözleşmesi için …’a verilmiş, başka bir yere kullanılamaz” anlaşmasıyla …’a teslim edildiğini, davalı tarafın müvekkil ve kefil tarafından kendisine ıslak imzasıyla teslim edilen 10/02/2011 tanzim tarihli senedin zorunlu unsuru olan tanzim tarihini 10/02/2014 olarak sahteleyip yani senedin verildiği tarihteki tanzim tarihinin son rakamı olan 1 rakamını 4 rakamı olarak sahtelemek suretiyle senedi tahrif ettiğini, davalı tarafın senedin keşide tarihi olan 10/02/2011 tarihini 10/02/2014 olarak sahteledikten sonra senedin ödeme gününü anlaşmalara ve daha da ötesi müvekkil ve kefilin iradesine aykırı şekilde 10/03/2014 olarak yazdığını, bununla da yetinmemiş senedin veriliş gayesini nakden şeklinde değiştirerek senedi tahrif etmek suretiyle sahtelediğini, davalı …’ın bu bonoyu sunarak 03/07/2015 tarihinde ihtiyati haciz kararı aldığını, aldığı bu kararı uygulamak için de davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının işleme konulup esas takibe geçtiğini, müvekkili tarafından İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/609 Esas sayılı dava dosyası ile senedin teminat senedi olduğundan bahisle takibin iptalinin talep edildiğini, öncelikle mahkemece takdiren teminatsız veya uygun bir teminat mukabilinde davaya konu takip dosyasının yargılama kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar satış işlemleri dahil durdurulmasını, bu konuda esas takip dosyası olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile bu dosyaya bağlı olarak gayrimenkul satışı için yürütülen İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … satış numaralı dosyasına yazı yazılmasını, yapılacak sorgulama sonucunda menfi tespit davalarının kabulü ile müvekkil …’ın davalı …’a İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından ve icra dosyasına konu sahte senetten ötürü borcu olmadığının tespitini, icra dosyasına konu sahte senedin iptalini, icra iflas kanununun 72. maddesi delaletiyle haksız ve kötü niyetli icra takibi başlatan davalının %20’den aşağı olmamak üzere takip asıl alacak üzerinden hesaplanacak kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, haksız ve mesnetsiz, hukuki dayanaktan yoksun, alacağı sürüncemede bırakmak amaçlı ve kötü niyetli davasının tüm yönleriyle reddine, davacının icra takip miktarının %20’sinden aşağı olmak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve masraflarıyla birlikte vekalet ücretin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18.02.2020 tarih ve 2015/1427 Esas – 2020/147 Karar sayılı kararıyla; “Dosyada mevcut tüm delillerin incelenerek değerlendirilmesinde; Davacılar tarafından davaya konu bono senet üzerinde sahtelik iddiası ile bono senedin teminat olarak verildiği ileri sürülmüş ise de, İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen 2015/609 Esas sayılı takibin iptali davasında dava konusu bono senedin unsurlarının tam olduğu, teminat senedi olmadığına, bu nedenle davanın reddine karar verildiği, davalı aleyhine açılan İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/19 Esas sayılı dosyası ile beraatine karar verildiği, davacılar tarafından takibe ve davaya konu bono senedin teminat olarak verildiğinin senet metninden ve senet arkasındaki yazılı belgeden anlaşılamadığı, davacılar tarafından senedin teminat olarak verildiğinin ispatlanamadığı, bono senedin davacılar tarafından ödendiğinin yazılı olarak ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davaya konu bononun davalı tarafından tahrif edildiğini, bonodaki tanzim tarihinin 10.02.2011 iken davalı tarafından tahrif edilerek 10.02.2014 tarihi olarak değiştirildiğini, bu durumun kesinleşen ceza dosyası ile sabit olduğunu, tanzim tarihinin bononun zorunlu unsurlarından olması nedeniyle senedin kambiyo senedi niteliğini yitirdiğini, Davalı ayrıca vade tarihini anlaşmaya aykırı olarak 10.03.2014 olarak yazdığını, yine anlaşmaya aykırı olarak senedin veriliş gayesini ‘nakden’ yazdığını, Davaya konu bononun iş yeri devir anlaşması kapsamında davalının bira firmasına ödemek zorunda kalabileceği parasal yükümlülükleri temin amacıyla verildiğini, bononun bu şekilde teminat amacıyla verildiğinin bononun ilk halinde arka yüzünde yazılı olduğunu, ceza dosyasında ıslak imzalı belge aslının bulunduğunu ve celbini talep etmelerine rağmen mahkemece bu önemli belgenin celp edilmemesinin hatalı olduğunu, Mevcut ve açıklanan durum karşısında ispat yükü davalıda olması gerekirken, mahkemece ispat yükünün müvekkilde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Müvekkil aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin kanuna aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı …’ın davacıların murisi … ve kefil aleyhine icra takibi başlattığı görülmüştür. *İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/609 Esas sayılı dosyasında; davacı taraf satış sözleşmesi ve iş yeri devir sözleşmesi devir sözleşmesi ibraz etmiş olup, söz konusu sözleşmenin incelenmesinde takibe konu senede atıf yapılmadığı görülmüş olup, takibe konu senet zorunlu unsurları taşıdığından teminat senedi olduğu ispatlanamadığından borcun ödendiği de davacı tarafça yazılı delil ile ispatlanamadığından davanın reddine karar verildiği, kararın kesinleştiği görülmüştür. *İstanbul Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/19 Esas sayılı ceza dosyasında; davalı hakkında resmi belgecilik hakkında açılan kamu davasında beraat kararı verildiği, kararın kesinleştiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, davaya ve takibe konu bononun teminat amacıyla verildiğini, bononun tanzim tarihinin 10.02.2011 iken davalı tarafından tahrif edilerek 10.02.2014 tarihi olarak değiştirildiğini, bonoda vade tarihinin boş bırakıldığını ve davalı tarafından anlaşmaya aykırı doldurulduğunu, davalıya böyle bir borcu olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını ve aksinin yazılı delille ispatının gerektiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen 2015/609 Esas sayılı takibin iptali davasında dava konusu bono senedin unsurlarının tam olduğu, teminat senedi olmadığına, bu nedenle davanın reddine karar verildiği, davalı aleyhine açılan İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/19 Esas sayılı dosyası ile beraatine karar verildiği, davacılar tarafından takibe ve davaya konu bono senedin teminat olarak verildiğinin senet metninden ve senet arkasındaki yazılı belgeden anlaşılamadığı, davacılar tarafından senedin teminat olarak verildiğinin ve senedin davacılar tarafından ödendiğinin yazılı olarak ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı “Bononun vade tarihi ve ihdas nedeni boş olarak düzenlendiği, daha sonra vade tarihinin ve nakden ibaresinin davalı tarafından doldurulduğu” ileri sürülmüş ise de; açık bono düzenlenmesi yasaya aykırı olmadığından vade tarihi boş olarak imzalanan bononun vade tarihinin sonradan yazılması mümkündür. Yazılan vade tarihinin ve ihdas nedeninin anlaşmaya aykırı doldurulduğu hususu ise bono miktarı dikkate alındığında ancak yazılı belgeyle kanıtlanabilir. Davacı tarafça bu yönde bir delil sunulmadığından davacının bu yöndeki iddiası yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça “Bononun 10.02.2011 tarihinde düzenlenmesine karşın davalı tarafından düzenleme tarihinin 10.02.2014 tarihi olarak değiştirildiği” iddia edilerek bononun kambiyo senedi niteliğinin bulunmadığı ileri sürülmüştür. Olay nedeniyle açıldığı anlaşılan İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/19 Esas sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesi ile bononun tanzim tarihinin iddia edilen şekilde sonradan değiştirildiği sabittir. TTK 748/1.maddesindeki “Bir poliçe metni değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar.” hükmü gereğince davacının imza koyduğu tarihteki senet metnine göre sorumlu olacağı; buna göre tanzim tarihindeki değişiklik iddiasının sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından, davacının bu yöndeki istinaf istemi yerinde değildir. İlk derece mahkemesi tarafından “Davacının bononun teminat olarak verildiği iddia edilmesine karşın teminat olarak verildiğine dair hiçbir delil ibraz edilmediği” gerekçesiyle karar verilmiş ise de; davacı tarafça “Davaya konu bononun iş yeri devir anlaşması kapsamında davalının bira firmasına ödemek zorunda kalabileceği parasal yükümlülükleri temin amacıyla verildiğinin, bononun bu şekilde teminat amacıyla verildiğinin bononun ilk halinde arka yüzünde yazılı olduğunun, ceza dosyasında ıslak imzalı belge aslının bulunduğunun” ileri sürülmesi karşısında mahkemece anılan belge aslı celp edildikten ve gerektiğinde davalının isticvabı ile belgenin doğruluğu tartışıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olduğundan, davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2020 tarih, 2015/1427 E. – 2020/147 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 38,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 186,60 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2022